Maruzatımızı bir de Akşener’e anlatalım!

Madem herkes kendi derdine düştü. Taksicisi, esnafı, öğrencisi, eğitim camiası, ev kadını, iş adamı.
O halde biz medya mensupları da her kim bizden hatır sorarsa sorsun derdimizi anlatmak durumundayız.
Defalarca Ankara’lara gittik.
Tüm siyasi parti genel başkanları ile görüştük.
Başbakan ile görüştük.
İlgili bakanlıklar ile görüştük.
Yetmedi Cumhuriyet Halk Partisi'nin Çanakkale'de düzenlediği 'Adalet Kurultayı'na hem mağduriyet yaşayan birisi olarak hem de İstanbul'da 15 yıldır ciddi anlamda misyonunu yerine getiren bir meslek örgütü olan, İstanbul Gazeteciler Derneği Başkanı olarak derdimizi anlattık.
Şimdi ise kurduğu yeni siyasi oluşum ile ülke yönetimine talip olan İYİ Parti Genel Başkanı Merak Akşener bugün İstanbul medyasını ağırlayacak.
Her zamanki sorunlarımızı bir de kendisine anlatayım diyerek aldım kalemi elime.
*
Evet tabi ki medya mensupları ile bir araya gelecek siyasiler ülke gündemini de konuşacaklar.
Ancak içerisinde yüzlerce yayın organı olan İstanbul Gazeteciler Derneği Yönetim Kurulu Başkanlığı’nın da bana yüklediği bir sorumluluk var.
Bu sorumluluğa istinaden buradan yerel medya dünyasının sorunlarını hem dillendirmek hem de şayet ülke genelinden, seçmenlerden, yurttaşlardan, seçimlerden bir yetki ile çıkacak olursa Sayın Merak Akşener’den bu konulara eğilmesini talep ediyorum.
*
Öncelikle her kim veya kimler düşünmüşse ülke yönetimine talip bir siyasi parti  genel başkanı ile bizleri bir araya getirenlere teşekkür ediyor şükranlarımızı sunuyoruz.
Çok kısa olarak da ülkemizde yerel medyanın son durumu konusunda sizleri bilgilendirmek istiyorum.
Reklam Verenler Derneği'nin verilerine göre; Türkiye genelinde 700 civarında günlük yayınlanan yerel gazete olduğu ve bu gazetelerin toplam trajının ise 150 bin civarında olduğu belirtilmekte.
Batılı ülkelerde gazeteler hala en fazla reklam alan mecranın başındayken Türkiye'de durum gazeteler açısından içler acısı.
Son yıllarda DİJİTAL MEDYA diye tabir edilen soyut medyanın da reklam pastasına ortak olması ile birlikte, ülke genelindeki reklamların yüzde 13'ü yaygın medyaya dağıtılırken, yerel gazetelerin pu pastadan aldığı pay ne yazık ki yüzde 1'ler civarında.
Bir kentin kalkınmasında en önemli dinamiklerinden bir tanesi de YEREL BASIN olmasına rağmen, o kentin insanları, yöneticileri bu doğruya sahip çıkıp destek vermedikleri için, yerel gazeteciler şehrin gelişme kaygısından çok, ayakta kalma savaşı vermektedir.
*
Şunu da üzülerek söylüyorum ki, haksızlığı sadece mevcut iktidar yapmıyor. Kimin elinde ne güç varsa o gaddarın kılıcının önü de kesiyor, arkası da.
Bir kişinin gazetecilik mesleğini de yerine getirmesi için o kişinin ekonomik zorluklar ile boğuşmaması gerekiyor.
Maddi sıkıntı yaşamaması gerekiyor.
Yazdığı haber veya yorumların kime dokunacağı kaygısı yaşamaması gerekiyor.
Aslına bakarsanız artık medya dünyasında medya organları gazetecilerin değil tüccarların ve siyasilerin eline geçtiği için ve bu gerçek değişmediği sürece gerçek anlamda gazetecilik de hayal diyebiliriz…
*
Bugün gazetecilik yapma şartları ne kadar kolaylaşmış gibi görünse de mesleki değerlerden uzaklaşmak bir o kadar da hızlandı.
Ne yazık ki artık gazeteciliği, bu işin ruhunu taşıyanlar, emek verenler, bilgi birikimine sahip olanlar değil.
Haktan, hukuktan adaletten yana olanlar değil.
Güçten yana olanlar, iktidardan yana olanlar yapmaya başladı.
Eskiden 5 N 1 K vardı. Her iki tarafın görüşünü almak vardı.
Bugün ne yazık ki, genelde ve yerelde gerçek gazetecilerin yerini, siyasetçiler, tüccarlar, dosya takipçileri almaya başladı.
Bakın o en çok izlenen kanallarda konuşanlara, gerçek anlamda objektif yayın yapan gazeteci göremezsiniz.
O en çok okunan gazetelerde yazanlara bakın aynı şekilde, gazetecilerin yerini ona buna, iktidara, haklıya değil güçlüye yaranmaya çalışan insanlar almış durumda.
Bu durum da neye zarar veriyor derseniz.
Gazeteciliğin en önemli özelliği olan kamu yararı, ve halkın doğru bilgilendirilmesine engel oluyor.
İş objektif yayıncılıktan uzaklaşarak, bizden yana, onlardan yana haberciliğine dönüyor.
*
Basın hürriyeti bütün diğer hürriyetlerin üzerindedir diye atıp tutuyoruz.
Gelişmiş ülkelerde, önce; sanatta, eğitimde, müzikte, medyada özgürlükten yana tavırlar alındığını biliyoruz.
Ancak iş Türkiye'de medya özgürlüğüne geldiğine baktığımızda ne yazık ki durumun pek iç açıcı olmadığını da biliyoruz.
*
Yine buradan ülkemizde var olan ciddi bir ihmali dile getirmek istiyorum.
Türkiye'de daha yerel medya mevzuatı yok.
Evet yanlış duymadınız, daha tam anlamı ile işleyen, sağlıklı bir altyapıya sahip, yasalara bağlı, yönetmelikleri olan bir medya mevzuatı yok.

PEKİ YEREL MEDYADA ADALET NASIL SAĞLANIR?
1- Cumhuriyet basın savcılıklarının yazı işleri müdürleri arasında, mutlaka e bağlantı kurulmalı ve aynı isimle gazete çıkarılmasının önüne geçilmelidir.
2- Yerel gazete çıkarmak isteyen kişi ve tüzel kişilerden mutlaka vergi dairesi kaydı istenmelidir.
3- Yazı İşleri Müdürleri mutlaka iletişim fakültesi mezunları olmalıdır. (Böylelikle binlerce iletişim fakültesi mezunlarını da iş imkanı yaratılacaktır.)
4- Günlük gazeteler için en az 3 sigortalı, haftalık gazeteler için en az 2 sigortalı, 15 günlük ve aylık gazeteler için en az 1 sigortalı zorunlu olmalıdır.
5- Periyodunu (günlük, haftalık, onbeşgünlük, aylık) belirleyenler, bunun şartlarını yerine getirmediklerinde, mevkuteleri iptal olunacağı belirtilmelidir.
6- Yerel gazete çıkarmak isteyenlerden mutlaka kira kontratı istenilmelidir.
7- Basın Enformasyon’dan belgesi olmayan, bir kursu bitirmeyenlere izin verilmemelidir.
8- Bir meslek örgütüne, gazeteciler cemiyeti gibi üye olma zorunluluğu getirilmelidir.
6- Seçim dönemlerinde künyesiz ya da çok bilinen isimle gazete yayınlayanlar tespit edildiğinde; hazırlayan ve basanlara yönelik ağır hapis cezaları getirilmelidir.
7- Yerel gazetelerin desteklenmesi için kahvelerde (ruhsat alırken uygulanabilir) zorunlu en az 3 yerel gazeteye abonelik şartı getirilmelidir.
8- Dünyada çeşitli yöntemlerle yerel basına destek verilmekte ve kaynak aktarılmakta. Türkiye'de de Resmi İlan ve Reklam dağıtımlarında adil davranılmalı. Devlet ve belediyeler gibi ekonomik imkanları geniş resmi kurumlar işini hakkı ile yapan yerel yayın organlarına her türlü desteği esirgememeli.
9- Siyasiler kendi medyalarını yaratmaktan vazgeçmeli. Objektif ve tarafsız gazetecilik desteklenmeli. Yaşadığı ülkede, barış, demokrasi, özgürlük, adalet isteyen her birey, işini hakkı ile yapmaya çalışan tüm basın organlarına destek vermeli.... 
*
Sonuç olarak; ilk önce Yerel Medya'ya yapılan üvey evlat bakışı değişmeli. Acilen YEREL MEDYA MEVZUATI ve YÖNETMELİĞİ çıkartılarak, yeni yayın sahibi olacakalara ve hali hazırda yayın organı vasfını yitirenlere bir düzenleme getirilmeli. Mesleği doğru anlamda yapanlar ile yapmayanlar ayırt edilmeli.
Cumhuriyet Basın Savcılıklarına mevkuute için müracaat edenlerden yukarıda sıralanan maddeler (vergi dairesi kaydı, sigortalı elaman, yazı işleri müdürünün iletişim fakültesi mezunu olma zorunluluğu, kira kontratı vb.) bir dosya olarak istenilmeli, dosya şartlarını yerine getirmeyenlere gazete çıkarma izini verilmemelidir….
*
Umarız İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener bu serzenişimize kulak verir  ve diğer siyasilerimiz gibi yapıp eline fırsat geçtiğinde ‘Basın hürriyeti bütün diğer hürriyetlerin üzerindedir’ sözünü kulak arkası yapmaz…
 

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

Yazar Yazıları Haberleri