Tacizler ve suçun şahsiliği...

Suçun ve cezanın şahsiliği ilkesi ceza hukukunun en önemli ilkelerinden biridir.
Bu kural gereğince, kişi ancak kendisinin işlediği fiiller nedeniyle sorumlu tutulabilir, başkasının işlediği fiillere iştirak etmedikçe sorumlu tutulamaz.
Suç kişiseldir.
Suçu işleyenden başkasını suçlayamazsınız.
Suçludan başkasını cezalandıramazsınız.
Suçlunun annesi, babası, kardeşleri, akrabaları, bağlı olduğu üçüncü kişiler hukuk önünde suçtan etkilenemez.
Kanunlar, suç ve cezaların şahsiliği ilkesinin vücut bulması için birçok mekanizma öngörmüştür.
Uygulamada, sahada, avukatların, kolluk görevlilerinin ve yargı organlarının uygulamaları açısından bu ilkenin uygulandığını gözetmeleri gerekir.
Suçun bireyselliği tartışılabilinir mi?
Her ne kadar hukuk 'Suç şahsidir' dese de arada bir suçun işlenmesinde ailenin ve çevrenin etkisinden de yola çıkarak bu tezi tartışmaya açanlar da yok değil.
Eğitim.
Yetiştirme biçimi.
Beslenme.
Çevre.
Ekonomik etkenler v.s.
Tabi ki suçluyu etkileyen nedenler olabilir.
İyi de kişi şayet suç işlemeye meyilli değil ise bunlar neden olmamalı.
Zira Türkiye gibi ülkelere baktığınızda bu nedenler toplumun en az yarısından fazlasında sorun olabilir.
O halde toplumun yarısının suç işleyeceğini düşünebiliyor musunuz?

Hepimiz suçlu adayı sayılırız
Aslında her insan potansiyel suçlu adayıdır.
Toplum veya sebepler sadece tetikler ama kişi kendini kontrol edebilirse suçlu tarafı     ortaya çıkmaz.
Ve her insan kendini kontrol edebilir aslında, yaşadığı hayatı kendisi seçer ve yaratır.
Sadece hayatının kötü olan kısmını başkalarına mal eder, bütün hatalarına başkalarının neden olduğunu savunur.
Bu da suçluluk psikolojisiyle suçu üzerinden atmanın bir yoludur.

Tacizler, Cinsel ve Fiziksel İstismarlar!
Kişinin; bedensel, zihinsel ve duygusal sınırlarını tehdit edici davranışlar taciz olarak nitelendirilmektedir.
Bireysel şiddet biçimi olarak kabul edilen taciz, toplumda güç ve yardım kaynakları kısıtlı olan kişiler (kadınlar, çocuklar, yaşlılar, sakatlar, homoseksüeller, travestiler, azınlıklar gibi) içinde yaygınlık         göstermektedir.
Tacizin kaynağını; sevgi, sahiplenme, koruyuculuk aksine güç ve kontrol oluşturur.
Taciz eden kişinin tek amacı karşısındakini kontrol etmek ve onu etkisi altına almaktır.
Taciz; kişinin benlik değerini, kendine olan saygı ve sevgisini, ve kendini algılayış     biçimini ciddi biçimde tahribata uğratır.
Taciz edilen kişi kendini değersiz ve     umutsuz hisseder.
Korku ve endişe içinde giderek daha fazla içe kapanmaya başlar.
Bu duruma eşlik eden utanç ve suçluluk duyguları ise kişinin kendini çevresinden soyutlamasını, yalnızlığını ve ümitsizliğini tehlikeli boyutlara taşır.
Fiziksel taciz.
Cinsel taciz.
Sözel taciz.
Maddi taciz.
Duygusal taciz.
Unutulmaması gerekenler, taciz ancak taciz edilen kişi psikolojik ve gerekli durumlarda kanuni yardım aldığı takdirde engellenebilir.
Taciz eden kişinin değişiminden önce kişi kendi “destek sitemini” oluşturmalı ve kendini “güvence altına” almalıdır. Çünkü kimse, istemedikçe değişmez.

Her meslekten çıkıyor...
Peki nerden çıktı bu yazı değil mi?
Aslında biryerden çıkması gerekmiyor.
Sanat.
Spor.
Siyaset.
Hayat yazdığımıza göre bu başlıkta bir yazı da pekala yazabiliriz.
Ancak bu günlerde üst üste taciz olayları duyuyoruz.
Medya dünyasından, siyaset dünyasından, spor dünyasından, eğitim camiasından, toplumun her kesiminden gün geçmiyorki, çocuklara karşı cinsel istismar ve taciz     suçlamaları ile göz altılar olmasın.
Tutuklamalar olmasın.
Kuşkusuz suçlu suçu ispat edilene kadar masumdur.
Ancak biz basın mensuplarına çok şekilde ihbar ve şikayetler gelmekte.
Şu ünlü siyasinin akrabası şu suçtan dolayı tutuklandı.
Şunun iş yerinde şunlar oldu, v.s.
Arkadaşlar, yazımızda bahsettiğimiz gibi birincisi suç şahsidir, akrabası ünlü bir iş adamı, spor adamı, siyaset adamı olsa da o kişinin düştüğü durumun haber değeri yoktur.
Ne zamanki hukuk önünde o suç ile ilgili suçlanan kişinin suçu kesinleşir o zaman kamuoyunu bilgilendirmek adına tabi ki olayı haberleştirmek bizlerin görevi...
Ancak; sırf kimlik akrabalığı var diye, birisi bir suç işlemişse – veya bir suçla suçlanıyorsa...- onunla bağlaştırarak başkalarını, yargılamak, linç etmek, suçlamak kesinlikle doğru değildir...
Unutmayalım, size yapılmasını istemediğiniz şeyleri başkalarına yapmayınız...

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Mehmet Mert Arşivi