Memleketi adeta elektrik çarptı

Türkiye yeni yıl da oldukça kötü başladı. Elbette göz açıp kapayıncaya kadar her şey düzgün olmayacaktı ama biraz umut olsa fena mıydı yani. Olmayınca olmuyor. Bakın şu anda net olarak söyleyelim ki ekonomiden adalete, işsizlikten açlığa ve pandemiye kadar her alanda ortaya konulan umursamazlıkla bizi önce rehavete sürüklerken ardından bu rehavat çok pahalıya mal olacak. Bu tam bir rezaletler zinciri olarak korkarım kısa zamanda üzerimizden silindir gibi ezip geçecek.
Buda nereden çıktı diyor gibisiniz. Bu duruma canlı örnek ise Bakan Nebati'nin kendisidir.Bakan Nebati'nin "Enflasyon Ocak'ta pik yapar ama Haziran 2023’e tek haneyle gireceğiz" açıklamasıdır ki tam yerine denk geldi bu atasözünü söylemenin. "Ölme eşeğim ölme, demiş, yonca bitecek. Sen de yersin ben de!"
 

Bedava kek derken un alamaz olduk
Anımsayalım hani şu, Karadeniz’de 320 milyar metreküp doğalgaz bulundu, yükseltin kombileri, açın pencereleri diyen adam vardı ya. Doğalgaz zammı sonrası kombiyi açabiliyor muymuş, bi sorun. Allah kimseyi doğalgaz faturalarını ödeyemez haldeyken, dünyaya doğalgaz satacağımızı söyleyecek kadar salak yapmasın. Elbette yine Allah kimseyi Millet kıraathanesinde bedava çay ve kek hayali kurarken, Ahmet efendinin kahvesinde kim çay ısmarlayacak diye insanların yüzüne bakacak kadar rezil etmesin. Bedava keke oy verdi, evine bir paket un alamayacak hale geldi
Bu iktidarla 20 yılın sonunda gelinen nokta, kendilerine saraylar yaptılar, millete ise simit sarayı. Birde önerileri var; "Evinize taneyle sebze,meyve alın, eti gramla alın, gerekirse yarım simit yiyeceğiz, ekmek bulabiliyorlarsa aç değiller. Bunları diyenlere bu milletin cevabı sanıyorum sandıkta çok sert olacak.
 

Haftada 500 bin yeni vaka!
Ekonomi böyle de sağlık nasıl. Hani iktidarın en çok övündüğü trollerin her fırsatta şişirdiği sağlık. Birde işin sağlık boyutu var ki sormayın gitsin. Son bir haftada resmi rakamalara göre vaka sayısı 488.609 vefat sayısı ise 1057. Bir haftada yarım milyon vaka. Allah sonumuz hayreylesin. Dostlar.
 

Başınızın çaresine bakın
Bakın önce sağlığımız diyelim tane tane anlatmaya başlayayım. Öncelikle Sağlık Bakanı Fahrettin Koca temelsiz umutlar yayıyor ve Omikron şiddetli bir hızla yayılıyor. Bakanın temaslılarla ilgili yaptıklarını açıkladığı yeni düzenlemede ise net mesaj "Bu andan itibaren Türkiye'de salgın yönetiminde, malum olanın ilan edildiği dir". Bakan Koca diyor ki "Test negatif olsa da bu hastalar kendini Omicron varyati görüp izole etmeli. Maskesiz gelmemeli" ama ekliyor.Bundan böyle “Bakın hala salgın var, hem de ciddi” dememi beklemeyin benden artık, gerçi öyle böyle biz salgını bitirdik" Gördünüz mü nasıl oluyor bu işler.
Bakana göre ülke genelinde şu anda hasta olan kimse kendini Omicron olarak kabul etmiyor. Bunun meali: "Pandemiyi biz kafadan bitirdik. Artık herkes kendi başının çaresine baksın. Rabbim yar ve yardımcınız olsun." demektir geçmiş olsun,
 

Bakan Nebati 2023'ü hedef gösterdi
Ekonomiye gelirsek fırtınalı bir final ve büyük tartışmalar arasında kimine göre yüzde 30 kimine göre yüzde 81 enflasyon ile yeni yıla girdik. Birde bu meşhur 20 Aralık döviz olayımız vara hala çözülemeyen. Mutfaklarda yangın var. Cüzdanlara giren zamcıklardan eser kalmadı ki daha milyonlarca çalışan emekli güya zamlı maaşını bile alamadı. Bu arada Hazine ve Maliye Bakanı Nureddin Nebati yaptığı açıklamayla ortamı yeniden gerdi karıştırdı. Bakan Nebati'den günlük mizah: "Enflasyon Ocak'ta pik yapar ama Haziran 2023'te tek hane olur."
 

Ocak ayı pik ayı ama 2023'ü bekleyin
Hazine ve Maliye Bakanı Nureddin Nebati, enflasyonun Ocak ayında pik noktaya ulaşmasını, buna karşın dünyadaki gelişmeler, gıda ve enerji fiyatlarındaki gerileme ile birlikte mayıs ayından itibaren düşüş yaşanacağını, kasım ve aralık ayı enflasyonlarının bazdan çıkmasıyla sene sonunda da anlamlı bir düşüşün geleceğini söyledi. Nebati, “Ben seçime tek haneli enflasyonla gideceğim 2023 Haziran ayında.” dedi. TCMB’nin reel sektör ve finansal sektör temsilcileri ve profesyonelleri ile yaptığı Piyasa Katılımcıları Anketi’nde yıl sonu enflasyon beklentisi yüzde 29,75 oldu. Ankette yıl sonu dolar/TL beklentisi 16,13 oldu. Yani Bakan ne diyor piyasa ne diyor. Yurttaş zaten bir şey diyemiyor.Birde Yılın Sözü olarak not aldığımız Cumhurbaşkanı Erdoğan sözünü de anımsatalım; Erdoğan: “Ülkemizde enflasyon artışı nispeten diğer ülkelerin altında kalmıştır"dedi. Gerçekten böyle dedi. Enflasyon yüzde 80. Söz de yazıda bitti.
 

Reis başka Nebati bambaşka
Tabi bu açıklama için çok söyleyecek söz var belge var. Ama sıkıntı büyük. Reis ve Cumhurbaşkanlığı Ofisi Ocak ayı enflasyonu için eksi, bizm Bakan Nebati ise pik bekliyor. Tabii ki Milletimiz ise bu beceriksizlerin toptan bırakıp gitmelerini bekliyor.Eylül ayında kredi istediğinizde FAİZ % 23,10'du..Sonra faizi bi düşürdüler; Bugün kredi almak istediğinizde FAİZ % 31,69..Bayağı bayağı faiz indirdiklerine inanıyorlar.Ak Parti iktidarının hayatla bağı bu kadar gerçek. Bakan Nebati'den açıklaması geleneksel AKP taktiğidir. "Enflasyon Ocak'ta pik yapar ama Haziran 2023'te tek hane olur."Umarız öyle olur ama piyasalardaki güvensizlikle ve bu politikalarla sizden ne köy olur, ne kasaba! Bakan Nebati'ye de bu vesileyle hatırlatmak isterim: 'Yalancının mumu yatsıya kadar yanar.' Ne güzel bir hayat! 2023'e kadar vatandaşa kazık çakmaya devam. edelim. diyrosunuz. Allah sonumuzu hayırlara çıkarsın. Hazine ve Maliye Bakanı Nebati'ye söyleyelim dert etmesin bu kadar enflasyonu bence, enflasyon varsa, onun hakkından gelecek TÜİK'imiz var.
 

Berat'ta öyle diyordu ama
Bakan Nebati için başka bir anımsatmamız da eski bakan damat Berat'tan olsun. O'da "Mart Şubat’tan, Nisan Mart’tan, Mayıs Nisan’dan çok daha iyi olacaktı" diyordu. Nebati "Enflasyon

Ocak'ta pik yapar ama Haziran 2023’e tek haneyle gireceğiz" diyor. Yani bence Nebati az söylemiş, "Şubat Ocak'tan daha iyi, Mart Şubat'tan da iyi olacak" demesi lazımdı.Bu aslında herşeyi 2023 Haziran ayına bağlamaktır. Açıkçası da milletin aklıyla dalga geçmektir.
 

Memleket 70 cente muhtaç
Tüm bu olan bitene karşı CHP Sözcüsü Faik Öztrak sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımla Merkez Bankası’nı eleştirdi. Öztrak, resmi sosyal medya hesabı Twitter hesabından yaptığı paylaşımda, “Teşbih değil, yalın gerçek.TCMB kasasını 70 sente muhtaç hale getirdiler. Kasadaki açık -56,9 milyar dolar ile tüm zamanların en berbat seviyesinde. Şimdi Türkiye Varlık Fonunun kelepir mallarını Arap Emirliklerine, Limanlarımızı Katarlılara peşkeş çekiyorlar. Hesabı elbet sorulur” şeklinde konuştu. Dostlar. Suç sadece bu kararları alan uygulayan bizi dara sokan siyasi iktidarda mı? Değil. Defalarca aptal yerine konup ta aptallığını kabul eden bu millet değil mi? Maddi ve manevi değerlerini erozyona uğratanları bu milet alkışlamıyor mu? AKP iktidarda kaldığı sürece millet fakirlesmeye devam edecek. Türkiye'de 16 milyon kişi devletten yardim aliyormuş. Bunu 2 ile carparsaniz 32 milyon insan yapiyor. Bu seçmenleri ciddi bölümü de AKP'ye oy veriyorlar. Ama bu secmen "Biz neden böyle muhtaç hale geldik diye bir sorgulama yapmıyor". Düşünmeyen sorgulamayan toplumlar her zaman fakir kalmaya devam eder. Dolar 18’den 13’e düşünce halay çektiler. Bazen ülkemizin belli bir kesiminin cehaletini, yobazlığını küçümseme, önemsememe hatası yapıyoruz.Bu ülkede çok ciddi şekilde cehaletle mücadele edilmelidir.
 

AKP cehaleti iyi kullanıyor
Çok enteresan bir ülkede yaşadığımızı artık kabul edelim. Gerçekten traji komik bir ülkedeyiz. Dolar birkaç kuruş indiği için davulla zurnayla halay çeken bir ülkede yaşadığımızı asla unutmayalım. Cehaletin prim yaptığı bir ülkeyiz acı gerçek budur. Acı yanı da maalesef AKP iktidarı cehaleti iyi kullanmaktadır. Bakın AKP'li Mahir Ünal diyor ki." Dolar yükselirken sosyal medyayı ayağa kaldıranlar dolar düşerken neredeler?" Şimide bende soruyorum ; Dolar yükselirken Elektriğe, doğalgaza, akaryakıta %217'ye kadar zam yapıp; Dolar %44 düşerken bu zamları geri almayıp, halkın sırtına yükleyenler nerede? Elektrik faturaları Kılıçdaroğlu yüzünden % 100’den fazla arttı ya, tepkiler çok fazla. Reis duruma el atar ve % 20-25 indirim yapar. Sonra Aziz Nesin’in Malatyalıları ‘’reis çok yaşa’’ diye halaya durur.
 

Tek yol sandık
Bence Türkiyenin ekonomik olarak toparlanması çok kolay. Tek yapması gereken mevcut iktidarı bir an önce sırtından atmak. Tek adam rejimini derhal kaldırmak. Adalet, demokrasi ve güven üzerine bir hükümet kurmak. Türkiyenin bu durumda olmasının tek sorumlusu cahilce ve ben dedim oldu iktidarıdır. Her konuda başarısızdır. Derhal değişmelidir. Türkiye’miz, kapkara bir kışa girdi. Cehli mikapla, malul siyasi eşkıyalık, zam oldu, zulüm oldu, milleti acımasızca vurdu. Memur, emekli, emekçi, milyonlarca dar gelirli, 2022’nin hemen başında, perişan edildi. Maaş, ücret ve aylıklar hesaba yatmadan, Erdoğan’ın zamları, milletin cebini de, tenceresini de boşalttı. Sofraların bereketini kaçırdı. Millet yeni yılı kutlamayı unuttu. Umutları yeşermeden soldu. Ertesi gün sofrasına ne koyacağını düşünmeye başladı.
 

Esnafı batırdılar
Küçük bir restorana gelen elektrik faturası: 7.316 TL .2019’da ortalama 1.500 TL, 2020’de ortalama 2.000 TL ödemişler. Geçen 4.250 TL gelmiş, bu ay 7.2316 TL gelmiş. Hükümet esnafı batıracak. Eskiden kira öder gibi ev sahibi olunabiliyordu, artık kira öder gibi elektrik faturası ödenir hale gelindi..
 

Fahiş zamların acısı çıkıyor
Erdoğan’ın zamları, milletimizi silindir misali ezdi. Erdoğan, tam da yılbaşı gecesi, millete korkunç bir tuzak kurdu. Akaryakıttan, köprü geçiş ücretlerine, doğalgazdan, elektriğe, harçlardan, vergilere kadar, her şeye fahiş zamlar yaptı. Sıradan eşkıya, paranızı, cüzdanınızı, malınızı gasp eder. Siyasi eşkıya, milletin geleceğini, hayallerini, umutlarını, gülümsemesini gasp eder. En acısı da; Sıradan eşkıya sizi seçer. Siyasi eşkıyayı ise siz seçersiniz. Siyasi eşkıya da işte bundan güç alır. “Beni seçen, sonuçlarına katlanır” rahatlığıyla hareket eder. Siyasi eşkıya, Hukuk ve adaleti bitirir. Kendini her şeyin üstünde görür. Kimseye hesap vermez. Bilinen bir kuraldır: “Bir ülke ya ilimle, Ya da zulümle yönetilir.” Siyasi eşkıyanın ilmi yoktur. Ama zulmü çoktur.
Erdoğan, “Faiz sebep, enflasyon sonuç” dedi. “Ekonominin kitabını ben yazdım” diye kibirlendi. “Ben ekonomistim” diye böbürlendi. Bu kibriyle, cahil cesaretiyle ekonomiyi yönetmeye kalktı. Türkiye üç ayda, 1980’lerin, 1990’ların enflasyonlarına geri döndü. Erdoğan ekonomi ilminden hiç anlamadığını gösterdi. Geçtiğimiz yılın son ayında, Tüketici enflasyonu yüzde 13,6’ya sıçradı. Bu 1994 Nisan ayından bu yana, tek bir ayda gerçekleşen, en yüksek aylık enflasyon. Erdoğan bunu görünce, her zaman yaptığını yaptı. Sorumluluktan kaçmak için; “Enflasyon sadece bizim değil, Tüm dünyanın sorunudur” dedi. Millete Amerika’yı, Almanya’yı gösterdi. Bizde tek bir aydaki enflasyon, ABD’deki yıllık enflasyonun iki katı. Almanya’daki yıllık enflasyonun 2,5 katı. Komşumuz Yunanistan’daki yıllık enflasyonun 3 katı.
 

Daha kötüsü geliyor
Ne yazık ki, üreticiden, tüketiciye doğru, Korkunç bir enflasyon tsunamisi geliyor. Erdoğan’ın yılbaşı gecesi, milletin sırtına bindirdiği son zamlar, yaklaşan tsunamiyi daha da yıkıcı hale getirdi. Doğalgaza zam, elektriğe zam, akaryakıta zam, motorlu Taşıtlar Vergisi'ne zam, pasaport ücretine zam, ehliyet harcına zam, Avrasya Tüneli'ne zam, araç muayene ücretlerine zam, köprü geçiş ücretlerine gizli zam. Millet önceden yılbaşı sabahı, Milli Piyango'nun sıralı kazanan listesine bakardı. Şimdi Erdoğan’ın, sıralı zam listesine bakar oldu. “Siyasi eşkıyalık” işte tam da budur.
Elektrik değil AKP çarptı
Allah Aşkına! Önümüz kara kış, ve elektriğe yapılan zammın büyüklüğüne bir bakın Erdoğan elektriğe, Yüzde 52 ile yüzde 127 arasında zam yaptı. Bu cumhuriyet tarihimizin en fahiş elektrik zammı. Tarihi bir rekor…Ayda 200 kilovatsaat elektrik tüketen, Dört kişilik bir ailenin elektrik faturası, bir gecede 183 liradan 309 liraya çıktı. Milleti elektrik değil, Erdoğan çarptı. Elektriği, İtalyan Fizikçi Alessandro Volta keşfetti. Ampulü, Edison keşfetti. Ampulü yakan elektriğe, gece yarısı yüzde 127 zam yapmayı da, Erdoğan keşfetti. Ama artık milletimiz de, Elektriğe daha fazla zam gelmemesi için, ampulü söndürmenin şart olduğunu keşfetti. Peki, enflasyon üç ayda neden şaha kalktı? Cevap basit. Erdoğan, “Faiz sebep, enflasyon sonuç” buyurdu. Enflasyon artarken, Merkez Bankasına politika faizini 5 puan indirtti. Ama ne oldu? Aynı dönemde yıllık enflasyon, yüzde 19,6’dan, yüzde 36,1’e çıktı. Demek ki neymiş? “Faiz sebep, enflasyon sonuç” değilmiş . Demek ki neymiş? “Yarı cahil, kör cahilden betermiş.”
 

Pandemide "saldım çayıra" dönemi
Klinik Mikrobiyoloji Uzmanlık Derneği (KLİMUD) Başkanı Prof. Dr. Faruk Aydın, “Bulaşa fırsat verilerek, bir risk alındı. Bu riski alırken neye güvendiler bilmiyorum” dedi. Aydın, hızlı antijen testlerinin gündeme gelmesi gerektiğini söyledi.
Sağlık Bakanlığı pandemiyi, Omicron’un yol açtığı enfeksiyonun daha hafif geçtiği, hastane ve yoğun bakım yatışlarını artırmadığı iyi senaryosu üzerinden yönetiyor. Ancak son iki hafta içinde vaka sayısı yüzde 112 arttı. Halen her 100 testten, 18,4’ü pozitif. Başka bir deyişle, Covid-19 şüphesiyle test yapılan her beş kişiden biri pozitif. 675 bin aktif vaka var. Bunların tümü Omicron değil. Delta da yaygın şekilde enfekte etmeye devam ediyor. Günlük can kaybı sayımız, 145 (12 Ocak verisi). Bu sayılara alışsak da her hafta binden fazla kişi yaşamını Covid-19 nedeniyle kaybediyor. Üstelik bunlar resmi, gerçek rakamın daha yüksek olduğu tahmin ediliyor. Kimin hangi varyantla hasta olacağını ve hastalığın nasıl seyredeceğini bilmekse olanaksız.
 

DSÖ uyarıyor, gevşemek için erken
Dünya Sağlık Örgütü de (DSÖ) son açıklamasında, Omicron’la ilgili genel riskin daha yüksek olduğunu vurguladı. Örgüte göre bunun ilk nedeni, küresel Covid-19 riskinin halen çok yüksek olması. İkinci nedeni, Omicron’un Delta’ya kıyasla daha bulaşıcı olma ‘avantajı’ ve toplumda hızlı yayılması. Vakalardaki bu hızlı yayılım haliyle hastaneye yatışlarda artışa yol açacak, sağlık sistemlerini zorlayacak, özellikle risk grubundakilerde ölümlere yol açacak.
Tablo böyle iken, Sağlık Bakanı Fahrettin Koca başkanlığında toplanan bilim kurulu, aşısını ve hatırlatma dozunu olmuş temaslı kişilerin karantinaya alınmamasına, pozitif vakaların tamamı yedi gün izolasyonu tamamladıktan sonra test yaptırmaksızın izolasyondan çıkmasına, tarama amaçlı ve temaslılara PCR testi olmamasına karar verdi. Bundan böyle, PCR testi yalnızca hastalık belirtileri bulunanlara yapılacak.Belirtisizlerin test dışı bırakılmalarının gerçek nedenini bilemediğini belirten Aydın, “Bu durumda bilim kurulunun kılavuzunu revize etmesi ve yine sağlık personeli tarafından yapılacak hızlı testlerin kullanılmasının gündeme alınması gerekiyor” dedi.
 

Günde 1 milyon 200 bin test yapabilmeliyiz
Öte yandan, uygulanan testlerdeki pozitiflik oranı pandeminin seyrini takip açısından önemli bir veri. Omicron’un çok hızlı ve kolay yayıldığını hatırlatan Aydın, gerçek vaka sayılarının, tespitlerin çok üstünde olduğunu anlattı: “DSÖ, pozitiflik oranına göre test sayılarının ayarlanmasını istiyor. Pozitiflik oranının yüzde 5’in üstüne çıkmasını risk olarak görüyor. Bizde bu oran yüzde 18. Dolayısıyla bizim yapmamız gereken test sayısı günlük 1 milyon 200 bin olmalı. PCR çok sofistike, zaman alan ve manuel bir test ama duyarlılığı yüksek. Günlük 400 bin test altyapıyı zorluyor olabilir. Karar bu sebeple mi alınmış emin değilim. Bir açıklama yapılması gerekiyor. Bilim kurulu keşke nasıl bir yöntem izleyeceğimizi, ne yapmamız gerektiğini daha anlaşılır, kanıta dayalı, uygun bir şekilde açıklayabilseydi.”
SON SÖZÜM: Eğer bir millet iktidarda bulunan kişilerin şereften, onurdan, ahlaktan yoksun davranışlarını, hırsızlığını yalnızca kendi siyasi görüşünden olduğu için görmezden geliyorsa, o millet erdemini yitirmiştir. Erdemini yitiren millet, bir gün vatanını yitirir❗ Niccolò Machiavelli

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Oktay Apaydın Arşivi