Hepimiz özgürlüğü sürekli konu ederiz ama çoğu zaman kendi özgürlüğümüzü kısıtlayacak formülleri de yine biz üretiriz. Her zaman bir sebep buluruz, kendimize karşı acımasızca sadece öteleriz. Kendimize pranga takarız.

Emeklilikte şöyle bir sahil kasabasında diye başlarız cümleye, ah pandemi olmasaydı veya param olsa bak neler yaparım gibi gibi sanki yarın hep olacakmışcasına. Oysa yarın meçhuldür. Neden kendimizi bugün özgür bırakmayız ki.

Hayatı hep sorumluluklarımız ve ekonomik gücümüz ile kısıtlarız. İmkanları ve imkansızlıkları kendimiz yaratırız. Hayat hunharca akarken, taktığınız bu pranga içinde birgün bakarsınız ki düne geç, yarına erken kalmış hatta sıkışmışsınız. Değer mi?

Hayatı güzel yaşamak diyince birden bu yeni trend olan son yıllarda adını sıklıkla duyduğumuz ve benim ilgi odağım olan “tiny house akımı” yani daha sınırlı bir alanda daha özgürce yaşamak isteyenlerin favorisine getirmek istiyorum.

“Küçük ev” ya da “mikro ev” olarak da bilinen tiny house, oldukça küçük yaşam alanı anlamına geliyor. Bazılarının taşınabilir özelliği de mevcut üstelik.

Tiny house;
Uygun bir arsa satın aldıktan ya da uzun dönem kiraladıktan ve belediyeden de gerekli izinleri aldıktan sonra küçük evinizde huzurlu ve yasal bir şekilde yaşayabilirsiniz. 30000 tl den 250000 tl ye kadar değişen fiyatları var. Sizin konfor isteğinize göre rakamlar değişkendir

Bunun için aslında iki alternatifiniz var. Birinci seçenekte bir mimar ile anlaşıp arsaya, ihtiyaç ve isteklerinize uygun bir yapı çizmesini isteyebilir ve ardından bu evin inşa edilmesini sağlayabilirsiniz. İkinci ve daha pratik seçenekte ise prefabrik ev modellerini inceleyerek kendinize uygun gördüğünüz bir alternatifi satın alabilirsiniz.

Tiny House haricinde pandeminin göz bebeği ve kendi başına tatil cenneti olan karavan geliyor birden aklıma. Tiny House ev sitilinin daha minimalizesi olan Amerika da 1930'lu yıllarda başlayan karavan.
O küçücük metrekareye büyük bir evi sığdırma özelliği olan ve huzura göz kırpan karavan.

Bir ormanın içinde kuş cıvıltıları ile uyanmak ya da sabah yatağınızdan kalkıp kahvenizi aldıktan sonra evinizin kapısını gürül gürül çağlayan bir nehir kenarına açmak, ertesi gün ise rüya gibi bir sahilde, dalga sesleri eşliğinde kahvaltı hazırlamak, denize girebileceğiniz sahilin doğa ile birleştiği düşüncesi bile hadi hazırlık yapalım dedirtecek cazibesi ile aklımıza yerleşiyor.

Konfor kısmı her ikisinde de bütçe ye bağlı olsa da, ortak noktaları şehrin gürültüsünden stresinden uzak özgürlük,huzur ve alınan büyük hazdır. Kuşlar gibi özgürlükten ziyade kendine huzurla zaman ayırmaktır.

Karavan satışları ve ehliyetlerinde büyük bir artışın sebebi pandemidir. Bir yılda yüzde 300 artış az bir talep değil.
Fiyatları da ortalama 70 bin TL'den 150 bin TL'ye kadar değişiyor.
Üstelik kiralayabilirsiniz de...

Ekonomik olarak ve yeni yerleri keşfetmek adına da gayet güzel bir tercih. Karavan kamplarında da günlük 30-100 TL arası fiyatlarla devam ediyor. Karavan kamplarının sayısı da artıyor.

Bir kuş kadar özgür olduğunuz tatil planını, kendi kaptanlığınızı yaparak rotanızı uygularsınız. Kanatlarınız özgür ruhunuzdur artık.

Vucudunuzun nasıl uykuya ihtiyacı varsa , ruhunuzun da özgür kalmaya ihtiyacı var. Bunun için de bütçenize zamanınıza göre yeri siz belirlersiniz fakat ihmale gelmez. Yaz nazlanarak gelse de elbette gelecek. Koca bir yılın stresini atacağınız yeri seçerken, yazlık veya otel harici seçim şanslarını da düşünün derim.
 

Özgür yaşamın prangasını mühürlemeyin...