"Ayasofya esaretten kurtuldu. Danıştay kararı verdi. Fatih Sultan Mehmet Hanımız bizi affet. Senin mirasına 86 yıl esaret yaşattık" diyebilmek bir cahilliktir.

Ki daha ortaokul düzeyinde ki bir çocuk bile Fatih’in şehrini Mondros mütarekesiyle ingilizlere teslim edeni, Kıbrıs adasının 98 bin altına ingilizlere verip 12 Temmuz 1878 de adaya ingiliz kraliyet bayrağının dalgalandıranın kim olduğunu bilirken sizin Fatih'in şehrini İngilizlerden kurtarıp Fatih'in ruhunu muaazzez kılanın Atatürk olduğunu bilmemeniz çok enteresandı.

Oysa ki Sayın Erdoğan "Ayasofya Camii olarak açılsın" diye seslenen vatandaşlara "Siz önce Sultanahmet'i doldurun sonra bakarız" derken.
Bugün o aynı Ayasofya'nın 18 yıl sonra esaret altında olduğumu gelivermişte akıllarına.

Ki işin asıl tuhaf tarafı Yunan Pontusçuların Ayasofya’yı kültürel değeri olduğu için müze yapan Atatürk’e olan düşmanlığını anlarımda Türk olan birinin Atatürk Aleyhine İşlenen Suçlar Hakkında Kanun maddesinin kaldırılması için eline “Sıra 5816’da” yazılı döviz alan kişiyi anlamam asla mümkün değil.
Çünkü bu ülke Atatürk, silah arkadaşları ve daha ağzı annesinden emdiği süt kokan çocuklardı o bizlere üzerinde namaz kılabileceğimiz, ibadetimizi özgürce yapabileceğimiz 783 bin 562 kilometre karelik koskoca Türkiye Cumhuriyeti Devletini bırakan.

Ve bence asıl konu Ayasofya'dan ziyade "batı bizi kıskanıyor" mantığı gibi Batı bizi Ayasofya’yı cami yaptığımız için hedef alıyor" olabilir. Çünkü hem ekonomik hemde politik açıdan sıkıntı büyüktü ve olası yurt dışı eleştirilerine karşın topluma bunun siyasi değil dini bir hamle olduğu vurgusu yapılarak halkın tepkisini ekonomi ve işsizlik yerine başka yöne çekmek olabilir diye düşünüyorum.