Tavşan aday tiplemesini siyaset dünyamıza 2007 yılında gerçekleşen Cumhurbaşkanlığı seçimleri öncesi CHP Lideri Deniz Baykal kazandırdı.
Sonraları pek duymasak da bu tanımlama her daim kendini gösterir oldu.
Yaklaşan Mart 2019 yerel seçimleri öncesi bazı ilçelerdeki aday adaylarına baktığımızda 'tavşan adaylar' o kadar kendilerini belli ettiriyorki, anlamak için tilki olmaya hiç gerek yok.
Biraz daha açalım mı 'tavşan aday' tiplemesini.
Tavşan atletten yola çıkılarak siyasi dünyamıza uygulanmıştır.
Tavşan atletlerin amacı yarışı tamamlamak değil, belli bir mesafede hızla koşup daha sonra geri kalarak gerçek yarışmacılara bir nevi gaz vermektir...
Yarışın başında en öne geçip enerjisi bitene kadar koşan, amaçları yarışı bitirmek olmayıp arkadan gelen daha güçlü atletlere yol açan tavşan atlet benzeri, tavşan aday adayları da çoğu zaman benzer yöntemlere girerler.
***
Düşünün bir kere, o da biliyor ki beni kimsenin aday yapacağı yok.
Hadi hasbel kader aday oldu, seçimi kazanacağı yok.
Hadi seçimi kazandı, belediyeyi yöneteceği yok.
İşte bu tipler ne yazık ki aynaya bakmadan, birkaç kişinin de dolduruşuna gelerek aday adaylık dosyasını parti yönetimine     sunuyor.
Sonra sosyal medyada birkaç paylaşım.
Birkaç afiş.
Toplantı.
Kahvaltı.
Yemek.
Sonunda bir bakmışsın kendi bile aday olacağına veya aday olursa seçimleri alacağına inanmaya başlamış.
Sonrası ise malum.
***
Karşılaştığı ilk şokta kendisine gelmeler.
Dün o 'senden daha iyi aday mı bulacaklar' dolduruşunu yapanların bu defa 'Oğlum/kızım tuhafsın vallahi, seni aday yaparlar mı' tavırları ile karşılaşınca anlar ki aslında daha önceki söylemler gerçekçi değilmiş.
Bir anda neye uğradığını şaşıran 'tavşan' her ne kadar istekli olmasa da, masumane bir tavırla bu defa; 'İyi de şimdi ne yapayım' sorusunu sormaya başlar.
Onu 'tavşan aday' olarak hazırlayanların önerileri cepte hazır; 'Ne olacak, görmüyor musun, bundan daha iyi aday mı bulacağız. Hem sen de desteğini açıkla belki mecliste falan sana yer verir.'
Bu öneriyi her ne kadar sıcak bulmasa da garibim tavşan ne yapsın.
Çıkmıştır bir defa ortaya ve teslim olmuştur 'tilkilerin' oyununa.
İşte böyle, her seçim öncesi siyasi simsarlarca hazırlanan bir tavşan aday daha görevini layıkıyla yerine getirerek siyasi tarihimizdeki yerini alır...

***
Bir bilgilendirici yorum daha...
Yerel seçim öncesi, köşe yazılarımıza gelen makul ve mantıklı yorumlarınızı yayınlamayı sürdüreceğiz. Haklısınız bazı yorumlarda isim yok. Ancak web sitemizde mail ve iletişim bilgileri mevcut olduğundan, içerisinde hakaret ve küfür olmayan tüm yorumlara yer vereceğiz. İşte onlardan birisi.

‘BirTakipçiniz’ başlığın altında şu yoruma yer vermiş:
Mehmet bey, Siyaset (Zenginleşme-Servet edinme) yeri olmamalı. Malesef belediye denince aklımıza hep (Rant-imar yolsuzlukları ve rüşvet geliyor) Belediye başkanı ve Meclis üyelerinin maaşları belli,maaşıyla yetinecek ve iş takibi yapmayacak,hak ve hukuktan ayrılmayacak insanları özledik.Kısacası(namuslu adam) Özellikle AK partiden kim aday olur sorusu var ya (Seçmen,genel seçimlerde çoğunlukla Ak partiye oy verirken, yerel de vermeme sebebi işte tamda Burdur) Karşısına aday olarak çıkanlara bakıyor, sonra dönüp birde çevredeki ak partili belediyelere bakıyo ve KORKUYOR. Evet resmen korkuyo. Büyükçekmecede acaba Esenyurt vb gibi yağmalanır mı diye korkuyo ve bu yüzden OY vermiyor. Ak Parti sizin saydığınız isimlerin haricinde, Topluma güven verecek, isim bulabilirse seçimi kazanır, Yoksa kaybetmeye devam eder...

Tilki'yi kim getirdi?
Madem bugün köşemizde tilki ve tavşanlardan bahsediyoruz.
O halde bir soru soralım ve köşe yazımızın yorumlarına gelecek cevapları da bir sonraki yazımızda paylaşalım...
Önceki gün gerçekleşen Büyükçekmece Belediye Meclis Toplantısını yöneten meclis üyesi Coşkun Tanış, Cumhuriyet Bayramı konserinde sahne alan Aleyna Tilki için belediye kasasından tek kuruş çıkmadığını ve cumhuriyet sevdalısı bir kişinin sponsorluğunda bu konserin gerçekleştiğini söylemiş.
Sorumuz şu; kim bu sponsor?
İş adamı mı, siyasetçi mi, spor adamı mı?
Zira genelde bu tür sponsorların altından bazı tilkilikler çıkıyor da, sanırım bilme hakkımız var...!