Ortalık yangın yeri! Tedbir yok uyarı çok salgın bildiğiniz gibi...

Pes artık.Aynı hatayı 4 kez yapmak ancak bize nasip oluyor...
DOĞRU tektir. Doğruya ulaşmak için bilime, ilime inanmak o yoldan ilerlemek gerekir. Ne zaman ki bu yoldan yalanlarla hurafelerle, rakamlar saklanarak, gerçekler yerine pembe söylemlere yönelinirse başımız derde giriyor. Bakın ülke olarak aynı hatayı dördüncü kez yapıyoruz. Bir aydan fazla olmuş 20 Haziran günü bu köşede yazıya "Son günlerde aşılanan insan sayısı verilerek abartılarak Covid-19 pandemisinde neredeyse sona gelindi algıları yaratılıyor. Üstelik biz hep yineliyoruz küresel bir sorunla karşı karşıyayız, eğer küresel bir yanıt veremezsek bu sorunu çözme olanağımız olmayacak. Dolayısıyla DSÖ’nün o ünlü sloganı var ya ‘herkes güvende olmadıkça hiç kimse güvende değil’ yaklaşımının bu pandemi sırasında samimiyetle sahiplenilmesi gerekir. Ancak bugünkü durumda hem de bunu hiç yapmaması gereken Sağlık Bakanlığı "Salgın bitti" algısı yapıyor." Böyle girmişiz.Yanıldık mı ? Hayır.. Keşke yanılsaydık.Utanıp özür dileseydim. Haklı çıkmanın bize bir getirisi yok ki acıdan başka...
Teşekkürler Türkiye.
Benim tahminlerimin aksine, Covid 19’u umduğumuzdan çok daha hızlı bir biçimde yayıyorsunuz. Ben Ağustos ortasında 20 binli vaka sayılarına ulaşırız demiştim görünen o ki, bunu çok daha önce yakalama fırsatını bulduk. Salgının başından beri bilgi gizlemeyi marifet sayan Sağlık Bakanlığı ise hala iki önemli hata yapıyor. Bunlardan biri baştan beri süregelen sayılarda detay vermeme yanlışı. Hala vaka sayısı açıklanırken bunlardan kaçı aşılı, kaçı aşısız, ölenlerden kaçı aşılı kaçı aşısız, yoğun bakımdakilerden kaçı aşılı kaçı aşısız açıklamıyor.
Oysa bütün dünyada hastalığın aşı olmayanlar yüzünden arttığını, hastaneye yatanların da, hayatını kaybedenlerin de neredeyse yüzde 90’ının aşı olmayı reddedenler arasından çıktığını biliyoruz.Her yerde bilim insanları “Aşısızlar yüzünden vakalar artıyor” diye bağırıyor.Binlerce “Aşı olun” diyen doktora karşın tek bir aşı karşıtı doktorumsu bulanlar ona sarılıp “Bakın doktor ne diyor” diye yaygara yapıyorlar. O bulduğunuz doktor da, “Aşı olun” diyenler kalaycı mı!Sağlık Bakanlığı verileri net açıklarsa belki aşıya talep artar.Ama artık daha da önemli olan aşısızlara karşı tedbirler almak.
Artık bütün dünya aşı karnesi uygulamasına geçiyor ve aşı olmamış olanları işyerlerine, dükkanlara, alışveriş merkezlerine, lokantalara, sinema ve tiyatrolara, konserlere, spor müsabakalarına, toplu taşıma araçlarına almayacaklarını, bazı mesleklerde çalışmalarına izin vermeyeceklerini açıklıyorlar. Bizim bu konuda neyi beklediğimizi bilemiyorum. Acaba vakaların 50-60 binlere çıkmasını mı! Okulların açılma dönemi gelmeden bu tedbirleri alıp, uygulamaya koymak lazım.Yoksa 2022’yi de evlerde geçireceğiz.Ve en kötüsü çocuklarımız yine okula gidemeyecek. Aşılamada çok iyi durumda olmadığımızı da bilin. Evet 70 milyon dozu geçtik ama nüfusa oranlı aşılamada dünyada ilk 30’un içinde değiliz. Göçmenlerle birlikte 90 milyonu bulan ülkede 60 milyon aşı, kişi başı 0,7 aşı demek.
Vaka sayısı 20 bini geçti
Geldiğimiz noktada vaka sayısı beklendiği şekilde zorlukla getirildiği 4 binlerden 20 binlere yükseliverdi.Tedbir yok Uyarı çok ve salgın bildğimiz biçimde yine yeniden hızla yayılmaya devam ediyor. Açıkçası siyasi otorite devlet erki bu işi yönetemiyıor. Aşılamada oluşan güvenszilik ve aşı karşıtlığı ise bunun üzserine tuz biber ekiyor. Delta varyantin yayılımı şu ana kadar görmediğimiz ölçüde hızlı, Çin'den çıkan virüsü 80 km giden bir arabaya benzetirsek Delta 160 km hızla gidiyor.Bazı bölgelerde vakaların iki katına çıkma suresi  3-5 gün.Delta bizde de yayildikca mevcut sayilar çok ama çok artacak. bugünkü 20 binleri de arar hale geleceğiz.
Covid’in pençesinde değilmişiz! Turizm açık, okullar açılacak mı?
Bayram tatiliniz iyi geçmiştir umarım. Covid almadan evine dönen şanslı gruptan olmanızı da bütün kalbimle diliyorum. Covid salgınıyla ilgili gelişmeler bende “deja vu”, “ben bunu daha önce de görmüştüm” ve yazmıştım etkisi yaratıyor:
Cumhurbaşkanı Erdoğan bayram mesajında Türkiye’nin “salgının pençesinde olmadığını” söylüyor. Bayram tatilinin sonunda vaka sayıları yeniden on bini geçti. Mart başında da benzer rakamlarla normalleşmiş, bir ay içinde bir büyük felaket yaşamıştık. Gidişat aynı gidişat. Bir farkla ki, artık ortalıkta dolaşan virüs (ilk olarak Hindistan’da saptanan Delta varyantı) Mart ayında dolaşan virüsten (ilk olarak İngiltere’de saptanan Alfa varyantı) en az iki kez daha bulaşıcı.Aynı Cumhurbaşkanı geçen gün "Hastane noktasında sıkıntımız yok, çok çok aktif konumda bir ülkeyiz. İnşallah yapacağımız ilk Kabine Toplantısı'nda durumu tekrar gözden geçireceğiz. Bu şekilde devam mı? Çünkü bayramdaki halkımızın yaşam tarzı her şeyi tersine çevirdi. Aleyhe döndü, bunu tekrar lehe döndürmemiz lazım. Normal hayata nasıl döneriz bunun gayreti içindeyiz. Normalleşmeyi hızlandırmanın gayreti içinde olacağız." Gördünüz mü neymiş... Öngörüsüzlük, kolaycılık, ekonomik anlamda batma noktasına gelmemiz biz yine yeniden 4. kez başlangıç çizgisine geri götürdü.

 

Varyant takibi yaptığımız yok
Bizim doğru dürüst varyant takibi yaptığımız yok. Bakanlık yapıyor olabilir ama kimseye açıklamıyor, dolayısıyla işimiz yine tahmin. Ama mesela ABD’de Nisan ayında saptanan koronavirüslerin yüzde 3’ü Delta varyantı iken, bugün yüzde 80’i Delta varyantı. Keza, bizden çok daha önce ve daha sıkı bir şekilde Hindistan, Afganistan ve Pakistan’dan gelen yolcuları karantinaya alan İngiltere’de de yeni vakaların neredeyse tamamı bu varyantla. Bulaşıcılığı daha yüksek olan varyantlar, hızları sayesinde kısa bir sürede salgının ana etkeni haline geliyorlar. Dolayısıyla Türkiye’de de yeni enfeksiyonların ezici çoğunluğunun Delta varyantıyla oluşması çok muhtemel.

 

Varyantın üzerine turizm sezonu geldi
Daha bulaşıcı bu varyantın üstüne, tıpkı geçen yaz olduğu gibi turizm sezonu içindeyiz. Delta kaynayan Rusya’dan, Ukrayna’dan gelen turistler güney sahillerimizde ne maske, ne mesafe güneşin tadını çıkarıyor, yerel ahaliyle hemhal oluyorlar. Turistik işletme çalışanları dışında maske takan yok. Hiç birinin maskesinde “enjoy” yazmıyor ama bireysel tedbirleri tek başlarına uygulama konularındaki kararlılıkları insana, Turizm Bakanlığı’nın “tanıtım” filmini hatırlatıyor. Yabancı turistlere bayramla birlikte, Türk vatandaşları da ekleniyor. Salgınla mücadelede anlamı az ama hayatı zorlaştırmaya etkisi çok olan manasız yasaklardan kurtulmanın sevincini yaşamak ve artık da salgın düşünmek istemeyen insanlara sokakta, pazarda tedbir hatırlatmaya kalkışmak ciddi cesaret gerektiriyor. Türkiye’nin mizah yaparken doğruları isabetle saptayan Zaytung gazetesi Delta’nın trafik yüzünden Bodrum’a ulaşmasının geciktiğini bildiriyor. Ama eminim bayram sonlanmadan varmıştır. Varyant, Bodrum’un yanı sıra, kısıtlamasız kutlanan bayramda, örneğin bayram namazlarına, kurban kesimlerine, bayramlaşmalara yetişebildi mi? Önüne hiç bir engel konulmadığına göre yetişmiştir.

 

Aşı bulaşma zincirini kırmada etkili olacak mı?
Bu olayları daha önce görmüştük, sonuçları da benzer olacak dediğimde, sıklıkla “ama aşı var” cevabı alıyorum.  Aşılamada ulaştığımız seviye vaka sayılarında yeni bir büyük zirveyi önleyecek düzeyde değil. İki dozla aşılanan insan sayısı 22 milyon civarında. Göçmenlerle birlikte 90 milyonu bulmuş olan Türkiye nüfusunun ancak yüzde 25’i. Bu tam aşılıların 8-9 milyonunun koruyuculuğu düşük olan Sinovac’la aşılandığını, geriye kalanların önemli bir kısmının da ikinci dozlarını henüz yaptırdığını ve tam korunma penceresine henüz girmediğini düşünürsek her beş kişiden dördünün enfeksiyona açık olduğunu görürüz. Aşısızlardan oluşan 70 milyonluk bir nüfus. Yeni mutasyonlarla bulaşıcılığını kat ve kat arttırmış Korona virüsün beslenip çoğalması, yeni zirvelere ulaşması için yeter de artar bile.
Nihayet aşıda tedarik sorununun çözülmüş olması ve 18 yaş nüfusun tamamına aşı olma şansı tanınmış olması çok olumlu bir gelişme. Gerçekten de Haziran ayı içinde, Türkiye’nin fedakar sağlık ordusu nüfus başına günlük aşılamada bir dünya rekoru kırdı. İyi ki varlar. Ellerinde olanak olursa, canlarını dişlerine takıp neler yapabileceklerini bir kere daha gösterdiler.

 

Aşı olmayanlar sıkıntı yaratacak
Anlaşılan o ki vatandaşın önemli bir kısmının aşı konusunda tereddütleri var. Nasıl olmasın? Bizzat bakanın kendisi Aralık ayında çıkıp, bilimsel verilerin tam tersini, mRNA aşılarının güvenilmez olduğunu söylemişti. Dürüstçe aşı temini çok zor, biz ancak Sinovac aşısını bulabildik, zaman kaybetmeden onu uygulayacağız demek yerine, Sinovac dışındaki aşıları kötülemek yolunu seçti. Çok yanlış bir yol. Bugün, o zaman ekilen kuşkuları biçiyoruz. Üstelik bu kuşkuları gidermek için ciddi bir faaliyet de yürütülmüyor. Başka hiç bir tedbirin doğru dürüst uygulanmadığı koşullarda, canları kurtarmak için aşı elimizdeki tek araç. Bu konuda bir kampanya yürütmek lazım. Bilime, bilgiye dayalı bir kampanya. Saha araştırmasıyla aşı tereddüdünün yaygın olduğu gruplarda, bu tereddüde yol açan yanlış bilgi ve inanışların neler olduğunu saptayıp, doğrudan bu yanlışları düzeltmeyi hedefleyen mesajların geliştirilmesi lazım. Bu mesajların farklı kültürden, farklı eğitim grubundan, farklı yaşlardan, farklı inançlardan, farklı dil gruplarından insanlara, onların kabul etmesini sağlayacak yöntemler ve biçimlerle iletilmesi lazım. Televizyonun, büyük şehirlerde reklam panolarının kullanılması, değişik sosyal gruplarda güvenilir olan kanaat önderlerinin yardımının istenmesi lazım. Geçenlerde Selahattin Demirtaş’ın Kürt vatandaşları aşıya çağıran bir mesajını izledim. Bütün politik parti liderlerinin aynı çağrıları yapması lazım. Sivil toplumun, esnaf ve meslek odalarının, hemşehrilik derneklerinin, sivil toplum örgütlerinin harekete geçirilmesi lazım. Salgın yönetimi bunu yapmıyorsa biz vatandaşların bu görevi üstlenmesi lazım. Bir an önce ve hızla herkesin tam aşılanması lazım. Aşıda seçenek olması doğru ama seçimin bireylere bırakılması yanlış. Zira bireyler kendileri için doğru seçimi yapacak bilgiden yoksun. Bakanlığın ve Bilim Kurulunun açıkça, Sinovac’ın koruyuculuğu düşük olduğu için, geçmişte Sinovac uygulanan 65 yaş üstü grubun bir an önce üçüncü doz hakkını kullanıp BioNTech aşısı yaptırması gerektiğini söylemesi lazım.

 

Yeni bir zirve geliyor, ya okullar?
Yeni bir zirveye gidiyoruz. Turizm ve ticaretin öncelendiği bir salgın yönetiminin kaçınılmaz sonucu. Prof. Ahmet Saltık Turizm bakanının ilan ettiği turist sayısı ve turizm geliri hedeflerini bölmüş. “Hayal edilen turist başı 700 dolar gelir uğruna ne kadar virüs geleceği, bu yüzden hastaneye düşecek insanların tedavi masraflarının bile bunun kat kat üstünde olacağını” söylüyor. Yalnız o mu? Ölümlerin ekonomik maliyeti, hastalanan insanların işinden gücünden kalma maliyeti? Hepsi bir yana 18 aydır okulsuz kalan 25 milyon çocuk ve gencin kayıpları? Ölçülemez kayıplar dışında, bir koca kuşağı eğitimsiz bıraktık.. Umarım Milli Eğitim Bakanlığı 6 Eylül’e hazırdır. Sınıf başına öğrenci sayısı azaltılmış, sınıflarda oturma planları yapılmış, hepsinde havalandırma sağlanmış, bütün öğretmenler ve okul personeli tam aşılanmış, öğrencilerin ve öğretmenlerin ne sıklıkta test yaptıracağına ilişkin politikalar belirlenmiştir. Öyle ya 18 aydır hazırlık yapıyorlar. Dünyada okullarını en uzun süre kapatan ülke olduğumuza göre sonuç da buna uygun bir kalitede olacaktır. Yoksa Prof. Enver Hasanoğlu’nun dediği gibi bir kuşağı kaybedeceğiz. Hem onlar kaybedecek, hem ülke ekonomisi. İktidar ve Sağlık Bakanlığı, aç-kapa ve güvenlikçi sokağa çıkma yasaklarıyla bezdirdiği toplumu son yeniden açılma kararı aldığı 17 Mayıs tarihinden itibaren hiçbir kritere uymadan maskenin çıkartılacağı açıklamasıyla büyük rehavet yaratıp yanılttı. Önlemlerin gevşetileceği 17 Mayıs için nereden elde edildiği bilinmeyen 5 bin yeni vaka sayısı ile birlikte bu sayının dahi gerçekleşmediği koşullarda tüm önlemleri kaldırdı. Uluslararası girişlerde Delta varyantının yüksek olduğu ülkelere karantina uygulaması getirilmesi önerisine kulaklarını tıkayıp, ciddi bulaş kaynağı olan düğün vb. etkinlikleri serbest bıraktığı günlerden tam açılmaya salgının yeniden artmasını hep birlikte izliyoruz.

 

Vakalar en az yüzde 39 arttı
Neticede açılımdan 10 gün sonra vakalar artmaya başlamış, 23 Temmuz 2021 tarihi itibariyle son bir haftada vakalarda %39; ölümlerde %26 ve aktif vakalarda %28 artış görülmüş; test pozitiflik oranı yükselmiştir. Bu artışlarla beraber aşılamaya hız verilmesi gerekirken aşılama hızla yavaşlamıştır. Daha önce günlük 1.200.000’e yaklaşan birinci doz aşı sayısı 22 Temmuz 2021 tarihinde 85.000’e düşmüştür. 22 Temmuz 2021 tarihinde yayımlanan aşı verilerine göre günlük 1. doz, 2. doz, 3. doz ve toplam aşı dozunun 7 günlük ortalamaları düşmeye devam etmektedir. Daha önce haftalık ortalamaya göre 1.200.000’e yaklaşmış toplam aşı sayısı son hafta ortalaması 480.000’e düşmüştür. Aşılamanın düşük olduğu ayrıca turizmin yoğun olduğu illerde vaka sayıları Delta varyantının etkisi ile hızla artmıştır. 24 Temmuz 2021 tarihi itibariyle 7 ay içinde Türkiye’de iki doz aşılı nüfus oranı %26,8; 16 yaş ve üzeri nüfus için %35,4’tür. Delta varyantı ile birlikte artık toplumsal bağışıklığı sağlamak için toplumun %85’inin aşılanması gerekirken var olan aşılanma oranı ve hızı yeni bir alevlenmeyi kaçınılmaz kılmıştır.

 

Filyasyon uygulaması terk edildi
Salgınla mücadeleyi değil, popülist yaklaşımla göz boyamayı yeğleyen Sağlık Bakanlığı aşılamayı etkili kılmadığı gibi filyasyonu da tamamen işlevsiz bırakarak dünyada hidroksiklorokin gibi klinik olarak tartışmalı olan favipiravir ilacının dağıtımına dönüştürmüştür. Salgın yönetmek etkisiz olduğu gösterilmiş ya da etkisi bilinmeyen ilaçların dağıtılması demek değildir. İktidar rant aracına dönüştürdüğü bu filyasyon uygulamasını terk etmeli; uygulama yeniden gözden geçirilerek işlevsel hale getirilmeli, yaygın test uygulaması en kısa sürede ara istasyonlarla yaygınlaştırılmalıdır.

 

Bölgesel eşitsizlikler
Aşı konusundaki tereddütleri gidermek bir yana şeffaflıktan kaçınarak belirsizliği derinleştiren, etkin ve bütüncül sağlık politikaları izlemediği için bölgesel eşitsizliklerin önüne geçmeyen, toplumda aşıya güveni ve katılımı sağlamayarak yoğun ve yaygın aşılama gerçekleştirmeyen, yerel dinamiklerle işbirliğine gitmeyen, toplumun tüm kesimlerini temsil eden demokratik kitle örgütlerinin, meslek odalarının, sendikaların, sürece katılımını engelleyen, günlük uygulanan test sayılarını yükseltmeyen, varyant analizlerini toplum ile şeffaf ve güncel bir biçimde paylaşmayan, eksik ve işlevsiz filyasyon hizmetleri sunan, sınır geçişlerinde koruyucu önlemleri yeterli düzeyde almayan, topluma ekonomik ve sosyal destek sunmayan kısacası geçmişte de şimdi de pandemiyi değil, bilerek algıyı yöneten ve yükümlülüklerini yerine getirmeyerek 150.000’in üzerinde fazladan ölüme sebep olan iktidar ve Sağlık Bakanlığı, ülkenin yeni bir alevlenmeyle karşı karşıya kalmasına neden olmuştur. Britanya merkezli veri şirketi Total Analysis’ın hazırladığı “COVID Veri Şeffaflık Endeksi”ne göre Türkiye’nin 100 ülke arasında 97. sırada yer alması boşuna değildir. Belirsizlikten beslenerek yönetme tavrının tezahürüdür.

 

TTB'ne kulak verilmelidir
Sağlık Bakanlığı bu tutumundan vazgeçmeli, yurttaşlarını ölüme göndermek yerine yeni salgın dalgasını mümkün olan en az hasarla atlatabilmek için TTB’nin her ortamda defalarca ortaya koyduğu önlem ve yaklaşımlara kulak vermeli, ayrıca bakanlık olarak aşı reddini ve tereddüdünü bireysel bir özgürlük değil ölümcül sonuçları olan ciddi bir halk sağlığı sorunu olarak ele almalıdır. Aşı reddi bir bireysel özgürlük ve hak gibi tanımlansa da tüm toplumu ilgilendiren ve ölümcül sonuçlarıyla karşı karşıya olduğumuz küresel bir salgında insanları öldürme keyfiyetine dönüşmektedir. Etkili aşılama kampanyaları ile aşı hızını artırmak, aşı tereddüdünü aşmak mümkünken iktidar bu yolu hiç kullanmamaktadır. Ancak iktidarın yükümlülüklerini yerine getirmemesi toplumun sorumsuzluğuna kapı aralamamalıdır. Son 3 ayda enfeksiyon geçirenler haricinde aşağıda belirtilen hususlar konusunda düzenlemeler zaman kaybetmeden yapılmalıdır:
Aşılama sağlık, eğitim ve bakım evi çalışanları başta olmak üzere ülkede tüm kamu kurum kuruluşlarında ve özel kurumlarda çalışanlar için hızla yaygınlaştırılmalı ve Delta varyantı da değerlendirilerek 2. doz mRNA aşısı düşünülmeli,

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Oktay Apaydın Arşivi