Türk’ün aklı ya mıçarken, ya kaçarken...

Çok sık rastladığımız durumlardan biridir arkadaşınızın tuvaletten çıkıp "bak demin aklıma ne geldi” diyerek yanınıza gelmesi. Veya camiden namaz kılıp çıkmış birinin yeni bir fikrini dile getirmesi şaşırtıcı değildir. Çünkü buralar sadece kendimizle kalabildiğimiz kısıtlı zamanlarımızdır.

Hepimiz duşa girince bir sürü şey düşünürüz, şarkı söyleriz, hatta biraz daha kalsak kendi bestemizi çıkaracak gibi olmaz mıyız bazen?

Unutmayın ki, Arşimet suyun kaldırma kuvvetini hamam da yıkanırken buldu.

***

Kim demiş, hangi Ata bu büyük sözü (!) bize mal etmiş bilmem. Kesin olan bir şey varsa o da bu sözün sadece Türkler için değil, dünya üzerinde yaşayan herkes için geçerli olduğudur. Hiçbir Atasözü durduk yere söylenmemiştir, fakat bu esprili atasözünü biraz ciddiyetle düşünelim mi?

Neden mıçarken ya da kaçarken?

***

“En iyi devlet, hiç yönetmeyen devlettir” düsturuna sahip Amerikalı filozof ve yazar Henry David Thoreau, birçok yazara ve düşünere ilham veren, siyasi tarihe iz bırakan “Sivil İtaatsizlik” makalesini nerede yazdı biliyor musunuz? Ödemeyi reddetiği vergi borcu yüzünden hapsedildiği cezaevinde...

Kitabında, doğadan koparılan insanın kapitalizmin ve devlet elinde nasıl şekillendiğinden bahseder. Gandi’nin de büyük ilham aldığı bu eser Taoreau’nun baş yapıtlarından biri olmuştur. Thoreau, yaşama ve insana dair sorgulamalarının neticesinde, Walden gölü kıyısına yerleşip ve 2 yıl boyunca doğa ile içiçe yaşadı. En önemli yapıtları arasında yer alan “Walden” adlı kitabını bu sırada yazmıştı.

***

Varoluşçuluk felsefesini başlatan Jean-Paul Sartre, 1940 yılında siyasal eylemleri sebebiyle Almanlar tarafından hapse atıldı. “Sinekler” adlı oyununu burada yazdı. Aynı zamanda varlık ve hiçlik adlı kendi felsefesini açıkladığı yapıtını da burada yazdı. Sartre; “İnsan önceden tanımlanmamış bir varlıktır. İnsan kendi yaşamını ya da tanımını kendi kararıyla verecektir. İnsanın içinde bulunduğu koşullar içinde yaptığı tercihler onun kim ve ne olacağını belirler. Kahraman veya alçak olmak insanın kendi yaptıklarıyla ilgili bir sonuçtur” der.

***

David Thoreau’yu çok etkilemiş olan Ralph Waldo Emerson ise rahiplik görevini sürdürmekteyken bir bunalım yaşar. Biçimsel dinin gerçekliğini yitirdiği kanısına vararak yollara düşer. İngiltere yolculuğundan sonra kendini gezilere ve konferanslara verir. Nietszche’nin övgüyle bahsedip, etkilendiğini itiraf ettiği düşünürlendendir.

***

Yaşadığımız anların değerini bilmeden yaşıyorsak, şartlarımızı daha uygun ve verimli hale getirmeyi beceremiyorsak, hepimizin düşünmekle ilgili ciddi eksiği var demektir!

Ne dersiniz, bizimde artık “kaçarak” bazı şeyleri sorgulamamamızın vakti gelmedi mi?

***

“Eğer felsefemiz ufkumuzun sınırları içinde yer alan her çiftlik avlusunda öten horozu duymuyorsa, gecikmiş demektir. Bu ses ekseriyetle bize kendi uğraşılarımızda ve düşüncelerimizin alışkanlığında paslanmakta ve antikalaşmakta olduğumuzu hatırlatır. Bir kuşun melodisinin marifeti, tüm kederlerden özgür olmasında yatar. Şarkıcı bizi kolayca gözyaşlarına veya kahkahalara sürükleyebilir, ama nerede bizi saf bir neşesi ile uyandıran?”

Sevgiyle kalın

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

Yazar Yazıları Haberleri