Rantabl meydan

Sevgili okurlar geçtiğimiz haftadan itibaren Çatalca Meydan düzenlemesi ilçe gündemini bir hayli meşgul eder oldu. Geçen hafta bu konuyla ilgili yazımın ardından isimleri geçen bazı kişilerden değişik tepkiler aldım. Yazıma muhatap olan isimlerden Mahmut Açar ile yazımda yorumladığım konular ve Çatalca ile ilgili yaklaşık bir saat boyunca sohbet ettik. Çatalca Belediyesi MHP Meclis Üyesi Açar Çatalca adına sorumlulukları olduğunu ifade ederek, ilçenin menfaati olmayan hiç bir çalışma içerisinde olmayacaklarını söyledi. Eleştirilerimi bir siyasetçiye yakışır şekilde olgunlukla karşılayan Açar, eleştirilerimin birçoğuna da katıldığını ifade etti.

Ak Parti Meclis Üyesi Hasan Gökçe ile de gelişmeleri değerlendirdik. Kendisi Çatalca Spor'a ait oto parkın satılırken benim sessiz kaldığımı o süreçte bu gün olduğu gibi tepki göstermem gerektiğini söyledi. Belli ki Sayın Gökçe yine ezbere konuşuyor. Yazıma öylesine üstün körü bakmak yerine okuma zahmetinde bulunsaydı (belli ki okumamış) benim meydan projesine karşı olmadığımı, yalnızca projenin doğru anlatılmadığını açıkça yazmıştım. Sonra bahsettiği dönemler de aktif gazetecilik yapmıyordum. Ama bahsettiği Meclis toplantısını hatırlıyorum. O dönemde Çatalca Belediyesi Meclis Üyesi olan Hasan Gökçe bugün olduğu gibi sessiz kalmış, grubuyla birlikte o satışa yalnızca red oyu kullanmakla yetinmişti. Ve CHP Meclis Üyesi Hasan Esgar, eleştirilmeyi çok fazla kaldıramayan bir meclis üyesi 'ben el kaldırdım' ifadesi, oysaki yazımda neden konuşmadınız sporun içinde insanlarsınız bir iki kelam etseydiniz varlığınızdan haberdar olsaydık dedim ve yine aynı şeyi söylüyorum. Neden el kaldırmadın demiyorum, ben niye konuşmuyorsunuz diyorum. Umarım Sayın Hasan Esgar'da meclis üyesi olarak ne demek istediğimi anlamıştır. Öyle Meclis Üyesiyim demekle olmuyor. Dersinize çalışın, Çatalca sizden hizmet bekliyor, aldığınız oyların hakkını verin diyorum. Eleştirilmek küsülecek bir şey değildir aslında, farkında olmadığınız hatalarınızın başka bir göz tarafından değerlendirilip önünüze koyulmasıdır. Eleştirilere kulaklarınızı tıkamak ya da alınganlık göstererek gönül koymak yerine kendinize dönüp eksiklerinizi gözden geçirmeniz size fayda sağlayacaktır. Neyse zamanla öğreneceksiniz...

Şimdi asıl konuya Meydan Projesine dönersek Çatalca Belediyesi geçmiş dönem başkanı Sayın İ. Fırat Aykut'un sosyal medyada bir paylaşımı dikkatimi çekti. Yıl 1995 Kasım ayı, Muratbey, İzzettin, Gökçeali'nin 1/5000'lik planları askıya çıkıyor ve uzman kişilerle bunu halka anlatmak istediklerini 'Yurttaşlık Görevi' başlığıyla halkı bilgilendirmek üzere düzenledikleri toplantıya davet ediyorlar. İşte birlikte Çatalcayız sloganı budur. Bende diyorum ki meydan düzenlemesini, yayalaştırmayı destekliyorum ama bu ciddi bir proje öyle oldu bittiye getirilmemeli Çatalca halkıyla detayları paylaşılmalıdır. Aklımda deli sorular var. Mesela Meydanlar İstanbul Büyükşehir Belediyesine ait, meydan altı otopark projesi İBB'nindi. Bu konu İBB ile görüşülüp ortak bir yol bulundu mu? Orada Milli Eğitim Bakanlığı’na ait bir Halk Eğitim Merkezi var. Bunun içinde yarın bir olağanüstü meclis toplantısı yapıp burayı almak için Milli Eğitim Bakanlığı’na da trampa yoluyla bir veya birkaç arsa mı verilecek? İmar planlarında spor alanı, konut alanı, pazar yeri diye geçen alanlar var. Buralarda imar değişikliğine gidilmeden tüm bu işler nasıl yapılacak? Pazar yerindeki dükkanlar da bir sürü esnaf arkadaş var onların durumu ne olacak?


 

Meydanı TOKİ yapacak diyoruz. İsmail İp döneminde TOKİ ile Dere Sokak, Boyacı Mahalle ve Manisa Bayır’ı diye adlandırılan bölgelerde kentsel dönüşüm yapmak üzere protokol imzalanmış, Cem Kara döneminde de ev ev, kapı kapı dolaşılmış, sonra rantabl(kar sağlayan) olmadığını ileri sürerek bu projeden vazgeçilmişti. Çatalca Belediyesi’nin meclis kayıtları arşivde bulunuyor. Dönemin Belediye Başkanı Cem Kara'nın meclis toplantısında TOKİ tarafından gönderildiğini söylediği karardan okunanlar' ortaya şu çıkıyor TOKİ rant sağlamadığı bir projeye girmiyor. Peki TOKİ bu meydan projesinde nasıl bir rant gördü de bugün bu projeyi yapmak istiyor. Sevgili okurlar ben tamda bunu demek istiyorum. Düşünce çok güzel, yapılmak istenen proje çok kıymetli. Ama elle tutulur projenin tüm adımlarının detaylı olarak ortaya konulduğu, Çatalca Halkı’na sunulan bir hazırlık çalışması yok. Böylesi büyük projeler hele bir başlayalım devamı gelir ya da başlanmış iş bitmiş demektir gibi Atasözleriyle yapılmaz.

Projenin tüm adımlarının üzerine tek tek çalışılmalı, halkta doğru ve gerçekçi şekilde bilgilendirilmelidir. Planlanan güzergahta iş yerleri olan, oradan ekmeğini kazanan insanlar var. Yanlış bir adım atmak onları mağdur etmek anlamına gelebilir ve kusura bakmayın bunu düşünememişiz demek vatandaşın kaybını karşılayamaz. Beklentimiz sadece konuşarak değil çözüm odaklı ve planlı çalışmalarla, gerçekçi somut belgeler ile bir şeylerin ortaya konulmasıdır. Tekrar söylüyorum, Çatalca'da yaşayan birisi olarak bu ilçeye en güzel en şık en büyük meydanın yapılmasını yürekten istiyorum. Şehirler meydanlarıyla vardır. Yayalaştırma bir şehrin aynasıdır. Meydanlar bir yerde özgürlüğümüzü sembolize eder. Çatalca Belediye Başkanı Mesut Üner her zaman eleştirileri dikkate alan, önemseyen bir belediye başkanı olarak bu yazdıklarımı mutlaka sağ duyulu tavrıyla değerlendirip, halkı bilgilendirmek adına gerekli çalışmaları yapacaktır.

GELİŞMEYİ HEDEFLEMEK
Son günlerde gözlemlediğim bir konuyu da yazmadan geçemeyeceğim; Çatalca’nın gelişmesi için neler gerekli gibi konularda sosyal medya üzerinden kişilerin yazdıkları ihtiyaçları üzülerek okuyorum. Gelişmenin göstergesi AVM denilen kapitalist sistemin en etkili sömürü düzeni olamaz. Gelişimin en önemli adımları eğitim, kültürel, sanatsal faaliyetler ve üretim ile olur. Eğer Çatalca AVM lerle, üzerimize yürüyen binalarla gelişecekse bazılarının değişiyle köy Çatalca bırakın köy kalsın. İstanbul’un diğer kalabalık ilçelerinden dönerken Çatalca Tabelasını gördüğüm an nefes aldığımı ve kalabalığın yarattığı boğulma hissinden kurtulduğumu hissediyorum. Çatalca pek çoğumuz için nefes aldığımız, huzur bulduğumuz, güvende olduğumuzu hissettiğimiz tek yer. Saydığım bu değerler inanın alış veriş merkezlerindeki mağazaların vitrinlerine bakmaktan, hamburger ve patates kızartması yiyip, karton bardaklarda kahve içmekten çok daha kıymetlidir. Gün gelip gelişmişliğin dibe vurmuş ilçelerde yaşayanlar gibi köy kahvaltısı yapmak için tomarla para ödeyeceğimiz doğal mekanlar aramak istemiyorsak, çocuklarımıza inek, koyun, keçi göstermek için özel çiftliklerde ücret karşılığını ödemeye can atarak yaşamak istemiyorsak Çatalca’nın kıymetini bilelim. Anlamsız isteklerimizin kölesi olup içine düşeceğimiz kuyuyu tırnaklarımızla kazmaktan vazgeçip, doğal halini muhafaza ederek gelişmeyi hedeflemek Çatalca gibi doğa harikası bir ilçeye ihanetin önüne geçecektir.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Savaş Atak Arşivi