Muhalefete tuzak kuruluyor

Adı erken mi olur, baskın seçim mi bilemem ama bildiğim bir şey varsa artık mevcut iktidar ülkeyi yönetemez hale geldi.

Yapılan kamuoyu yoklamalarında sürekli düşen oylarını gördükçe paniğe kapılan iktidar mensupları çareyi muhalefeti bölmek, aralarına nifak sokmak daha olmadı provokasyonlarla muhalefet liderlerini sokaktan uzak tutmak için çeşitli tezgahlar oluşturmaya başladılar.

En son yaşanan olay derinlemesine incelendiğinde bu çok açık biçimde görünüyor.

Bu tür olayların yaşanacağının sinyallerini Akşener’e Karadeniz’de yapılan saldırı sonrası Cumhurbaşkanı zaten vermişti.

“Daha neler olacak, neler…Bunlar iyi günleriniz” diyerek Meral Akşener ve şahsında İyi Parti’yi itibarsızlaştırmaya çalışan Erdoğan benzer söylemleri defalarca CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu için de söylemişti.

Anlaşılan o ki; AK Parti iktidardan gitmemek için her yola başvuracak.

Ta ki; muhalefetten iktidara gelmeleri halinde yargılanmayacakları konusunda söz ve güvence alana dek.

Peki muhalefet bunu yapar mı?

Çok uzun yıllardır ülkede kavga ve çatışmalardan yılmış toplum, bir an önce huzur ve barış ortamı gelsin diye belki böyle bir öneriye sıcak bakabilir.

Ancak şu bir gerçek ki, geçmişte yapılan yolsuzlukların, haksızlıkların, yasa dışı olayların hesabı sorulmazsa muhalefet belki iktidara gelebilir ama muktedir olamaz.

Aslında asıl sorulması gereken iktidar araç mıdır, yoksa amaç mı?

İktidara gelmeyi yani ülkeyi yönetmeyi barış ve özgürlük ortamında eşit yurttaşlar olarak huzur içerinde yaşamanın, demokrasiyi tüm kurum ve kurallarıyla yaşatmanın bir aracı değil de siyasi ikballeriniz için bir amaç olarak görüyorsanız, siz de sistemin bir parçası olmaktan öteye gidemezsiniz.

Her yetki sahibi gibi bu iktidar da yaptıklarının hesabını vermek zorundadır.

Zamanında temin edemediğiniz aşı nedeniyle yaşamını yitirenlerin, gerekli önlemleri almadığınız, hazırlıkları yapmadığınız hatta ihmaliniz yüzünden yanan ormanlarımızın, yazdığı bir mesaj ya da söylediği bir söz nedeniyle fikir ve ifade özgürlüğü yok sayılarak yargılanan, cezaevine atılanların, evine ekmek götüremediği için utancından canına kıyanların hesabını vermeden gitmek var mı?

Bir suç örgütü liderinin itiraf ettiği gibi halkı galeyana getirmek, sokağa dökmek için mafya liderlerinin miting düzenlemesine göz yumanlar, kimi yazar ve aydınların yandaş medya tarafından hedef gösterilerek tehdit edilmelerin sağlayanlar er geç yargı önünde bu suçlarının hesabını vereceklerdir.

Şimdi bu gerçeği fark eden iktidar mensupları daha da ileri giderek muhalefeti tuzağa düşürmek için değişik provokasyonlara başvuruyorlar.

Bir yandan her geçen gün daha da kötüye giden ekonomik koşullar, diğer yandan bu iktidarın gidici olduğunu anlamaya başlayan bürokrasiden gelen dosyalar, kendi tabanında oluşan huzursuzluklar, iktidarı iyice köşeye sıkıştırdı.

Şimdiye kadar sosyal yardım adı altında yaptıkları desteklerle yanlarında tutmaya çalıştıkları önemli bir kitle de artık bu destekleri alamayınca iktidardan desteğini çekmiş durumda.

İktidar ortağı MHP, tabanını kontrol edemez hale geldi.

Toplumsal desteğini yitiren  iktidar mensupları yeniden o bildik senaryoları sahneye koymaya hazırlanıyorlar.

Halkı korkularıyla yönetmeye alışık iktidar şimdi kitle desteğinden umudu kesince kestirme yollara yöneliyor.

Geçmişte yaptıkları gibi yeniden mafyatik ilişkileri devreye sokarak halkta yeniden bir korku ve panik hali yaratmak istiyorlar.

 Ama bilmiyorlar ki, artık halk “korkunun ecele faydası olmadığını” öğrendi.

Öte yandan seçimlere yönelik ittifak çalışması yapan siyasi partiler de bu konuda yeterince deneyim sahibi oldular.

Bu tür kışkırtma ve provokasyonlara gelinmemesi konusunda yeterince titiz ve duyarlı davranıyorlar.

Ancak şimdiki adıyla Millet İttifakı olarak bildiğimiz muhalefet bloğunun toplumun tüm muhalif kesimlerini de içine alacak bir demokrasi ittifakına dönüşmesini sağlamaları gerekiyor.

Aksi halde mevcut iktidar ve onun arkasındaki güçler yarın hiçbirimizin aklımızın ucundan bile geçmeyecek yeni ve değişik senaryoları devreye sokacaklardır.

O yüzdendir ki; muhalefet bir yandan attığı her adıma dikkat edecek, tuzaklardan kaçınacak, bir yandan da bütün demokrasi ve barıştan yana güçleri bir araya getirecek güç birliği ve ittifakları oluşturmak için çaba harcayacak.

Kuşkusuz çok kolay olmayacak.

Ama önemli olanda zoru başarmak değil mi?

Bu zorlu mücadelede birey olarak hepimize düşen görevler vardır.

Hiçbirimizin böylesine yaşamsal bir görevi erteleme, savsaklama ya da yok sayma lüksü yoktur, olamaz.

Barış ve kardeşlik içinde yaşanacak bir Türkiye umuduyla.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Ayhan Ongun Arşivi