CHP Mersin Milletvekili Alpay Antmen: İş yok hukuk yok yoksulluk var!

CHP Mersin Milletvekili Alpay Antmen: İş yok hukuk yok yoksulluk var!
CHP Mersin Milletvekili Alpay Antmen, Damga'ya konuştu. Türkiye'nin gündemindeki meselelere ilişkin samimi açıklamalarda bulunan Antmen, “Şu an maalesef ülkemizde işsizlik ve yoksulluk en önemli sorun. Bunu hukuksuzluk takip ediyor. İş yok, hukuk yok, yoksulluk var. Halk mutsuz” dedi

CHP Mersin Milletvekili Alpay Antmen'le Türkiye'nin gündemine ilişkin samimi bir sohbet gerçekleştirdik. Parlamentoda geçen günlerini ve ülkenin gidişatı hakkındaki fikirlerini anlatan Antmen, Türkiye için geleceğin bir hayli karanlık olabileceğini fakat insanların her şeye rağmen umut içinde mücadele etmesi gerektiğini ifade etti. Halkın kendilerinden en çok iş istediğini de anlatan Antmen, “Maalesef ülkemizde ciddi bir işsizlik söz konusu. Kimse gerektiği kadar konuşmuyor, dillendirmiyor ama vatandaşın bize söylediği tek şey bizden beklediği tek şey iş. Vatandaş haklı. Çünkü çalacak kapı bile kalmadı. Herkesin ciddi anlamda kaygıları var” ifadelerini kullandı.

Mecliste nasıl çalışmalar yapıyorsunuz? Kısaca bize anlatır mısınız?

Biliyorsunuz; meşhur üçleme; yani yasama, yürütme ve yargı… Biz işte seçilmiş Milletvekilleri olarak halk adına yasama faaliyetlerini yürütüyoruz. Yasa yapıyoruz. Bu da Anayasa ve Meclis İç Tüzüğü ile çerçevesi belirlenmiş bir temsiliyet alanını ifade ediyor. Ben Adalet Komisyonu üyesiyim. Özellikle bu Covid 19 pandemisi döneminde en çok çalışan komisyon oldu. Aralıksız çalıştık diyebilirim. Komisyondan geçen teklifler genel kurula gelir. Bir de tabi o süreç var. Yasa tekliflerin oylandığı. Bütçe dönemleri, yani önümüzdeki yılların bütçelerinin ve geçmiş yılın harcamalarının incelendiği süre. Bu da her bakanlığın ve kurumun ayrı ayrı incelendiği zaman dilimlerini ifade ediyor. Burada da neredeyse sabahlara kadar çalışılan bir süreç oluyor. Kanun teklifleri, araştırma önergeleri, soru önergeleri, konuşmalar, basın toplantıları derken çok yoğun bir çalışma temposundan bahsediyorum.

Şimdiye kadar verdiğiniz önergelerden ve bu önergelerin hangisinin kabul görüp hangisinin kabul görmediğinden bahseder misiniz?

Şu ana kadar 500 e yakın önerge verdim. Bunların tamamı Mersin başta olmak üzere tüm ülkede halkın sosyal, ekonomik ve siyasal çıkarlarını korumak adında. Bu bir milletvekili olarak benim Anayasal hakkım ve zaten görevim. Halk adına denetim yapma faaliyeti denir. İç Tüzüğe uygun, zamanında ve gereken şekilde çok az soru önergesi yanıtlanıyor. Bakanlar çünkü insiyatifsiz. Tek adam ne derse onu yapıyorlar. Bir yerde soygun varsa ve biz bunu soruyorsak hemen “Ticari sır” deyip kurtulmaya çalışıyorlar. Biz tabi peşini bırakmıyoruz. Ama onlar ileride bu nedenle mutlaka ama mutlaka vermedikleri bu soruların yanıtlarını hukuk önünde verecekler.

Oldukça aktif bir hayatınız var. Boş vaktiniz olmuyor diyebilir miyiz?

Evet, diyebiliriz. Meclis ve siyaset; örgüt çalışmaları alan incelemeleri dedikten sonra bazen uykuya da vakit kalmıyor. Ailem ve çevrem bu noktada gerçekten anlayışlı. Bu çok önemli.

Bölgenizde en çok hangi anlamda şikâyet alıyorsunuz?

Bazıları yerel bazıları genel sorunlar oluyor. İşsizlik ve yoksulluk hem bölgemde hem Türkiye’de en önemli sorun. Bunu hukuksuzluk takip ediyor. İş yok, hukuk yok, yoksullar var. Halk mutsuz. İfade özgürlüğü, doğa katliamları ve eğitim de hem Mersin’de hem de tüm ülkede en çok karşımıza çıkan sorun başlıklarından oluşuyor. Ayrıca Akkuyu Nükleer Santrali ve şimdi de Atatürk Parkı’nın Limana kurban edilmek istenmesi çok ciddi şikayet kaynakları.

Halk sizden neler talep ediyor? Bu talepleri karşılamakta güçlük çekiyor musunuz?

Tabii ki istihdam, yani bir iş. Vatandaşlarımız sonuna kadar haklı. İş, çalışma özgürlüğü doğuştan gelen bir haktır. Vatandaşımız da onuruyla evine ekmek götürmek ailesine bakmak için iş arıyor. Ancak 19 yılda ülkeyi öyle bir yiyip bitirdiler ki; öylesine bir soygun düzeniyle yağmaladılar ki neredeyse kaynakların sonuna geldik. O nedenle Cumhuriyet Tarihinin en borçlu dönemindeyiz. Dış ticaret açıklarında rekorlar kırılıyor. İktidar mensupları ve yakınları üçer beşer maaş alıyor ama halk bir iş bulamıyor; açlıktan intihar ediyor. Tam bir distopya dönemi içindeyiz. Gönül ve akıl istiyor ki herkese yetişelim. Her hukuki ve insan hakkı olan talebi karşılayalım. Ama her şeye rağmen ben de diğer milletvekilli arkadaşlarım da elimizden geleni yapıyoruz.

Vekillik yaptığınız dönemde en çok canınızı sıkan neler oldu? (Meclis içinde-meclis dışında)

Halkın bekleyen çok büyük sorunları olmasına rağmen bunların yerine yandaş iş adamların ihaleleri ile ilgili, ya da kendilerini korumak, mafyayı, soyguncuyu, hırsızı hapisten çıkartmak için yasa teklifi getirmeleri. Kadına şiddet var; daha sağlam yasalar getirip uygulayacaklarına İstanbul Sözleşmesinden çıkıyorlar. İşsizlik yoksulluk var; onlar 5’li çeteyi kurtarmak ve canları istediği gibi ihale vermek için ihale kanununda değişiklik getirmeleri. Yandaş firmalar ve büyük şirketler sipariş veriyor bunlar da o siparişi yerine getiriyorlar. Hayvanlara her gün şiddet uygulanıyor ama 19 yıldır verdiğimiz teklifler reddediliyor. Bunlar beni üzen konulardan bazıları.

Tekrar seçimlerde vekil olmayı düşünüyor musunuz? Yani vekilliği bir görev değişimi olarak mı görüyorsunuz yoksa buraya gelenin her dönem yeni bir tecrübe kazanarak daha iyi hizmet vereceğine mi inanıyorsunuz?

Bunun takdiri en başta halkımıza sonra da örgütümüz ve partimizin yetkili kurullarına aittir.. Ben, Milletvekilliği yeminini ettiğim günden beri tüm gücümle ülkem adına çalışıyorum. Çalışmaya da devam edeceğim.

Siyasetin içerisindesiniz kendinize keşke siyasete bulaşmasaydım dediğiniz oldu mu?

Hayır. Ülkem adına ne kadar çalışırsam o kadar mutlu oluyorum. Hepimizin bu ülkeye; en başta da çocuklarımız ve gençlerimize borcumuz var. Onlara şimdikinden daha demokratik, barışçıl, hukukun üstünlüğünün olduğu ve refah dolu bir ülke bırakmak zorundayız. Ben insanım , insan ile iligli hiçbir şeye kayıtsız kalamam.

Türkiye’de ki siyasi konjonktürü yorumlamaya kalksanız ülkenin önünde ki en büyük engellerini nasıl sıralarsınız? bu kısır çekişmeler, ekonomik zorluklar, siyasi tartışmalar nereye varacak? Dünde de vardı bugünde var. Yarın olmaması için ne yapmak lazım?

En büyük engel tek adamlık. Yasama, Yürütme ve Yargı erkeklerinin saraya bağlanmış olması. Zaten bunu görüyorsunuz. Toplumsal bir çöküş yaşanıyor tek adamlıkla. Cumhurbaşkanı “Seçin beni ülke uçacak” dedi. Doğru, dolar, avro, işsizlik, hukuksuzluk, kadına şiddet uçtu. Bir devlet ne kadar demokratikse o kadar güçlüdür. Diğeri de bu kutuplaşma. Bu kutuplaşma ülkemize çok büyük zarar veriyor. Toplumsal barışı sağlamak zorundayız. Bunun da ana koşulu hukukun üstünlüğü. Yargının talimat aldığı bir ülkede ne demokrasi olur ne de toplumsal barış. Bir diğeri Nepotizm. Yani kayırmacılık. Liyakatsizlik. Sahte diplomalı yağlı güreşçiler kamu bankalarına yönetime atanıyor. Burada sağlıklı bir kamusal işleyiş olmaz. Kamu zararı oluşur. Devlet aklı yitirilir, kişiler öne çıkar. Valisi kaymakamı vatandaşa hakaret ediyor; bazısı AKP il başkanı gibi çalışıyor. Yasaları değil sarayı dinliyor. Bunları aşmazsak hep birlikte kaybedeceğiz. Bir diğeri de soygun ve talan düzeni. Ülkemiz aslında çok zengin. Ama bunu sadece saray ve çevresi paylaşıyor. Halkın tamamı bu ülkenin zenginliğinden faydalanmalı. Bir başka çok önemli mesele de eğitim. Üniversitelerin getirildiği nokta belli. UNICEF ve uluslararası raporlarda eğitimde sonuncuyuz. Yeniden fikri hür irfanı ve vicdanı hür nesiller için çağdaş, laik ve ilerici eğitim sistemimizi kurmamız gerekiyor.


Vekilliğiniz döneminde bize sıralasanız aklınızda kalan üç hizmeti getirerek keyif duydum, gurur duydum veya partim adına gibi cümleleri kullanarak yaptığınız üç hizmeti nasıl sıralamak istersiniz?

Tabi bu günkü mevcut tek adam rejiminde siyasi olarak bir muhalefet milletvekilinin bir şeyler başarması olanaksız gibi bir şey. Ama ben hukukçuyum ve yılmam , her gün daha çok çalışmaya , üretmeye devam ediyorum. Bugüne kadar milletvekili olarak en çok mutlu olduğum husus milletvekili olmanın avantajını kullanarak bir bebek için belki de bebeğimizin hayatını kurtarmış olmaktır Ayrıca ; bir avukat olarak Avukatlar ile ilgili verdiğim Kanun Teklifleri sonrasında hemen hemen bütün Barolar tarafından basın açıklaması ile teşekkür edikemk , yine bir avukat olarak mübaşirlerin sorunlarını defalarca dile getirmem üzerine , mübaşirlerin meslek sınıfı hakkında gerekli düzetmenin yapılması beni çok mutlu etmiştir.

Türkiye’de siyasi partiler kanunun yetersiz olduğunu söylenmekte siz buna inanıyor musunuz? Hangi eksiklikleri görüyorsunuz? Neler olmalı?

Genel Başkanımız Sayın Kemal Kılıçdaroğlu bu konuda çok kararlı bir şekilde partimizin kurullarını çalıştırıyor. Başta kadın, yani cinsiyet kotası olmak üzere temsilde adalet ve demokrasiye katılım süreçleri konusunda en çağdaş normları ülkemize kazandırmak adına çalışıyor. Gençleri ve kadınları daha fazla siyasete katmamız gerekiyor. Biz Cumhuriyet Halk Partisi olarak tüm gücümüzle bu konuda çalışıyoruz.

İttifaklara nasıl bakıyorsunuz? ittifaklar geldikten sonra iki ayrı karşıt görüşün bir arada olarak hizmet vermenin zorlukları yok mudur? Şunu böyle açalım koalisyon ittifaklar arasında ne farklıklar var?

Partimiz ve Genel Başkanımız Sayın Kemal Kılıçdaroğlu bu konuda yerel seçimlerde yapılabilecek en çağdaş örneği sergiledi. Bakın Türkiye’nin büyük kesimine belediyelere bahar geldi. Mersin’de de Başkanımız Vahap Seçer’le bahar geldi. Tüm başkanlarımız liyakati getirdi, soyguna son verdi, belediyelerin borçlarını kapatmaya başladı, emekliye, kadınlara ve tüm halka ayrım gözetmeksizin hizmet getirdi. Getirmeye ve çalışmaya da devam ediyor. Bizim vizyonumuz budur. Yani halkımızın, hukukun ve refahımızın yararına olan her şeyden biz de yanayız.


ALPAY ANTMEN KİMDİR?

27 Ekim 1969 tarihinde Mersin’de doğdum. İlk , Orta ve Lise eğitimini Mersin’de tamamladıktan sonra 1986 yılında Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nde yüksek öğrenimine başladım. 1990 yılında Ankara Hukuk Fakültesinden , 1993 yılında Ankara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü’nden (Özel Hukuk Ana Bilim Dalı Yüksek Lisans) mezun oldum. 1991 yılı Kasım ayından itibaren Mersin’de serbest Avukat olarak çalıştım. 1992 yılında Hukuk Fakültesi’nde birlikte öğrenim gördüğüm , meslektaşım Av.Yeşim Antmen ile evlendim.Yazılım Mühendisi bir erkek ve Üniversite öğrencisi bir kız çocuk babasıyım. Ankara Hukuk Fakültesi’nde 1989-1990 döneminde Öğrenci Kurulu Başkanlığı yaptım. Cumhuriyet Halk Partisi’ne 2002 yılında meslek odası yöneticisi sıfatı ile üye oldum. Mersin Barosu’nda 2002-2004 döneminde Baro Yönetim Kurulu üyeliği ve Baro Genel Sekreterliği ; 2004-2006 döneminde Baro Yönetim Kurulu üyeliği ve Baro Başkan Vekilliği ; 2006-2008 döneminde Türkiye Barolar Birliği Delegeliği görevlerini ifa ettim. İlk kez 2012 Kasım ayında , sonra da 2014 Ekim ayında Mersin Barosu Başkanlık seçimlerini iki kez üst üste kazanarak 2012-2016 yılları arasında iki dönem Mersin Barosu Başkanlığı görevini ifa ettim. İki dönemden fazla aday olmamaya söz verdiğim için 2016 Baro seçimlerinde aday olmadım. 2012 yılından itibaren Mersin Barosu’nu Halkla bütünleştirerek , Baro’yu Halka mâl ettim ve dört yıl boyunca Mersin Emek ve Demokrasi Platformu ile Mersin Nükleer Karşıtı Platformda son derece yoğun bir biçimde emek harcadım. 2012 – 2016 yılında Mersin Barosu ile Türkiye’nin her yerinde kadına şiddet , çocuk istismarı  ve her türlü hak ihlallerinde hukuk mücadelesi verdim.

 

Gezi Protestolarında Mersin Barosu ile , Mersin’de Halkın yanında oldum ve Halkımızın hukuken korunmasını sağladım. Gezi davaları adıyla bilinen Ali İsmail Korkmaz , Berkin Elvan , Ethem Sarısülük , Abdullah Cömert davalarında ; Soma ve Ermenek işçi katliamlarında , Silivri yargılamalarında , Cumhuriyet Gazetesi davasında , Karaman Ensar Vakfı rezaletinin davasında yer aldım. Dört yıllık Mersin Barosu Başkanlığım döneminde AKP İktidarının bütün hukuksuzluklarına karşı  gerek basın açıklamaları ile , gerek yürüyüşler organize ederek, gerek dava açarak mücadele ettim. Mersin Kamuoyu ve Bölge Barolarını (Adana , Osmaniye , Gazi Antep , Hatay) organize ederek her türlü hukuksuzluğun karşısında durdum. Mersin Barosu “Düşlerime Dokunma” projesi ile binlerce ilköğretim öğrencisi çocuğumuza cinsel istismardan korunmaları için eğitim verdim / verdirdim. Tarsus Özgecan Aslan vahşeti ile ilgili olarak Mersin Barosu ve Halkla bir bütün halinde sanıkların emsal olacak cezaları almalarında önemli rol oynadım. 2014 – 2016 yıllarında Mersin Toros Üniversitesi Adalet Yüksek Okulunda Ticaret Hukuku dersi verdim.Hukuk ve Bankacılık Dergilerinde çok sayıda yayınlanmış makalemin bulunması yanında Ticari İşletme Rehni isimli yayımlanmış bir hukuk kitabım da bulunmaktadır. 2016 Yılı Ekim ayından 24 Haziran 2018 seçimlerine kadar Mersin Haberci Gazetesi’nde haftada 2 gün köşe yazıları yazdım. Mersin Barosu yanında ; Çağdaş Hukukçular Derneği , Mersin Tenis İhtisas Kulübü Derneği , Mersin Tüccar Kulübü Derneği , İçel Sanat Kulübü Derneği , Akdeniz Opera ve Bale Kulübü Derneği , Mersin Sanat Festivali Derneği üye ve yöneticisi olarak yıllardır sosyal ve sanatsal faaliyetlerde bulundum.

24 Haziran 2018 seçimlerinde 27.Dönem Cumhuriyet Halk Partisi Mersin Milletvekili olarak Parlamentoya girdim. TBMM Adalet Komisyonu üyesi ve CHP Grup Disiplin Kurulu üyesi olarak görev yapmaktayım. Bunlarla birlikte; CHP İnsan Hakları Çalışma Grubu üyesiyim. CHP Hukuk ve Seçim İşlerinden sorumlu Genel Başkan Yardımcılığı görevlendirmesi ve koordinasyonluğunda CHP Hukuk ve Seçim işleri konusunda görevliyim.

Röportaj: Damla Aslangiray

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.