Utku Kızıltan

Utku Kızıltan

Önümüzdeki yılların sonrasında yaşam ne gösteriyor?

Dünya ile aynı özellikleri taşıyan yeni bir gezegen bulunmadığına göre, biz insanların gidecek başka bir yeri yoktur. Biz insanlar, dünyayı tükenmez kaynakları olan bir yer olarak gördük öyle sanıyoruz. Ne zaman ki uzaya çıktık, oradan baktık dünyaya, öyle olmadığını gördük. Anladık ki, ormanları tükenebilir, suları, havası ve toprakları kirlenebilir, ozon tabakası delinebilir, iklimi değişebilir, tüm bunlar çoğaldıkça insan türü dahil, tüm canlı türleri giderek azalabilir. İnsanların aya ayak basması ile, dünya ve dünyanın çevresel kaynakları hakkındaki düşünceleri de değişti. İnsanlar çevre sorunlarına küresel bakmaya başladı.

İlk insandan, 1830 yılına kadar dünyanın nüfusu sadece 750 milyona ulaşabilmişti. Bu gün ise her yıl 90 milyon artarak 1988 yılında 5 milyarı aştı. 2000 yıllara 10 milyara girdik. Bu kalabalığın doğal kaynaklara olan talebindeki artış, dünyanın doğal sistemlerinin kapasitesini aşmaya başladı. Bu yıllarda ormanların azalması, çölleşme, balık yataklarının kuruması, taban suyu miktarının düşmesi, toprakların erozyona uğraması, zehirli ve tehlikeli atıkların yayılması, canlı türlerinin azalması, sera gazlarının etkisi ile dünyanın ısınması ve nükleer ve termik santraller yaşam için tehlike sinyalleri vermektedir.

Yaşamın sürdürülebilir olması için ekonomide, insan doğum ve ölüm oranları dengede olmak durumundadır, toprak erozyonu doğal yeni toprak oluşum oranını, ağaç kesimi ağaç dikme oranını, yakalanan balık oranı balık yataklarının sürdürülebilir verimini, bir meradaki sığır sayısı meranın kapasitesini, su pompalama oranı yataklarının yeniden dolma hızını, yitirilen bitki ve hayvan türü sayısı yeni türlerin gelişmesi hızını aşmaması gerekir. Biz, paragöz yöneticilerimizle ne yapıyoruz? Ormanları yakıp, kesip boşalan araziye villalar, oteller, alış veriş merkezleri dikiyoruz. Maden ocaklarının doğayı kirletmesine göz yumuyoruz.

Daha büyümemiş yumurtlama zamanını yakalamamış balıkları avlıyoruz. Kurduğumuz fabrikalarla, termik santrallerle kalitesiz kömür yakarak havayı, suyu kirletiyoruz. İnsanımız depreme uğramadan bilinçlenmeyi, sel felaketini toprak kaymasını yaşamadan önlem almayı düşünemiyor. Bunları yaşadıktan sonra da 3-5 yılda unutuyor. Bize doğru ve bilimsel eğitim gerek. Sağlıklı kalmanız dileklerimle.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Utku Kızıltan Arşivi