Tencere boş cüzdan boş!

Çok değil beş on yıl önce birileri çıkıp ; "Ev yok. Kiralar çok pahalı. Faturalar çok pahalı. Çarşı - pazar - market çok pahalı" dese "Hadi oradan" derdik değil mi ? Fakat aradan geçen 20 küsur yılın ardından AKP iktidarında tüm bunlara ek olarak artık. Milyonlarla sayısı ifade edilen "Sessiz istila" olarak adlandırılan göçmenler kabusu, beraberinde getirdiği sorunlar ilk sırada. Sağlık hizmeti yetersiz. Kentler bunaltıcı. Eğitim kalitesi düşük. Yaşam kalitesi dipte. İşsizlik korkunç. Alım gücü çok düşük. İnsanlar hayal kuramıyor. Gerçek insanların yaşadığı gerçek hayat.Türkiye'de acı ama gerçek olan yaşam tablosu budur. Bunu yok sayarsanız o da sizin bileceğiniz bir konu. Bu ülkenin 60 milyon nüfus açlık yoksulluk sınırı ve altında yaşıyor. 15 milyon kişi mutlak desteğe muhtaç, geri kalanı da bunların sırtından malı götürüyor. Kısaca bir şarkı nakaratı vardı ya "Adaletin bu mu Dünya..."
 

Meyve bile haram oldu
Bu bereketli toprakları bu güzelim yurdu, o güzelim tarlaları nasıl yok ettik anlamıyorum. Nasıl buğdaya, bırakın onu yahu samana muhtaç kaldık be. Saman ithal eden ülke olduk. Geçende Trakya'da bir kamyon saman taşıyan şöförün konuşmasına tanıklık ettim. "Balyası" 25 lira diyordu. Bir başka şöför ise "Antalya'dan taş yüklesem. İstanbul'da 15 liradan aşağı satamam zarar ederim" diyor. Öyle gerine gerine övüne övüne AKP iktidarının Türkiye'yi 20 yılda getirdiği nokta budur. Hal böyle iken esnaf hem kan ağlıyor hem yol göstermeye çalışıyor. Bir esnaf, “Bu mazot 10 liraya düşmeden enflasyonun düşme şansı yok. Meyve lüks oldu. Herkes, önce karnını doyurursa sonra meyve alıyor” dedi. Başka bir esnaf, “90’lı yıllara dönüyoruz. İleriye gideceğimiz yerde geriye dönüyoruz. Hep geriye. Şu anda bütün esnaf zarar ediyor” diye konuştu. "Kayısıya 12 lira yazıyoruz" diyen bir esnaf maliyeti ise "Geçen sene ne kadardı, 7-8 liraydı. Ciddi masraflar arttı. Kasa 8 bin lira oldu. Nakliye masrafı, işçilik masrafı ve ambalaj masrafı üründen fazla tutuyor. 30 lira mazot. Para sayma makinesinden daha hızlı sayıyor pompalar. Verginin vergisini alan kaç tane ülke var. Sadece 17 bin lira nakliye ödüyoruz. Siz bir ürünü bedava alın, taş koyun içine, 5 bin lira maliyeti var. Meyve lüks oldu. Herkes, önce karnını doyurursa sonra meyve alıyor."
Aslında esnfaın geçen sene üreticiden aldığı fiyatla bu sene aldığı fiyat aynı ama maliyetlerimizi 2,5-3 katını buluyor. Bu ülkede çiftçi kazanmıyor, bu kadar maliyetle sizin elinize de çok fazla bir şey kalmıyor, Soralım o zaman "Peki kime gidiyor bu kazanç? Bu maliyetleri kim azdırdıysa ona gidiyor.

 

Hükümet uyutmak istiyor
Hükümet, ‘bir uyusak’ diyor. Vatandaş, ‘şu kabustan bir an evvel uyansak’ diyor. Hal esnafı; meyve-sebze fiyatları almış başını gitmiş. ‘Geçen senenin yarısı kadar meyveyi zor satabiliyoruz’, diyorlar. Ama baktığınız zaman; satış fiyatları geçen senenin iki katı, üç katı. Vatandaş meyve alamıyor. Alabilirse sebzeye yükleniyor. Ulaştırma masrafları çok yüksek. Ambalaj masrafları çok yüksek. Üreticinin eline bir şey kalmıyor. Meyveyi, sebzeyi toplama masrafları çok yüksek. Tarlada mazot yüksek, ilaç yüksek. Üreticinin eline bir şey kalmıyor. Haldeki esnafın eline bir şey kalmıyor. Pazarcılar, marketçiler onlar da dertli. Onlar da ‘bizim elimize hiçbir şey kalmıyor’ diyor. Dolayısıyla; ‘Bunlar kime gidiyor’ dediğiniz zaman; işte bunlar yanlış politikalar sonucunda başkalarının, hiç ilgisiz ceplere gidiyor. Kimse kazanmıyor. ‘Faiz sebep, enflasyon sonuç’ dediler. Hayat pahalılığını, enflasyon canavarını hortlattılar. Şimdi bugün baktığımız zaman insanlarda hiçbir şey alacak güç kalmadı. Tencere boş, cüzdan boş. Sıkıntı büyük. Ama herkeste bir umut var. Herkes de diyor ki, ‘bu iş bitecek. Bu kabustan uyanacağız, artık geliyor gelmekte olan’ diyor. Bunlar Nasreddin Hoca'nın borç ödeme fıkrasına benzer sözde bir model uydurdular. Faiz düşecek, TL değer kaybedecek, rekabet gücü artacak, dış açık kapanacak, rezervler artacak, TL güçlenecek, enflasyon da düşecekti.

 

Ekonomi modeli çöktü ama
Ama bu sözde model daha yılın yarısına gelmeden patladı. Dış ticaret açığı bu yılın ilk beş ayında yüzde 136 artarak; 43,2 milyar $’a sıçradı. 2022 için belirlenen dış ticaret açığı hedefinin yüzde 83,4’ü daha yılın ilk beş ayında gerçekleşti. Milleti ezip, geçen durduk yere patlatılan enflasyon da cabası. Dış ticaret dengesindeki bozulma, sadece küresel enerji fiyatlarındaki artışla açıklanamaz. Nitekim ilk beş ayda enerji hariç dış ticaret açığımız yüzde 48,2 artarak 9,3 milyar dolara ulaştı. Dış ticaret dengemiz ve rekabet güzümüz değeri pul olmuş Türk Lirasına rağmen düzelmiyorsa, sözde modelin uygulayıcıları şapkayı önlerine koyup, düşünmelidir. Türkiye’nin imalat sanayi ihracatında yüksek teknolojili ürünlerin payı yüzde 3’ün bile altına gerilemeye başladı. Orta-yüksek teknolojili ürünlerin imalat sanayi ihracatı içindeki payı yüzde 33’ün altına gitti. Bakın Dostlar ! Bu alarm veren bir tablodur. Türkiye üreterek zenginleşecekse, dış ticaret yaparak refahını artıracaksa, yeni küresel koşulları da dikkate alarak, bu üretim yapısını mutlaka dönüştürmek zorundadır. Bu çok boyutlu ve bütünleşik bir stratejinin uygulanmasını gerektirmektedir. Ama metal yorgunu, çürümüş bir iktidar bunları yapamaz.

 

İstanbul’un enflasyonunda yeni rekor
İTO, İstanbul'da yıllık tüketici enflasyonunun haziranda yüzde 94,19 ile son 24 yılın zirvesine yükseldiğini açıkladı. Buna göre, perakende fiyatları yansıtan ve 2022 Mayıs ayında yüzde 5,84 artış izlenen İstanbul Ücretliler Geçinme İndeksi, 2022 Haziran ayında da yüzde 4,03 oranında yükseldi. 2022 Haziran ayında bir önceki yılın aynı ayına göre değişim oranı yüzde 94,19, yıllık ortalama değişim oranı ise yüzde 48,44 olarak gerçekleşti. Hazirandaki yıllık yüzde 94,19’luk artış, son 24 yılın en yüksek enflasyonu olarak kayıtlara geçti.
Haziran 2022'de perakende fiyatlarda bir önceki aya göre; ulaştırma ve haberleşme harcamalarında yüzde 5,16, konut harcamalarında yüzde 5,06, kültür eğitim ve eğlence harcamalarında yüzde 4,55, gıda harcamalarında yüzde 3,79 artış izlendi. Sağlık ve kişisel bakım harcamalarında yüzde 3,72, ev eşyası harcamalarında yüzde 3,57, giyim harcamalarında yüzde 2,12 ve diğer harcamalar grubunda yüzde 0,52 artış gözlendi.

 

Toptanda artış yüzde 90
Öte yandan, toptan fiyat hareketlerini yansıtan ve 2022 Mayıs ayında yüzde 5,76 oranında artan Toptan Eşya Fiyatları İndeksi ise, 2022 Haziran ayında yüzde 8,17 oranında yükseldi. 2022 Haziran’da bir önceki yılın aynı ayına göre değişim oranı yüzde 87,98, yıllık ortalama değişim oranı ise yüzde 52,45 oldu. 2022 Haziran ayında toptan fiyatlar ise aylık bazda bir önceki aya göre; yakacak ve enerji maddeleri grubunda yüzde 15,11, gıda maddeleri grubunda yüzde 10,34, kimyevi maddeler grubunda yüzde 8,06 artış gözlendi.Açlık sınırı 6 bin 391 TL’ye, yoksulluk sınırı 20 bin 818 TL’ye yükseldi. CHP Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Faik Öztrak, "Önümüz Kurban Bayramı. Besi yeminin fiyatı, son bir yılda yüzde 128 artmış.CHP Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Faik Öztrak, "Önümüz Kurban Bayramı. Besi yeminin fiyatı, son bir yılda yüzde 128 artmış. Kurbanlık fiyatları da haliyle uçmuş gitmiş. Bu yıl, kurban kesmek hiç ama hiç kolay olmayacak. Ekmek alamayan insanlar, kurbanı nasıl alacak?" diye konuştu.CHP Merkez Yönetim Kurulu (MYK), Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu başkanlığında parti genel merkezinde toplandı. Bu sırada basın toplantısı düzenleyen Sözcü Faik Öztrak, "Ekonomide riskler her gün artıyor. Yönetime güven bitti. Ekonominin dayanma gücü, dışarıdan gelen şoklara karşı her gün azalıyor. Pahalılık milletimizi ezip geçiyor. Büyük bir cehalet, büyük bir akılsızlık, büyük bir beceriksizlik, ülkede yaşanan buhranı ağırlaştırıyor. Ekonomide her gün, bilimden ve akıldan azade, keyfi kararlar alınıyor. Halkımıza, iş insanlarımıza haksız işler yükleniyor. Oysa ekonomi keyfiliği kaldırmaz. Kural ister. Güven ister. Öngörülebilirlik ister. İstikrar ister" dedi.

 

Her yerde ekmeğe zam var
İnsanların ana gıdası ekmekte fiyatlar uçmaya başladı.. Tahıl anbarı ülkenin smana buğdaya muhtaç hale getirilmesinin ardından her gün ekmeğe zam haberlerigeliyor. Duyuyrum ki Malatya'da ekmeğe zam. Kocaeli'nde ekmek ve simide zam. Afyon'da ekmeğe zam. Elazığ'da ekmeğe ve ulaşıma zam. Kayseri'de ekmeğe yüzde 40 zam. Rize'de ekmeğe zam. Konya'da ucuz ekmek kuyruğu. Tencereler, Çankırı'da da boş; İstanbul'da da, Ankara'da da boş. Hayat pahalılığı, yokluk öyle bir noktadaki, bu ülkenin vatandaşları artık, faturasını, kirasını ödemek için evindeki eşyaları satıyor. Minibüs şoförü, akşama kadar topladığı parayı, akaryakıt istasyonlarında bırakıp çıkıyor.
Kurban Bayramı geldi gelmesine de. Besi yeminin fiyatı, son bir yılda yüzde 128 artmış. Kurbanlık fiyatları da haliyle uçmuş gitmiş. Pek çok mutfak, eti ancak bayramdan bayrama görüyor. Bu yıl, kurban kesmek hiç ama hiç kolay olmayacak. Küçükbaşta 3-4 bin, büyükbaşta 60 bin liralara varan fiyatlar konuşuluyor. Ekmek alamayan insanlar, kurbanı nasıl alacaK

 

Enflasyon yalanı
Dostlar. Birde iktidarın 'Enflasyon tüm dünyada rekor kırıyor' yönündeki söylemine bakalım. Enflasyon rekor kırıyor denilen ülkelerde bile enflasyonun Türkiye'dekinin sekizde biri.TÜİK aracılığı ile düşük gösterilen sanal verilere rağmen resmi enflasyon yüzde 73,5, gıda enflasyonu yüzde 91, ulaştırma enflasyonu yüzde 108 ile son 24 yılın zirvesine çıkmış durumda. Siyasal iktidar, ısrarla sürdürdüğü yanlış ekonomi politikalarının sorumluluğunu almadığı gibi ‘Enflasyon tüm dünyada rekor kırıyor’ diyerek olağanlaştırmaya çalışıyor. . Bizim her gün çarşıda, pazarda, mutfakta yaşadığımız gerçek enflasyon ise TÜİK resmi enflasyonunun en az iki katına ulaşmış durumda. Ülkede bulunan bir avuç insan dışında herkesin “Geçinemiyoruz!” diye haykırdığı gerçeğni iktdar duymuyor. Umursamıyor. Bu ülkenin emeği ile geçinen yüzde 99’unun her geçen gün daha fazla yoksullaştığını yüzde 1'inin ise servetine servet katmaya devam ediyor. Bir kamu emekçisinin 20 yıl önceki ücreti, asgari ücretin 3,5 katına denk gelirken bugün bir kamu emekçisinin ücreti asgari ücretin 1,5 katına denk geliyor. Peki, Asgari ücret mi arttı? Hayır. Asgari ücret 20 yıl önce de açlık sınırının altındaydı, bugün de altında. Bugün Dört kişilik bir ailenin açlık sınırı 6.400 TL iken yoksulluk sınırı ise 20.500 TL’yi aştı.

 

Yeni pik uyarısı
Prof. Dr. Esin Davutoğlu Şenol, vakaların bayram ve hac ziyaretleriyle artabileceği uyarısı yaptı Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, vaka artışına rağmen ‘müsterih olun’ telkininde bulunurken bir haftada resmi verilere göre Türkiye’de vakalar yüzde 143 arttı. 13-19 Haziran haftasında 10 bin 954 olan vaka sayısı 20-26 Haziran haftasında 26 bin 635’e çıktı Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Enfeksiyon Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Esin Davutoğlu Şenol, ‘müsterih olun’ telkini yerine verilerin analizi yapılarak o verilerle alınması gereken önlemlerin planlanması gerektiğine işaret etti.Ancak şu anda Türkiye’de veri tespiti ve salgın analizi yapacak bir planlama olmadığını belirten Şenol “Ayrıca aşılamamız durmuş durumda. Aşıların olanlar için de aşılamanın etkisi geçiyor. Rusya’da, Almanya’da Kovid-19 nedeniyle ölümler yüksek seyrediyor. ABD’de vakaların yüzde 60’ı çocuk” dedi.

 

Yüzde 11 pozitif
“Nereden bakarsanız bakın hem Türkiye’de hem de dünyada bir vaka artışı var” ifadelerini kullanan Şenol, Türkiye’de test sayısı düşse de kendi hastanelerinde yapılan testlerin yüzde 11’inin pozitif çıktığını belirterek “Maalesef vaka artışına neden olan Omikron’un BA5 varyantı bağışıklıktan da kaçıyor. Dolayısıyla biz bunun önümüzdeki haftalarda bayram ve hac ziyaretleriyle daha da artacağını ve temmuzun 3. haftasında yeni bir pik daha yaşayabileceğimizi ön görüyoruz” dedi.

 

Maske takılmalı
Şenol, artan vakalara karşı alınması gereken önlemleri ise şu şekilde sıraladı: “Aşıların 3 ve 4. dozları tamamlanmalı. 5-11 yaş grubu aşılanmalı. Toplu taşıma, kapalı ve kalabalık mekanlarda maske takılmalı. Ama hem piyasada yeterli maske yok hem de insanlar yoksulluk nedeniyle bir maskeyi günlerce takmak zorunda kalıyor. Ben bunu başkentteki hastanemde görüyorum, daha yoksul bölgelerde durum nedir siz düşünün.”


Salgın bitmedi

Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ), kovid-19 vakalarının 110 ülkede artış gösterdiğine dikkati çekerek, salgının bitmediği uyarısında bulundu. DSÖ Genel Direktörü Dr. Tedros Adhanom Ghebreyesus, Kovid-19'un alt varyantlarından BA.4 ve BA.5'in 110 ülkede vaka artışlarını tetiklediğini belirterek “Küresel vaka artışlarında yüzde 20 yükselme var. DSÖ'nün 3 bölgesinde ölüm oranları arttı” ifadelerini kullanarak virüsle mücadelede ilerleme kat ettik fakat salgın henüz bitmedi uyarısını yaptı.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Oktay Apaydın Arşivi