Mütevazi başkanlara ihtiyacımız var

2020 yılında güzel haberler, olumlu yazılar yazma dileğimi sürdürüyorum.

Hani nasıl bakarsan öyle görürsün sözü bir tarafa biraz da alttan alalım, sert girmeyelim, iyi görelim, iyi yazalım temennisi taşımaktır dileğim.

Ancak bu yazımda inanın bu temenniler olmasa bile hissiyatlarımı ve gözlemlerimi aktarmak istiyorum.

*

31 Mart 2019 Yerel Seçimleri'nden sonra gerçekten ülkemizde güzel şeyler oldu.

Kırılması zor seçim barajları kırıldı.

Kazanılması imkansız görülen yerler el değiştirdi.

A partisi B partisi önemli değil.

Hatta inanın bana mesela İstanbul’da son 4-5 dönemdir aynı siyasi parti anlayışıyla yönetilen, bir Kadıköy’ün, bir Bakırköy’ün, bir Bağcılar’ın, bir Ümraniye’nin farklı siyasi parti anlayışıyla yönetilmesini isterim.

Hem bu yerleri yöneten belediye başkanları tembellik yapmazlar.

Hem de bazen iyi ile kötüyü ayırt etmek için elimizde veri olması gerekir.

Hani buraların doğru yönetilip yönetilmediğini anlamamız için biraz anlayış değişikliğine ihtiyaç var diye düşünüyorum.

*

Örneğin İstanbul Büyükşehir Belediyesi bize beş yılın sonunda iyi bir veri verecektir.

Beş dönemlik 25 yıllık AK Parti yönetimi ile beş yıllık Cumhuriyet Halk Partili yönetimi ölçme biçme tartma şansımız olacaktır.

Her ne kadar İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu CHP’li başkan profilinden farklı bir siyasi kimlik profili çizse de yine de bu kıyaslama yapılacaktır.

Tabi İzmir’in de bir dönem bile olsa iktidar partisi tarafından yönetilmesi bizlere önemli veriler verecektir.

*

İşte ne diyorduk, 2019 yerel seçim sonuçları bir çok konuda ülke olarak bizlere bir defa daha demokrasiyi gösterdi, millet iradesini gösterdi, bu halk isterse yapamayacağı şeyin olmadığını gösterdi.

Ve bu seçimler bölgemize bir çok ilçenin de el değiştirmesine neden oldu.

CHP’li ilçelerden Silivri ve Çatalca MHP ve AK Partili yönetime geçti.

AK Partili ilçelerden Küçükçekmece ve Esenyurt CHP yönetimine geçti.

Ve Avcılar ilçemizde ise parti değişmedi ama başkan değişti.

Parti değişmese bile başkanın değişmesi ilçedeki anlayışın değişmesine de yetti.

*

Demek ki bazen suç siyasi partilerde olmuyormuş.

Partilerin anlayışları, güdümleri, beklentileri, politikaları farklı olsa da başkanlar kendi kişilik özelliklerini, kimliklerini, yaşam tarzlarını, siyasete bakış açılarını görevde bulundukları koltuklarda hissettirebiliyorlarmış.

*

Yazımızın başlığında dedik ya; ‘Mütevazi başkanlara ihtiyacımız var…’ diye.

Mütevazi olan herkese ihtiyacımız var aslında ama iş belediye başkanı olunca bu çok daha fazla önem kazanıyor.

*

Bakın Küçükçekmece’de bir Kemal Çebi denilen belediye başkanı var.

45 yıldır Sefaköy’de aynı evde oturur.

Halktan biri olarak yaşamını sürdürür.

İnşaat altyapı işleri yapar.

Bir oğlu bir kızı ve 45 yıllık ev hanımı eşi ile yaşamını sürdürür.

Belediye başkanı olmadan önceki şekilde yaşamına devam etmeye çalışır.

Hafta sonları eskisi gibi mahallesinde tek başına esnaf turuna çıkar.

Aynı berberine traş olur.

Aynı bakkaldan alışveriş yapar.

Aynı arabaya biner.

Aynı yerlerde karnını doyurur.

*

Diyeceksiniz ne var bunda?

Değil mi?

Bence de ne var bunda.

Ama öyle değil işte.

Koskoca 800 bin nüfuslu bir ilçenin belediye başkanı olacaksınız, yıllık 300-500 milyonluk bir bütçeyi yöneteceksiniz.

Emrinizde binlerce kişi çalışacak.

Hemen değişmelisiniz değil mi. (?)

Çünkü toplumun çoğu böyle istiyor.

Çünkü biz şatafatı severiz.

Gösterişi severiz.

Görkemden etkileniriz.

Lükse meraklıyız.

Güce tapıyoruz.

*

Hiç de öyle değil.

Siz doğu olanı yapın bakalım, o zaman arkanızdan nasıl sürüklersiniz milyonları.

Nasıl hayranlıkla takip edilirsiniz.

Nasıl ilgi ile izlenirsiniz.

Nasıl güzel örnek olursunuz, gençlerimize, kadınlarımıza, insanlarımıza.

*

Ve tabi Avcılar Belediye Başkanı Av. Turan Hançerli’den de bahsetmeden edemeyeceğim.

Bir önceki belediye başkanları neydi öyle?

Hele bir Mustafa Değirmenci vardı.

Aman Allah’ım.

Belediye başkanlık binasının beşinci katı padişah saraylarını andırırdı.

Mümkün müydü o kata çıkmak.

Adam çok önemli hizmetler sunduğu için kimdi ki Avcılar halkı.

Kimdi vatandaş.

Kimdi işi düşen gariban?

*

Haney Handan Toprak Benli de haliyle kendisinden önceki başkanı örnek aldı.

Aynısını ve üzerine de saçma sapan özellikler koyarak sürdürdü.

Kocasına yetki verdi.

Korumasına yetki verdi.

Yardımcısına sınırsız yetki verdi.

Belediyede A’dan Z’ye her şeyi ona bağladı.

Sonra tabi bir birine düştüler.

Şimdi de duyduğumuza o başkan yardımcısı devlet memurluğundan atılmış.

İlginç değil mi?

Neyse işte.

Bu örnekleri yazalım, çizelim, konuşalım.

İyi ile doğruyu ayırt edelim.

Vicdanlı olalım.

İşte o Turan Hançerli Türkiye’nin tek engelli belediye başkanı olarak aslında kimin engelli kimin engelsiz olduğunu en güzel şekilde gösteren bir yönetim anlayışı sergilemekte.

Arkasında koruma ordusu yok.

Çakarlı arabası yok.

Yalaka tayfası yok.

Afişlerde boy boy fotoğrafları yok.

İlçe halkına, çalışma arkadaşlarına tepeden bakma yok.

*

Umarız ve dileriz ki bu örneklerden daha çok yazalım, çizelim, konuşalım.

Mütevazi, kibirsiz, pohpohsuz, yöneticilerimiz çoğalsın.

Halkın parası ve imkanları ile halkına eziyet edenler hakettikleri yerlerden başka şey sahibi olmasın…

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Mehmet Mert Arşivi