Ali İbrahim Önsoy

Ali İbrahim Önsoy

Profesyonel

İnsan üretmesi ve ürettiğini paylaşmasıyla toplumsal varlık olmaya başladı. Kişi yaşam da hiçbir şeydi, dün ve bugün takım – ekip çalışmasının vazgeçilemez olması, onun bilgi ve becerideki yaratıcılığı motivasyonunu arttırdı. Beceriye dayalı emek genellikle 20 yaşına kadar gelişimini gösterir ve zaman boyunca önemli bir ilerleme kaydetmez. Bilgiye dayalı emek her dört – beş yılda bir kendini yenilemek zorunda, aksi halde güncelliğini yitirir, bu nedenle bilgiye dayalı emek pahalı. Toplumda bireylere uzun vadeli eğitim yatırımı yapılması gerekir. Eğitim birey istihdam edilene kadar devam eder. Kişi günümüz toplumsal yaşamında en değerli varlık, çünkü bilgiyi o aktarır ve o yaratır. Bu nedenle bilgi en önemli ekonomik kaynaktır ve bu kaynak çalışanların tecrübeleri ve beyinleridir. Toplumda bireye verilen değer onun ekonomik refahı değil ona ve onun haklarına saygı esastır.
 Toplumsal yaşamda her insan emek faaliyetindedir. Çoğunlukla aynı veya benzer işleri yıllarca yaparlar. Dünden bugüne aktarmacılık değişmemiştir. Çünkü aktarmacılık monotonluktur. Yeniçeri ve Sipahinin bugünkü asker ve polisten hiçbir farkı yoktur. Oysa profesyonel en açık anlamı ile meslek sahibidir. Meslek sahipliğini iş, diploma, pozisyon, gelir veya unvan sahipliğinden ayırt etmek gerekir. Bu nedenle her diploma sahibi “profesyonel” veya meslek sahibi olmayacağı gibi meslek sahipliği de ömür boyu devam etmeyebilir. Yıllarca mühendislik mesleğini başarı ile sürdürmüş bir insan bir gün lokanta işletmeye başlarsa mühendislik diploması sahibi olmasına rağmen mesleğini sürdürdüğü söylenemez. İşin ilginç yanı zaman geçtikçe bu mesleğe yeniden sahip olma şansını da bütünüyle yitirebilir.
 Profesyonelliğin ölçütü sayılan “para” zaman zaman mesleki yozlaşmanın ölçütü olmakta. “Meslek” para kazanmak için bir araç olabilir, ama yalnızca para kazanmak amacı ile meslek sahibi olunmaz. Bir profesyonel için, ihtiyacın ötesine geçen para mesleğini geliştirmenin sadece aracıdır. Devlet, kamu ya da özel kuruluşlarda zaman, zaman çok yüksek kalitedeki profesyonellerin piyasanın altında ücretle ve şevkle çalışanları olduğu gibi, düşük kalitedeki profesyonellerin gerçekten çok yüksek gelirlerle ve sürekli şikâyet ederek çalışanları da vardır. Profesyonel maddi açıdan para kazanır, hatta çok para kazanabilir, ama para için çalışmaz. Meslek sahibinin ilki motivasyonu – yaratıcılığı – mesleğini serbestçe yapabilmesi, ikincisi de mesleğinde hep daha iyiyi yapma şansının olmasıdır. Ve doğaldır ki profesyonel de bir çalışandır, emekçidir, geçimini mesleğinden temin eder.
 Her iş sahibi profesyonel değildir. Yani tezgâhta müşteriden para alıp mal vermek “tezgâhtarlık”, fotoğraf çekip karşılığında para almak “fotoğrafçılık” , elinde süpürge ve küreğiyle caddeleri temizleyen “temizlik işçisi”, mühendislik (v.b. fakülte) diplomasına sahip olup bir işyerinde mühendis (ya da yönetici) unvanı ile çalışmak mühendislik (yöneticilik), seçimlerde milletvekili ve belediye başkanı seçilmek ya da yıllarca parti yöneticiliği yaparak geçimini oralardan sağlamak toplumcu “politikacılık” yapıldığı anlamına gelmez. Profesyonel için mesleki uğraş yaşamın en önemli hatta ayrılmaz bir parçasıdır. Bu anlamda profesyonellik, sürekli yapılan iş ile yarışması gerekmektedir. Eğer bir meslek sahibi yaptığı bir işle yarışmıyorsa bir müddet sonra mesleği iş haline dönüşeceğinden meslek sahibi olmaktan çıkıp iş sahibi haline gelir. Profesyonellik uzmanlaşmayı gerektirir. Bu bir meslek ve bir yaşam tarzıdır. Keza ticaretle uğraşıp daha sonra sanayicilik, sonrada bankacılık yaparak başarılı olmuş iş adamları vardır. Yani iş kurmak ve iş sahibi olmak ile profesyonelliği ayırmak gerekir. Bu tür başarıların ardında profesyonellerden kurulu (teknik ve idari) yöneticilerin becerileri yatar. Doğuştan iş sahibi olunabilir ama doğuştan profesyonel olunamaz. Profesyonellik uğraş ve emek gerektirir. Sıradan kişiler başarıya giden yolu bilirler ama onu elde etmeye yarayan şekli bilmezler. Yaşamın her alanında bir profesyonel başkalarının görmediğini görmesi ve bilmediklerini bilmesi gerekir. Yani Descartes’in dediği gibi  “ Akılı olmak önemli değil, önemli olan o aklı yerinde kullanmaktır.”
 Profesyonelin bir unvanı vardır o da mesleği. Profesyonele bu unvanı ürettiği iş verir, dolayısıyla onlar “atanmazlar”. Yani meslekleri kurum – kuruluşun veya patronun verdiği unvanlardan daha değerlidir. Zira verilen pozisyon ve unvanları verenler bir gün gelir alabilirler, ama profesyonelliği kişi kendisi kazanır ve kurallarına uymadığı takdirde kendisi kaybeder.
 Günümüzde seçimle gelen ya da babadan kalan şirkette yönetici/patronluk yapanlar bulundukları yere nasıl geldiklerini düşünmeli. Bir kurum ve kuruluşu yönetmek atama ve seçimle gelmeye benzemez, bulundukları yere bilgi ve becerileriyle dolduramayanlar, eksikliklerini saklar, büyük laflar ederek insanları etkileyerek ne kadar iyi ve şahane olduklarını inandırırılar. Oysa öğrenmeden, bilmeden, bilgiçlik ukalalık yaparak azametli aptallıklarını saklamaya çalışır.
 Profesyonellik çalışma yaşamındaki isteği mesleki gelişmesi ile mümkündür. Bir profesyonel “bunca yıldır bu işi yapıyorum, benden iyisi mi var” demeyecek kadar ileri görüşlüdür. Her zaman ileri gidip yeniye sahip olunurken yeni yeni şeyler öğrenir. O, bilgiyi kullanabilendir. Her insan bilgi sahibi olabilir, ama bilgiyi üretime ve toplumsal yaşama dönüştürebilmek meslek sahibi insanlarındır. Bu nedenle profesyonel, “aparatçıların” aktarmacılığı ya da “şabloncu uygulamaları” değil, “yaratıcı çözümler ve öneriler” getirir.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Ali İbrahim Önsoy Arşivi