Vatandaşımız kavga gürültü istemiyor

Vatandaşımız kavga gürültü istemiyor
Silivri Belediye Başkanı Volkan Yılmaz, “Çok çalışmak, az konuşmak istiyorum. Her duyduğumuzla gündemi meşgul etme niyetinde değiliz” dedi. Vatandaşın kavga, gürültü istemediğini dile getiren Yılmaz, “İBB'de İstanbullunun lehine, olacak her şeye evet diyoruz” açıklamasını yaptı. 


Silivri Belediye Başkanı Volkan Yılmaz canlı yayında Mehmet Mert'in konuğu oldu. İstanbul'un tek MHP'li belediye Başkanı olan Yılmaz, Genel Başkan Devlet Bahçeli'nin seçildikten sonra kendisine ve diğer MHP'li belediye başkanlarına, "Seçilene kadar MHP'nin belediye başkanısınız. Seçildiğiniz gün rozet yakanızdan çıkıyor. O şehre belediye başkanlığı yapmak zorundasınız." telkininde bulunduğunu aktardı. Silivri Belediyesi'ni 250 milyon borçla devraldığını dile getiren Yılmaz, bugüne kadar bir TL borçlanmadıklarını belirtti. Seçim sürecinde "Silivri'nin ötekisi, ayrıcalıklısı olmayacak." ifadesini kullandığını hatırlatan Yılmaz, "Kişiler, toplumlar, STK'lar, gruplar veya baronlar Silivri Belediyesi'nde umduklarını bulamayacaklar. Çünkü ben vatandaş için bu göreve geldim" diye konuştu. 

Dünya pandemiyle karşı karşıya kaldı. Silivri bu süreçte neler yaptı, nasıl atlattı? Sizi bu süreçte çok sık sokakta gördük, Silivri bu süreçten olumlu olumsuz nasıl etkilendi?
Bu insanlık tarihinin belki de küreselleşme ile beraber yaşadığı en büyük pandemi. Çin'in Wuhan kentinde başlayıp dünyanın diğer bir ucuna çok hızlı bir şekilde yayılan ve bazı ülkelerin sağlık sistemlerini çökertebilen, alışık olmadığımız bir salgın. Dolayısıyla bundan 3 ay önce size dünyadaki tüm uçaklar durdurulacak deselerdi, inanmazdık. Ütopik ve komplo teorisi gibi gelirdi. İnsaların ders çıkarması lazım. İnşallah çabuk unutmayız. Bu süreçte; beyazla siyah, kadınla erkek, zenginle fakir esasında eşitlendi. Hiç kimsenin diğerinden farkı olmadığı ve tek kaygımızın sağlığımızı koruyup, karnımızı doyurmak olduğu anlaşılan bir süreç yaşandı. Bu emperyalizmin, vahşi kapitalizmin bir yandan Afrika'da çocuklar açlıktan ölürken, diğer yandan Roma'da bir tabak yemeğin 500 liraya satılabildiği bir düzenin sürmemesi gerektiğini, insanlığın bundan ders çıkarması gerektiğini düşünüyorum. Birazda insani açıdan bakıyorum; bizim Türk toplumu çok feraset sahibi. Böyle zamanlarda birbirine çok sahip çıkıyor. Unuttuğumuz bazı değerler vardı. Büyüklerimizi hatırlamak, ailemize, çocuklarımıza vakit ayırabilmek gibi. Bu anlamda pandemiyi ülke olarak, bölge olarak, ilçe olarak fırsata çevirebilecek noktalarını bulup olumlu yönden bakmaya çalışmak gerektiğine inanıyorum. Silivri, İstanbul'un pandemiden en az etkilenen ve en az vaka görülen ilçelerinden biri. Bu süreçte ilçe sağlık müdürümüzle, kaymakamımızla, devlet hastanemizin başhekimiyle, siyasi partilerin temsilcileriyle eş güdümlü, güzel çalışmalar yaptık. Sağlık Bakanı şahsında, tüm sağlık personeline de bir parantez açıp sağ olsunlar, var olsunlar demek istiyorum. Cephenin en ön safında cansiperhane bir mücadele sergilerdir. Avrupa'da hastanesini bırakıp kaçan doktorların olduğunu duyduk. Allah'a çok şükür ki sağlık sistemimiz çökmeden bu sorunu halledebildik. Cumhurbaşkanımız Erdoğan ve hükümetimize de çok teşekkür etmeliyiz. Gerçekten bu işin siyaseti olmaz. Türkiye herkesin örnek gösterdiği bir ülke oldu. Reuters haber ajansı gelip Cerrahpaşa Hastanesi'nden yayın yaptı. Buradaki başarıyı, mücadeleyi çekti. Tanesi 48 dolar olan ve 5 tane kullanmanız gereken ilaca halkımız bedava ulaştı. Özel hastaneleri hiçbir fark almadan tedavi yaptı.     Sahiden bu süreci Türkiye çok iyi atlattı. Bilim Kurulu üyelerimiz de bu süreci iyi yönetti. 

silivri belediye başkanı volkan yılmaz

Silivri'de gördüğümüz kadarıyla bu süreci daha rahat atlattı. Dikkatimizi çok çekti; sürekli sokaktasınız ve oralar için mücadelenizi seyretik, gördük ve duyduk. Mart ayının sonlarına doğru kendimce kaygı yaşadım, çünkü çok sayıda arkadaşım hasta oldu. İsimlerini vermeyeceğim ama, bürokrasiden de birçok kişi buna yakalandı. Hiç korktunuz mu, ailenizle ve çevrenizle bu süreci nasıl atlattınız?
Tedbiri, sosyal mesafeyi hiçbir zaman elden bırakmadık. Sağlık Bakanlığı'nın açıkladığı 14 kuralı asla taviz vermeden uyguladık. Eşim bu konuda çok hassas, hijyen anlamında evde tedbirler oldukça fazla. Bu konuda Allah eşimden razı olsun. 5.8 şiddetinde Silivri depremi yaşadığında, ben hemen arabama binip çarşı meydanına gittim. Vatandaş bu gibi olaylarda kaymakamı, belediye başkanını sahada görmek istiyor. Moral bulup, destek alıyor. 65 yaş üstü ve kronik hastalar sokağa çıkma yasağı ilan edilir edilmez, biz Silivri’de yaşayan 17 bin 65 yaş üstü vatandaşımızın, tek tek  halini hatırını sorduk. Dedik ki, siz evde kalın, biz sizin için sahadayız. Bu onlara moral ve psikolojik destek oldu. 7 bin haneye kolonya, hijyen malzemeleri ve maske ulaştırdık. Vefa Sosyal Destek Grubu, kaymakamlığımızın başkanlığında önemli bir misyon üstlendi. Mesela Gümüşyaka’dan bir amcamız bile aradığında, kendisine marketten bir cips alıp teslim ettiğimiz bile oldu. Böyle ilginç hikayeler de biriktirdik.

Ülkemizde siyaset yapanların içerisinde her meslekten siyasetçi var. Belediye Başkanlığı'nın bir okulu yok. Sizde deneyimli bir siyasetçisiniz. Ancak belediye başkanlığında ilk yılınız. Volkan Yılmaz bu görevi yaparken ciddi bir misyon üstlendi, çünkü İstanbul’un tek MHP'li başkanı. Bu görevi yaparken nereden, kimlerden besleniyorsunuz?  Biraz bu konuda bilgi verir misiniz?
Ben yaklaşık 19 yıldır MHP saflarında hiç aralıksız teşkilat yöneticiliği yaptım. Üç dönem İstanbul İl Başkan Yardımcılığı yaptım. Akabinde de üç dönem merkez yönetim kurulu üyeliği yaptım. İki dönem de biliyorsunuz milletvekilliği adaylığı sürecim oldu. Ama söyleyeyim; Atatürk, Başbuğ  Alparslan Türkeş gibi örnek aldığımız birçok insan var. Sayın Devlet Bahçeli’den çok şey öğrendik. Onun yakın çalışma arkadaşı olmaktan ötürü eşitliği, haramla helali, şeffaflığı, adaleti öğrendik. Onun Türk siyasetindeki eylemleri, yaptıkları bize hep bir kutup yıldızı gibi yol gösterici oldu. Şunu da söyleyeyim ki, ben hep  Belediye Başkanlığı kısmına soğuk baktım. 24 Haziran seçimlerinde başka illerden birinci sıraya konularak, çok rahat milletvekili seçilebilirdim. Ama ben orada da siyasi etik kuralların olması gerektiğini düşünerek kendi seçim bölgemden girdim. Hangi sırada olursa, orada olmayı tercih ettim. 6. sıradaydım ve seçilemedim. Belediye başkanlığı kısmında çekindiğim konu da; 48 yaşındayım. Bugünden sonra artık vatana, millete, devlete bir hizmet noktasında yürütebildiğim kadar yürütmeyi, ticareti, parayı, kazancı bir kenara ittiğimi her yerde ifade ediyorum. Ama malesef Türkiye'deki benim hiç onaylamadığım bir yerel yöneticilik anlayışı hakimdi.

Şu an halen öyle devam eden, onaylamayacağınız türden devam eden yerler var ...
Var, ama böyle bir başkanlık yapacağımı herkese söyledim. Buranın benim babamın tarlası olmadığını, buradaki her kuruşu evimdeki her kuruştan daha aziz bilip öyle harcayacağımı söylemiştim. Teşlikattaki arkadaşlarımın bana kızacağını ve beni destekleyenlerin kızacağını ama vatandaşın bana kızmayacağını ifade ettim. Bunları yaşıyoruz. Belediye ile küçük bir işi olduğunda, kapısını çalan o vatandaşlarla besleniyorum ve onlardan güç alıyorum. Buradan tekrar ifade etmek istiyorum; ben dedim ki Silivri'nin ötekisi, ayrıcalıklısı olmayacak. Kişiler, toplumlar, STK'lar, gruplar veya baronlar Silivri Belediyesi'nde umduklarını bulamayacaklar. Çünkü ben vatandaş için bu göreve geldim. Vatandaşa göre, sosyal bir belediyecilik anlayışı, tekrar kaynakların kıt olduğu hareketle kaynakların doğru kullanıldığı, savurganlığın yapılmadığı, 5 sene sonra seçilir miyim korkusu olmadan bir belediye başkalığı yapmaya gayret gösteriyorum. Bu konuda iddialıyım ve böyle de devam edeceğim. 

Gördüğümüz ve izlediğimiz kadarıyla da kamuoyu sizin bu tavrınızdan hoşnut. Sosyal medyada, bizim bulunduğumuz yaygın medyada, ana akım medyada size dair olumlu görüşleri görmekteyiz. Son yıllarda toplumum en çok onayladığı siyasetçi figürü; alçak gönüllü, kibirden uzak, ailesine ve çocuklarına bağlı, doğal yaşayan, halka karışan ve onların arasında duran etrafında çok fazla koruma ordusu taşımayan bir figür. Volkan Yılmaz'da bu görüntüyü karşılıyor. Bu sizin yaşam tarzınız mı, siyaset anlayışınız mı yoksa mecburiyet mi?
Mecburiyet olsa bu taşınmaz. Bu hem benim yaşam tarzım hem de MHP'nin bize verdikleri. MHP'nin teşkilatlarına bakın, milletvekillerine bakın esasında Türkiye'nin sosyolojik, psikolojik, ekonomik olarak oratalama insanların bulunduğu bir siyasi parti. Ben de ortalama bir vatandaş gibi yaşamaya çalışıyorum. Bunların hepsi doğal ve dediğim gibi bu siyaseten aldığımız terbiyenin neticesi. Korumalarla gezmiyorum, kendi arabamı yeri geliyor ben kullanıyorum ve böyle çok mutluyum. Sokakta vatandaşla çok rahat diyalog kurmayı seviyorum. "Padişahım çok yaşa" diyen çok olur, ihtiyacımız olan şey hata yaptığımızda bunları bize söyleyebilecek dostlarımızın olması. Esasında hiçbir insan eleştiriyi çok sevmez, doğasında vardır. Ama mümkün mertebe eleştirilere tahammül edip, dikkate almak önemlidir. 

silivri belediye başkanı volkan yılmaz

Ankara'da ve İstanbul'da kavgalı gürültülü meclis toplantıları çok oluyor. Sizin bu yapınız biraz belediye meclisine de taşındı. Siyasileri de biraz kendinize benzetmeye çalışıyorsunuz...
Dediğiniz doğru. Bizim 3. Bölge özellikle de Büyükçekmece, Silivri aslında yerel medyanın en zengin olduğu, aktif görüldüğü bölge. Bu anlamda sizin gibi değerli gördüğümüz arkadaşlarımız da var. Tabi onlar biraz bu konuda hoşnutsuz. Hatta şöyle ifadelerde oluyor; "eskiden söylem çok icraat azdı, şimdi icraat çok eylem az diye rahatsız oluyoruz." Benim her konuda her şeye cevap vermemi bekliyorlar. Her şeye verecek cevabım yok, çok çalışmak istiyorum. Günün 18 saatini Silivri ile yaşıyorum. Çok çalışmak istiyorum, az konuşmak istiyorum. Her duyduğumuzla Silivri'nin gündemini meşgul etmek istemiyorum. Vatandaşımızla konuştuğumuzda mecliste oluşan bu atmosferden hepsi çok memnun. Vatandaş kavga gürültü istemiyor, yanlarında olmanızı ve hizmet etmenizi istiyor. Ben meclis üyesi arkadaşlarımdan da çok memnunum. Elbette siyaseten farklı düşündüğümüz konular da oluyor. Bunları konuşarak çözebilecek olgunluktayız. Ben ayrıca MHP'nin İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nde grup başkan vekiliyim. "Volkan Bey Silivri'de yaptığı şeyleri Büyükşehir'de yıkıyor, CHP'nin, İyi Parti'nin her dediğine hayır diyor" şeklinde eleştiri geldi bana mesela. Böyle bir şey yok onu söyleyeyim. Ekrem Bey ile daha önceden tanışıyoruz. Ekrem Bey, İstanbul'daki seçmenin oylarıyla seçilmiş bir belediye başkanıdır. Ona saygımız var, olmak zorunda. Biz de seçimle geldik, o da seçimle geldi. İBB'de İstanbullu'nun lehine, faydasına olacak her şeye evet diyoruz. Şöyle söyleyeyim; bir yılı geçtik, Silivri'nin bütçesi konusunda daha 1 lira borçlanmadım. 20 milyon bir borçlanma yetkisi aldım, 1 yıla yakın oldu kullanmadım. Ama Ekrem Bey, yüzde 40 borçlandı. Biz İstanbul'u düşünüyoruz. İstanbul'u kimse alıp borç sarmalına sokmamalı. Diyoruz ki, bizim size verdiğimiz borçlanmalar yeter, olduğu zaman yine borçlanma yetkisi veririz. 

İBB'de MHP'nin kaç üyesi var?
Benimle beraber dört kişiyiz.

Karar alınırken, 4 üye olarak mı, muhalif kanat olarak mı veya Ak Parti ile işbirliği şeklinde mi alıyorsunuz?
Biliyorsunuz İBB'de Millet İttifakı ve Cumhur İttifakı var. Biz belediye başkanı adayı çıkarmadık, Binali Yıldırım'ı destekledik. Dolayısıyla biz yukarıda Cumhurbaşkanımız ve Genel Başkanımızın oluşturduğu ittifakın ruhuna uygun bir şekilde İstanbul ile ilgili problemlerini Ak Parti ile oturup istişare ediyoruz. İstanbul'da katı atık deposu olan yer Silivri. Günde 12 bin ton çöp geliyor. Büyükşehir'de iştiraklere borçlanma yetkisi vermezken İSTAÇ'A 42 milyon lira borçlanma yetkisi verdik. Bunu CHP'li arkadaşlarımız söylemiyor. Niye verdik biliyor musunuz; her yıl 30 milyon lira çöp toplandığında bir atık su çıkıyor. Bu atık suyun yer altı kaynaklarına karışmasın diye arıtmaya ihtiyacı var. Ama, Silivri Seymen'deki istasyonda bu atık olmadığı için Göktürk'e kamyonlarla taşınıyor. Yıllık maliyeti ise 30 milyon lira. 42 milyon lira borçlanma yetkisi verdik. O arıtma yapılacak ve dolayısıyla 30 milyon havaya uçmayacak. 

İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu CHP'li olmasına rağmen her defasında, herkese eşit, ayrım yapmaksızın eşitlik açıklamaları yapmakta. Silivri Belediye Başkanı olarak siz bu açıklamaları nasıl okuyorsunuz?
Ekrem Bey, bürokratları ve genel sekreterleri zaman zaman bizim arkadaşlarımızla beraber diyaloğa geçiyoruz. Tekrar söylemek istiyorum; Devlet Bey'in, genel başkanımızın bize nasihatı şudur: "Evladım seçilene kadar MHP'nin belediye başkanısınız. Seçildiğiniz gün rozet yakanızdan çıkıyor. O şehre belediye başkanlığı yapmak zorundasınız." Ekrem Bey ile de bu konuda uyumluyuz ve bir sıkıntımız yok. Zaman zaman İBB'nin yetişemediği yerlerde biz onlara, bizim yetişemediğimiz yerlerde ise onlar bize destek oluyor. Mesela İSTAÇ, itfaiye, mezalıklar müdürlüğü, yol bakımı onlarda. Kendi alanları dışında, bizim alanımıza taştıkları şöyle oluyor; istişare halinde diyoruz ki burada böyle bir hizmet var ve şu an bizim bu hizmeti karşılayacak bütçemiz, personelimiz yok.  Koronavirüs ilk çıktığı günlerde önce genel sekreter ile sonra da Ekrem Bey ile de görüştük. Dedim ki, sizin burada birimleriniz var. Bu birimlere Silivri'ye ilaçlama noktasında zaman ayırmayın, merkeze yoğunlaşın. Ben kendi birimlerimle beraber hepsini ilaçlıyorum. Onun için Silivri'ye Ekrem Bey'in yaptığı ve yapacağı yatırımların bir lütuf olmadığını düşünüyorum. Bu yüzden çok kısır yerlere bu işi, bu tartışmayı sokarsak buradan hem Büyükşehir, hem de Silivri kaybeder. Ortada, Silivri'nin hak ettiği yatırımların Silivri'ye getirilmesi var. Bunlarla ilgili çok uğraşıyorum, Ekrem Bey'in esasında bana bir teşekkür borcu var. Büyükşehir'i zorluyorum, koşması için biraz daha motive ediyorum. Buradaki vatandaşın o hizmetten yararlanması için tabi.

Birçok Belediye Başkanı'nın siyasi olarak ne kadar bağımlı olduklarını gözlemliyorum. Sizi çok daha özgür, bir noktada görüyoruz.
MHP'nin tarihinde İstanbul'da seçilmiş ilk ve tek belediye başkanıyım. Çocuklarıma bırakacağım mirasın içinde bunun olduğunu her fırsatta söylüyorum ama MHP'nin siyasi çizgisini, milliyetçi ülkücü geleneğin bütün hücrelerinde nüfus etmiş ve onu her zerresinde hisseden ülkücü bir belediye bşkanıyım. MHP'nin Silivri Belediyesi'ne siyasi olarak hiçbir müdahalesi yok. Bu açıdan genel başkanımıza teşekkürü borç bilirim. Tek bir ifadesi var; parti rozetini çıkartıyorsunuz, vatandaşa hizmet ediyorsunuz. Bu konuda rahatız. 

silivri belediye başkanı volkan yılmaz

Tarımsal anlamda ciddi projeleriniz olduğunu biliyoruz. Tarım üretim merkezini işlevsel hale getirdiniz. Bu konuda neler söylemek istersiniz?
Taş üstüne taş koyan her belediye başkanından Allah razı olsun demiştim. Bu konuda da bizden önceki belediye başkanı Sayın Özcan Işıklar 2 dönem başkanlık yaptı. TÜRAM ile ilgili koyduğu projeksiyon çok doğru bir projeksiyon. Tarım, tarımın önemi, tarım lisesi. Doğru işe teşekkür etmek benim boynumun borcu. İşlevsel hale getirmek için çok ciddi çalışmalar yaptık. Virüsle beraber tarımın önemi daha çok anlaşılır oldu. Silivri Belediyesi'nin çok atıl tarlasını bulduk. Biz bunu çok önceden yaptık. Dedik ki dar gelirli çiftçiye bizim bir soluk vermemiz lazım. 300 dönüm arpa ektik. Ekimi biçimi minumum 150 bin lirayı bulur. Siyasi partiye bakmayın, tarım paydaşları bir araya gelsin ve buna ortak olun dedim. Biri ekimini yaptı, biri biçimini yaptı, biri ilacını attı. Teşekkür ediyorum. 

Borcu kimin yaptığını sormazlar mı?
Belediyelerin mali durumu aşikar. Son yıllarda iyi olmadığını biliyoruz. Belediyelerin iflasları yönünde üst üste açıklamalar geliyor. Gördüğümüz kadarıyla belediyelerin gelir kaynakları kısıtlı. Silivri Belediyesi'nde durum nasıl? Olimpik havuz projeniz var. Bu kriz ortamında bu parayı nereden buluyorsunuz?

Tecrübeli diye nitelendirilen belediye başkanları belki söylediklerimden alınacak. En çok "battık" diye bağıranlar 3-4 dönemdir bu belediyeleri yöneten arkadaşlar. Bu borcu kimin yaptığını adama sormazlar mı? İlçe belediyeleri kaynaklarını doğru kullanırsa, tasarruf ederse ve belediyenin kaynaklarını çar çur etmezse çok güzel bir yöneticilk sağlanabilir. Bir de gelir artırıcı tedbirler lazım. Belediye başkanları buna da kafa yormuyor. Bu işlerin erbabı olanlardan akıl fikir alınması gerekiyor. Ben Silivri Belediyesi'nde görevi devraldığım gün 15 yıl kiracısı olmuş ama hiç kira  ödemeyenle karşılaştım. 680 liralık kiranın 180 bin TL borcu birikir mi? Kendi evi olsa bu kadar borça katlanır mı, hayır. Oy kaybı ile, seçilememe korkusu ile olan şey. Bu hırslarla bu işi yaparsanız belediyenin geleceği nokta o olur. Bu sistemi bu hale getiren belediye başkanları, en çok şikayet eden belediye başkanları. 250 milyon borçla görevi devraldık. 20 milyon gibi bir borç ödedik. Hiç kredi kullanmadım, hiç gayrimenkul satmadım.Yaptığımız tasarruf tedbirleriyle borç ödedim. 1 Mayıs'ta en çok nutuk atanlar, halkçıyım diyenler işçilerin tazminatlarını bile ödememişler. Hepsini kapattık. Benden önceki belediye başkanı işçi ödemelerini biriktirip, 3-4 milyon borç yapmış. Bu kurumlar doğru yönetilirse her şeyin düzeleceğini düşünüyorum. Herkes ayağını yorganına göre uzatmalı. Şöyle bir gerçek var; belediyenin gelirleri dibe indi, giderleri de çok arttı. Şikayette etmiyoruz. Ne edebiyat yapıyorum, ne koronanın arkasına sığınıyorum. Temizlik hizmetlerimiz, park bahçelerimiz çalışıyor. İstanbul'da 39 tane ilçe belediye başkanımız var. Göreve geldikten 4 ay sonra Silivri'deki çöpü kendi imkanlarımızla toplamaya başladık. Bana başlamadan biter bu iş dediler. Bunu başardık. 18 milyon liraya ihale edilen çöpü 4 milyon liraya topluyorum. 5 yılda 70 milyon. Daha önceki yılları bir hesap edin. Benim dönemimde Silivri'de yaşayanlar şunu bilsin; 70 milyon çöpe gitmeyecek. Onların çocuklarına parklar, bahçeler, müzik okulu, etüt merkezi kalacak. 33 tane çöp temizleme aracını belediyenin envanterine kattım ve 1 kuruş bile belediyenin kasasından çıkmadı. Çok daha kaliteli bir hizmeti halkın hizmetine sunmuş durumdayız. 

Belediyemizi kara geçirdik
Geride bıraktığımız 1 yılda kimliğinizi ispat ettiniz. Önümüzdeki 4 yılda neler yapacaksınız? Projelerinizden söz eder misiniz?

Ciddi şeyler yaptık 1 yılda. Köy pazarı, tarımsal faaliyetler, çöp toplamak, belediyeyi kara geçirmek gibi. İki tane tarihi köprümüz vardı, yıllarca kapalı kaldı bu köprüler. 2 ay içerisinde köprülerimizi açacağız. Bunu İçişleri Bakanlığı, Vali ve Karayolları Müdürlüğü ile istişare ettik. 2 sağlık ocağımızı açıyoruz. Kütüphane, bilgisayar odaları, tiyatro salonları okullarımız da olsun istedik. Bunlara başladık, okullaırn tatil olmasıyla, virüs sebebiyle askıya almış olduk. Yine İBB'den tahsis ettiğimiz yere 2 kreş yaptık, bitmek üzere. Çok yakında bir vakıf ile beraber anaokulu temelini atacağız. Silivri'de ilçe emniyet müdürlüğü binası yoktu ve bitmek üzere. İlçe jandarma komutanlığı yoktu ve 2 ay sonra bitiyor. Selimpaşa'da merkez karakolu devam ediyor. Millet bahçesi için onayımızı aldık. Mevcut Silivrispor stadı 50 dönümlük bir arazi, hemen önüne, 10 dönümüne hükümet konağı yapıyoruz. Merkezde yer alan hükümet konağını ise şehir müzesi yapacağız. Millet bahçesinin hemen yanına bir de kültür merkezi yapacağız. Türkiye'deki ilk ve tek engelsiz parkını Arıkan ailesiyle birlikte yapacağız. 5 bin metrakare alana bunu yapıyoruz. Tüm yer tahsisleri tamamlandı. Kanalın etrafında bir renklendirme çalışmasıyla beraber peyzaj düzenlemesi yapıyoruz. Fotoğrafçıların ilgi alanı. Kulüpler gelip çekimler yapıyor. Fenerbahçe Üniversitesi projesini karşılıklı oarak sonlandıracağız gibi duruyor. Teknopark projesi de koronavirüs salgınından önce bir noktaya geldik. Prensipte anlaştık, küçük detaylar kaldı. Haziran ayı içerisinde onlara da devam edeceğiz.

Maaşlarımızı hiç aksatmadık
Personel fazlalığınız var mı, maaşları ödeyebiliyor musunuz?

Geldiğimiz günden beri maaaşları hiç aksatmadık, ikramiye ve denge tazminatlarını ödedik. Bir de geriye dönük ikramiyeleri ödedik. Demek ki bir sıkıntı yok. Buradan o çıkıyor. Personeliniz kredi kartına faiz öderken, siz belediye olarak gidip ütopik yerlere para harcayamazsınız. Heykeller, büstler, süs havuzları yapamazsınız. Silivri'de bu noktada mali disiplini oturtmuş durumdayız. Vatandaşımız rahat etsin, biz yeni kaynaklar oluşturarak çok güzel hizmetler vermeye devam edeceğiz. Şuan 2 tane sağlık ocağı yapıyoruz. Benim görevim mi , hayır. Ama yapıyorum. İhtiyaç var, hibeyle, bağışla yapıyoruz. Önemli olan şey, benim bunu tabana yaymış olmam. Bir koli yumurta getiren var gıda yardımı diye. Azerbaycan'dan, Almanya'dan arayan var. 

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.