İsmail Küçükkaya gazeteci doğmuş...

Ülkemizin yetiştirdiği gazeteci yazarlarından Şinasi Nahit Berker (1920-1996) önce İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi ve sonra Atatürk Üniversitesi Hukuk Fakültesi okumasına rağmen 50 yıl gazetecilik yaptı.
Ankara Gazeteciler Cemiyeti, 1986 yılında; “Gazeteci Olunmaz, Gazeteci Doğulur” adıyla onun kısa anılarını içeren bir kitabını yayınladı.
Sonraları bu sözü sık sık duyduk ve dillendirdik.
Çevremizde gördüğümüz iyi gazetecilere 'tam gazeteci olacak adam' derken, gazetecilik kimliğine bürünerek bu ulvi mesleğe yakışmayacak davranışta bulunanlara ise 'tüccar gazeteci' demeği yeğledik.
Benim pek haddime değil daha ustaların olduğu bir ortamda kulp takmak fakat; 'Fikri Hür Vicdanı Hür' kitabını okuduğumda İsmail Küçükkaya için aklıma ilk bu söz geldi.
İsmail Küçükkaya gazeteci olmamış, gazeteci doğmuş.
*
Düşünsenize daha orta okulda okul gazetesinde yazmaya çizmeye başlamış.
Lisede memleketi Simav'da Simav'ın Sesi isimli gazetede bildiğin yerel gazetecilik yapmış.
Manşetler atmış.
Yazılar yazmış.
Haberler yapmış.
1989 yılında Gazi Üniversitesi İletişim Fakültesini kazanarak Ankara'ya gelmiş.
Okulun bitmesini beklemeden 1991 yılında Hürriyet'te stajyer muhabirlik yapmaya başlamış.
Birçok gazetecinin ustalık döneminde tanışamayacağı Fatih Çekirge, Yılmaz Özdil, Saygı Öztürk gibi o yılların da tanınan bilinen gazetecileri ile çalışmaya başlamış.
28 yaşında o yılların iyi gazetelerinden Star gazetesinde köşe yazmaya başlamış.
30 yaşında Akşam gazetesinin Ankara temsilcisi olmuş.
Ardından kısa sürede Sky Türk'te televizyonculuğa da adım atmış.
Ve Akşam genel yayın yönetmenliği görevine getirilerek bu görevde tam 10 yıl kalmış.



*
Ben de İsmail Küçükkaya ile Akşam genel yayın yönetmeni iken tanıştım ve sanırım 2010 yılı idi gazetenin yemekhanesinde yemek yedik.
O zaman Akşam'da çalışan Ercan Öztürk (şimdi Tv100 muhabiri) ile sık sık haber paslaşıyorduk.
Gazetemizin o zamanki adı HABERDAR'da bizim attığımız yerel manşetler genelde Akşam'da da yer buluyordu.
Büyükçekmece Belediye Başkanı Hasan Akgün bakmış ki Akşam her zaman Haberdar'ın haberlerine de yer veriyor.
Soluğu İsmail küçükkaya'nın yanında almış.
Ziyarette hoş beş derken Akgün 'Sizin haberlerine yer verdiğiniz Haberdar hep yalan haber yapıyor siz de o haberleri yayınlıyorsunuz' diye Küçükkaya'ya çıkış yapmış.
Küçükkaya'da kibarca Akgün'e teşekkür ederek 'Sayın başkan siz gidin belediyenizi yönetin lütfen bizim işimize de karışmayın' diyerek yolcu etmiş.
Bu anıyı Küçükkaya gazete yemekhanesinde kendisi anlattı.
O günden sonra İsmail Küçükkaya benim gözümde bir kat daha fazla 'gerçek gazeteci' olarak anılmaya başladı.
Bugün 'Fikri Hür Vicdanı Hür' kitabını okuduğumda birkez daha emin oldum ki
İsmail Küçükkaya gazeteci olmamış, gazeteci doğmuş.
*
Öncelikle bu kitabı mutlaka ama mutlaka okumanızı, sadece okuyarak kalmayıp, gençlere, kadınlarımıza, hak, hukuk arayanlara okutmanızı diliyorum.
Hele hele ben gazeteci olmak istiyorum diye düşünen gençlerimiz hem bu kitabı defalarca okumalı hem de kitapta anlatılanları uygulamadan iyi bir gazeteci olamayacaklarını kendilerine söylemeliler.
Doğrusu meslekte çeyrek asırı geçiren bir gazeteci olarak hem 'Fikri Hür Vicdanı Hür' gibi bir kitap yazdığı için hem de, meslekte benden daha çetin yollardan geçtiği için İsmail Küçükkaya'yı fazlasıyla kıskandım.
Düşünsenize Küçükkaya; 10 yıl Akşam genel yayın yönetmenliği yaparken otel odasında kalarak hayatını sürdürmüş.
Gazetecilikte daha verimli olmak için bu tercihte bulunmuş.
Sonrasında 2003 yılından bu güne, tam yedi senedir hafta içi hergün saat 04.00'da kalkarak 'Çalar Saat'i sunmakta.
Akşamları en geç 22.00'da yatağa girmekte.
Her sabah 7-8 saat inanılmaz haber maratonu.
Arada bir seçim geceleri hiç uyumadan sabahlamak ve yine sabah programına devam etmek.
*
Bütün bu çalışkanlığının yanında sadece ve sadece gazetecilik evrensel ilkeleri ışığında mesleğini sürdürmeye çalışmak.
Bu meseleğe gönül vermiş birisi olarak 'Fikri Hür Vicdanı Hür' kitabını okurken müthiş heyecanlandım.
Umutlandım.
Duygulandım.
Yalnız değilmişim.
Yalnız değiliz.
Gazetecilik öldü, bitti, tükendi diyenlerden daha çok bu onurlu mesleğin savunucuları olduğuna bir defa daha inandım.
*
Tabi bu arada İsmail Küçükkaya'nın hayatında önemli yer tutan, Nihal Kemaloğlu ve Esin Başer'in kurduğu, içerisinde İlber Oltaylı gibi değerleri barındıran 'Arjantin Felsefe Grubu' gibi her insanın etrafında mutlaka doğru birilerinin de olması gerektiğini vurgulayalım.
'Fikri Hür Vicdanı Hür' kitabında Türkiye'nin son elli yılına objektif olarak panaroma bir bakış ve geleceğe dair yine objektif yorum olduğunu da ekleyelim.
Yazımızı da şöyle bitirelim.
Halide Edip Adıvar bir gün Mustafa Kemal Atatürk’e 'Şayet asker olmasaydınız hangi mesleği seçerdiniz?' diye sorduğunda 'gazeteci' cevabını vermiş Atatürk.
Ben de eğer bu mesleği yapmış olmasaydım, yaşamın zorluğuna bu kadar güçlü göğüs geremeyeceğimi ve insanlığa, doğaya, çevreye, tüm canlılara daha fazla yardımcı olamayacağımı düşünmüşümdür hep...
 

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

Yazar Yazıları Haberleri