Tanal, levrek derdinde millet geçim derdinde

Bugün Gazete Damga'yı eline aldığınızda üçüncü sayfanın manşetinde Fatih'te yaşanan bir drama tanıklık edeceksiniz. 4 kardeş aynı evde yaşıyorlar. 4 kardeşten birisi müzik öğretmeni, birisi sara hastası, birisi kuryelik yapıyor ve bir diğeri de çalışamayacak kadar hasta. İstanbul'da ay sonunu getirmek telaşında olan milyonlarca insandan biri olan bu 4 kardeş nihayetinde; ay sonunu getirememeye, geçinememeye başlıyorlar...
Borçlar büyüyor, maaşa haciz geliyor, faturalar birikiyor; ve nihayetinde insanlar “geçim telaşından” kurtulmak adına ölmeyi tercih edecek kadar gözlerini karartıyorlar...
Fatih'teki 4 kardeşten geriye kalansa kah Damga'da kah diğer gazetelerde okuduğunuz haberler olacak ve bu 4 kardeşin dramı diğer tüm acınası hadiseler gibi unutulup gidecek... Amaaaa! Biz ne kadar unutmak istersek isteyelim; Türkiye'de insanlar geçinememek noktasında bir hayli dertli!
Üniversite mezunu işsizlerin sayısı milyonları aşıyor. İşten çıkarılan insan sayısındaki artışı ise hatırlatmaya bile gerek yok. En basiti şöyle bir kendi çevrenize kendi mahallenize kendi komşularınıza bakın. Şayet; sırça köşklerde veya fildişi kulelerinde konaklamıyorsanız; Türkiye'deki maddi cinnetin geldiği boyutları oldukça sağlıklı bir şekilde değerlendirebilirsiniz.
İnsanlara sorun; borcunuz var mı diye? Muhtemel bu soruya 10 kişiden en iyi ihtimal 2'si, bir ihtimal ise 1'i yok diyecektir. İnsanlar; sade ve tekdüze bir hayat yaşamak isterken artan pahalılık, ellerine geçen paranın değer kaybetmesi sebebiyle olmadık durumlara sürüklenebiliyorlar. Henüz bu sabah elimde telefon sosyal medyada gezerken Avcılar Marmara Caddesi'nde esnaflık yapan Mustafa Açıkgöz'ün bir Facebook gönderisine rastladım. Cadde üzerinde boşalan dükkanlardan birinin fotoğrafını çekerek şöyle yazmış;
“1 aydır evimden işe gidene kadar kapanan dükkan sayısı 22... Sadece benim gördüğüm bildiğim bu. Yazık çok yazık. Devlet, siyasetçiler artık devlet büyükleri kavga etmeyi bıraksınlar vatandaşına yardımcı nasıl olabilirim onu düşünsünler onu bulsunlar artık insanlar maddi deprem geçiriyor inanılmaz derecede saygılar...”
Bu gönderiyi gördükten hemen sonra Fatih'te geçinemedikleri için yaşamlarını yitiren 4 kardeşin dramına tanıklık ettim. Şöyle bir üzüldüm, şöyle bir dertlendim, Orhan Veli misali alıp da başımı uzaklara gidesim geldi ama heyhat...
Bütün bu manzarasızlık karşısında öfkelenip, bir şey söylemek yerine; sefayı tercih edenleri görünce de isyanımın yönü değişti. Seni ne mi kızdırdı diyeceksiniz; tabii ki Mahmut Tanal...
Mahmut Bey, 31 Ekim 2019 tarihinde Twitter hesabından bir tweet atmış ve meclis lokantasındaki balığın fiyatının pahalılığından dem vurmuştu. Hiçbir noktasına virgülüne dokunmadan kendisinin attığı o tweeti şuraya iliştireyim. Bakın ne diyor;
“Kızılay’ın göbeğinde balık restoranında deniz levreğinin porsiyonu 37.5 TL. Yanında ayrıca salatası, ekmeği vs. veriliyor. TBMM Üyeler Lokantası’nda ise deniz levreği porsiyonu 48 TL. Salataya, ekmeğe     ayrı ücret alınıyor. Demek ki 'Meclis’te her şey ucuz' değilmiş...”
Mahmut Tanal'ın attığı bu tweeti okur okumaz yüzünüzde beliren ifadeyi çok iyi anlayabiliyorum. Eh be Mahmut Bey, meclis lokantasında bir levreye 48 lira vermek zorunda oluşunuz, meclis lokantasının çok da “ucuz” olmayışı ne yalan söyleyeyim yüreğimi parçaladı!
Atanamadığı için intihar eden gencecik öğretmen adaylarından, işsizlik sebebiyle geçinememek sebebiyle hayatına son veren insanlardan, Fatih'teki 4 kardeşten ve daha nice parasızlık münasebetiyle yaşamlarını noktalamak zorunda kalan insanlardan özür dileyerek bir teklifte bulunmak istiyorum...
Bence levreğin meclis lokantasındaki bu denli pahalılığı gerçekten üzerinde durulması gereken bir mesele. Yani ana muhalefet partisinin milletvekili olarak bırakın ülkedeki işsizliği, sıkıntıları, dertleri meclis lokantasındaki tüm yemeklerin fiyatlarını tıpkı levreğin fiyatı gibi toplumun gözleri önüne serin... Serin ki; “Yaaa bizim ki de dert mi kardeşim” diyelim. “Bizim elektriğimiz kesilmiş, maaşımıza haciz gelmiş, Sefiller romanı yanımızda halt etmiş falan boşver. Baksana oy vererek meclise gönderdiğim vekilim levreği pahalılıktan dolayı yiyemiyor” der; bir nebze olsun acımızı hafifletiriz.
 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Anıl Boduç Arşivi