Oturun sıfır...

Sadece 24 saat etkili bir kar yağdı.

Mega kent İstanbul karın altında kaldı.

İktidarı.

Muhalefeti.

İstanbul Büyükşehir Belediyesi.

İlçe belediyelerinin tamamı.

Bakanlıkları.

Türk Hava Yolları.

Karayolları Genel Müdürlüğü.

Özel şirketleri.

Tamamınız bu kar sınavında sınıfta kaldınız.

Kabul edin.

Özür dileyin.

Bir daha benzer hataları yapmamak için karar alın.

*

Yeni açılan İstanbul Havalimanı ile tüm dünyaya rezil olduk.

Kuzey Marmara Otoyolu’nda binlerce yurttaşımız mahsur kaldı.

İstanbul’un göbeğinde insanlarımız mahsur kaldı.

Mağdur oldu.

İstanbul’un hemen hemen tüm ilçelerinde insanlar perişan oldu.

Rezil oldu.

Hasta oldu.

Ruh hastası oldu.

*

Peki bütün bu mağduriyetler yaşanırken, insanlar perişan olurken, eziyet çekerken bütün bu olanların sorumlusu sadece yağan kar mıydı?

Tabi ki hayır.

Kar da yağacak.

Sel de olacak.

Afet de olacak.

Deprem de olacak.

Yangın da çıkacak.

Bütün bu olanlara karşı sorumluluk sahipleri gereken önlemleri zamanında alacak ki mağduriyet en aza insin.

*

Dünyada kar ile karşı karşıya kalan bir tek Türkiye mi?

Bir tek İstanbul mu?

Tabi ki hayır.

Doğu illerimize bakın, Anadolu’ya bakın, Güneydoğu illerimize bakın.

Senenin nerede ise yarısı kar, kış, esaret, kıyamet, tipi ortamında geçiyor.

İnsanlar nasıl yaşıyorlar?

Bu şartlarda işlerine gidiyorlar.

Bu şartlarda okullarına gidiyorlar.

Bu şartlarda hayatlarını sürdürüyorlar.

Hiç evine gidemeyen olmuyor mu?

Oluyor.

Mağduriyet yaşanmıyor mu?

Yaşanıyor.

Ancak; koca İstanbul gibi bir kentin şehir merkezinde 24 saat mahsur kalınmıyor.

Yolda kalınmıyor.

Aç kalınmıyor.

Susuz kalınmıyor.

*

Allah korusun ya aynı günlerde bir deprem olsaydı ne olacaktı?

Söyleyeyim size, perişan olacaktık.

Çok acı çekecektik.

Belki günlerce, aylarca, hatta yıllarca bu perişanlıktan kurtulamayacaktık.

İyi de olan bitenden ders alanımız var mı?

Sıralıyorum şuraya.

Sen sıradan vatandaş; bütün kar yağacak, İzlanda kışı gelecek uyarılarına rağmen aracın ile hiçbir tedbir almadan işine gittin, ziyarete gittin, yola çıktın, peki yaşananlardan sonra herhangi bir ders çıkardın mı?

Sen yönetici, belediye başkanı, sorumluluk sahibi devlet yöneticisi, bakanı, genel müdürü.

Bütün bu yaşananlardan sonra, yurttaşların perişanlığından sonra, insanların 24 saatten uzun süre evlerine geri dönememesinden sonra herhangi bir ders çıkardın mı?

Hangi uyarılarda bulundun?

Hangi hatalarını kabul ettin?

Hangi hatalarından dolayı özür diledin?

*

Hadi istifa etmeyin.

Bizim memlekette zaten istifa kültürü daha gelişmemiş.

Oturmamış ve o seviyelere gelinmemiş.

Bunu anlıyoruz.

İyi de; insan azıcık mahcup olur.

Azıcık geri adım atar.

Azıcık üzüntülerini dile getirir.

Arkadaş.

Kabul edelim artık.

Bir gün kar yağdı.

Şu kadar yağdı.

Bu kadar yağdı.

Ve bu karın geleceği önceden haber verildi.

Uyarıldı.

2022 yılında, iletişim çağında, uzay çağında, bilgisayar/teknoloji çağında.

Siz gereken bütün önlemleri al-ma-dı-nız.

Çu-val-la-dı-nız.

Sınıfta kal-dı-nız.

Sınavdan sıfır al-dı-nız.

Oturun.

Sıfır.

 

Balıkçıda yemek meselesi

 

Kar yağdığı insanların evlerine dönemediği akşam sosyal medyada bir yemek fotoğrafı ortaya çıktı.

Fotoğrafta İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu ve İngiltere Büyükelçisi Dominick Chilcott eşleri ile birlikte bir balıkçıda yemek yediği iddiaları yer alıyordu.

O akşam, (24 Ocak 2022 Pazartesi) 19.00 sularında sosyal medyaya düşen fotoğrafı 22.00 sularında doğrulattım.

Kahraman Balıkçı sahibi ile tanışmamın yanısıra bu durumu öğrenmek bir gazeteci için çok zor değildi.

Bir gazeteci refleksi ile bu durumu yazmayı ve paylaşmayı doğru bulmadım.

Anlayamayanlar için sebebi şu; mesele yemek meselesi değil.

Asıl mesele; İstanbul Büyükşehir Belediye ekiplerinin kar ile iyi mücadele verip vermemesidir.

Yoksa bir belediye başkanı – bazı ilçe belediye başkanları o görüntüyü vermiş, üzülerek izledim – sokağa çıkıp araba itecek değil, kar kürüyecek değil.

Bir belediye başkanının emrinde binlerce çalışanı, yüzlerce ekipmanı ve onlarca yöneticisi var.

Verir gereken talimatları balıkçıda da oturur, çorbacıda da yemeğini yer.

Veya tersinden bakalım.

O saatlerde bütün devlet yetkililerimiz aç mı kaldılar?

Yemek yemediler mi?

Hepsi masa başında görevlerini mi yaptılar?

İçlerinde yemek yiyen, randevularını yerine getiren, toplantıda olan yokmuydu?

*

Bu olayın fazla büyüme sebebi İstanbul Büyükşehir Belediye yetkililerinin anında ‘tamam kardeşim, daha önceden planlanan randevumuz vardı’ paylaşımı yapmaması.

Böyle bir paylaşım olmayınca da aralarında CHP’li milletvekili, yönetici, gazeteci, siyasiler yemeği yalanlama yarışına girdi.

Oysa kısa süre içerisinde o yemek doğrulatılıp paylaşım yapılırdı.

Ve bu tartışma buralara kadar gelmezdi.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Mehmet Mert Arşivi