Tsunami geldi umut Ramazana kaldı! İstanbul’da 100 bine yakın aktif vaka var

Günlerdir söylenen her hafta yazmaktan usanmadığımız Corona virüs kabusu ülkemizin başına öyle bir çöktü ki şimdi ayıkla pirincin taşını. Salgın yokmuş gibi davranmaya devam ediyoruz. Hem hükümet hem de vatandaşlar olarak. Vaka sayısı 50 bini geçti ölüm sayısı 300'e dayandı. Böylelikle dünya da Avrupa'da da liderliği ele geçirdik.Müjdeler olsun 1,5 milyarlık Hindistan’dan da Brezilya’dan da çok vakamız var. Bu gidişle daha da artar. Ramazan’da lokantaları kapatarak bu işi çözeceğini zannedenler ise yanıldıklarını görecekler ama çok geç olacak. Göz göre göre bu hale geldik aslında. Faturayı yine halk ödeyecek. Kısa çalışma ödeneği kalktığı için, pek yakında servis sektöründeki milyonlarca insan hızlı biçimde işsiz kalacak. Artan sayılar nedeniyle turizm de büyük darbe alacak. Şu anda turist yollayan tek ülke olan Rusya’dan bile uçuş yasakları başladı. Peşpeşe gelen AB ülkeleri ve Rusya ile ABD'nin Türkiye'yiyüksek riskli bölge "Tehlikeli" kategorisine de alma cabası. Hani turizm turizm diyorlar ya bazıları. Bu iş düzelmeden turizmde de işler açıklmaz haberleri olsun
Ama şu anda bunlarla uğraşan yok, varsa yoksa amiraller. darbe mi ne menem işelr ise bunlar. Ulaşımı metrobüsle yapan, sokağa çıkma kısıtlaması olan emekli amiraller darbe yapacakmış İsmet Paşanın deyimiyle bende diyeyim. Bu darbe sevicilere hadi canım sende! Çünkü bu söylentiden nermalanmaya hevesliler ancak bu kez hevesleri kursaklarında kalacak göreceksiniz. Darbe falan olmaz yok öyle bir şey.Bizle kafa buluyorlar. 104 amirali hemen içeri atınca tüm bunlar düzelecek ise hemen atın. Yok ama düzelmeyecekse birileri de bu konu ile aşı ve Corona belası ile ilgilensin. ,
Toplumsal düzeyde bulaşıcılık önlenemedi. Bilimin ışığında akılcı bir pandemiyle mücadele olmadı. Algılar üzerinden giden bir savrulmanın ortasındayız. Pandemi hızla yayılırken, toplum her gün artan bedeller ödüyor. Yanlış sağlık politikalarında ısrar, sosyal cinayettir! Salgınla ilgili durum ve veriler yorum gerektirmeyecek kadar açık Bugün en kapsamlı önlem alınsa yıkıcı etkisi haftalarca sürer Önlem alınmazsa rakamlar ve dolayısıyla ölümler çok artacak bir alıntı ile hiçbir virüs davranışı insan davranışı kadar endişe verici olmamıştır
İstanbul’da haftalık 100 bin kişideki vaka oranı 590. Bu çok yüksek. Uyaran bilim insanlarına felaket tellalı deniyordu, ama felaketi maalesef yaşıyoruz.

 

İstanbul'un Covid-19 röntgeni:

Bulaşı katlana katlana artıyor
İstanbul Aile Hekimleri Derneği, 4700 aile hekiminden aldığı veriler ile HES uygulamasındaki renk skalasını özel algoritmayla sayısal veriye döktü ve bazı bölgelerde Covid-19 röntgenini çekti. 10 Mart-4 Nisan aralığında özellikle bu bölgelerde vaka patlaması yaşanıyor. İşte korkutucu rakamlardan detaylar...
Covid-19 salgınında üçüncü kez Türkiye’nin Vuhan’ı haline gelen megakent İstanbul’daki tablo her geçen gün kötüye giderken, ilçe ve mahalle bazlı vaka artış oranları da özel bir algoritma ile ortaya çıkartıldı. İstanbul Aile Hekimleri Derneği Bilim Komisyonu üyeleri, "Hayat Eve Sığar (HES)" uygulamasındaki renk skalasını, piksel bazlı olarak özel bir algoritma ile sayısal veriye dökerek, kent genelindeki 4700 aile hekimindeki verilerle bir araya getirdi. Doğruluk payının yüzde 99 olarak saptandığı verilere göre İstanbul’daki kırmızı ve sarı alan yoğunluğu son bir haftada yüzde 25.7 arttı.
İstanbul Aile Hekimleri Derneği Başkan Yardımcısı Dr. Mustafa Tamur, hem elde edilen verileri hem de İstanbul’un Covid-19 karnesi için şunları söyledi: Hayat Eve Sığar uygulamasındaki renk skalasını piksel bazlı olarak sayısal veriye dönüştürdük. Sahadan elde edilen verilerle, piksel bazlı renk skalasındaki sayısal verileri birbiriyle karşılaştırdığımız özel bir algoritma sayesinde vaka artış oranlarını yüzde 99 doğruluk payı ile yayınladık. Hayat Eve Sığar uygulaması gibi oluşturduğumuz veri seti de sürekli yenileniyor. Buna göre İstanbul’daki kırmızı ve sarı alan yoğunluğu son bir haftada yüzde 25.7 arttı. Örneğin vaka artışı olan bir ilçenin, vaka artışı olmayan bir ilçeye yarattığı risk de yüzde 7.5 oranında artmış durumda. Biz buna kombine artış riski diyoruz. Söz gelimi Pendik’te vakalar ciddi oranda artıyorsa, Kartal ilçesinde hiç vaka artışı olmasa da kombine risk dolayısıyla yüzde 7.5’lik etkileşim olması kaçınılmaz. 10 Mart’tan 4 Nisan’a uzanan süreçte sırasıyla Bağcılar, Gaziosmanpaşa, Bahçelievler, Bayrampaşa, Kağıthane, Güngören, Üsküdar, Kadıköy, Ümraniye, Küçükçekmece, Kartal, Zeytinburnu, Esenyurt, Maltepe, Sancaktepe, vaka artış oranının en yüksek olduğu ilçeler olarak saptandı.

 

En düşük Silivri Adalar ve Şile ama
En düşük vaka artış oranı ise Adalar, Silivri ve Şile olarak tespit edildi. Ancak buna rağmen Adalar ilçesinde bile son bir haftadaki vaka artış oranı yüzde 211 olarak saptandı. Durum hiç iyiye gitmiyor. PCR testi negatif olup akciğer tomografisi ve tetkiklerde Covid-19 teşhisi konulan bazı hastalar kayıt sisteminde yaşanan bir takım sorunlardan ötürü karantina listesine düşmemiş olabiliyor. Alt gelir grubu sürekli işe gidip geldiğinden hareket halindeler. Bu şekilde devam edilmesi durumunda virüsün bulaşmadığı kimse kalmayacak. Hiç olmadığı kadar yüksek vaka artış oranları söz konusu.”

 

Vakalar patladı
10 Mart-4 Nisan haftasından bir önceki haftaya göre vaka artış oranı, Bağcılar’da yüzde 7.2, Gaziosmanpaşa’da yüzde 6.9, Bahçelievler’de yüzde 9.9, Bayrampaşa’da yüzde 7.5, Kağıthane’de yüzde 16.6, Güngören’de yüzde 14.1, Üsküdar’da yüzde 25.4, Ümraniye’de yüzde 28.8 ve Küçükçekmece’de ise yüzde 16.1 olarak tespit edildi.
Vaka artış ortalaması en yüksek 7 ilçe şöyle:
- Adalar: yüzde 211.5
- Silivri: yüzde 115.4
- Arnavutköy: yüzde 77.5
- Beykoz: yüzde 68.2
- Sultanbeyli: yüzde 59.3
- Beşiktaş: yüzde 50
- Tuzla: yüzde 51
Vaka artış oranının en çok görüldüğü bazı mahalleler ise şöyle sıralandı:
- Bakırköy: Kartaltepe
- Bağcılar: İnönü ve Kemalpaşa
- Bahçelievler: Yenibosna, Soğanlı, Çobançeşme, Şirinevler
- Gaziosmanpaşa: Barbaros ve Sarıgöl
- Şişli: Halide Edip Adıvar, Eskişehir, Ayazağa, Maslak
- Beşiktaş: Gayrettepe, Akatlar, Ulus, Türkali, Bebek
- Esenler: Kazım Karabekir, Oruçreis, Namık Kemal
- Esenyurt: Örnek, Selahaddin Eyyubi, Mevlana
- Kadıköy: Göztepe, Hasanpaşa, Kozyatağı, 19 Mayıs
- Sultanbeyli: Mehmet Akif, Yavuz Selim, Turgut Reis
- Ümraniye: Ihlamurkuyu, Atatürk, Dumlupınar
İstanbul Aile Hekimleri Derneği Başkan Yardımcısı Dr. Mustafa Tamur, İstanbul’da 4000 aile hekimi bulunduğunu, bir aile hekimine ortalama 3600 hasta düştüğünü belirterek, son verilere göre test pozitif oranı yüzde 20’yi bulduğunu söyledi.
Tamur, “Bir aile hekimine 20 pozitif vaka oranı söz konusu. Bu rakama hastanede yatan vakalar dahil değil. İstanbul genelinde tespit edilebilen vaka oranı 10 bin civarında. Ancak salgınlarda bir vakaya, 8 kayıp vaka hesaplaması baz alınır. En düşük hızla seyreden salgında bile 1 hastaya karşın 5 tespit edilemeyen enfekte hasta vardır. İngiltere, Brezilya ve Afrika varyantını yayılım hızını göz

önüne aldığımızda İstanbul’da şu an için 100 bine yakın aktif vaka olduğunu söyleyebiliriz” dedi.
 

Ölümüne siyaset
Almanya'daki yeni vaka sayısı Türkiye'dekinin 3de 1i ve geldiğimiz nokta bu. Tüm büyük virologlar Almanya için artık çok geç kalındı diyorken, Türkiye için gerisini siz düşünün.
Ha bu arada, Türkiye'de GERÇEK (yatak değil, işlevsel) Yoğun Bakım kapasitesi buranın yarısı kadar...
Pandemi yönetimini en iyi yapan ülke olduğumuz söylene söylene geldiğimiz yere bakın. Nüfusa oranla vaka sayısında açık ara öne geçtik. Vaka sayısında ise  dünyada 4. sıradayız. Önümüzdeki ülkelerin nüfusları bizden birkaç kat daha fazla. Hatta 15 kat fazla olan bile var. Yani yaptık, sıvamakla meşgulüz.  Ancak büyük bir başarı ile hiçbir şey yokmuş gibi davranmaya da devam ediyoruz. Ve tüm bunların en önemli nedenlerinden biri olan AK Parti kongreleri de kurbanlarını vermeye başladı. Ne yazık ki, bir belediye başka adayı bir meclis üyesi muhtemelen kongre sırasında kaptığı hastalıktan dün hayatını kaybetti. Partiye kaybettiği coşkuyu yeniden kazandırmak, hava getirmek için yapılan kongrelerin sonucu acı oldu. Ölümüne siyaset bu olsa gerek.
7 nisan günü Türkiye'de pandeminin başından bu yana en yüksek günlük yeni vaka sayısı kaydedildi  Son 24 saatte 54.740 koronavirüs vakası tespit edildi, 276 kişi hayatını kaybetti .AKP Grup Başkanvekili Cahit Özkan, kongreden bir hafta sonra göreceksiniz artış değil vaka sayısında azalış olacak diyordu. Bugün vaka sayısında rekor kırıldı. Bu millet bunu unutmaz!Resmi rakamlara göre son hafta toplam vaka sayısı 300 binin üstüne çıktı haftalık ölüm sayısı 1282. Nüfusa oranlandığında da sayı hızla yükseliyor Salgının yayılımını durduracağımıza hızlandırıyoruz.
Doğru zamanda doğru müdahaleler ve etkin salgın yönetimi ile bu hız kesilebilir.Filyasyon oranınız %99,9 iken günlük olgu sayısı 5 binden 50 bine çıkıyorsa ya duyurduğunuz oran yanlış ya da yaptığınız iş. Filyasyon, bulaşıcı hastalık salgınlarında ilk olgunun ve bu olguyla temas eden kişilerin veya başka olguların bulunmasına yönelik çalışmalar. Günlük ortalama 40 bin vaka var. Şimdiye kadar yapılmış araştırmalar ve son olarak 50 ülkenin verilerinin değerlendirildiği çalışma şunu net olarak gösterdi ki, gerçek vaka sayısı test ile saptanan vaka sayısından 5 ila 20 katı daha fazla. Buradan yola çıkacak olursak, ülkemizde 40 bin vaka saptandığına göre, günlük 200 bin kişi enfekte oluyor demektir. Bir kişinin bulaştırıcılığının en az 7 gün sürdüğünü göz önüne alırsak ülkemizde an itibariyle 1 milyon 400 bin enfekte kişi var demektir. Bunlardan 1 milyondan fazlası da virüsü taşıdığından habersiz aramızda dolaşıyor. Önlemleri sıkılaştırmak için ramazana kadar beklemenin doğru olmadığını düşünüyorum. Bu şekilde devam edersek ramazana en az 60 bin vakayla gireriz. Yoğun bakımlarda doktorlar hastayı seçerek almak zorunda kalırlar. Ölüm sayısı yükselir. Bundan endişe duyuyorum. Şu anda bekleyip görülecek vakit değil, hızla hareket edilecek vakit.

 

Bu bir ölüm kalım savaşı
Gazi Üniversitesi Enfeksiyon Hastalıkları uzmanı Prof. Dr. Esin Davutoğlu Şenol, Türkiye'de Koronavirüs (Covid-19) vaka, günlük vefat ve aktif hasta sayısına işaret ederek, "Bütün bilim insanları artık sessizliğini bozup konuşmalı. Bu bir ölüm kalım savaşı" diye konuştu.  Prof. Şenol, 30 yıllık akademisyon olduğunu belirterek, "Bizim sesimiz duyulmuyor ama tarih yazıyor dünya şu anda. Hep beraber tarih yazıyoruz ve o tarih bir arşiv oluşturuyor hem de yakın zamanlı bir arşiv. 8-10 ay sonra bir bilanço çıkartılacak. O bilançoyu farkında olmak diyelim buna. Yüksek sesle ‘şunu biliyoruz, şunu fark ettik’ deme zamanı. Onun için bütün hekimlerin, bütün bilim insanlarının artık sessizliğini bozup, bildiğini söylemesi gerek. Ne kadar ağır karşılık görürse görsün bu bir ölüm kalım savaşı. Bildiklerinizden sorumlusunuz. Gelecek iki hafta içinde neler olacağını bilen herkese sesleniyorum, bildiklerinizden sorumlusunuz." diye konuştu.

 

"Herkes konuşacak ki, geri adımlar atılacak"
Prof. Şenol, "Herkes konuşacak ki böylece geri adımlar atılacak. Başka türlü bir irade görmeyeceğimizden ben artık eminim çünkü 12 aydır bu böyle. İstedikleri kadar eleştirsinler, onlara uzatılan bir dal bu, onlar onu kırabilir hiç umurumda bile değil. Bu bir insanlık tarihi, 100 yıl sonra anlatılacak bir hikaye yazıyoruz. Herkes kendi verdiği cevaptan sorumlu. Her şey bizim yaptıklarımızla ya da yapmadıklarımızla ilgili." dedi.
"Sağlık Bakanlığı'na danışmanlık verenlerin yüzde 90'ı viroloji ve epidemiyoloji bilmiyorlar"
Esin Davutoğlu Şenol "Madde madde sıraladığımız şeylere kulak tıkadıklarına ben eminim. Ben Don Kişot değilim yel değirmenlerine karşı savaşmıyorum. Ben 30 yıllık akademisyenim. Benim branşım o kadar gerçekçi bir branştır ve sonuç almaya dönüktür ki hasta ya ölür, ya kalır. Ne yaptığımın çok farkındayım. 13 aydır yaptığım şeylerin arşive geçtiğini ve bir dal uzatmak olduğunun farkındayım. Türkiye’de masalarda yer alan Sağlık Bakanlığı’na danışmanlık veren arkadaşların yüzde 90’ı viroloji ve epidemiyoloji bilmiyorlar, liyakat sahibi değiller. Ama biliyorlarsa sorumlular" diye konuştu

 

Dünya ve Avrupa yasaklıyor
Üç kaynak pazardan da kötü haber, Rusya kapattı, Almanya yüksek riskli ülke listesine aldı, İngiltere erteledi. Rusya resmen henüz açıklamasa da Türkiye’ye uçuşları Haziran ayına kadar kapattı. Almanya Türkiye’yi riskli ülkeler listesine aldı. İngiltere 17 Mayıs’ta açılması beklenen uçuşları belirsiz tarihe erteledi. Peş peşe gelen haberlerden en kötüsü Rusya ile ilgili olan. Türkiye ile ilgili kararın Rusya Bakanlar Kurulu toplantısında alınacağı bilindiği halde Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu ile Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Ersoy önce Arnavutluk’a gitti, oradan Rusya’ya geçti. Konuyla ilgili kararın görüşüleceği bakanlar kurulu  toplantısı öncesinde yapılması gereken görüşme karar çıktıktan sonra olacağı için sonucu değiştirme olasılığı yok.
Bu arada Almanya Türkiye’yi yüksek riskli ülkeler listesine aldı. Almanya bu kararı artan vaka sayısı üzerine aldı. Türkiye ile birlikte Hırvatistan da artık yüksek riskli ülkeler listesine alındı. İngiltere’de ise Global Travel Taskforce raporu üzerine daha önce 17 Mayıs olarak duyurduğu seyahatlerin açılması tarihini belirsiz bir zamana erteledi. İngiltere’de hükümetin açıklamaları seyahatlerin 17 Mayıs’da açılmasını bekleyen sektör ve tatilcilerde hayal kırıklığı yarattı. Jet2holidays CEO’su Steve Heapy yayınlanan Global Travel Taskforce raporu üzerine uçuş planını 24 Haziran'a ertelediklerini söyledi.

 

Vakalar ağırlaştı, yoğun bakımlar alarm veriyor
Prof. Dr. İsmail Cinel, yoğun bakım doluluk oranlarının zirveye yaklaştığını belirterek, "Bu kadar artan vaka sayısı ciddi bir alarma işaret ediyor. Yoğun bakıma ulaşma süreleri artmaya başladı. Son 3 haftadır yüzde olarak müthiş artışlarla gidiyoruz. Bu çok rahatsız edici ve yoğun bakım çalışanları için ürkütücü bir tablo" ifadesinde bulundu. Covid-19 vaka sayılarındaki artışla birlikte yoğun bakım doluluk oranlarının salgının pik dönemindeki oranlara yaklaşması alarm zillerini çaldı.
Yoğun bakımların yüzde 75’lik doluluk oranlarıyla pik yaptığı Kasım-Aralık aylarına göre daha az doluluk olduğunu ancak yükselme trendini devam ettiren vaka sayılarıyla yeni zirvelerin görülebileceğine dikkat çeken Cinel, şöyle konuştu:
* Aşının belli oranda işe yaramasıyla yaş ortalaması 58-60 arasına düştü. Ancak son pik döneminden farklı olarak artık yaygın olarak İstanbul'da İngiliz mutantı var.
* Yeni mutant virüsler yeni silahlar geliştirebiliyor. Vakalar daha erken dönemde yoğun bakımlara gelebiliyor ve daha hızlı seyredebiliyor. Yoğun bakımlarda yatak yeri biraz daha var. Henüz pik dönemindeki yüzde 75’lik doluluk oranlarına ulaşılmasa da bu dönemin özelliği, Covid olmayan hasta sayısının çok fazla olması.
* Yoğun bakıma ulaşma süreleri artmaya başladı. Son 3 haftadır yüzde olarak müthiş artışlarla gidiyoruz. Bu çok rahatsız edici ve yoğun bakım çalışanları için ürkütücü bir tablo.
*Zirvenin nereden döneceğini bilmiyoruz. Zirveden vaka sayıları döndükten sonra da yoğun bakımlar için 7-10 güne gereksinimimiz var.
Kontrolu normalleşme yanlış anlaşıldı
Vefat sayılarında ilk kez bir günde yüzde 30,8 üstünde artış olduğuna dikkat çeken Prof. Dr. İsmail Cinel, “Bu korkunç bir rakam” ve “Yoğun bakımcıların bundan etkilenmemesi olanaksız” yorumunda bulundu. Hastanelerde dikkat çeken kalabalıklar olduğunu belirten Cinel, vatandaşların ertelenebilir sağlık hizmetlerini bile ötelemediğini, durumun ciddiyetini tam hissetmediğini ve vatandaşlarda birinci zirveye gidişte gördüğü seferberlik ruhunu göremediğini söyledi.
İlk dalgada seferberlik ruhunun yüksek olmasıyla sağlık çalışanlarının üzerindeki yükün hafiflemesine olanak tanındığı ve böylece sağlık çalışanlarının Covid-19 hastalarına daha iyi odaklanabildiğini anlatan Cinel, 1 Mart itibarıyla uygulanan kademeli normalleşme önlemlerinin ise iyi anlatılamadığını ve vatandaş algısının yükseltilemediğini savundu.
* Bilim insanları iyi örnek olamadı. Kontrollü normalleşmeyi yanlış anladık. Kontrollü normalleşme döneminde aşı, toplumun yüzde 70-80’ine ulaşana kadar, aslında virüsün varlığını devam ettirdiği unutuldu.
* Kontrollü normalleşmeyi anlatmayı başaramadık. Bu vicdanlara hitap eden bir şey. Okumuş, yazmış kesim, bilim insanları, hekimlerden topluma daha fazla doğru yol göstermelerini isterdim.
* Doğru yol gösterselerdi böyle bir algı olmazdı. Kafelerin açılması, derneklerin toplantısı, toplu yemekler gibi örnekler hatta tıp derneklerinin bile genel kurul yapması bu işin ciddiyetinin anlaşılmadığını gösteriyor.
Salgının daha önce pik yaptığı dönemdeki ağır hasta sayısının 5 bin 988’e ulaştığını hatırlatan Cinel, şimdi ağır hasta sayısının 2 bin 658’lerde olduğunu belirterek, “Açıklanan rakamların sahadaki yansıması daha farklı. Her yer dolu gibi şu anda şehir merkezlerinde. Özel hastanelerin desteği çok az. Önceki pik döneminden en belirgin farklılık Covid olmayan hasta taleplerinin çok yoğun olarak devam ediyor olması. Bu işin yükünü yoğun bakımlarda kamu götürüyor. Covid olmayan hastaların yoğun bakım gereksinimlerinin de bu dönemde aksamaması çok önemli. Bu alarm döneminde büyük ameliyatlar ertelenmedi. Yoğun bakımların çoğunun Covid yoğun bakıma çevrildiği bu dönemde bunun bir dengesinin sağlanması lazım. Hastanelere bir süre, en azından trend değişene kadar acil durumlar dışında gidilmemesi gerekiyor” dedi.
Diğer mikroplara davetiye çıkarıyor
Yoğun bakımda Covid hastalarının durumuna dikkat çeken Cinel, Covid-19 virüsünün diğer mikroplara davetiye çıkarmasıyla Covid'i ağır geçiren hastalarda farklılıklar gözlemlendiğini şöyle anlattı:
* Bu dönemde yoğun bakımlardaki Covid hastaları daha genç yaştalar ve erken dönemde yoğun bakımlara düşüyorlar. Daha genç hastalarda sepsis yanıtı daha şiddetli olabiliyor.
* Şu anda yoğun bakımlardaki Covid hastalarında sekonder enfeksiyonlar ve septik şok atakları da artış trendinde. Covid yumruğunu atıp arka plana geri çekiliyor. Bakteri ve mantarlara zemin hazırlamış oluyor, sahneyi onlara bırakıyor; adeta Covid diğer mikroplara
 Yaş ortalaması düşüyor
Varyantların yoğun bakımlardaki etkisinin yaş ortalamasını değiştirdiğini belirten Cinel, “Varyantların etkisi dokuları biraz daha hızlı tahrip ediyor. İngiltere varyantının yüzde 50-60 ölüm oranlarının daha yüksek olduğuna dair bilimsel yayınlar var. Bizim klinik gözlemimizde de radyolojik olarak akciğerlerde daha ağır hasar görüyoruz” bilgilerini paylaştı.

 

Sağlık yönetimine çağrı
Türk Yoğun Bakım Derneği Başkanı Prof. Dr. İsmail Cinel, sağlık yönetimine şu çağrılarda bulundu:
* Yaz gelirken aşılamayı daha hızlı, daha geniş popülasyonlara yaymamız lazım. Aşılama kısa zaman diliminde geniş kitlelere ulaşmalı. Vatandaşlara durumun ciddi olduğunu anlatmak gerekiyor. Herkesin bir adım geri çekilmesi ile ilişkili Ramazan ayından faydalanmamız gerekiyor.
* Ramazan, Türkiye için bir şans olabilir. Ramazan’dan sonra uygulanacak sert tedbirlerin uygulanabilirliği daha zor olacaktır ve Ramazan’dan sonra uygulanacak tedbirlerin zamanlama olarak işe yaramama olasılıkları olabilir. Ne yapacaksak Ramazan’da yapmalıyız. Tedbirlerin ciddi anlamda artırılması beklentim var.
Son olarak sağlık çalışanlarının üzerindeki yüke değinen Cinel, “Sağlık çalışanının üzerindeki yük çok fazla. Biz tam kapanma yapmadan bir zirve atlattık ve çok zorlandık yoğun bakımlarda. Birinci pike oranla ikinci pikte yoğun bakımlardaki ölüm oranlarımız arttı. Şimdi de yukarıya doğru gidiyoruz. Bu gidişin nereden döneceğini bilmiyoruz. Virüs çok hızlı bulaşabiliyor. Her geçen gün artan yoğun bakım doluluk oranları ve ölüm oranları yoğun bakım çalışanlarını psikolojik olarak kötü yönde etkiliyor” dedi.
Durum kötü peki  Ne yapmalı?
Önceki gün bir rekor kırdık. Maalesef dün bir rekor daha kırdık hem enfeksiyon sayısı hem ölüm sayısında. Korkarım yarın da rekor kıracağız. Bu gidişle daha sonraki gün de. Durum kötüleşiyor. Oysa böyle olmayabilirdi.
Yeni Covid enfeksiyonları üssel bir şekilde artıyor. Bulaşma hızı, ivmelenerek yükseliyor. Ölüm sayıları da öyle. Adetya her gün bir uçak düşüyor, içindekilerin hepsi ölüyor; covid ölümleri o düzeyde. 7 Nisan Çarşamba günü 276 kişi öldü Sağlık Bakanlığı verilerine göre, günlük hasta sayısı 60 bine gidiyor.

 

Perşembenin gelişi,

Çarşambadan belliydi

Ekim ayından sonra aldığımız yarım yamalak tedbirlerle, ancak sınırlı bir miktar sayısı azaltılan enfeksiyonlar, Ocak sonunda yeniden artmaya başlamıştı. Hükümet önceden, salgın dışı saiklerle kafasına koyduğu 1 Mart’ta var olan tedbirleri de gevşetti. Üstüne “lebaleb” dolu salonlarla, omuz omuza cenazelerle salgının önemli olmadığı yolunda subliminal mesajlar iletti.
İnsanlar etkisi çok az, eziyeti çok, süresi sabırları zorlayan tedbirlerden bunalmıştı. Esnafın bir yılı aşmış durgunluktan canı yanmıştı. Kimse vakaların arttığını, tedbirleri bırakmamak gerektiğini duymak istemedi. Kısacası yokuş aşağı hızlanan kamyonda bir de gaz pedalına basıldı. Gidişat kötü, daha da kötüleşiyor. Gözüne far tutulmuş tavşan gibi felç olmuş şekilde avcıyı beklemekten vaz geçmemiz lazım.

 

Salgın yönetilemiyor, soru işaretleri artıyor
Durum kötüleşiyor ve çıkış yolu da görünmüyorsa, tehdidi yok var saymak insanların doğal savunma mekanizmalarından biridir. Toplum şimdi bu savunma mekanizmasını kullanıyor. Salgın hakkında konuşmak bile istemiyor. Krizlerde yılgınlığı yenmek liderliğin işidir. Ama görünen o ki salgını yönetmesi gerekenler de tıpkı toplumun geri kalanı gibi paralize olmuş durumdalar. Salgın yokmuş, her şey yolundaymış gibi davranıyorlar. Zeki Berk’in grafiklerinden göreceğiniz gibi salgınla mücadelede pek başarılı olmayan Avrupa ülkeleri içinde bile en kötü durumda düşenlerdeniz. Dahası, hızla kötüleşen ülkeyiz. Avrupa tedbirlerini alıyor ama biz
Avrupa’daki ülkelerin hepsi, bütün yalpalamalarına ve beceriksizliklerine rağmen yine de iyi kötü tedbirler alıyorlar. İstikrarlı bir mücadele yürütmeseler bile durumları kötüleşmeye başlayınca tedbirleri sıkılaştırıyorlar. Biz ne yapıyoruz? Ramazan’ı bekliyoruz. Bir hafta daha kıpırdamadan. Ne yapmak için? Restoranların paket servise geçmesi için. Ya diğer işler? Tıklım tıklım dolu toplu taşıma, omuz omuza çalışılan tezgahlar, her gün ekmek parası için sokağa çıkmak zorunda olanlar? Kalabalık alışveriş mekanları? Toplu ibadet? Okullar? Eviçi bulaşma? Yetersiz test sayısı? Evine gönderilen pozitif vakalar? Oysa insan kaynağı da sağlık altyapısı da uygun

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Oktay Apaydın Arşivi