Mehmetçiğe verilecek Kabil görevi! Belki de Türkiye tek seçenek

Cumhurbaşkanı Erdoğan ABD’ye gidiyor. Türkiye ile ABD/NATO arasındaki ilişkiler, son birkaç yıldır çok sancılıydı. Rusya'dan S-400 hava savunma sisteminin alınması, ABD'nin Suriye'de YPG’ye verdiği destek gibi konular Türkiye ile NATO ortakları arasında güvensizlik ve husumet oluşturdu. Ankara, Moskova ile daha sıcak ilişkilere sahip ve Ortadoğu ve Orta Asya'da Washington ile uyumlu olmayan kendi jeopolitik ve ekonomik çıkarlarını gözetiyor


 

ABD'de Afganistan'dan tam çekilmesine rağmen Biden yönetimi yine de çıkarlarının korunmasını isteyecektir. Türkiye bu belirsiz dönemi aşmada ve risklerin çoğunu azaltabilecek durumdadır. Çekilme sonrası karşı argümanlara rağmen, Türkiye tek seçenek olabilir


 

Türkiye’nin son yıllarda inşa etmeye çalıştığı bir ‘Asya’ stratejisi var. Son günlerde daha da çok konuşulan bir sürece şahitlik ediyoruz. Kabil Hamid Karzai Uluslararası Havalimanı’nın işletilmesi ve güvenliğini Mehmetçiğin üstlenmesi söz konusu. Türkiye Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan ve Savunma Bakanı Hulusi Akar’ın yeni sıcak açıklamaları sürüyor. Her iki yetkili görüşmelerin sürdüğünü söylüyor.

Türkiye için asıl önemli olan şu: Kabil konusunda alınacak karar Türkiye’nin ‘Asya Stratejisine’ nasıl etki edecek?

Türkiye, dünyanın adeta ‘Fabrikası’ haline gelen Asya’yı yeni dönem stratejisinde en ön sıraya koymuştu. Türk Dışişleri Bakanlığı ‘Yeniden Asya’ projeksiyonu çizerken Ticaret Bakanlığı ‘Yükselen Asya’ kavramını ortaya koymuştu. Bu iki açılım Türkiye’nin bundan sonraki yönünü daha çok Asya’ya yönlendireceğini bize gösteriyordu.

Türkiye’nin ABD ilişkilerini daha da ilerletme adına alacağı görev hem ticari hem de siyasipolitik planlamasına nasıl bir etki edecek. Bu henüz konuşulmayan ve flu bir alan. 

Diğer ikinci önemli konu ise şu. Türkiye’nin önemli bir sayıda soydaşlarına ev sahipliği yapan Afganistan’a elbette kayıtsız kalmayacağı biliniyor. Bu süreç buna ulaşmak için bir fırsat mı olacak? Yoksa Türkiye açısından içinden çıkılması zor bir döneme mi yol açacak?

Bu iki sorunun cevapı çok da uzakta olmadan birlikte göreceğiz. Peki Ankara yönetimi bu konuda neler yapıyor. Ve diğer önemli soru şu: Türkiye bu süreçte istediği sonuca ulaştırabilecek mi?

Kabil’de geçtiğimiz Temmuz ayı bir kırılma dönemiydi. ABD’nin inş ettiği yönetim ülkeyi terk etmiş Taliban ise tüm kontrolü ele geçirmişti. Bu süreç sanki Türkiye tarafından sezilmişti. 

14 Haziran’da gerçekleşen NATO Toplantısı’nda ABD Devlet Başkanı Joe Biden, 11 Eylül’de tamamen çekileceklerini açıklamıştı. Bu tarihten önce Türk diplomasisinin trafiğine bir yakından bakarsak süreç sanki hissedilmişe benzediği rahatlıkla görülecektir.

****

14 Haziran Nato Toplantısı

15 Haziran : Azerbaycan-CB Erdoğan-Şuşa Beyannamesi’nin imzalanması


 

28 Haziran : Özbekistan-KEK Toplantısı Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay


 

30 Haziran: Tacikistan- Millli Savunma Bakanı (MSB) Hulusi Akar


 

30 Haziran: Kırgızistan- Millli Savunma Bakanı (MSB) Hulusi Akar

***

Türkiye NATO toplantısının ardından Tüm diplomasi gücünü Doğu’ya ve Türk dünyasını çevirmiş olduğunu rahatlıkla görüyoruz. Hatta Savunma Bakanı Hulusi Akar daha önce gerçekleştirdiği Asya turunun ardından hep bir üst düzey Fetullah yapılanmasının isminin Türkiye’ye getirildiğini görmüştük.

Şubat 2021 tarihinde haklarında yakalama kararı bulunan firari FETÖ üyeleri Gürbüz Sevilay ve Tamer Avcı, MİT'in operasyonuyla Özbekistan'dan Türkiye'ye getirilmişti.

Hulusi Akar’nın diğer bir Asya turunun ardından ise Orta Asya genel sorumlusu Orhan İnandı Kırgızistan’dan alınıp Türkiye’ye getirilmişti.

 Hulusi Akar’ın son ziyareti sonunda ise beklenen bir yakalanma olmamıştı. Bu da aslında ziyaretlerin arka planını bize gösteriyordu. Yani gündem Afganistan’dı.

Türkiye aslında proaktif olarak bir süreç yönetim izlemişe benziyor.

Peki Türkiye neden Havalimanı’nın işletmesine talip. Türkiye başarılı olur mu? Bölgesel yapı açısından Mehmetçik buna hazır mı? Eğer Türkiye Kabil Havalimanı’na konuşlanırsa bunun önündeki engeller neler olacak? Tüm bu soruların yanıtlarını maddeler halinde anlatmaya çalışacağız.


 

İki yıl önce, Doha’da düzenlenen barış görüşmelerinde Taliban'ın, NATO misyonu dışında Afganistan'da bir Türk varlığını düşünebileceği konuşulmuştu.


 

Bu nedenle, Mayıs 2021 NATO Dışişleri ve Savunma bakanları toplantılarında uluslararası birliklerin ayrılmasından sonra Türkiye'nin havaalanını koruma ve işletme teklifinde bulunulması sürpriz olmadı zaten.


 

Bir teklif, muhtemelen Türkiye'nin NATO içindeki konumuna ve Ankara'nın Orta Asya'ya yönelik projeksiyonuna da fayda sağlayacaktır.  Ancak teklif henüz birçok çözümsüzlüğü içinde barındırıyor. Politik, lojistik ve finansal koşullar var.


 

Türkiye Savunma Bakanı Hulusi Akar, Ankara'nın teklifinin müttefiklerin desteğine bağlı olduğunu açıklamıştı. Akar şunları söylemişti:

"Koşullara bağlı olarak Afganistan'da kalmayı düşünüyoruz. Koşullarımız neler? Siyasi, mali ve lojistik destek. Bunlar karşılanırsa Hamid Karzai Uluslararası Havalimanı'nda kalabiliriz" 14 Haziran 2021 tarihli NATO Zirve Bildirisi, bu amaç için fon sağlanacağını belirterek Türkiye'ye devir teslim olasılığını güçlendirdi.


 

 ABD'nin Orta Doğu ve Afganistan'daki varlığının ölçeğini küçültmesine rağmen, Biden yönetimi yine de çıkarlarının korunmasını sağlayacak formülleri devreye sokacaktır.


 

Türkiye, 2003 yılında ABD liderliğindeki koalisyondan Uluslararası Güvenlik ve Yardım Gücü'nün komutasını devraldı. NATO Afganistan'da genişlerken, ABD bu süreçte diğer ülkelere askeri yardım taleplerini karşıladı.

ordu


 

Türkiye, yine de Rusya'nın yayılmacı niyetleri karşısında uzun zamandır ABD'nin müttefiki durumda.


 

Ancak ABD ile Türkiye arasındaki ikili ilişkilere yönelik son zamanlardaki zorluklar bunu daha da karmaşık hale getirdi.  


 

Ankara, Moskova ile daha sıcak ilişkilere sahip ve Ortadoğu ve Orta Asya'da Washington ile uyumlu olmayan kendi jeopolitik ve ekonomik çıkarlarının peşinde.  


 

Washington yönetimi, bir dizi kilit meseledeki güçlü anlaşmazlıkları göz önüne alındığında, Türkiye'nin ABD çıkarlarının güvenilir bir uygulayıcısı olması konusunda endişe duyuyor.


 

Ancak her iki taraf da bunun işe yaraması konusunda istekli görünüyor.  Biden ile son ikili görüşmenin ardından Erdoğan, “Havalimanının güvenliğini sağlamada Türkiye'nin rolü, Ankara ile Washington arasındaki bağların iyileşmesine yardımcı olabilir” açıklaması yaptı.

recep tayyip erdoğan
 


 

Yani Türkiye bozulan ilişkileri düzeltmek istiyor. Halkbank, Rıza Zarraf Davası gibi süreçler Erdoğan’ın ailesine yönelik iddialar ve Rusya’dan alınan S400’ler Türkiye yönetimi ve Erdoğan ile ABD arasını epey açmıştı. Son olarak Biden’ın yaptığı Ermeni iddiaları hakkındaki açıklaması gerginleşen ilişkilerin son halkasıydı.


 

NATO ile de Türkiye arasındaki ilişkiler, son birkaç yıldır çok sancılıydı.  Rusya'dan S-400 hava savunma sisteminin alınması, ABD'nin Suriye'de YPG’ye verdiği destek, Dağlık Karabağ krizi, Azerbaycan ile Ermenistan arasında son dönemde yaşanan çatışmalar, Yunanistan ve Türkiye arasındaki anlaşmazlıklar. Türkiye’nin Akdeniz’de gaz arama faaliyetleri; Libya açıklarında bir Türk gemisinin BM silah ambargosunu ihlal ettiği iddiasıyla  arama  girişimi. Bu ve diğer olaylar, Türkiye ile NATO ortakları arasında güvensizlik ve husumet oluşturdu.


 

Türkiye’nin Afganistan’da yapacağı yeni rol, NATO üyelerinin boşluğunu dolduracak. Bu  Ankara ile NATO arasındaki gergin bağların bir kısmını da iyileştireceğinden şüphe yoktur.


asker


 

Türkiye, koalisyonda askerleri bulunan, çoğunluğu Müslüman olan tek ülke. Türkiye’nin konuşlandırmasının faydaları konusunda uzun zamandır bir düşünce vardı zaten.

Mehmetçik, Kabil havaalanında güvenliği sağlayacak deneyime ve askeri yeteneğe sahip.

Ankara ayrıca, çatışan Afgan halkı arasında kendisini geçerli bir arabulucu olarak konumlandırabilir.

Türkiye, Pakistan ile olumlu ilişkilere sahip. Türk dünyasının da öncülüğünü yapmaktadır. Bu anlamda Türkiye bölgesel bir güce sahip diyebiliriz. Bölgesel aktörler ile yakın akraba ve tarihten gelen dostluk ilişkilerine sahip.

Kabil yönetimi, genişletilmiş bir Türk misyonunu kabul edip etmeyecekleri konusunda bir yorumda bulunmadı. Ancak bir Taliban sözcüsü 10 Haziran'da yaptığı açıklamada, Türkiye'nin ABD güçlerinin çekilmesine ilişkin 2020 anlaşması uyarınca askerlerini Afganistan'dan çekmesi gerektiğini açıkladı. Yetkili, Ankara'nın NATO güçleri ayrıldıktan sonra Kabil'in havaalanını koruma ve işletme önerisini sert bir şekilde reddetti.

Belki de bir NATO üyesine yapılacak herhangi bir saldırının ABD’nin sert tepkileri gerektireceğinden endişe duyan Taliban’ın görüşünü katı bir şekilde ifade ediyor.

Yine de, Türk birlikleri ağırlıklı olarak Müslüman ve Afganlara daha az “yabancı” olduğu için Türkiye'nin Afganistan'a katılımı çok daha az çekişmeli.


 


 

FIRSATLAR VE ZORLUKLAR TÜRKİYE’Yİ BEKLİYOR

Afganistan, Türkiye'ye birçok zorluk getirirken, yeni fırsatlar da oluşturacaktır.

Türkiye, Dağlık Karabağ'daki ihtilafın sona ermesinden sonra, Orta Asya'da nüfuzunu artırmaya ve kendisini Türk devletleri arasında Rusya'ya alternatif olarak konumlandırmaya devam ediyor.  2009 yılında kurulan hükümetler arası bir kuruluş olan Türk Konseyi, Orta Asya Devletleri ile Türkiye arasında dayanışma ve işbirliğinin artırılması için önemli bir diplomatik şemsiye oldu. 2040 yılına kadar Ankara'nın amacı, Türk Konseyi üye ülkeleri arasında bir ekonomik birlik oluşturmak. Bazı kaynaklar, Afganistan'ın gözlemci statüsü için Türk Konseyi'ne resmen başvurduğunu söylüyor. Türkiye'nin bölgede artan etkisi, Çin'in Kuşak ve Yol Girişimi'nin ana arterlerinden biriyle de kesişiyor.


 


 

BİRÇOK SONUÇ ÇIKACAK

Türkiye'nin Afganistan'daki artan varlığı ve gelecekte daha büyük bir diplomatik rolü birçok sonuç ortaya çıkaracaktır. Ankara'nın daha geniş Orta Asya politikaları üzerinde  sinerjik bir etkiye sahip olacaktır.

Türkiye'nin Hamid Karzai Uluslararası Havalimanı'nı güvenli hale getirme ve işletmeye yönelik teklifi, Ankara'nın etkisini bölgeye yaymak için daha büyük bir çaba olarak görülmelidir.

Ülkelerin, en azından sahadaki geri çekilme sonrası durum netleşene kadar Afganistan havaalanında güçlü bir askeri varlığa ihtiyaç vardır. Türkiye bu belirsiz dönemi aşabilecek ve bunu yaparak risklerin çoğunu azaltabilecek.

Türkiye karşı argümanlara rağmen, tek seçenek olabilir.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Murat Palavar Arşivi