Mucize diziler

Ne yapsak ne etsek maalesef okuma oranımızı yeteri kadar yükseltemiyor, okumayı alışkanlık haline getiremiyoruz.
Sorulduğundaysa; Bahaneleri alt alta sıralayıveriyoruz. Son zamanlarda okul çağındaki çocuklarımızın okuduklarını anlamadıkları tescillendi. Bilim yolunda araştırmalar yapan, çocuklarımızın beyin göçünü gerçekleştirdiği batı ülkelerinin insanlarına baktığımızdaysa özellikle ülkemizde tatile geldiklerinde dikkat ettiyseniz deniz kenarında bile kitap okuyorlar. Uçakta, otobüste, trende, metroda kısa mesafede bile ellerinde kitap var. Şehir parklarında vakitin çoğunu kitapla geçiyor, yatmadan önce mutlaka bir doz kitap okumadan uyumuyorlar. Ve onları gören geleceği inşa edecek çocukları da okumayı doğal yolla alışkanlık haline getiriyorlar. Bizdeki gibi ‘okuman gerek, okursan adam olursun, okumak güzel şey, kitap en iyi dostundur’ gibi laflarla telkinlere gerek kalmıyor.
Tüm bunların aksine Ülkemizde ise genel olarak en büyük alışkanlıkların başında televizyon izlemek geliyor. Yazımın devamında televizyonun zararlarından bahsedeceğimi düşünüyorsanız sizleri yanıltacağım. Madem okumayı atalarımızdan miras olarak gelecek nesillere aktaramıyoruz ve ülke insanları olarak zamanımızın büyük bir çoğunluğunu televizyon karşısında geçirmekten mutluluk duyuyoruz o vakit içerik konusunda gelişmek, geliştirmek, özendirici örnekleri seçmek, bilgi almak bizler ve çocuklarımız için öncelikli tercihimiz olması gerekmez mi?  
TRT'nin siyah-beyaz ve tek kanallı yayıncılığıyla rakipsiz olduğu 1980'li yılların hemen başlarıydı. Ülkemizde en popüler spor ise futbol. Basketbol bilinmez, ilgi görmez, basketbolcu olmak isteyen çocuk hemen hemen yok denecek kadar azdı.
Ve bir cumartesi akşamı, sessiz sedasız yayına giren yeni bir Amerikan dizisiyle tanıştık.
Amerikan profesyonel basketbol ligi NBA'da çok başarılı bir oyuncu olan Ken Reeves'in bir lig maçında ayağına aldığı darbeyle sakatlanması ve sonrası yaşadıklarını konu alan bir dizi.
Basketbolu ülkemize sevdirdi, tanıttı, yeni nesil basketbolcular yetişmesine vesile oldu. Televizyonun genç kuşakların nasıl yararına kullanıldığına dair unutulmaz bir örnektir: 'Beyaz Gölge'.
Şimdilerdeyse ise ‘Mucize Doktor’ ‘Hekimoğlu’ gibi dizileri örnek olarak gösterilebiliriz. Özellikle ‘Mucize Doktor’ bir çocuğun da mucizeler yaratabileceğini gözler önüne seriyor. Çocuk gözüyle bakarsak çocuk toplumda var olmaya çalışırken, örnek almak, rol model bulmak ister. Çocuklar gözlemleyerek öğrenirler. Tüm bunlara rağmen öncelikli tercihimiz bol bol kitap okumalarından yana olmalı fakat yeteri kadar kitap okumuyorlarsa da zamanı boş geçirmek ve okumuyorlar diye hayıflanmak yerine çocuk yaşlarda bilinç altına ne kadar faydalı bilgi, öğreti, yol gösterici, özendirici yapımlar izletebilirsek çocuklarımıza o kadar yatırım yapmış olmaz mıyız? 
1980’li yıllarda yetişen çocukların hepsi birer profesyonel basketbolcu olmamış olabilir ama bir nesil basketbol ile tanışarak bir sürü kötü alışkanlıktan, kötü arkadaşlıklardan uzak durup zamanının bir kısmını spora harcayarak sağlıklı ve disiplinli bir yaşama alışkanlığı kazandı. ‘Mucize Doktor’ gibi dizilerle de bir çocuğun çok karmaşık ve zor gözüken doktorluk mesleği ile çocuk yaşta tanışıp zorlukların aşılabilir olduğunu, insanlığa ne kadar faydalı bir meslek olduğunu gösterip çocuklarımıza da özendirici olabilir. Bu yoldaki çabaları doktor olamasalar dahi bir meslek sahibi olma yolunda geleceklerine yol haritası belirlemede bilinçle hareket etmelerini         sağlayabilir.
İlkeli Not; Basketbolu sevdiren dizi ve rol modellerden bahsettiğim bu haftaki yazımı da hazırlamıştım. Gazeteye gönderdiğim gece basketbolun efsane ismi Kobe Bryant helikopter kazasında yaşamını yitirdi. Özel bir yetenek daha dünyaya veda etti...
 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
İlke Duyan Arşivi