Öze dönüşe ihtiyaç var

Kafalar karışık… Yanı başımızda savaş, kapımızda deprem, gitmek bilmeyen korona, her gün gelen zamlar, yağsız kalma telaşı… Bu yaşananların yarattığı geçim sıkıntısına eşlik eden yüksek kaygı düzeyi. Komşuda savaş var bizde etkisi ne olacak? Bilim insanları uyarıyor “deprem çok yakın hazırlıklı olun” eyvah şimdi ne yapacağız? Oturduğumuz ev depreme dayanıklı mı, çocuğum okulda olursa okul depreme dayanıklı mı, toplanma alanları neresi, enkaz altında kalırsak ilçemizde bizi kurtaracak arama kurtarma ekibi var mı?

Korona, geçmek bitmek bilmeyen korona daha kaç can alacak? Maskeyi çıkarsak mı, kalabalığa karışsak mı, yakınlarımızla kucaklaşsak mı, grip gibi hissediyorum acaba korona mıyım? Eğlenceler, konserler, kutlama günleri devam ediyor herkes maskesiz, mesafesiz hoplayıp zıplıyor. Bu kutlamaları da organize eden maske, mesafe, hijyen diye uyarıda bulunan yetkililer. Kafalar gerçekten karışık…

Yetkililerin maske, mesafe, hijyen uyarılarını mı dikkate alalım yoksa düzenledikleri hınca hınç dolu etkinliklere mi katılalım? Yağ sıkıntısı gerçek mi spekülasyon mu? Bu durumu fırsat bilip çukkasını dolduranlara ne demeli? Şimdi ne yapmalı hadi tarım ve hayvancılığa yönelelim gübre, mazot fiyatları ortada.

Tohum, ilaç, mazot hepsi ithal astarı yüzünden pahalı olacak. Aşağı tükürsen sakal yukarı tükürsen bıyık misali. Bu kadar masrafa değmez en iyisi ürünü ithal etmeye devam dediğimizdeyse ticari ilişki içinde olduğumuz ülkedeki yaşanan sıkıntının da faturasını ödemek bize düşüyor. Ülkemizin her açıdan sistemli düşünüp yeni bir yapılanmaya ihtiyacı olduğu kesin. Tarımdan hayvancılığa, ekonomiden eğitime, üretimden tüketime, kentsel dönüşüm projeleriyle yeni ve dayanıklı yapılaşmaya, belki en başta da kaybedilen milliyetçi duyguların yeniden kazanılmasına kadar topyekün bir öze dönüşe ihtiyacı var. Tekrardan kendi kendine yetebilen bir ülke durumuna gelip dışa bağımlılığın önüne geçilmesine ihtiyacı var. Yoksa dış güçler bir tuşa basar dolar artar, parmağını şıklatır mazot yükselir, elini şaklatır yağlar yok olur.

Tarım arazilerinin parsel parsel bölünmesinin önüne geçilmeli, çiftçi desteklenmeli, devlet kendi tohumunu, ilacını, gübresini üretmeli ve çiftçinin belini büken masraflarını hafifletmelidir. Kendi yağıyla kavrulmasını bilen bir toplumken gözü doymayan, herşeyden çıkar sağlamayı amaçlayan aç gözlü bir topluma dönüştük bir an önce bu aç gözlülüğümüzün sonumuzu hazırladığını görmeliyiz. Pek çok keşkemiz var ancak şimdi bir anlamı yok. Zararın neresinden dönülürse kardır deyip baştan başlamayı denemeliyiz. Slaven Bilic’in ülkemiz için görüşü; Türkiye’de temel problem bilgili olanların yetkisi yok, yetkili olanlarında bilgisi yok. Ülkemizde yaşanan sıkıntıların temeli sizce ne olabilir?

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Savaş Atak Arşivi