Erol Sırrı Yolcu

Erol Sırrı Yolcu

Pazar yazısı yazmak

Su istemem, her harf dudaklarımı ıslatır.

Yemek istemem, her kelime doyurur.

Dertleşmek istemem, cümleler bana en iyi sırdaştır.

Paragraflar yol haritam olur.

Kimseyi incitmeden, üzmeden bildiğim doğruları yazmak hedefimdir.

Yazarken, kâh ağlıyorum, kâh gülüyorum, düşünüyorum. Ellerimle yakalayıp yediğim balığı yer gibi doyuyorum. Böylesi durumlarda hiçbir şeye ihtiyacım olmuyor. Yazabilmek için okuyorum, araştırıyorum. Hatta adım adım geziyorum. Bir cümle aktarabilmek için bazen kilometrelerce yol kat ediyorum. O anlarda ben mi, yoksa araç kendimi gidiyor anlamıyorum.

Birileri beğensin diye değil. Belki okurken bir bilgi aktarırım diye yazıyorum. Yazdıkça, anlattıkça daha fazlasını istiyorum. Bu sebeple açım, doyumsuzum.

Sevgimi, özlemimi, aşkımı, oğlumu, nefes aldığım Beylikdüzü ’nü, âşık olduğum İstanbul’u, Vatanımı, Bayrağımı, Dinimi, doğayı, hayvanları ve en çok da O’nu tüm çıplağıyla, gizemli haliyle ve arada bir de bam teline basarak klavyenin tuşlarında dans edercesine itiraf ederek yazıyorum.   

Sizlerden gelen mesajlar ise müthiş keyif veriyor, teşvik ediyor. Gururum okşanırken, bazen gözlerim doluyor. Duygusallık beter bir durum!  Ağlamak kusur değildir. Her akan inci tanesinin arkasında önünde anılar-acılar-mutluluk-özlem-sevgi-özlem vardır. Kimi değer bulur, kimi nehir gibi akar değer katarak hayat bulur.  

Hele, ilk yazıdan sonra eski bir dosttan gelen  “özlemişsin değil mi?” sorusunu duymak ne güzeldir, bir bilseniz.

Vergilerimizle cezaevlerinde haksız yere kalan yurttaşlarımızın doyurulmasını istemiyorum. Onları aramızda görmek, yazdıkları kitapları, yaptıkları işlerin ürünlerini satın alarak doyurmak-destek olmanın daha faydalı olacağını düşünüyorum. 

Kadın cinayetlerini izlemek, haberlerde SMA hastası çocukların halini görmek, sabaha kadar oyun başında oturan çocukların, gençlerin var olduğunu bilmekten sizlerin de rahatsız olduğunu biliyorum. Tuvalete dahi telefonla giden yetişkinlerin bağımlılarını bilmek- görmek ve duymaktan kendimi muaf etmek istiyorum.  

Sosyal medya da gazeteler de TV’ler bonzai vs benzerlerinden sokak ortalarında, orada burada düşen çaresizlik içinde kıvranan gençlerin fotoğrafları yayınlıyorlar. Bunların yerine neden satanların fotoğrafları yayınlanmıyor. Neden satanlar yakalanmıyor. Sebebini hepimiz biliyoruz. İşte bunun için ADALET istiyorum. Adaletle yapılanları güneşin tepeler arasından sızarak doğmasını görmek mutluluğuyla yazmak, istemek suç değildir.

Bugün Pazar, pikapta Dünyanın ahenkli dönüşü gibi dönerek iğnenin temasıyla ses veren plakta çalan şarkı bugün burada olmama sebep verdi.

Sizler bu satırları okurken, özlem gidermek için püfür püfür esen rüzgâr eşliğinde, ayaklarım suyun içinde tepemdeki güneşi sızdırmayan ağaç altında olacağım. Köy kahvaltısı yapacağımı hayal ediyorum.

YAŞ’a takılanları duymak yerine ise sevgilinin gözlerinde, ayaklarımın altından akıp giden soğuk su gibi kaybolmayı tercih ederdim. Bir de zarın suya düşme ihmaline karşı koyarak tavla oynamayı istemek hiç de ayıp olmazdı. 

En iyi bildiğim, hiçbir şey bilmediğimi kavrayarak okumanın nasıl huzur verdiğidir. 

Vel hâsıl, okumak, okumak, okumak ve yazmak.

Sevdiğiniz insanın yanında güzel bir Pazar gününüz olmasını dileğimle.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Erol Sırrı Yolcu Arşivi