Mesele kar mı İmamoğlu mu?

Yıllardır beklenen ve özlenen kar nihayet ülkemizin her karış toprağına yağdı. Bunca yıldır beklenen kar aniden gelip bastırınca elbette bir takım sıkıntılar yaratacaktı, yarattı da. Çok kar yağmasının gelecekte topraklarımıza bereket getireceğini ve ülkemizde su sıkıntısı çekmeyeceğimizin de müjdesidir.

Kar yağışının beklendiği bilindiği halde, merkezi ve yerel yöneticilerin yeterince tedbirli olmadıkları ortaya çıktı. Bu nedenle meseleyi tartışmanın da bir anlamı yok.

Bir başka olaya bakalım. Marmara Denizinde olası bir deprem bekleniliyor mu? Bilim insanlarının söylemlerine göre evet. Sahil ilçelere hasar vereceği belirtilen olası deprem için tedbir alındığını gören duyan var mı? Sadece lafta olduğunu biliyorum. İşin garip tarafı olası bu depremin büyük hasar yapacağı ve enkaz altında çok kişinin kalacağı selirtiliyor. Yeteri kadar tedbir alınmadığına göre, yarınlarda yine ülke ve belde yöneticileri birbirlerini mi suçlayacaklar? .

Arkadaşlar kıyamet kopmadı. Kar olmadan TEM’de ya da E5 Karayolunda ufak bir kaza olsa trafik saatlerce kapanmıyor muydu?

Şimdi herkes elini vicdanına koysun ve baksın. Kar aniden bastırınca TEM, E5, Kuzey Marmara Yolu, Havaalanı Yolu, Basın Ekspres, Ana Arterler ve diğer cadde ve sokaklarda, kabak lastikle trafikte olan kaç araç vardı ve bunlardan kaçı kara saplanıp kaldı haberi olan var mı? Büyük bir ihtimalle yok. Normal zamanlarda bir basit kazada tıkanan bu yollar elbette kar aniden bastırıp tipiye dönünce kapanacak ve kimse kıpırdamayacak hale gelecektir.

Ağzı olan ve konuşan herkes Anadolu'daki kış şartlarını bilir. Bilmeyenlere ve ”Vay bu suçluydu vay şu suçluydu” diyerek akşamları dedikodu kanallarında laga, luga dan bahseden ve oraya gazeteci ve akademisyen kimliği ile çıktıkları halde,  parti sözcülüğüne soyunanlara ve yöneticilerimize şunları hatırlatayım.

Bu kış ne ilk ne de son olacak

*1929 ve 1954 yıllarında boğaz buzla kaplanmış. 1929 Yılında kurtlar şehre inmiş. 1942 yılında sıcaklık 1,5 ay  5 derecenin üstüne çıkmamış.

*1963 yılı en acılı kış olarak anılır. Tüm Trakya ve İstanbul Karla kaplanmış. Edirne'de okullar 40 gün tatil edilmiş. İstanbul’dan Edirne’ye giden Tren Çatalca’da kara saplanmış. Olayı haber yapmak üzere yola çıkan Hürriyet Gazetesi Muhabiri Yüksel Kasapbaşı, Foto Muhabiri Abidin Behpar Tapaner ve Şoför Yüksel Öztürk, 23 Ocak 1963 günü yola çıkmışlar ve kendilerinden iki gün haber alınamamış.  25 Ocak günü Karayolları ekipleri ve 50 kişiden oluşan askeri birlik yapılan arama sonrasında üçünü de donmuş olarak bulunup, 28 Ocak günü yapılan törenle toprağa verildiler.

Aynı günlerde Terkos Gölü donduğu için İstanbul uzun süre susuz kalmış. Yeşilköy ve çevresinde aç kurtlar görüldü.

*1969 kışında, Büyükçekmece Gölü, Elmalı Barajı, Küçüksu ve Kağıthane dereleri donmuş.

1987 yılı Mart ayında İstanbul’da yoğun kar nedeniyle okullar iki hafta tatil edilmiş. İstanbul’un bloke olduğu bu zor kış şartlarındaki Belediye Başkanı Bedrettin Dalan, zamanın İstanbul Valisi Nevzat Ayaz ile birlikte açıklama yaparak, “Şehrimiz uzun yıllardır görmediğimiz kar yağışı altında kalmıştır. Bu yoğunlukta yağan kar’ı elimizdeki imkanlarla bir günde temizlememiz mümkün değil. Kısa süre cadde ve sokakları temizleyeceğiz. En iyisi sizler kar’ın keyfini çıkarın” demiş,

*2004 yılında kar fırtınası nedeniyle, sular akmadı. Elektrik. Doğalgaz kesildi. Fırtına Boğaz Köprüsünde halat koptu. TEM 14 saat ulaşıma kapandı. Otoyollarda kalanlar açlık ve donma tehlikesi geçirdiler. Fırtına iki gün sürdü.

*2009 yılı daha dün gibi anılarda. İstanbul'u sel bastı. Bir gün önce Çatalca’da iki kişi boğuldu. Basın Ekspres yolu denize döndü. İkitelli parkında aracında uyuyan 10 tır ve kamyon şoförü boğuldu. Fabrika servisi içinde 9 kadın emekçi boğuldu. Zamanın Valisi Muammer Güler, İstanbul'daki sel felaketinde 31 Yurttaşımızın hayatını kaybettiğini açıkladı.

*2017 yılında yağan kar sonrasında yine yollar kapandı. Maslak ve Hacı Osman civarında tilkiler görüldü.

Şimdiye bakalım

Tüm felaketlerin olduğu ve yaşandığı yıllarda ne hükümet yereli ne de yerel hükümeti suçlamadı. El ele verilip mücadele edildi ve yaralar sarıldı.

Ya şimdi,  Vay anam, Ekrem İmamoğlu lokantaya neden gitmiş. Yahu adam bu kararın 25 Aralık günü alındığını lokantanın bile belirlendiğini söylüyor. İngiltere Büyükelçisi Ankara’dan kalkıp gelmiş, İmamoğlu, buluşma yeri olan yere gitmiş olan Büyükelçiye, “Sn. Büyükelçi kusura bakma görüyorsun kar kış yemeği sonra yiyelim mi “deseydi.  Böyle demiş olsaydı o zaman eminim şimdi saldıranlar, “Yahu kardeşim koskoca Büyükelçi Ankara’dan kalkıp bu karda kışta İstanbul’a gelmiş. Bizim misafirlik anlayışımız böylemidir. Rezil olduk” derlerdi. Ayrıca İmamoğlu’nun yemek yeme hakkı yok mu? Anlamış değilim. Sanki Büyükelçi ile İstanbul sorunlarını görüştüğü için biraz kıskançlıkta var gibime geliyor. İmamoğlu, kar küreme makinasının operatörü de değil ki, işinden kaytarmış sayalım. AKOM’da onun olmadığı zamanlarda görevleri eksiksiz yerine getiren ekibi zaten iş başında.

Önceki yıllarda el ele veren yöneticiler yaraları sararken, günümüz yönetici ve taraflarından İmamoğlu, “Havaalanı için bir talebiniz var mı? Yardıma hazırız dedim. İhtiyaç yok dediler” diyor.

Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Adil Karaismailoğlu, “Bakanlığımıza bağlı, TEM, Kuzey yolu, E5  ve Havaalanı yollarını ile diğerlerini  açtıktan sonra Belediyenin ulaşamadığı yollara da müdahale ettik” diyor.

Beyler, ülke bizim. Sizlerin görevi bir olup halka hizmet etmektir. Yoksa birbirinizi kamera, MOBESE ile takip etmek, birbirinize yalanlamak ve kıskanmak zamanı değildir. Aklınızı başınıza toplayın, gelecekte seçim olacağını düşünün ve görevinizi yapın ki, gelecek sandıkta halk ta tercihini ona göre kullansın.

MOBESE’ ile birini takip etmek ve bunu deşifre etmek büyük suçtur” diyerek İçişleri Bakanına gönderme yapan Adalet Bakanı Abdulhamit Gül apar topar görevinden alınarak yerine Bekir Bozdağ getirildi. Daha önceki yazımda, herkes diline dikkat etsin diye uyarmıştım ama, bakın ki, Bakanlık elden gitti.

Benden söylemesi bundan sonra herkes işini yapsın ki, sonra pişman olmasın…

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Mustafa Dolu Arşivi