Bankalar krizi destekliyor

Bankalar krizi destekliyor
Ceylan İnşşat Yönetim Kurulu Başkanı Muammer Ceylan'la hem Türkiye'deki inşaat sektörüne ilişkin hem de ekonominin gidişatına ilişkin keyifli bir sohbet gerçekleştirdik. Türkiye'deki mevcut ekonomik açmazın bankalardan kaynaklı olduğunu anlatan Ceylan, “Bankaların acımasız olduğunu ve ekonomik krizi destekleyenlerin en başında geldiğini düşünüyorum” dedi

Ceylan İnşşat Yönetim Kurulu Başkanı Muammer Ceylan'la hem Türkiye'deki inşaat sektörüne ilişkin hem de ekonominin gidişatına ilişkin keyifli bir sohbet gerçekleştirdik. Türkiye'deki mevcut ekonomik açmazın bankalardan kaynaklı olduğunu anlatan Ceylan, “Bankaların acımasız olduğunu ve ekonomik krizi destekleyenlerin en başında geldiğini düşünüyorum” dedi

İstanbul'da gerçekleştirdikleri önemli projelerle isimlerinden sıkça söz ettiren Ceylan İnşaat'ın Yönetim Kurulu Başkanı Muammer Ceylan'la, hem konut sektörüne ilişkin hem de ekonominin gidişatına dair keyifle okuyacağınız bir röportaj gerçekleştirdik. Başarılı iş insanı kimliğiyle önplana çıkan Ceylan, Türkiye'deki ekonomik açmazın en önemli ayaklarından birisinin bankalar olduğunu ve bankaların kredileri geri çağırması olduğunu söyledi. Bankarlarla beraber küresel sebeplerin de krizi derinleştirdiğini anlatan Ceylan, “Biz coğrafi bakımdan çok önemli bir noktadayız Türkiye olarak. Dış güçlerin saldırısı altındayız. Bugünleri atlatacağımza inanıyorum” dedi.

Öncelikle okuyucularımızın sizi tanımasını isteriz. Kendinizden kısaca söz eder misiniz?

1980 yılında ticaret hayatına Karaköy'de başladım ta ki 1994 senesine kadar. Sonra metal sektöründe çalışarak ithalat yapmaya başladım. Türkiye'de ithalat konusunda ilk 3' teydim. Fakat Tansu Çiller'in döviz krizinden sonra ciddi bir darbe yedim. Bu krılıma noktasının ardından inşaat sektörüne geçtim. 25 yıldır inşaat sektöründe çalışmalarım devam ediyorum.

Firmanızı ve projelerinizi anlatır mısınız?

Çok sayıda konut, villa, okul gibi projeler ürettim. Şuan da elimizde 8 tane 3000 konutluk proje var. Bunlar Zer Mecidiyeköy, Zer Levent, Zer Fikirtepe, Zer Göztepe, Zer Kartal olmak üzere büyük projeler var şuan. Projelerim 'Zer' ile başlar. Yabancı isim kullanmaya karşı olduğum için hepsi böyledir. Hangi ilçede proje yapıyorsam başına markamızı, 'Zer' koyarak ardından ilçenin adını veriyoruz. İnşaat sektörü 2018 den sonra bir kırılma noktasına geldi. Projelerimizin çoğu İstanbul'un en güzel yerlerinde olup, kentsel dönüşüm projeleri. Size saydığım projelerin hepsi ekntsel dönüşüm projeleridir. Fakat kentsel dönüşümle alakalı eksik yasalar olduğu için bir takım sıkıntılar çekiyoruz, bazı yaptırımların olması lazım, bu yüzden Çevre ve Şehircilik Bakanlığından bu konuda destek bekliyoruz. Epeydir randevu almayı bekliyoruz bu konuda, umarım yakın zamanda bu sorun giderilir.

Ciddi bir ekonomik kriz var

Konut ve inşaat sektörünü nasıl değerlendiriyorsunuz, ekonomik açıdan yaşanan sorunların sektör üzerine etkileri nedir sizce?

Konut sektörü 2017 ve 2018'in ilk yarısına kadar gayet iyi gidiyordu. Yabancı vatandaşlara satış konusunda çok iyiydik. İnşaat sektörü ekonomin ve Türkiye' nin lokomotifidir. 250 tane yan sektöre hizmet ediyor. Dolayısıyla bu yan sektörler bile şuan ciddi anlamda sıkıntıya girmiş durumda. Ülkemizde ciddi bir ekonomik kriz var. Dövizin artması konut sektörünün önünü kesti, hatta bir çok konkordato ve iflaslar gelişti. 2018 yılında bankaların yapmış olduğu kredileri geri çağırma isteği, faizlerin artması ve yaşanan kaos ortamı ülke ekonomisini zora soktu. Bankaların acımasız olduğunu ve ekonomik krizi destekleyenlerin en başında geldiğini düşünüyorum. Sayın Cumhurbaşkanımız Erdoğan bu konuda elinden geleni yapmaya gayret ediyor ama yine de yeterli olamıyor. Aslında şuan dünyanın her tarafında kriz yaşanıyor.Küresel bir kriz var. Biz coğrafi bakımdan çok önemli bir noktadayız Türkiye olarak. Dış güçlerin saldırısı altındayız. Bugünleri atlatacağımza inanıyorum. Bu konuda yaşadığımız sıkıntılardan ötürü bizde konkordato ilan etmek zorunda kaldık. Bankalara yem olmamak için bu yola başvurduk. Zaten konkordato demek iflas demek değil. Firmanın tamamen kendini koruması anlamına geliyor. Çünkü 2017 Mart ayında bu yasa çıkarak, şirketleri koruma yasası adı altında bizde bundan istifade ettik. Borçlarımızı ödememek için değil, borçlarımızı daha rahat ödeyebilmek için böyle bir yolu seçtik. Şuan borçlarımızın yüzde 80'ini ödemiş durumdayız. Muhtemelen bir kaç ay sonra konkordatodan çıkacağız. İşlerimiz devam ediyor.

İnşaatların ve yükselen binaların baş göstermesiyle 'Yeşil alan kalmadı' diye toplumun eleştirileri oluyor, bu konuda görüşleriniz nelerdir?

Ben 1953 doğumluyum. Hiç bir siyasi görüşüm olmadığını belirterek bir şey demek istiyorum, hepimiz biriz ve kardeşiz, bu söylemlerimi kimse bir yerlere çekmesin. O tarihte doğup, İstanbul'da büyümüş biri olarak gençliğimde İstanbul'da hiç ağaç yoktu. Bu söylemlerde bulunan kişilere, Boğazın 40 sene evvel ki fotoğraflarına bakmalarını öneriyorum. Her yer bozkır gibiydi ve yeşil alan diye bir şey yoktu. Yeşillik var mıydı da kalmadı? Laf olsun diye konuşanlara bu sözlerim. Aslında eskiye oranla şimdi var. Bugün milyonlarca ağaç dikildi. 66 yıldır İstanbul'da yaşayan bir vatandaş olarak söylüyorum İstanbul şuan da daha çok yeşil, 40 sene önce kaldırım yoktu, park yoktu, bahçe yoktu. Bir Maçka Parkı vardı fakat içerisinde ağaç yoktu. Bozkır gördüğümüz yerlere binlerce ağaç dikildi şimdilerde.

Peşin fiyatına daire satıyoruz

Projelerinizde fiyat politikalarınızı neye göre belirliyorsunuz ve alıcılarınız kimlerden oluşuyor?

Bugüne kadar yapmış olduğumuz tüm inşaatlarda, tüm projelerde hiç faiz almadık. İnşaat sektöründe maliyetler de belli satışlarda belli. Mümkün olduğunca fiyatları asgariye çekerek satıyoruz. 60 ay sıfır faizle peşin fiyatına daire satıyoruz. Dolayısıyla her keseye göre evlerimiz var. Amacım gelen her kimse ev sahibi etmek. Ben yokluktan gelen biri olarak konut sahibi olmak için bana gelen müşterileri anlayabiliyor ve gerçekten ev sahibi etmek istiyorum.

Son seçimleri ve Ekrem İmamoğlu' nun İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı olmasını nasıl değerlendiriyorsunuz?

Biri iptal edilmek üzere, iki seçim yapıldı ve Ekrem İmamoğlu İBB Başkanı oldu. Mutlaka hatalar olmuştur. Halk artık bilinçli bir halk, eskisi gibi değil. Sevdiğini de sevmediğini de belli ediyor. Ben bunu şöyle değerlendiriyorum, iktidar hem ekonomik kriz, hem de Suriyeliler nedeniyle yıprandı. Vatandaş bundan rahatsız oldu. Yolda ve tehdit altında kalanlara kapımız sonuna kadar açık elbette ancak artık kendileri başka insanlar için tehdit oluşturmaya başladıysa mesele orda değişir. Bir de kendi ürk insanımızdan daha fazla hakka sahip olması kısmı var. Dolayısıyla insanlarımız bunlardan rahatsız ve bunu belli etti. Berat Albayrak'ı çok sever ve saygın bir kişilik olduğunu yakinen bilirim fakat paranın başında olması da insanlarımızı rahatsız eden meselelerden biri. Ekonomik krizin gelişmesiyle başında olması bir arada olunca, vatandaşa bu tablo pek sevimli gelmedi. Halk tercihini yaptı ve İmamoğlu kazandı. Bence kişisel bir mesele olmamalı. İktidar da vatandaşta desteğini sürdürmeli.

-Beylikdüzü Belediye Başkanı Mehmet Murat Çalık için ne fikriniz nedir?

Kendisini beğenir ve severim. İyi niyetli ve çalışkan olduğunu biliyorum. Bölgeye katkıları olacaktır. Bu bölgede desteklerimizi kendisine karşı sürdürmeye devam edeceğim, başarılı olacağına inanıyorum. Aynı zamanda İBB'de İmamoğlu2nun da destekçisi olacağız. Memleketimiz için güzel iş yapan herkesin arkasındayım.

Önemli olan halkın ne istediği

Ahmet Davutoğlu ve Ali Babacan'ın yeni bir parti kurmaları yönündeki haberler ne düşünüyorsunuz?

Demokratik bir ülkede yaşıyoruz. İsteyen istediği zaman parti kurabilme özgürlüğündedir. Önemli olan halkın kimi istediği ve seçimini ne yönde yapıcak olduğudur. AKP yıprandığı için hedef aynı hedef, taban aynı taban, muhtemelen parti içinden o yönde kaymalar olabilir. Bizler vatandaşız, söylemlerin ve hedeflerin yerine getirilmesine bakarız. Ben Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın iyi niyetinden asla şüphe duymadığımı, yanlışlar olsa da düzeltilebileceğini düşünüyorum.

Biz bu millete , bu bayrağa, bu vatana hizmet etme aşkıyla inşaat sektörü dışında, sinema sektörüne de katkımız ve sanata olan düşkünlüğümden ötürü yatırım yaptım. Bir sinema filmi çektim. Türkiye'de sinema sektöründe son zamanlarda Avrupa teknolojisini yakalamış durumda. Dizi ve film ihracatları konusunda oldukça başarılı olduğumuzu düşünüyorum. Umarım bizde ülkemize bu anlamda bir katkıda bulunabiliriz. Filmimizin ismi 'Zebun'. Zebun bir korku ve gerilim filmi. Bugüne kadar çekilmiş olan korku filmlerinden çok daha gerçekçi. Film, benim bir akrabamın başına gelen gerçek bir olayı konu ediyor. Türk toplumunun bildiği cin çarpması dediğimiz olayı kaleme aldık. Bir çok oyuncu arkadaşımız konunun gerçekliğinden ötürü oynamaya bile çekindi diyebilirim. Ekibimiz ve cast son derece titiz çalıştı ve mükemmel bir iş ortaya çıktı. Filmimiz için en iyi cihazları kullandık. 1 milyon izleyiciyle buluşmayı hedefliyoruz. Macera, korku ve gerilim adına çekilmiş en iyi filmlerden birini sunmaya hazırlanıyoruz.

-İnşaat sektörünün içindeyken, sinema sektörüne yatırım yapma fikri nasıl oluştu?

Ben sanatı, sanatçıyı, müziği, sinemayı çok seven ve yakın olan bir insanım. Bildiğiniz gibi, sosyal medyadan yüzlerce ödül aldım. 1970' lerde SES Dergisi vardı,Yeşilçamın ünlü kadın oyuncularından Nejla Nazır'ın da olduğu sene derginin yarışmasına katılmıştım. Bir deneme filmi çekmiştik ve o zaman oyunculuğun bana göre olmadığını düşünmüştüm. Ardından 70' li yılların sonunda bir fotoroman çekmiştim. Bunların yanı sıra bestelerim var, saz ve bağlama çalarım. İstanbul Armoni Korosunda bir kaç iş adamı arkadaşımla beraber vakıflar yararına konserler vermekteyiz. Anlayacağınız bu işlere kendimi bildim bileli ilgim hep vardı ve halen sürüyor.

Hayatta sizin için başarının şartı nedir?
Önce şunu söylemek istiyorum. 39 yıldır ticaretle uğraşıyorum. Ben patron değilim, patron da olamadım, olmayacağım da… Çünkü Türkiye'deki patronluk anlayışı bana uymuyor. Patron deyince, çatık kaşlı, gururlu, başkalarına karşı üstünlük sağlamak için ağzından çıkanı kulağı duymayan, hakka hukuka aykırı bir kişilik aklıma geliyor. Bu söylediklerimden tüm patronları tenzih ederek söylüyorum. Ben fakir bir ailenin çocuğuyum, gecekondularda büyüdüm. Benim ailem işçi bir aileydi, patronlar yanında çok çalıştık. Bu yüzden ben kendimi patron olarak görmüyorum ve Ceylan İnşaat'ın bir çalışanıyım.

Başarının şartı benim için, azim, kanaat, şükretmek demek… Başarının nedenlerinden biri, saate bakmayacaksın kardeşim. Saat 6'ya 5 kala, eğer bir personel saatine bakıp bilgisayarı kapatıyorsa, o personel benim için iyi bir personel değil. Çalışan insan işini bitirecek ve ondan sonra evine gidecek. Ben kendim için de öyleyim. Hiçbir zaman saate bakmadım, hiçbir zaman bugün cumartesi, pazar demedim. Sadece çalıştım. Ben çalışma hayatımda illa para kazanacağım diye mücadele vermedim. Başarmaya odaklandım.

Günde 12 saat çalışıyorum. İnsanlar arasında bu patrondur, müdürdür gibi ayrımlar ünvanın ötesine geçmemeli… Bunun dışında, dürüst olmak lazım, kanaatkar olacaksın, hoşgörülü olacaksın, sabırlı olacaksın, kibirli olmayacaksın. Kibir şeytana yakışır. Güzel bakan ve insanlara güzel enerji veren insanlar olmalıyız.

Sizin için hayatta olmazsa olmazım dediğiniz şeyler nelerdir?
Benim için olmazsa olmaz ailemdir. Çocuklarım ve ailem çok önemli. Bir de benim ülkem çok önemli. Bayrağım olmazsa olmazımdır. Çevremizdeki insanları görüyoruz, kendi ülkelerini terk etti. Başka ülkelere gitti. Bu yüzden bizim ülkemiz çok önemli.

En sevdiğiniz renk?
Lacivert…

En sevdiğiniz yemek?
Sebze yemeklerini çok seviyorum. Örneğin ıspanağı çok seviyorum. Dolmayı, pırasayı çok severim. Eti çok sevmiyorum.

En son hangi kitabı okudunuz?
Ahmet Ferruh Öncü'ye ait 'Taş Mezar' isimli kitabı okuyorum.

En son hangi filmi izlediniz?
Star Wars: Son Jedi filmine gittim.

Hobileriniz nelerdir?
yapıyor musunuz diye sorarsanız, yapmıyorum ama bol bol yürüyorum. Çocukluğumdan beri doğada yürüyorum. Kapalı alanlar pek bana göre değil. Tarihi çok seviyorum. Tarihi yerleri gezmek, taşına kadar incelemek benim çok hoşuma gidiyor. Bir de çocuklarımla Pazar günü kahvaltı yapmak beni çok mutlu ediyor.

Evli misiniz, çocuklarınız var mı?
Benim 3 kızım, bir oğlum var. 9 tane torunum var. Torunlarımı çok seviyorum. Çok değişik bir duygu.

Hangi takımı tutuyorsunuz?
Benim hanım koyu Beşiktaşlı, ben de mecburen Beşiktaşlıyım. Ben her zaman şunu söylüyorum, evin kapısına gelince erkekliği ayakkabının içine bırakıyorum. Ailene baba şefkati göstereceksin kardeşim, huzurun şartı budur…

Emeklilik hayaliniz nedir?
Ben inşallah emekli olmayacağım. Bu ülkeye son nefesime kadar hizmet edeceğim. Emekli olanlara kızıyorum. Yıllarca çalışıp bir şeylerin tecrübesini kazanıyorsun, bu tecrübeyi aktarmak gerekiyor. Neden yıllarca edindiğiniz tecrübeyi eve mahkum ediyorsunuz. Bunu gençlere aktarın, tam verimli olduğunuz zamanda ortada yoksunuz. Böyle olmamalı…

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.