Sevişin ama sevişmiyor gibi davranın

Nihayet, duyguları olan, şiir yazan hem de coşkulu şiirler yazabilen, seven, sevişen yani robot olmayan bir siyaset adamı ile tanışabildik. Edebi yönü olan kuvvetli olan kişiler yüreklerinde derin ve yoğun duygular barındırır. Kalplerinde, insana, çiçeğe, böceğe, kurda, kuşa dair aşk vardır. Bu hisleri paylaşmak için de kaleme sarılırlar. Muharrem İnce’nin yeni tanıştığımız bu özelliği onu bana daha yakın hissettirdi. 
Ne yazmış Muharrem İnce; “Delişmen sevişmen, leylek bacaklım, gönül alacaklım...”
“Senin ellerin kadın kokuyor, toprak kokuyor tenin/ Kokun sinsin üstüme, memelerin al al olsun, dökeyim kağıdın üstüne...”
***
Bir mevkiye, makama aday olunduğunda, yapılacak şey rakiplerin gelmişini, geçmişini didik didik ederek, açıklarını arayarak sindirmeye çalışmak oluyor. Özellikle de kadınla/erkekle, aşkla, seksle yıpratılmaya çalışılır insanlar, çalışmalar hep belden aşağı olur. 
Sevişin, ama sevişmiyor gibi davranın...
Yüksek kademelerde görev yapan, ortalarda alim, düşünür olarak dolanan bazı kişilerin, son yıllarda herşeyden tahrik olabiliyor olması, kadınla erkeğin aynı asansörde bulunmasının zina sayılabileceğini dile getirmeleri, hamile kadının yollarda dolaşmasından rahatsızlık duyma durumu, toplu yerlerde haremlik-selamlık uygulamaları ve daha bir sürü akıl almaz görüşlerin ortaya çıkması sayesinde, geldiğimiz en son nokta lirik şiir...
***
Muharrem İnce’nin geçmişte yazmış olduğu “Tatanka”adlı şiir kitabı, bir anda eleştirilenin hedefine oturuverdi. Bu şiir kitabının geliri ise Yalova’ya bir fen laboratuvarı kazandırmış. Şiirleri yandaş medya ortamında, onu incitmek adına müstehcen buldukları satırların altını çizerek yayınlamışlar. Aslında bunun altında yatan sebep, toplumun özgür olmayışı, cinsellik, sevgi, sevişmek gibi bastırılmış duygular elbette. Bu yüzden sadece erotik buldukları satırların altını çizmişler. Oysa, bütün olarak bakıldığında içinde dünya var, globalleşme var, özgürlük var, aşk var...
Bir şiirinde şöyle yazmış; “Yeni dünya düzeni/ Globalleşme/ Özelleştirme/ Sanayileşme/ Öpüşme/ Sevişme/ Enflasyon/ Masturbasyon/ Konut fonu/ Kapama telefonu/ SSK/ Bağkur.”
Bu satırların sadece, “öpüşme, sevişme, masturbasyon” olan kısmının altı çizilmiş. Ayıp bulunmuş! Tabi bu eylemler hiçbirimizin yapmadığı şeyler! 
Sevişin, ama sevişmiyor gibi davranın...
Bunları nasıl olur da ağıza alınmayacak kadar erotik bulmuşlar, gerçekten şaşkınım. Meme kelimesi erotik bulunmuş mesela, e bizim onlarca türkümüz yok mu içinde meme geçen? 
***
Bu arada lirik adı  nereden geliyor, kısa bir bilgi vereyim;
Lirik şiir ve lirik dans, coşku, özlem, tutkuyu içerir. Antik yunanlılarda Lira (Lyra) adında bir enstrüman varmış. Şekli, çatal gibi ve o çatalların birleştiği bir aparatı var. Yukarıdan aşağıya doğru teller sarkıtılıp, bağlanıp sıkıştırılıyor. Bu tarihte bilinen ilk enstrümanlardan ve en ilkellerden biri. Eskiden bütün coşkulu, duygusal şiirleri ve metinleri bu enstrüman sayesinde söylerlermiş. Antik Yunanlılarda, o enstrüman eşliğinde şiirleri ve metinleri okuduklarından adı lirik şiirler, veya lirik metinler olarak adlandırılmış. Bu ismin anası da, Sappho’dur. 
***
Muharrem İnce’nin, “Kıyamadınsa eğer, öp beni ta küçük dilimden, tutunmak için dokunmak gerek, yazmak için sevda, insan için özgürlük gerek, özgürlük için sevda...” diyerek kağıda döktüğü mısralarla yazıma son vereyim. Özgürce, sevda ile, severek hem de daha çok severek yaşayabileceğimiz günlere ulaşmak dileği ile, sevgiyle kalın.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Sevim Güney Arşivi