Siyasetçi ikbal, vatandaş aş derdinde

COVİD-19 ile kol kola bir yılı nerede ise devirdik. Corona virüs ile geçen bu süreçte genelinde ülke genelinde görüldü ki her ne kadar virüs zengin fakir ayırmadan önce yatağa atıp sonra canını aldı. Ancak bu işten en çokta garip gureba ile orta halli yurdum insanı büyük zarar gördü. Yurttaşlarımızı bir yandan lanet olası virüs vurup yıkıyor öldürüyorken öbür yandan adaletsizlik, işsizlik açlık ise perişan etmeye devam ediyor. Siyasetin dünyasi ve gündemi ise günü kurtarmaya dönük. Onlar Anayasadan hukukta değişimden söz ederken, yurttaşlar ödeyemedikleri elektrik, doğalgaz, kira, faturalar ve kredi borçlarının derdinde. İktidar "İnadına yapacağız" avazeleri ile "Çılgın Proje" peşinde. "Ha unutmadan söyleyelim. birde "Lebaleb dolu" kongrelerle dağılan tabanı ve kaçan oyların ardına düşmüş vaziyette. Başta İstanbul olmak üzere yurtta ise milyonlarca insan işsiz, açlık ve sefalet ile boğuşmaya devam ediyor. İşte sosyal tablo içinde sağlığımız da pandemi ile sarsılmaya yok olmaya doğru hızla yol alıyor. Corona virüste bilgi kirliliği, aşı yetersizliği , vaka sayılarıyla oynandığı iddiaları ile bir yıldır evlerine kapatılan 65 yaş üzeri milyoınlar. Evlerde ders yapmaya çalışan milyonlarca öğrenci. Kapatılan yüz binin üzerinde işyeri. Bir o kadar da şirket. Kısaca şu anda Türkiye tablosu budur.

Tepki çeken ayrımcılık

İnsanların yokluktan canına kıydığı , esnafın kısıtlamalardan kepenk açamadığı şu günlerde açlıktan gençler canına kıyarken, kimi gençler AKP kongrelerinde boy gösteriyor hava atıyor.

Bakın Mesafeli oturma düzeniyle bile konser veremezsiniz, oyun oynayamazsınız. Bu AKP il kongreleri ile ilgili olarak “maske var, bir sandalye boş, hes kodlarına bakıldı, ön sıra aşılı, arka sıra şerbetli” açıklamaları sadece toplumun zekasıyla ve bir yıldır verdiği mücadeleyle alay etmektir. Açlıktan dükkan kapatan esnafla, intihar eden emekçiyle alay etmektir. Bu kongre görüntülerine, en büyük itiraz bu partiye oy verenlerden gelmeli. Bu görüntülerden onlar hesap sormalı öncelikle. Ancak " Lebalep" kongrelere tü suçu yıkmak virüsün yayılmasını da sadece buna bağlamak yanlıştır. Ancak bu kötü örnekten yola çıkanlar ülke genelinde de virüsün hızla yeniden artmasına da yol açmaktadırlar.

Covid jeneratörü gibi kongreler

Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, AK Parti lideri şapkasıyla büyük kongrenin Mart sonuna dek yapılmasını istedi bir kere. İl kongrelerinde salonlara binlerce kişiyi üst üste toplayıp kovid jeneratörü gibi çalışmak pahasına olması, bu arada hastalığın yeniden artmaya başlaması fark etmiyor. Kendi koyduğu kovid yasakları Erdoğan’a ve AK Partililere işlemiyor. Bir tek Erdoğan ve

AK Partililere her şey serbest.

Hastalık aşılamaya rağmen artmaya devam ediyor, ne gam? Yeter ki Erdoğan AK Parti tabanındaki sarsıntıları, partinin elde kalan tek marka değerini, kendisini öne çıkararak engellemeye çalışsın.

Tepkisinde de övgüsünde de ılımlı olan Deniz Ülke Arıboğan’ı dahi isyan ettirdi bu durum. “Milyonlarca çalışan, esnaf kan ağlıyor; çocuklar gençler okullarına gidemiyor, toplum ağır travma altında ve herkes pandemi yasaklarının bitmesini bekliyor. Sizi farklı kılan ne?” yazdı. Tamamen katılıyorum. Eşitsizlik cenaze törenlerinde de var. Kovid nedeniyle kaybettiği aile efradı vs üç beş kişiyle yurttaşlat toprağa verip acılarını içlerine gömerken Muhammed Fatih Saraç’ın cenaze törenine Erdoğan başta binlerce kişi katılabildi. YÖK Başkanı Yekta Saraç’ın babası, ilahiyatçı Muhammed Emin Saraç’ın Fatih Camiindeki cenaze töreni. Sıradan vatandaşların cenaze törenlerinde katılıkla uygulanan kovit kısıtlama ve kuralları bu cenaze töreninde geçerli olmamış.

Ne böyle kısıtlama ne böyle ihlal

Yanlış anlaşılmasın, karşı olduğum corona salgını nedeniyle kısıtlamaya gidilmesi değil. Kısıtlama uygulanacaksa, uymayana ceza kesilecekse herkese eşit davranılması. Eşit davranılmıyor. Toplumun bir kesimi kendisinin ve herkesin sağlığı için kurallara uyarken, bir kesimi uymadığı anda cezaya çarptırılırken bir kesimine her şey serbest. Kurallar, onu koyan kişi olan Cumhurbaşkanı ve hükümetince ihlal ediliyor.

İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun Twitter hesabı “Maske, mesafe, temizlik” sloganıyla açılıyor, bakanlığı her pazartesi, hafta sonu kurallara uymayanlara kesilen ceza miktarını duyuruyor. Ama kendisinin de katıldığı kongre salonlarında, Parti toplantılarında ne maske var ne mesafe ne de ceza. Erdoğan’ı görmeye AK Parti kongresine gidenler cezadan muaf. Ama virüsten de muaf mı? Olmadığı, kendisi de her şeyi serbest olan o kalabalıkların içinde duran Sağlık Bakanı Fahrettin Koca’nın açıklamalarından belli.

Mutlak kapanma şart ama

Bilim insanları böyle her hafta sonu sokağa çıkma yasağı yerine bir defalığına iki-üç hafta boyunca tam kapanmanın hem sağlık hem ekonomi bakımından daha iyi olacağını söyleyip durdular. Hükümet dinlemedi. Sonuç ortada.

Yeniden açılım dönemi

Şimdi yeniden açılım gündemde. Eğitimde yüz yüze sınav dönemi ile birlikte belki esnafa da yeşil ışık yanacak. Biz bu hikayeyi okumuş ve yaşamıştık nasıl mı?

Mart ayındaki ilk dalgadan sonra Haziran ayında kademeli açılmalar başlamış ve Eylül ayı sonunda okulların açılması aşamasına geçilmiştir. Sağlık Bakanlığı Eylül ayı için günde 1500 civarında vaka açıklamaktadır. TTB verilerinde ise bu sayı 12 binler civarındaydı.

O dönem için vaka sayılarındaki değişim ve alınan kısıtlama ve açılma kararlarına baktığımızda; 21 Eylül’de İlkokul 1 ve Hazırlık sınıflarının, 12 Ekim’de 2-3-4-8-12. sınıfların 2 gün, 2 Kasım’da 5 ve 9. sınıfların 5 gün yüz yüze eğitime başlaması ile vaka sayılarının arttığı görülmektedir. Şubat ve Mart ayında da benzer bir açılma planı uygulanmaktadır. Şubat ayında 8 ve 12. Sınıflar için sınav kursları açılmış, Mart ayında da vaka sayılarına göre okulların açılması planlanmaktadır. İzmir depremi ve 29 Ekim 4 günlük tatilinin Ege ve Akdeniz illerindeki artış ile uyumlu olduğu dikkati çekmektedir. Yaygın aşılama, aşı kampanyası olarak yapılmadığı için tereddütlü olanların aşılanmama riskleri yüksektir. Şu bir gerçek ki yeni bir dalgaya karşı halen bağışık değiliz. Anket çalışmalarına göre 2020 Sonbahar döneminde 3 milyona yakın kişide COVID-19 tespit edildiğini söylemek mümkündür. 65 yaş üstü nüfus 15 Şubat 2021’den itibaren aşılanmaya başlamış ve iki doz aşılanan kişi sayısı 1 milyonu henüz geçmiştir. Aşılanabilecek hedef nüfus genişledikçe aşılanan sayısı artacaktır ancak hâlihazırda aşılanmış olan 65 yaş üstü nüfusun dahi iki doz aşısı Nisan ayından erken tamamlanmayacak gibidir. Yaygın aşılama, aşı kampanyası olarak yapılmadığı için tereddütlü olanların aşılanmama riskleri yüksektir.,

Yeni açılım saçılım tehlikeli

Prof.Dr. Ahmet Saltık; halen hasta/ölüm sayısının saklandığını belirtereke salgınla ilgili "İllerin 100 binde yeni hasta hızı ile ilan edilen 8100 hasta olanaksız. Gözgöre göre aldatılıyoruz.11 Mayıs sonrası gelen kasırga gibi!" dedi. Normalleşmenin yeni bir faciayı daha gündeme taşıyacağına dikkat çekti. Bir diğer Bilim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Deniz Çalışkan: “Hep şunu söylüyoruz; sadece yurt dışından değil, iller arasında geçiş yaptığınızda da en az 10 gün süreyle yerel halkla temas etmeyin.” çağrısında bulundu.

Bu hafta başlıyor

Bu haftadan itibaren geçilecek kademeli gevşemede illerdeki vaka sayılarının yanı sıra aşılama oranları ve hastanelerin durumuna bakılacak. Her il için farklı olabilecek uygulamayı vatandaşlar hava durumu gibi takip edecek. Yeni sistemin haziran ayına kadar bu şekilde devam etmesi planlanıyor. Gelişmelere bağlı olarak, yaz aylarında yeni bir plan söz konusu olabilecek.

Sağlık Bakanı Fahrettin Koca’nın 1 Mart’tan itibaren geçileceğini açıkladığı kademeli uygulamaya ilişkin altyapı çalışmaları sürerken, il pandemi kurullarının takip edeceği kriterler de oluşturuluyor. İllerin pandemi seviyesini gösteren “Düşük, orta, yüksek ve çok yüksek riskli” kategorilerine geçiş kriterleri oluşturuluyor. Hangi durumda, hangi yasakların kalkacağına ilişkin bu listeler, il hıfzıssıhha kurullarına gönderilecek.

Yapılan çalışmaya göre, bu kuralların değişmesi ve bir ilin başka kategoriye geçişi için belirlenen kriterler bulunuyor. 100 bin üzerinden yapılan vaka sayısı hesabının yanı sıra, aşılama oranı, hastanelerin kapasitesi, yoğun bakımların kapasitesi gibi kriterler de göz önünde bulundurulacak.

İl içi takip ise farklı işleyecek. Her ilçeye yönelik ayrı kararlar alınmayacak. İl, bir bütün olarak değerlendirilecek. İş hareketliliği ve geçirgenlik nedeniyle özellikle metropol ilçeleri birbirinden ayırmak ve farklı kurallar koymanın mümkün olmadığı belirtildi. Ancak vaka patlaması olduğunda bölgesel karantinaya gidilebilecek.

'Hava durumu’ gibi takip

Yurttaşlar, “hava durumu” gibi gidecekleri ilin durumu ile pandemi seviyesini öğrenmek ve yasakları bilmek zorunda olacak. Değişimler, gerekirse bir haftalık, normalde 14 günlük izlemelerden sonra yapılacak. Uzmanlar, yeni uygulanacak sistemin vatandaşlara iyi anlatılması gerektiğini belirtiyor. Yeni sistemin haziran ayına kadar bu şekilde devam etmesi planlanıyor. Gelişmelere bağlı olarak, yaz aylarında yeni bir plan söz konusu olabilecek.

Yasaklar dönemi başlıyor

Her ilde sokağa çıkma yasağına ilişkin saatlere, yaşlı ve gençler için olan ayrı uygulamalara, tercihen kafe ve restoranların açık olup olmadığına bakılması gerekecek.

Bir kişi seyahat etmek istiyorsa, kendi ilindeki kurallara göre takvim belirleyecek ve gideceği yerdeki kurallara tabi olacak. Ancak yaz döneminde ciddi yasaklar olmayacağı hesabıyla, bunun ciddi sorun yaratmayacağı düşünülüyor. Bir ilde sadece merkez ilçe değil, diğer ilçelerde de aynı program uygulanacak. Ancak vaka sayısında ciddi artışlar olduğunda bölgesel karantina uygulanacak. O zaman kurallar farklılaşabilecek. Bakan Koca’nın açıklamasına göre, 100 binde 10’un altındaki iller (düşük riskli) mavi, 100 binde 11-35 arası (orta riskli) sarı, 100 binde 36-100 arası (yüksek riskli) turuncu ve 100 binde 100’ün üstündeki iller (çok yüksek riskli) kırmızı olarak gösterilecek. İl bazında vaka sayıları haftalık olarak yayınlanacak. Böylece o illerde yaşayanlar, açıklanan vaka sayılarına bakarak kısıtlamaların gevşetilip gevşetilmeyeceğini ya da daha da genişletilip genişletilmeyeceğini önceden görecek. Önlemlerdeki değişikliklere 2 haftalık izleme sonrası karar verilecek.

Tablo tersine dönebilir

Bilim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Hasan Murat Gündüz, hava sıcaklığının artmasının insanları rehavete sürüklememesi gerektiğini belirterek, “Özellikle yaz aylarına kadar bu önlemlerimize hiç aralık vermeden, gevşetmeden uygulamalıyız. Yoksa 10-15 gün içerisinde tablo tamamen tersine dönebilir. Siyahken beyaz, beyazken siyah olabiliyor” dedi.

Türkiye'nin en sıcak illerinden olan Adana'da hava sıcaklığı artmaya başladı. Kış ortasında bahar havası yaşanan kentte vatandaşlarda kendilerini parka atıp sıcak havanın keyfini yaşıyor. Ancak korona virüs nedeniyle tüm ülkede hummalı şekilde aşılama çalışmaları sürerken vatandaşların rehavete kapılmasının bütün alınan tedbirleri olumsuz etkileyeceği belirtildi.

Çukurova Üniversitesi (ÇÜ) Tıp Fakültesi Balcalı Hastanesi Başhekimi ve Koronavirüs Bilim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Hasan Murat Gündüz, son birkaç aydır alınan sıkı tedbirler sonucunda yoğun bakımdaki vaka sayılarının yarı yarıya düştüğünü belirtti.

Prof. Dr. Gündüz, “Alınan sıkı önlemlerin etkisini vakaların azalmasıyla da görüyoruz ama bu toplumumuzu rehavete sevk etmemesi gerekiyor. Vaka sayısı azalınca bunların yoğun bakıma girişleri de azaldı. Yoğun bakımdaki doluluk oranı da gerçekten neredeyse yarı yarıya azalmış durumda. Bu aşılama sonuçlanıncaya kadar, toplumun büyük bir kısmı bağışıklık kazanıncaya kadar bizim tedbirleri uygulamamız gerekiyor. Bu hasta sayılarının azalması tamamen tedbir ve kısıtlamaların sonucu. Aşılama takvimi sonuçlanıncaya kadar da bu disiplinden ayrılmamamız gerek” diye konuştu.

Yan etkisi görülmedi

Türkiye'de corona virüsü aşısı olanlarda olumsuz bir yan etki görülmediğini de belirten Prof. Dr. Hasan Murat Gündüz, “Aşıdan sonra çok ciddi bir yan etki görmedik kendi merkezimizde. O nedenle güvenli şekilde kullanmaya devam ediyoruz” dedi.

Şu an uygulanan inaktif aşının diğer aşılara göre avantajlı olduğunu ve aşı olan kişinin corona virüsüne yakalandığında hastalığın ağırlaşmasına engel olduğunu kaydeden Prof. Dr. Gündüz, şunları söyledi: “Türkiye'de uygulanan aşı aslında inaktif geleneksel bir aşı. Bu aşının diğer oluşturulmuş aşılara göre daha avantajlı olduğunu biliyoruz. Bununla ilgili dünyanın değişik yerlerinde çalışmalar yapılıyor. Türkiye'de de çalışması devam ediyor. Brezilya yüzde 50 civarında etkinliğini açıkladı ancak biz bu çalışmaya baktığımızda aşılanıldığı halde hasta olanların hastalığını çok hafif geçirdiğini, ağır olmadığını hiç bunlardan ölüm olmadığını görüyoruz. Bu aşı hastalığı korumakta. Çok yüksek etkisi olmasa bile hastalığın ağırlaşmasına engel oluyor. Bu nedenle önemli olan da hastalıktan insanların hayatını kaybetmemesi. Türkiye sonuçları yakında açıklanacaktır diye umuyorum.”

Artan bulaşa dikkat

Mutant virüslü hasta ile normal korona virüslü hastanın aynı tedaviyi aldığını anlatan Prof. Dr. Gündüz, “Bu virüslerin bulaşıcılığı çok yüksek. Toplumu kısa sürede çok çabuk etkileyebilir. Ülkemizde vaka sayılarının azalması toplumu rehavete sürüklememeli. Mutantın olması tam tersine rehavet bir yana önlemleri biraz daha sıkılaştırmak anlamına geliyor. Toplumun yapacağı en önemli şey. Mutant virüs varken önlemleri sıkılaştırmak” ifadelerini kullandı.Mutant virüsü alan kişinin temaslılarının da aynı şekilde izole edildiğini kaydeden Prof. Dr. Gündüz, bulaşıcılığı 3-4 kat fazla olan bu virüse karşı vatandaşların önlemlerini de 3-4 kat artırması gerektiğini söyledi.

Rehavet salgını tetikler

Hava sıcaklığının artmasının insanları rehavete sürüklememesi gerektiğini de anlatan Prof. Dr. Gündüz, “En büyük tehlike burada. Toplumun aşılanıyor olması bir anda tamamen aşılandığı anlamına gelmez. Aşılanmanın henüz tamamlanmaması ve bu bulaşıcılığı çok yüksek olan mutant virüslerin ortaya çıkması bu rehavetin önlenmesi gerektiğini gösteriyor. Mümkün olduğu kadar özellikle yaz aylarına kadar bu önlemlerimize hiç aralık vermeden, gevşetmeden uygulamalıyız. ifadelerini kullandı.

RİSKLİ İL SAYISI ARTTI

TTB II. Başkanı Doç. Ökten: "Riskli il sayısı arttı, toplumun yüzde 60'ı aşılanmadan normalleşme konuşulamaz" dedi. TTB II. Başkanı Doç Dr. Ali İhsan Ökten, Koronavirüs salgınıyla mücadelede kademeli normalleşmenin başlayacağı 1 Mart'ın normalleşme için erken olduğunu söyledi. Doç. Ökten, “Vaka sayımız 6 bin 500’lere inmişken yeniden 9 binlere çıktı. Günlük iyileşen vaka sayımız da istenilen düzeyde değil. Kırmızı alarm dediğimiz yüksek riskli il sayısı 9 ilden 12 ile çıktı. Durum böyleyken normalleşmeye geçmek için henüz erken” dedi. Ökten, toplumun yüzde 60'ının aşılanmadan normalleşmenin konuşulamayacağını söyledi. Ökten, son günlerde vaka sayılarının artığı Karadeniz bölgesinde ise tedbirlerin artırılması gerektiğine vurgu yaparak, "Türk Tabipleri Birliği olarak salgının başından bu yana illere göre vaka durumlarının açıklanması ve ona göre önlemlerin alınması gerektiğini vurguluyoruz. Yüksek riskli yerlerde önlemler daha da artırılabilir. Her durumda bizim tedbirleri elden bırakmamamız lazım. Karadeniz bölgesindeki vaka artışlarının en büyük nedeni AK Parti kongrelerindeki kalabalık aslında. Herkese yasak olan kongrelerin iktidara açık olması o bölgede vaka sayılarının artmasına neden oldu" diye konuştu.

NORMALLEŞME

SÖZ KONUSU DEĞİL

İktidarın 'normalleşme' adımlarını ekonomik nedenlere bağlayan ve "Şu an siyaset ve ekonomi, insan sağlığı ve bilimin önüne geçmiş durumda" diyen Doç. Dr. Ökten, şöyle devam etti:

"Eğer normalleşmeye geçilmek isteniyorsa aşılama hızının artırılması gerekiyor. Daha yeni 8 milyonu biraz geçti. 83 milyon düşünüldüğünde toplumun sadece yüzde 10’u aşılandı. Dolayısıyla toplumun yüzde 60’ı aşılanmadan normalleşme konuşulamaz. Aksi takdirde riskli duruma düşebiliriz. Bir diğer risk ise mutant virüslerdeki artışlar. Bulaşıcılığı yüksek olan mutant virüsün şimdilik nereye doğru evirileceğini bilmiyoruz. Hepsi düşünüldüğünde normalleşme erken. Öncelikle Karadeniz bölgesinde tedbirlerin daha da artırılması gerekir, aşılama hızı artırılmalı. Tabi bu önlemler çerçevesinde sosyo-ekonomik tedbirlerin de alınması gerekiyor"

Ökten, okullarda yüz yüze eğitime geçmesine ilişkin de "Yüz yüze eğitimi önemsiyoruz. Öncelikle öğretmenlerin aşılanması hızlı bir şekilde tamamlanmalı ve okullarda fiziki ve hijyen koşulları sağlanmalı. Ancak bu durumda okulların açılmasına geçilebilir" ifadelerini kullandı.

TEST SAYISI DÜŞTÜ!

TTB Aile Hekimliği kolu Başkanı Dr. Sibel Uyan, TTB Aile Hekimliği Kolu olarak pandemiyle mücadele ederken birinci basamak sağlık hizmetinde karşılaştıkları gerçekleri, bilimsel verilere dayandırmak ve daha görünür kılmak amacıyla bu anket çalışmasını hazırladıklarını söyledi.

Dr. Şebnem Korur Fincancı, Sağlık Bakanlığı’nın şeffaflıktan yoksun yaklaşımı nedeniyle sahadan veri almak zorlaşmış ken “Aile Hekimliği Pandemi Anketi”nin bu ihtiyacı gideren önemli bir çalışma olduğunu belirtti. Test sayılarının son bir ayda %28 oranında düştüğüne, buna karşın vaka sayısının giderek arttığına dikkat çeken Korur Fincancı, bu koşullarda bir açılma tartışmasının yürütülemeyeceğini dile getirdi. Dr. Kazım Doğan Eroğulları, birinci yılı dolarken pandemiyle mücadelede kamu idaresinin sağlık emekçileri kadar çaba göstermediğinin altını çizdi. Eroğulları, gerek tedbirler gerek aşı programı konularında aktardıkları sorunlara, sordukları sorulara, dillendirdikleri taleplere yanıt alamadıklarını ifade etti.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Oktay Apaydın Arşivi