Kazancınız haklı mı?

Duvarlarda yazıyor ve devlet büyüklerinin açıklamalarında“vergilendirilmiş kazanç kutsaldır” denilmekte.
Gerçekten vergilendirilmiş kazanç kutsal mıdır?
Geçenlerde davet edildiğim bir toplantı da aynı masa da oturmak zorunda kaldığım kişi ile tanıştım, kendini iş insanı olarak tanıttı. Bu“saygın bir iş insanı” ile ister istemez aynı masada olduğum için kendimi onunla sohbetin içinde buldum. Babası genç yaşta vefat ettiğinden büyükbabasının isteği üzerine okul bitince aile işletmesinde çalışır ve kısa zamanda şirket yöneticilerinden biri oluvermiş. 
İşletme öyle devasa büyüklükte olmayıp ithal edilen malı basit işlemlerden geçirerek yurt içinde ki tanıdık devlet büyüklerinin yardımıyla kamu kurumları başta olmak üzere ihracat yapmakta. ‘Bire’ alınan mal yine ‘bire’ maliyet yaptırılarak ‘onbire’ ucuz diye satmakta. Bu iş sayesinde ait oldukları “topluluğun” sitesinde ayrı bir yaşamları var. Konuların hepsini buraya aktarmaya gerek yok ama aynı masada konuşmayı duyan bir başkası “ kazancınız haklı mı” deyice, yanındaki zevcesi, “ biz her kurban bayramı haksız kazanç için kurban keserek bunun bedelini ödüyoruz” dedi.
Kime sorsam seçimler ve adaylar hakkında çok şey söyleyecek; bal tutan parmağını yalar diyenden tutunda, baş olda nerenin başı olursal ol diyene kadar devam eder. 
Neden bal tutan parmağını yalar?
Neden?
Dün olduğu gibi bugünde seçilmek ve atanmak için servet harcanmakta?
Birçok kez yazdım adaylar kimin parasıyla kime ne dağıtmakta ya da vermekte?
Mevcut anayasanın 71. Maddesi mal bildirimi var. Keza bu konu da kimlerin mal beyanında bulunacağını bunların sadece 657 sayılı çalışan olmayıp seçilenler, dernek, vakıf, sendika, meslek birlikleri, gazete sahipleri ve yayın kurulu üyeleri, hatta kamu yararına çalışan Kızılay ve Türk Hava Kurumunun şube başkanı bile mal beyanı vermek zorunda. 
19.04.1990 tarihli ve 3628 sayılı mal bildiriminde bulunma, rüşvet ve yolsuzluklarla mücadele kanunu ile rüşvet ve yolsuzlukla mücadele için belirtilen kanunda sayılanların mal bildiriminde bulunmaları, bildirimlerin yenilenmesi mal edinmelerin denetimiyle haksız mal edinme veya gerçeğe aykırı bildirimde bulunma halinde uygulanacak hükümleri düzenler. Bu açıklama Anayasanın 71 maddesine ek olarak 15.11.1990 tarih ve 20696 sayılı resmi gazetede yayınlanarak     yürürlüğe girer. 
Genel ve katma bütçeli kamu kurum, kuruluş ve kişilerin gelir ve giderlerini denetlemekle yetkili olan Sayıştay geniş yetkilere sahiptir, kimseden emir ve talimat almaz. 
Son yirmi otuz yıllık geçmiş sürece bakarsak Sayıştay kimleri denetledi ve anayasanın 71. Maddesi ve ona bağlı yönergeler işletiliyor mu ve kimlere bu yapılırken kimler kayırılıyor?
Nişanlarında takılan üç beş bilezik ve maaşları dışında bir geliri olmayanlar bugün variyetlerinin hesabını bilmiyor.
Bugünlerde yerel seçimde belediye başkan ve meclis üyeleri adayları arz-ı endam etmekte ve istisnasız hepsi “biz gönülden bu işe talibiz” diyor gerçekten doğru mu? 
Bu önemli sözü söyleyenlerin partili büyükleri ağabeyleri daha önce onlarda yerel yönetimlere aday olup bugünkü düzeye nasıl geldiler? 
Her seçimden sonra seçim koltuğuna oturan orayı bırakmıyor acep neden?
Seçimden önce borçlarından dolayı dert yanan koltuğa oturunca giyimi de oturduğu semti de hatta konuşma biçimi de değişmekte. Mademki bu “gönül işi” bırakın yurttaşların her hangi biri yapsın ya da sen tekrar yapacaksan ücret/maaş ve huzur hakkı alma hele ki imtiyaz ve hısımlarına iş yaptırma, bunu yapacak mısın?
Devlet yurttaşlarını korumak ve kollamak zorunda, gayrimeşru iş kim yaparsa yapsın anayasadan aldığı yetki ile “Sayıştay” bu görevini yapmalı.
Bu ülkenin yurttaşını koruyup kollayacak namuslu adli, mali ve güvenlik görevlilerine     ihtiyaç var.
Politikacıların/madrabazların  “gönül işine”, iş insanlarının hayır ve kurban dağıtma işine gerçekten inanmak isterim ama namuslu ve samimiler mi keza kazançları haklı mı?