Normalleşme dediğimiz bu mudur ?

BİR yandan ekonominin yeniden canlanması uğruna verilen tavizler adına "Normalleşme" denilen uygulamalar diğer yanda bu uygulamaların yol açtığı "Anormal" gelişmeler arasında 83 milyon insan gidip geliyoruz. Hayatın her alanında bu yeni normalleşme dönemi için tedbirler alınır kurallar sıralanırken, kuralları koyanların, bunları anlatanların bile uymadığı gerçeğiyle de karşılaşmaya devam ediyoruz. Kısadan konuya girersek ülkemizde Coronavirüs salgını can almaya da gelişmeye de maalesef devam etmektedir. Şöyle ki halen haziranin ilk 17 gününe göre toplam vaka sayisindaki artis haric her değerde daha kötüyüz...
 

Artış korkutuyor


Şimdi tek tek ele alalım. 1 Temmuz 2020 de yoğun bakım sayısı 1035 iken bu 17 Temmuzda 1226'ya çıkmış. Yüzde 18.45'lik bir artış olmuş. Entübe sayısında ise 362 de 402'ye çıkan hasta sayısına göre artışımız yüzde 11.05. Toplam vaka sayımız ise yüzde 8.30 artışla 217.799 a ulaştı. Bir önceki dönem aynı günleri bir anımsayalım 1 Haziran da yoğun bakımda 651 hasta varken 17 Haziran da 745 olmuş artış yüzde 14.44, entübe hasta sayısı 283 iken 306 olmuş artış oranı yüzde 8.13, toplam vaka sayısı 1 Haziran da 164.769 iken 17 Haziran günü bu rakam 182.727 ye yükselmiş yüzde 10.90 lık bir artış yaşanmış.
 

Gerileme yok
Tablodan anlaşılacağı üzere Anormal normalleşmenin başladığı 1 Haziran dan bugüne değin bir gerileme söz konusu değildir. Aksine büyük şehir kaynaklı Anadolu'nun çeşitli küçük illerinde bile vaka sayılarında ciddi artışlar yaşanmaktadır. Devletin kurumları Corona virüs tehdidini haklı olarak vatandaşının desteği alınacak önlemlere uymasıyla aşmaya çalışmaktadır. Burada da sorun vatandaştan kaynaklanmaktadır. Adeta bir ritüel olarak kulağa hoş gelen "Yasaklar çiğnenmek içindir" deyişi günümüz Türkiye'sinde ana kural haline gelmektedir. Fakat burada kuralı yada yasağı çiğnemek delikanlılığı ile insanlar yaşamlarıyla kumar oynarken en yakınlarını da ölüme yollama riskiyle adeta rus ruleti yapıyorlar. Bunu anlamanın mümkünü yoktur. Geçtiğimiz gün Sağlık Bakanı Fahrettin Koca en son turizm sezonu denilen günlerde yaptığı açıklamaya yine kafamız karıştırdı. Bakan Koca; "Havuz ve plajlarda damlacık olayı: Koronavirüs, damlacıklarla bulaşır. Riskli damlacık sayısı, havuz ve plajlarda da tıpkı diğer ortamlardaki gibi, insan yoğunluğuna bağlı şekilde artar. Tedbirler, üçüncü şahıslı tüm yerlerde geçerlidir. Kurallara uyulursa tatilin kalitesi artar." açıklamasıyla denize ve havuza girenlerin de bir kez daha gözünü korkuttu. Tabi bu kurala uyan azınlık için geçerli uymayan çoğunluk sahillerde üst üste güneşlenmeye denize girmeye devam ediyor zaten.

 

Grip ve korona bir anda gelebilir
Sağlık Bakanlığı Bilim Kurulu Üyesi Doç. Dr. Afşin Emre Kayıpmaz, influenza ve Covid-19'a kişinin aynı anda yakalanabileceğini belirterek, "İkisinin klinik belirtileri de zaten çoğu zaman benzerdir. Direkt olarak influenzaya karşı geliştirilmiş bir aşının Covid-19’a karşı da koruyucu olduğunu söylemek doğru değil. Ama iki enfeksiyonun bir arada gözlenebileceği durumlarda hastalık daha ağır seyredebilir. Ondan dolayı influenza aşısının yapılmasını bu dönemde de tavsiye ediyoruz" dedi. Corona önelmeleri sürerken grip aşısı kullanımı da gündeme geldi. Sağlık Bakanlığı Bilim Kurulu Üyesi Doç. Dr. Afşin Emre Kayıpmaz, influenza ve Covid-19'a kişinin aynı anda yakalanabileceğini belirterek, "İkisinin klinik belirtileri de zaten çoğu zaman benzerdir. Direkt olarak influenzaya karşı geliştirilmiş bir aşının Covid-19’a karşı da koruyucu olduğunu söylemek doğru değil. Ama iki enfeksiyonun bir arada gözlenebileceği durumlarda hastalık daha ağır seyredebilir. Ondan dolayı influenza aşısının yapılmasını bu dönemde de tavsiye ediyoruz" dedi.

 

Ateş, öksürük, nefes darlığı
 

Gribin ilerki aşamada Covid-19'a dönme olasılığıyla ilgili de Doç. Dr. Kayıpmaz, şunları kaydetti:
"Bunları birbirine dönüşme gibi değil de eş zamanlı olma gibi düşünebiliriz. Yani bir kişi influenzaya yakalanabilir, Covid-19'a yakalanabilir; ikisinin klinik belirtileri de zaten çoğu zaman benzerdir. Ateş, öksürük, nefes darlığı gibi belirtiler her iki hastalıkta da görülebilir. Mevsimsel griplerde de bu tarz belirtiler gözükebiliyor. Artık bundan sonraki süreçte önemli olan geçirmekte olduğumuz enfeksiyon mevsimsel grip mi yoksa Covid-19 mu?
"Sonbaharda yapacağımız şey ikisini birbirinden ayırmak olacak"
Önümüzdeki sonbaharda yani influenzanın da yükselmesiyle birlikte bizim yapacağımız şey hastanelerde birbirinden ayrımı yönünde çaba göstermek olacak. Yani Covid-19 ve gribin ikisinin farklı organizmalar olduğunu söyleyebiliyoruz. Bunları ikisinin birbirine dönüşmesi olarak düşünmeyelim. Ama iki enfeksiyonda aynı anda bağışıklık sistemi baskılanmış ya da altta yatan kronik hastalığı olan kişilerde olursa bu hastalığın o kişilerde daha ağır seyredebileceğini öngörebiliyoruz."

 

Eylülde, ekimde artık olabilir
Henüz birinci dalga devam ediyor. Birinci dalga tamamlanacak ki ikinci bir dalgadan bahsedelim. Ama eylül-ekim aylarında mevsimsel griplerin de işin içerisine girmesiyle birlikte ve kapalı alanlarda insanların birbirine daha kısa mesafeli durmasının da bunda etkili olacağını düşünüyoruz ki tüm bunların etkisiyle eylül-ekim aylarının sonrasında grip ve Koronavirüs vakalarında artış olması mümkün olabilir.

 

Bu rakamlar hoş değil


O yüzden bizim bu günlük yeni vaka sayılarıyla sonbahara girmememiz gerekiyor. Bizim sonbahardan önce bu sayıları çok daha alt düzeylere çekmemiz gerekiyor. Burada Türkiye Cumhuriyeti Devleti üzerine düşen her şeyi yaptı. Bundan sonra artık bizim birey olarak ne kadar tedbirlere uyduğumuz önemli. Hepimiz artık maske, mesafe, hijyen tedbirlerini uygulamamız gerektiğini biliyoruz. İşte biz bu tedbirleri ne kadar benimseyip, günlük yaşantımızda bunu ne kadar uygularsak bizim yeni vaka sayılarımızın sonbahara gelmeden düşürmemiz mümkün olacak.
İkinci dalga gelecektir Sağlık Bakanlığı Koronavirüs Bilim Kurulu Üyesi ve Ankara Şehir Hastanesi Yoğun Bakım Uzmanı Doç. Dr. Sema Turan da tüm dünyaya bakıldığında pandemilerde ikinci dalganın hep geldiğinin görüldüğünü söyledi.

 

Eylül-Ekim beklediğimiz aylar


Doç. Dr. Turan, "Bu nedenle Covid-19 pandemisinde de ikinci dalganın geleceğini bilim insanları olarak ön görüyoruz, olabileceğini de düşünüyoruz. Onun için de gerekli önlemleri almamız gerektiğini biliyoruz. Aslında yaz aylarında kişilerin dirençlerinin biraz daha iyi olması, vaka sayılarının bir miktar azalması gözümüzü boyamasın. Özellikle vücut direncimizdeki değişiklikler, kalabalıkların artması, kapalı mekanlarda daha çok vakit geçirmeler nedeniyle ikinci dalga için eylül-ekim ayları beklediğimiz aylar. Çünkü vakalar henüz bitmiş değil. Rehavete kesinlikle kapılmamak lazım. Bununla ilgili yaptığımız uyarılar bazen halkımızda ‘Ne kadar çok uyarı yapıldı’ diye bir düşünceye sebep olabilir. Ama bu çok önemli ve önemli olduğunu gördüğümüz için vurgulamaya devam ediyoruz" dedi.
 

Olay bitmiş değil


Doç. Dr. Turan, koronavirüs süreci boyunca yoğun bakımdaki insanların halinin kendilerini çok üzdüğünü belirterek, "Çünkü özellikle bizler yoğun bakımda solunum açlığı içerisindeki hastaları görmekten oldukça mutsuzuz. Sağlık sistemimiz bu virüsü engellemek ve tedavi etmek için uğraşıyor, sağlık çalışanlarımız çok büyük efor sarf ediyor. Olay bitmiş değil. Bizim için her hasta çok değerli. Ve özellikle solunum açlığı çeken hastaları anlatmak hakikaten çok zor. Ondan dolayı bu konuda halkımızın virüse karşı dikkatini maksimum seviyeye çekmek istiyoruz. Hiç kimse bu şekilde bir solunum açlığı yaşamamalı. Ne yazık ki Covid-19’un yarattığı klinik tablo bu. Çok ciddi bir akciğer enfeksiyonu yapıyor. Yaptığı tablo nedeniyle de hastaları kaybedebiliyoruz.
 

Vaka sayısı artabilir


O yüzden eylül ve ekim ayları önemli aylar. Vaka sayıları artabilir. Sağlık sistemimiz buna yetmek için elinden geleni yapacak, yapmaya da devam edecek. Fakat eğer biz önlemleri ciddiye alırsak, bu önlemlere harfiyen uyarsak bu sayılar azalacaktır. Ve beraberinde belki önümüzdeki aylarda, aylar içerisinde daha iyi bir şekilde bu hastalıktan kurtulmuş olabileceğiz. Bu inancımızı yitirmemeliyiz" ifadelerini kullandı.
 

SON SÖZ : Şeffaflık kaygıyı değil, önlemlere uyumu artırır!
Korunma önlemlerine uyum sağlanabilmesi için halkın yaşadığı yerde; illerinde-ilçelerinde COVID-19 durumunu açık bir biçimde biliyor olmalıdır. Tüm illerin COVID-19 hasta sayıları (yeni ve toplam hasta, yoğun bakım-entübe-yurtta izole hasta sayıları) yapılan testlerin uygulandığı gruplar ve sonuçları, ölüm sayıları (yeni ve toplam) yurttaşların erişimine açık olsun.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Oktay Apaydın Arşivi