Rahsa Pınar Çetinkaya

Rahsa Pınar Çetinkaya

Sanal mutluluğun esirleri

Mutluluk bir varış değil, bir yolculuktur. Pek çokları mutluluğu insandan daha yüksekte ararlar, bazıları da daha alçakta. Oysa mutluluk insanın boyu hizasındadır.” Konfüçyüs

Bu güzel sözü duyunca, sanal alemdeki yalnız ruhların kendini mutlu etme çalışmaları aklıma geldi. Beğeni derdiyle yapamayacakları olmayan çılgınlığın arzı endam gösterileri...

Sanal hayat, ‘olmaktan’ çok ‘görünmek’ üzerine kurulu bir şeydir. Güçlü,mükemmel, başarılı,bilgili, güzel, mutlu, iyi görünmek ama aslında öyle olmak değil. Olmak ile görünmek arasındaki bir farktır bu. Maalesef görsellik, bilgi, zeka, mutluluk tablosunun kelimeler ile resmedilişine tanık oluyoruz sadece.

Kullanıcıların bu mücadelesi onların ekonomisi için de geçerli.
Hoş bunlara sanat camiası dediğimiz karma ünlülerin de takipçi sayısının yüksekliğine göre rol aldıklarını duyduğumda da oldukça şaşırmış "yok artık" demiştim. Nasıl olabilir sanalı gerçek hayatta yaşama gayreti. Çünkü gerçek yaşamın izleri sanala taşınmalı, sanal gerçeğe değil.

Ruhlar reelde de yalnız ve mutsuz olduğu için mi sanal ortam içinde, olmayan kişilik ve görsellikleriyle mutluluk aramanın beyhude çabasındalar, bilemedim.

Mesela;
Bir ortama girince önce resim ile taçlandırarak sosyal medyaya yüklediğiniz, ortamda eğlenmeye çalıştınız ya da eğlendiniz arada sürekli beğenileri yorumları kontrol ettiniz, bu da yetmedi sayfasındaki takipçisi yüksek kişilerin mesaj kutusuna (dm) o paylaşımı da gönderdiniz daha da artış olsun diye diye süreniz bitince bir baktınız ki beğenileri sayısı düşük, eyvah eyvah bütün keyif bitti mi gerçekten hani eğleniyordun ne oldu şimdi yüzün asıldı. Mutluluk sanal beğeni sayısının içinde değil mi? Oysa sen o gün sanalda herkese ne kadar çok beğeni yapmış, yorum yazmıştın ki seni de beğensinler sayını artırsın ve havan civan olsun mamafih beyhude bir çaba ile mutlu olamadın ne oldu diyesim var.

Şu bir gerçek ki; sanal ortamın toprağı, gerçek hayattan daha çabuk kuruyor olmasını düşünmek lazım. Çabuk harcıyor zamanı ve değerleri.

Yalnızlığı gidermek için sadece sosyal medyanın sanal dünyasında kaybolunduğunda gerçek hayatın içinde boğulmaktan kaçılamaz.
Sanal dünya araç olmalı amaç değil. Reel yaşamın içindeyken sanalın dallarındaki meyveyi bekleyip görmek varken, sanal dünyanın kölesi olmak mutluluk olamaz o kendine yapılan büyük bir kaybedilen zaman bahisidir.

Sanal sevgili yapanlara latife etmeyeceğim. O konu reele taşınmadığı sürece şimdilik gerçek olmayacağını söyliyeyim, başka bir yazıda latife ederek konuşuruz.

Ayrıca sanal kumar oynayıp o kumar sayılamaz kumar oynamıyorum ama çok borcum var diyen o ünlüden daha fena durumda olanları da mevzu bahis etmeyeceğim.

Resimlere filtreler uygulayarak harika bir değişiklik geçiren ve bundan mutlu olanlar acaba aynaya bakınca nasıl hissediyorlar.

Ya da karşı cins olarak kendini takdim edenlerin sanal mutluluklarının psikologlara göre hangi durum ile adlandırırlar bilemedim.

Mutluluğun telefonda, tabletde, bilgisayarda olmadığını, dokunduğun yürekteki sicaklıkta olduğunu, hayatı paylaştığın kadar uzun soluklu oluşunu düşünmek gerekir. Sosyal medya hayatın görselini, videosunu ve kişisel fikirlerini paylaşırken haz vermeli ve gerçek hayatın ön kısmına geçmemeli. Elbette sosyal medyanın gücü önemsenmeli fakat bizim toplum olarak yeniliğin teknolojinin kötü kısımlarını hayatımıza adapte etmekte üstümüze yok gerçekten. Sanal dünyanın içinde mutluluk ararken esiri olmak da var işin içinde.

Mutluluk insanın boyu hizasında demiş Konfüçyüs ne de güzel söylemiş. Pek çokları mutluluğu insandan daha yüksekte ararlar,bazıları da daha alçakta…
Oysa mutluluk insanın boyu hizasındadır.
Hayat yolculuğunun içinde saklıdır ama gizli değildir. Doğru bakıldığında gerçek mutluluğu görmek için saklıdır. Belirli bir kapasitenin üstüne sanal da olsa çıkmamak en güzel mutluluktur.

Mutluluğa bakılan noktanın yeri gerçeklerin arasındaki özde gizlidir. Özünde kalmanın dayanılmaz hafifliği sanala ağır gelir.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Rahsa Pınar Çetinkaya Arşivi