Yargıda soğuk savaş

Yargıda soğuk savaş
AYM'nin FETÖ tutuklusu Şahin Alpay hakkındaki 11 Ocak tarihli hak ihlali kararını, yargıya talimat verilemeyeceğini belirterek uygulamayan yerel mahkeme, yüksek mahkemenin aynı yöndeki ikinci kararını, “AYM kararının bağlayıcı olduğuna şüphe yoktur” diyerek uygulamaya soktu

AYM Genel Kurulu, FETÖ davasında tutuklu Zaman gazetesinin eski yazarlarından Şahin Alpay hakkında ikinci kez hak ihlali kararı verdi ve bir ilke imza atarak İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi’nin Alpay’ı tahliye etmesini istedi. Bu kararın hemen ardından AYM'nin ilk kararını uygulamayan 13. Ağır Ceza Mahkemesi, Alpay’a ‘ev hapsiyle’ tahliye kararı verdi ve AYM'nin kararlarının bağlayıcı olduğunu vurguladı. Yüksek mahkeme ile yerel mahkeme arasındaki uyuşmazlık adil yargılanma konusunu yeniden gündeme getirdi.

Karar oybirliğiyle alındı
AYM, 11 Ocak’ta ihlal kararı verilmesine rağmen tahliye edilmeyen Alpay’ın Anayasa’nın 19. maddesinde güvence altına alınan ‘kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının’ ihlal edildiğine ve 20 bin lira manevi tazminat ödenmesine oybirliği ile karar verdi. AYM’nin kararının hüküm bölümüne ilk ihlal kararından farklı olarak Alpay’ın tahliye edilerek ihlalin kaldırılması yazıldı. Gerekçede “Kararın bir örneğinin başvurucunun tutukluluk halinin sona erdirilmesi suretiyle ihlalin ve sonuçlarının ortadan kaldırılması için İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi’ne gönderilmesine” denildi. Bu karar bu yönüyle bir ilk ve örnek içtihat olma özelliği taşıyor.

AYM kararı bağlayıcıdır
AYM kararında Anayasa’nın 153. maddesine atıfta bulunularak, "AYM’nin başvurucu hakkında verdiği ihlal kararının yargı organları dâhil herkes yönünden nihai ve bağlayıcı olduğu açıktır. Derece mahkemelerinin görevi, AYM’nin görev ve yetkilerinin kapsamını değerlendirmek değil, AYM’ce tespit edilen ihlali ve sonuçlarını ortadan kaldırmaktır. AYM’nin vermiş olduğu ihlal kararları başka bir merci tarafından Anayasa’ya veya Kanun’a uygunluk yönünden denetlenemez. Başvurucunun tahliye taleplerini karara bağlayan derece mahkemelerinin aksi yöndeki değerlendirmelerinin anayasal veya yasal bir dayanağı bulunmamaktadır. Başvuruda tespit edilen ihlalin niteliği dikkate alındığında bu ihlalin ve sonuçlarının ortadan kaldırılması için başvurucunun tutukluluk durumunun sona erdirilmesi dışında bir imkan kalmadığı değerlendirilmiştir" denildi.

Anayasal zorunluluk
Anayasa’nın kişi hürriyeti ve güvenliği hakkını güvence altına alan 19/3 fıkrasına da değinen AYM, "Tutuklamanın ön koşulu suç işlendiğine dair ‘kuvvetli belirti’ bulunmasıdır. Bu nedenle tutuklamanın hukuki olmadığı iddiasıyla yapılan bireysel başvurularda bu koşulun incelenmesi anayasal zorunluluktur. AYM’nin incelemesi, yargılamanın muhtemel sonuçlarından bağımsız olarak tutuklamanın hukukiliğinin değerlendirilmesiyle sınırlıdır. Bu itibarla başvurucu hakkında verilen önceki ihlal kararının, ceza davasının esasına ilişkin bir değerlendirme içerdiği söylenemez" hükmünü verdi. 

Yerel mahkeme geri adım attı
AYM’nin ikinci hak ihlali kararının ardından, İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkeme heyeti, Alpay’ın tutukluluk durumunu yeniden ele aldı. Heyet, Alpay hakkında AYM’nin “kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal edildiğine, kararın bir örneğinin başvurucunun tutukluluk halinin sona erdirilmesi suretiyle ihlalin ve sonuçlarının ortadan kaldırılması için İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi’ne gönderilmesine” şeklinde karar verildiğinden, sanığın adli kontrol hükümleri uygulanarak tahliyesine oybirliğiyle hükmettiğini açıkladı. “11 Ocak kararının dikkate alınmasının yasal olarak mümkün olmadığı gerekçesiyle Alpay’ın tutukluluk haline herhangi bir karar verilmesine yer olmadığına" vurgu yapıldı. "AYM kararının bağlayıcı olduğuna şüphe olmadığı" da belirtildi. Heyet, Alpay hakkında, “yurt dışına çıkış yasağı” ile “konutunu terk etmeme”den oluşan adli kontrol hükümlerinin uygulanmasına da karar verdi. 11 Ocak tarihli ilk kararı uygulamayan yerel mahkeme, AYM'nin yargılamanın yapıldığı mahkemenin yerine geçip delilleri inceleyemeyeceğini, ihlal kararı veremeyeceğini, esas yönünden verilecek bir kararın 'görev gaspı' olduğunu, mahkemelere emir ve talimat verilemeyeceğini ileri sürmüştü.    
 

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.