Öncesi, hırs, iftira ve yalan, Sonrası katliam…

Savaşlarla kurulan Beyliklerin, Devletlerin, İmparatorlukların yine savaşlarla yıkıldığını söylüyor bize tarih.
Hep kurulduğu zaferle anılıp yıkıldıkları savaşa kadardır ömürleri..
Yüzlerce yıl ayakta kalmayı başarsa da  hep yıkım olmuştur bu devletlerin…
Akibet bellidir.kanla gelir kanla gidersin…
Savaşlarda kaybeden se sadece insanlıktır.
Savaş hazırlığı sürecinden savaşın bitimine kadar ve sonrasında da yaşanan yağma ve talanın, tecavüz ve kıyımın, katliamın zulüm olmadığını söyleyebilecek kimse ne derece insan olabilir sizce?
Bütün savaşların öncesi, hırs, iftira ve yalan, Sonrası katliam talan değilmi dir?
Hiç uğruna, hırs uğruna ölmek yada öldürmek ve bununla böbürlenmek nasıl bir insani duygu olabilir ki?  Bunu anlayamıyorum işte..
Tarih; adeta kanlı savaşlardan, zalim kralların, yiğit komutanların yaşamından kesitler sunar bize. Savaşlarda öldürülen insanların sayısıyla gururlanan veya yas tutan insanları anlatmakta tarihin bir işlevidir..
Savaşlarda kaybedenlerin penceresinden, genellikle, savaşı kazanan taraf için hilebazlar, ikiyüzlüler, yalancılar ve zalimler olarak değerlendirilirken, savaşı kazanan tarafın kayıtlarında kıralların adil, komutanların yiğit ve insancıl oldukları yalanlarıyla, gerçek yüzleri görmezden gelinirken, katledilen insanların kanlarıyla kirlenmiş elleri, yüzleri ve olmayan vicdanları âdeta temizlenir, onlar zaferden sonraki temiz ve görkemli giysileri ile anlatılırlar…
Oysa ölen insandır, dahası ölen bütün İnsanlıktır.. 
“asıl tarih, zulmedenlerle zulme direnen halkların tarihidir.”
 “Böylesine belalı bir eylemi yani savaşı insanoğlu nasıl olurda tercih eder?” diye sormadan edemiyorum. 
Hani bir atasözü vardıya; “Testi testiye çarpınca kırılır.” Diye  Birinin çok, diğerinin az kırılmasının ne önemi var? Tarih boyunca bütün savaşlarda savaşın tarafları, ister kazansın ister kaybetsin, ağır bedeller ödemiyorlar mı? O zaman insanı savaşa sürükleyen nedir?       
Buna da çözüm ve Bahane bulmuş insanoğlu.  Irklar, dinler, Toprak, Ganimet, Hırs fazlasıyla yetmiş savaşmak için neden olmaya.
Ölen çocuklar, kadınlar, yiğitler, parçalanan hayatlar kimin umurunda sanırsınız…
Dini metinlerde Hâbil ile Kâbil olayı, çatışmanın ve katliamın kaynağı olarak anlatılır. 
Yaradana inandıkları halde insanları sevgiyle-saygıyla kucaklamak yerine öldürmek ne büyük çelişki..
Kendi ırkını, soyunu yok etmek için gece gündüz çabalayan bir başka canlı örneği var mıdır İnsanoğlundan başka?
Çağımızın vebası olan kapitalizm ve kapitalizmin en yüksek aşaması emperyalizm ve de onun, kendi krizlerini çözmek için, konvansiyonel silahlarla halklara cehennemi yaşatan bölgesel savaşlarının, katliam ve cinayetlerini analiz etmek  ve ona karşı siper almak İnsanım diyen herkesin en mutlak yaşam amacı değil midir?
Her yerde maske ile dolaşan Emperyalizm ve kapitalizmin  Afganistan, Irak, Suriye, Yemen, Libya, Filistin,  ve daha onlarca ülkede maskesini düşürken, İğrenç yüzü ile ortaya çıktığı halde emperyalistlerin yediklerinin  insan eti, içtiklerinin ise kan olduğu gerçeğini anlayamamış olmamız bile ne hazindir.,

 Unutmayın…,  yaşama hakkı en temel insan hakkıdır..

    Egemenlerin devlet dedikleri sınırları aşın. En başta kendinizi aşın. Hangi araçlarla, hangi sanat dalında, hangi dilde üretiyorsanız, araçlarınızı BARIŞ için kullanın.
yaşama hakkı en temel insan hakkıdır diyerek bütün dünyanın sanatçılarına sesleniyorum:

    “Egemenlerin devlet dedikleri sınırları aşın. En başta kendinizi aşın. Hangi araçlarla, hangi sanat dalında, hangi dilde üretiyorsanız, araçlarınızı BARIŞ için kullanın.

  Barış için düşüncelerinizle, sanatınızla, ürettiğiniz değerlerle topyekûn savaşın. Savaşınız kansız, kazanımınız BARIŞ olsun.


Vesselam

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Remzi Tanış Arşivi