Deniz Salman: Roller bizde iz bırakmaz

Ekmek Teknesi dizisiyle hafızalara kazınan Deniz Salman, İlyas Salman'ın da yeğeni olarak bilinen bir isim. Seslendirme sanatçılığı ve oyunculuk alanındaki başarılarıyle kendinden sık sık söz ettiren Salman, kariyer hedeflerine ve özel hayatına dair bilinmeyenleri Damga'ya anlattı. Pandemi döneminde tiyatronun ciddi anlamda zorluk çektiğini ve büyük bir sıkıntı yaşadığını da anlatan Salman, “Küresel salgın sürecinden en çok etkilenen sanat dallarından biri oldu tiyatro. Çünkü canlı olarak, seyirciyle göz göze icra edilebilir. Ve tabii bu gerçekleşemedi. Çünkü bu zorlu sürecin atlatılabilmesi için konulan yasaklardan en çok biz etkilendik. Çok az oynayabildik ya da imkân oldukça dijital dünyayı kullanmaya çalıştık. Aynı etki ve etkileşim olmasa da dünya değişiyor ve biz buna ayak uydurmaya çalışıyoruz” diye konuştu.

Deniz Bey, biraz sizi tanıyalım. Bize biraz kendinizden bahseder misiniz?

1973 Yılında Malatya’da doğdum. İlk, orta ve liseyi doğumundan hemen sonra geldiğimiz İstanbul’da tamamladım. Konservatuar eğitimimden sonra sırasıyla uluslararası ilişkiler, web tasarım ve kodlama, Türk Dili ve Edebiyatı bölümlerinde okudum. Evliyim. Şiir ve Söz Deniz adlarında iki çocuğum var.

Oyunculuğa ne zaman başladınız?

Tiyatroya başlamam 1987 yılında Bakırköy Halkevi ile tanışmamla oldu. 1990 yılında Ankara Birlik Tiyatro’su ile profesyonel olarak oynamaya başladım. Müjdat Gezen Sanat Merkezi’nde tiyatro eğitimi gördüm. Harikulade bir eğitim kadrosundan çok ciddi bir eğitim süreci geçirdiğim bir dönemdi bu. Kimler yoktu ki; Müjdat Gezen, Aliye Uzunatağan, Savaş Dinçel, Mustafa Alabora, Sezai Gülşen, Oğuz Aral, Sumru Dinçel, Cevat Çapan, Güngör Dilmen, Sezai Gülşen, Muzaffer Hiçdurmaz, Seçkin Selvi, Toron Karacaoğlu, aşkım Güney Eryıldız, Esra Karabaş ve daha birçok değerleri tartışılmaz isim. Sonrası hız kesmeden devam etti. Ben uzun yıllar ülkenin en ücra yerlerinde çocuk oyunları oynadım. Özellikle Mehtap Ar Tiyatrosu ile gittiğimiz ve oynadığımız yerlerde hiç ulaşılamayan çocuklara tiyatro ile dokunmak benim en büyük mutluluklarımdandır. Birçok sinema filmi, reklam, dizi ve onlarca tiyatro eserinde rol aldım.

Seslendirme sanatçısısınız aynı zamanda, Türkiye'de seslendirme sanatçılarının aldıkları ücretlerin yetersizliği konusunda ne düşünüyorsunuz? Sizce Türkiye'de seslendirme sanatçılığı yeterli değer görüyor mu?

Bu konuyla ilgili yazılabilecek çok, ama çok şey var tabii. Yalnız bir tek şey söylemek istiyorum: Ne ile uğraşırsanız uğraşın kendinize verdiğiniz kadar değer görürsünüz. Karşınızdaki size sizin kendinize gösterdiğiniz kadar saygılı davranır. Bu konuda en güzel örnek müzik sektöründeki gelişmelerdir. O sektördekilerin bir arada, dayanışma içinde ve güçlerini bölmemek konusundaki azimleridir. Senelerdir haklarını hiç taviz vermeden alabilmeleridir. Uzun yıllar bizim icra ettiğimiz sanatın değeri ile ilgili farkında olmadığımız gücümüzü şimdilerde Oyuncular Sendikası sayesinde kendimize ve sektörün diğer paydaşlarına aktarmış olduk. Bu geç kalınmış olsa bile büyük ve değerli bir gelişme. İnsanın ancak bu şekilde kendine olan sevgisi ve saygısı artıyor. Şimdilerde kendimi daha değerli hissediyorum. Birlikte ve güçlü olarak. Eklemek istediğim bir diğer şey de, bu güne kadar yaklaşık on bin film, dizi ve belgeselde seslendirme oyuncusu ya da seslendirme yönetmeni olarak görev almış olmamdır. Dile kolay yaklaşık on bin...

Peki sesinizin bize ulaştığı yapımlardan bazılarını sizden öğrenebilir miyiz?

Bez bebek- Gorfo.

South Park- Butters Stotch.

Beşinci Element- Chris Tucker. (Ruby Rhod)

Nasrettin Hoca Zaman Yolcusu.

Zootropolis- Duke Weaselton.

Süper Öcüler- Lobo Howler.

Heroes- Hiro Nakamura.

Arkadaşım Maymun- Jake Maymun.

Ratatouille- Emile.

Sagu Ve Pagu Büyük Define- Fasfi.

Ben Ten- Kevin.

Terabithia Köprüsü- Gary.

Helpsters- Scatter.

Üçkağıtçı Mortdecai.

Tavşan Jojo / Jojo Rabbit- Deertz.

Karateci Çocuk 3- Rudy.

Yürüyen Şato.

Genç Titanlar- Atom.

How I Met Your Mother- Curtis.

Ratchet & Clank- Clank (Bilgisayar Oyunu.)

Widget- Widget

The Angry Birds Movie- Chuck.

Bunlar sadece çok ama çok küçük bir bölümü. Ayrıca YouTube’da olan Deniz Salman sayfasında zaman zaman yaptığım seslendirme çalışmalarımı, oynadığım eserlerin bazılarını ve öykü, masal, reklam gibi örnekler görülebilir.

Ekmek Teknesi'nde de rol aldınız? Ekmek Teknesi' serüveniniz nasıl başladı?

Ekmek Teknesi benim en akılda kalan projelerimden biri oldu. Bir ders niteliğindeydi o set benim için. Osman Sınav’ın yapımcılığını üstlendiği bir projede, Metin Günay gibi bir yönetmenle çalışmak çok büyük bir şanstı benim için.

Rahmetli Savaş Dinçel ile çalışmak nasıl bir duygu, bize Deniz Salman'ın gözünden Savaş Dinçel'i anlatır mısınız?

Savaş Dinçel öncelikle benim öğretmenim. Rol arkadaşı olmaktan öte bana tiyatroyu öğreten isimlerden biri olarak O’nu büyük bir saygıyla hatırımdan hiç çıkarmıyorum. Hayatıma girmiş en önemli isimlerden biri olarak belleğimin baş köşesinde oturmaktadır. Çeşitli yerlerde verdiğim derslerde de Savaş Dinçel’den öğrendiklerimi aktarmakla daha sağlam dokuyorum öğrencilerimi.

Şu anda aktif olarak rol aldığınız tiyatro oyununuzdaki rolünüzden biraz bahseder misiniz?

Bu yıl Çiğdem Tunç Tiyatrosu’nda “Kanadı Kırık Bir Kuş Misali Cahide Sonku” adlı oyunda Muhsin Ertuğrul’u oynuyor olmak beni çok etkiledi. Belki ilk defa bir rolün altından nasıl kalkacağım diye dertlenip, altında ezilmekten korktum, ama oyunu izleyenlerden duyduklarım beni rahatlattı ve büyük mutluluk yaşadım.

Çiğdem Tunç ile çalışmak zor mu, kolay mı?

Bu çok tehlikeli bir soru, çünkü bu röportajı okuyacaktır. Onunla çalışmak hem zor hem kolay, ama en güzeli çok detaycı ve en iyisini bulmaya çalışıyor. Paylaşımcı, oyuncularıyla ilerlemeyi ve onları öne çıkarmayı seven çok büyük bir kalbi var. Bir gece yarısı telefonunuza bir mesaj geliyor ve mesajda bilmem hangi filmi izledin mi yazıyor? O film ya da o kitap oyununuzla ilgili kafasındaki bir şeyi anlatması konusunda size yardımcı oluyor. Siz de hemen izliyor ya da okuyorsunuz.

Oynadığınız roller arasında sizde iz bırakan rolünüz hangisi oldu?

Roller bizde iz bırakmaz, iz bırakmamalı. İyi karakterler olsa bile öğrendiğiniz şeyler olmalı sadece. Düşünsenize sayısını hatırlamadığım kadar çok karakter ya da tip canlandırmaya çalıştım, bunların her birinden birer noktacık bile etkilensem ki bunların bazıları çok kötü karakterli rollerdi, karmakarışık bir ruha sahip biri olmaz mıydım? Sevdiğiniz, oynamaktan keyif aldığınız rol diye soracak olursanız; o çok fazla var tabii.

Peki Deniz Bey, pandemi sürecinde tiyatro yapmanın zorluklarını anlatabilir misiniz?

Küresel salgın sürecinden en çok etkilenen sanat dallarından biri oldu tiyatro. Çünkü canlı olarak, seyirciyle göz göze icra edilebilir. Ve tabii bu gerçekleşemedi. Çünkü bu zorlu sürecin atlatılabilmesi için konulan yasaklardan en çok biz etkilendik. Çok az oynayabildik ya da imkân oldukça dijital dünyayı kullanmaya çalıştık. Aynı etki ve etkileşim olmasa da dünya değişiyor ve biz buna ayak uydurmaya çalışıyoruz. Bu arada çeşitli platformları kullanarak devam etmeye çalışıyoruz. Bu yöntemlerden biri de dijital dünyada tiyatro eserlerinin yayınlanması yöntemiyle oluyor. Yeni kurulan tiyatronet.com adlı internet sitesi de çok önemli bir yer tutacak gibi görünüyor. Çok önemli isimlerin, değerli oyunlarını barındırıyor. Benimde içinde bulunduğum bir çok oyun izlenebilecek ve küresel salgın dönemimde insanlar, binlerce yıllık bu sanattan mahrum kalmamış olacaklar.

İdolüm Atatürk

Size çok sorulan bir soruyu da sormak istiyorum. İlyas Salman ile akrabalığınız var mı?

Evet var. Her şeyden öte benim hayattaki iki idolümden biridir. Birincisi Mustafa Kemal Atatürk ikincisi İlyas Salman.

2021 yılı için ne söylemek istersiniz?

Bütün insanlık için dostluk, barış ve onurlu bir yıl olmasını diliyorum.

SÖYLEŞİ: DİLEK BOZKURT