Ali İbrahim Önsoy

Ali İbrahim Önsoy

Özgürlük

Dünden bugüne özgürlük kavramı siyasal ve toplumsal alanda karmaşık ve çok anlamlı tanımlar ve tartışmaları beraberinde getirmekte. 
Tarihsel anlamda özgür ve özgürlük insanın kendi iradesiyle davranabilen yani toplumsal varlık olmasıyla bir anlam kazandı. 
İnsanın özgür olabilmesi demek, yeteneklerini, eğilimlerini, isteklerini ve birikimlerini serbestçe geliştirebilme ve anlatabilme olanaklarına sahip olması demektir.
Özgürlük doğa ve toplumsal yaşamdaki yasalardan ayrı düşünülemez. 
“Özgürlük, doğadan gelen zorunlulukları tanıyıp bilerek, hem kendi üstümüzde hem de dış doğaüstünde sözünü yürütür olmaktır” der F.Engels.  
Yani önemli olan “o” yasaları bilmek ve belli amaçlar için kullanabilmektir.
Özgürlük, kölelik ve tutsaklığın karşıtıdır. 
Niçin köle ve tutsak yapılır?
Birinin bir başkasına ihtiyacı olduğu ve bu nedenle maddi ve manevi temelde baskı yaparak kendi çıkarı için çalıştırmasıdır. 
Özgürlük farklı dil ve inançta olanların bir birine saygısıdır.
İnsana değer vermek, “güzel insan” değerinde olmak için yıllar yüz yıllar geçmekte. Fakat birileri birilerinin özgürlüğü kısıtlamak için dil, ulusal ve inanç temelde farklılıklar yaratmakta; aslında bu ekonomik üstünlükten başka olmayan faklılıktır. 
Birileri üstün ırk olmak için kendisi gibi olmayanları özgürce yakıp yok etmekte;
Birileri kendisi gibi aynı inançtan olmayanlara karşı, haçlı seferleri ve cihat savaşlarını çıkarıp, işgal ve katliamlara kendince yasal kılıf uydurmakta.
Birileri dün olduğu gibi bugünde ekonomik çıkarları için zenginliğine zenginlik katsın diye ormanları yok etmekte;
Akarsu, göl ve denize sanayi atıkları atmakta; 
Denizdeki balık, havadaki kuş ve karada yaşayan canlıların nesilleri yok edilmekte;
Vatandaşları düşmandan korumak için alınan vergilerle silahlar alınmakta ama yine silahları vatandaşa karşı kullanmakta,
Yollar, köprüler yapılmakta ama paralı geçilmekte
Eğitim ve sağlık da parası olan faydalanmakta,
Devletin kamusal çalışmaları iktidarlar tarafından yandaşlarına özelleştirilmekte,
Yurt dışından alınan kredi ve borçlar vatandaşın kendisine değil vekillerine ve dosya takipçiliği yaptığı şirketlere verilmekte,
Vekiller, yolda giderken vatandaş tarafından durdurulup hesap sormasın diye koruma ordusu kurmakta,
Oysa daha dün bunlar da komşu bahçeden elma ve armut aşırıyor, sınavda yanındakinin kâğıdına bakıyor, kentlerin varoş mahallelerinde yaşıyorlardı.
Şimdilerde ise ulusal, dil, din ve mezhep özgürlüğünden bahsetmekte; gelişmiş toplum olduğumuzu belirtenler insana özgürlükten hiç söz etmemekte;
İnsana özgürlük ve “güzel insan” değeri onlar için hiçbir şey ifade etmiyor.
Yaşamımızda görüyoruz ki, Spartaküs, Şeyh Bedrettin, Giordano Bruno, Pir Sultan Abdal ve diğerlerinin ödediği özgürlük bedelini bilmek istemiyorlar. 
Efendilerini iktidara getirip baş tacı yapan, “güzel insan” değerinden yoksun “köle ruhludur”. 
Yönetime getirdiklerine “kurtarıcı”, “yeni özgürlükçü”, “yaşasın”, “viva viva”, “heil heil” (W.Reich)diye bağırarak biat edip ‘şükretmekte’.
Oysa“başkasını özgürlüğünden yoksun edenin kendiside özgür değildir”, der,  J. J. Rousseau.
 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Ali İbrahim Önsoy Arşivi