Toplumsuz örgütler

Zor günlerden geçiyoruz, insanlığın beklide kaderini değiştirecek Corona denilen sinsi bir düşman yüzünden yatağına gelecek endişesi duymadan girenimiz kalmadı gibi.

Dikkat ederek, yardımlaşarak, dayanışma içinde ve uzaktan da olsa sosyalleşerek bu kara günleri aşmamız gerektiğini en aptalımız bile anlamış durumda .

Güzel şehirdir Mardin. Gökyüzüne komşu, dinlerin ve dillerin buluştuğu egzotik bir şehirdir. Dünyada bir başka benzeri yoktur desem, emin olun abartmış olmam.

Ben insanları ikiye ayırırım bir tarafta Mardin’i görüp sevdalanalar diğer tarafta Mardin’i görmeye can atanlar.

Müslüman’ı, Süryani’si, Ermeni’si, Ezidi’si, Türk’ü, Kürt’ü Arap’ı tarih boyunca iç içe yardımlaşarak, anlayış ve saygı içinde yaşamışlar. Ramazan aylarında bırakın göz önünde yemek yemeyi, müslüman komşularının evlerine iftarlık yemek yapıp ikram eden Süryani ailelere çok şahit olmuşumdur.

peygamberimizin“Komşusu açken tok yatan bizden değildir” sözünün gerçekten ve içten yaşandığı şehirdir Mardin.

İstanbul’da 550-600 bin Mardinli yaşıyor. 2 vakıf, 1 Federasyon ve 50’nin üzerinde dernekle sosyalleşme ve yardımlaşmayı sağlamaya çalışıyorlar.

Gönülden memleket sevdası ile çabalayanların yanı sıra, Koca, koca iş adamları, hali vakti yerinde meslek erbabı şahsiyetler, siyasete yarı açık göz kırpanlar veya etiket peşinde koşanlar yönetiyor bu sosyalleşme ve yardımlaşma amacıyla kurulan bu sivil toplum örgütlerini.

İstanbul’da yaşayan 550-600 bin Mardinlinin arasında bu kara günlerde yardıma muhtaç, gelir düzeyi düşük aile yokmuş gibi davranan, ihtiyaçlarını görmemek için direnen yardımlaşmayı ve sosyalleşmeyi beceremeyen veya çıkarları uğruna üç maymunu oynayan sivil değil kendi toplumsuz örgütlerinde kendi çalıp kendi oynayan, ne oldum delisi zatlara verilecek cevabı eminim ki yine bu kadim kentin asil çocukları zamanı geldiğinde verecektir.

Rus Edebiyatının zirve isimlerinden Lev Tolstoy ’’Bir insan acı duyarsa canlıdır, başkasının acısını duyarsa insandır.’’ demiş ne muhteşem söz.

Kaç kişi duyuyor başkalarının acılarını? İşi gücü etiket, gösteriş, çenebazlık, eleştiri ve narsistleri bile gölgede bırakacak kadar bencil olanlar doğru yolu bulur ve doğru işler yapar mı dersiniz?

Canlı olmanın dışında, insan olma, insanca yaşama ve insanlık onuruna layık bir yaşam tarzı benimsemeyi tek amaç edinmemiz gerektiği bu sınav günlerinde, herkesin bir Robin Hood olmasını beklemediğim kadar, bu şahsiyetler, bu zihniyetle memleketinin zor durumdaki evlatlarına en azından destek vererek atalarının “dinlerin ve dillerin kardeş kenti” unvan’ını verdikleri memleketlerine bir nebze olsun layık olmaya çalışırlar mı dersiniz?

Bunu da zaman gösterecek..

Kral dondurucu bir kış mevsiminde gecenin soğuğunda nöbet tutan muhafıza sordu:

Üşümüyor musun?

Muhafız: – "Alışığım sayın kralım" dediğinde

Kral: – "Olsun, sana sıcak tutacak elbise getirmelerini emredeceğim" dedi ve gitti.

Ancak bir süre sonra içeri girdiğinde emri vermeyi unuttu...

Ertesi gün duvarın yanında muhafızın soğuktan donmuş cesedini gördüler, duvarın üzerinde şöyle yazılıydı: "Soğuğa alışkındım; fakat senin sıcak elbise vaadin beni öldürdü...


 

Size tavsiyem, Türlü türlü vaatlerle, insanları bekleterek bir umuda bağlayarak kesinlikle imtihan etmeyin.

Çünkü insan, bekledikçe değişir.

Beklettiğiniz kişi hakkınızda telafisi imkansız olumsuz düşüncelere girer.

Önce umudu öldürürsünüz. Ardından sevgi, saygı, güven ölür dostluk ölür muhabbet ölür.


 

VESSELAM

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Remzi Tanış Arşivi