TTB'nden çağrı "Sağlıkçılar tükeniyor"

CORONA virüsü ile Mart ayından bugüne verilen mücadelede gerekli sonucun alınamaması bu işin tüm yükünü çeken sağlıkçılar üzerinde baskıyı, yorgunluğu artırırken beraberinde uzun süren bu çilekeşlik sağlık çalışanlarımızı tüketiyor. Salgınlarda gerçeklerin gizlenmesi olanaklı olmadığını ortada. Sağlık emekçilerinden ve yerelden yükselen çığlıklara kulak verilmesi gerekiyor. Sağlık çalışanlarının her geçen gün tükeniyor. Sağlık çalışanlarının özlük haklarının geliştirilmesi ve COVID-19 nedeniyle yaşamını yitiren sağlık çalışanlarının geride kalan yakınlarının yaşamlarının güvence altına alınması biran önce yerine getirilmesi gerektiği Türk Tabipler Birliği tarafından sıklıkla gündeme getiriliyor.,
Konuyla ilgili uyarılarda bulunan ve  5 aylık Pandemi dönemi raporunu paylaşan TTB Merkez Konseyi Başkanı Prof. Dr. Sinan Adıyaman 11 Mayıs tarihinde AVM’lerle başlayan, 1 Haziran’da hızlanan yeniden açılma sürecinin 3 ayının dolduğunu, basında takvim olarak “birinci aşama 11 Mayıs, ikinci aşama 27 Mayıs-31 Ağustos, üçüncü aşama 1 Eylül-31 Aralık, dördüncü aşama –aşının bulunmasının beklendiği- 1 Ocak ve sonrası” şeklinde alan sürecin 2. aşamasının içinde bulunulduğunu belirtti. Bu süreçte 27’si hekim 53 sağlık çalışanının COVID-19 nedeniyle yaşamını yitirdiğini vurguladı. Adıyaman, Türkiye’nin COVID-19 salgını sürecindeki 5 ayının değerlendirildiği rapor ile bu süreçte yaşananlardan yola çıkarak, önümüzdeki gün ve ayların gerçekten ağır, zorlu gündemlerini daha az sıkıntı, hastalık ve ölümle atlatabilmeye katkı sunmayı hedeflediklerini bildirdi.
Aktif hasta sayısı açıklananın 10 katı
TTB COVID-19 İzleme Kurulu üyesi Prof. Dr. Feride Aksu Tanık, TTB COVID-19 İzleme Kurulu’nun 5. Ay Değerlendirmesi’nde ürükütücü  rakamlar gündeme geldi.Hükümet’in salgının etkisini azaltma stratejisinin karşılık bulmadığını belirten Tanık, 623.766 kişi karantina altına alındığını, 11 Ağustos 2020 itibarıyla Sağlık Bakanlığı verilerine göre hesaplanan aktif hasta sayısının 11.152 olduğunu söyledi. Tanık, Sağlık Bakanlığı’nın seroprevalans çalışmasında elde edilen sonuçların hesaplanan aktif hasta sayısı ile karşılaştırıldığında, toplumda PCR testi ile tanı alanların 9.9 katı kadar aktif vaka bulunduğunu kaydetti.
Merkezi otorite irade göstermiyor
Pandemi ile mücadele stratejisinin yanlış olduğunu belirten Tanık, merkezi otoritenin kendi sorumluluğunu “uyarma” ve “tedavi” ile sınırladığının görüldüğünü ancak pandemi ile mücadelenin bireylerin önlemlerine bırakılabilecek bir mesele olmadığını kaydetti. Tanık, anma toplantıları, bayramlaşmalar, milyonların girdiği sınavlar, Ayasofya’nın açılması gibi etkinliklerin kişilerden beklenen iradeyi merkezi otoritenin göstermediğini ortaya koyduğuna dikkat çekerek, bulaşıcılık hızının azaltılamamasında vatandaşın suçlu olarak işaret edilmesinin sorunlu olduğunu söyledi.
Salgında güven önemlidir!
Sayılar yalan söylemez ama resmi otoritelerce paylaşılan bazı veriler güvenilir ve şeffaf olmalı, doğruluğu tartışılmamalı, şimdiye kadar yapılanlarda da şüphe bırakmamalıdır.
Pandemi hastalığın ilk tanımlandığı tarihten bu yana yedi ayı geçtiği halde, bütün dünyada ve ülkemizde etkisini sürdürüyor. Doğrulanmış olgu sayısı bütün dünyada 20 milyona yaklaşırken (19.936.210), ülkemizde 240 bini (241.997) aşmış durumda. Doğrulanmış ölüm sayısı ise bütün dünyada 750 bine (732.499) ülkemizde ise 6 bine (5.858) yaklaşıyor.
Türkiye nüfusa göre dünyanın en kalabalık 17. ülkesidir. Ülkemizde pandeminin beşinci ayı bittiğinde, dünyada COVID-19 doğrulanmış olgu sayısında 18. sırada, COVID-19 doğrulanmış ölüm sayısında 22. sırada, milyon kişi başına düşen doğrulanmış olgu sayısında 76. sırada, Ülkemizde koronavirüs salgını sürecinde; toplam olarak 68 ilde, 5 ilçe (3 İlçe 2 İlçe Merkezi), 24 belde, 354 köy, 352 mahalle, 53  mezra olmak üzere toplam 788 yerleşim yerinde, 623.766 kişi karantina altına alınmıştır Karantinada olan nüfus ile aktif hastaların sayısı, Türkiye’de COVID-19 salgınının etkisini sürdürdüğünü açık olarak ortaya koymaktadır.  
Türkiye, milyon kişi başına toplam doğrulanmış olgu sayısı bakımından komşu ülkelerle karşılaştırılacak olursa, Haziran ayı başlarına kadar İran ile benzerlik gösterdiği, daha sonra İran’da olgu sayısının ülkemizden daha fazla arttığı; Bulgaristan ve Yunanistan’da ise toplam doğrulanmış olgu sayısının Türkiye’den daha az olduğu gözlenmektedir.11 Mayıs tarihinde AVM’lerle başlayan, 1 Haziran’da hızlanan yeniden açılma sürecinin 3 ayı dolmuş durumda.  İçişleri Bakanlığı tarafından 31 Mayıs ve 8 Ağustos’ta yapılan “Karantina Uygulaması” verileri karşılaştırıldığında azalma olmadığı gibi yaygınlıkta artış olduğu görülüyor. Sağlık Bakanı’nın “salgın sahillere indi” söylemi tablonun tamamını yansıtmasa da kontrolün ve sınırlandırmanın sağlanamadığını ifade ediyor.
Hükümetin ve Sağlık Bakanlığı’nın yeniden açılma sürecine yönelik izleme parametrelerini, süreç yönetme ilkelerini ve tanımlanmış hedeflerini bilemiyoruz. Ancak bulaşıcılık açısından daha riskli bir mevsim olarak sonbahara ve izleyerek kışa girmeden önce “hazırız” denilebilecek bir düzeye yaklaşamadığımızı görüyoruz, yaşıyoruz.  
Bulaşıcılık hızının azaltılamamasında “suçlu” olarak vatandaşın işaret edilmesi sorunu çözmemektedir. Pandemi yönetiminde -karar vermedeki y/etkisi tam kestirilemese de- hepimizin, bütün odakların gözü kulağı Sağlık Bakanı’ndadır. Sağlık Bakanı’nın tweet atarak verdiği üç sloganlaşmış mesaj tedbirde taviz olmaz, kuralcı olun, tedbirlerde teyakkuz ve bu mesajların hedefindeki özne seçimi pandemi yönetiminin öncelikleri hakkında fikir vermektedir. Merkezi otoritenin sorumluluğu uyarmak, uyarmak ve hasta olanları tedavi etmekle sınırlandırılmış gözükmektedir.  
Tedbirden taviz salgını azdırıyor
Kişilerden beklenen iradeyi merkezi otorite göstermemiştir. Salgının azalmayan seyri herkes tarafından “hissedilirken” merkezi otorite   milyonların yer aldığı sınavlar, kutlamalar, uğurlamalar, anmalar, açılışlar, Kurban Bayramı gibi günlere yönelik erteleme, iptal, toplu etkinlikleri engelleme/hareketlilik kısıtlamasını gündeme almamıştır.  Bir başka ifadeyle tedbirde taviz veren, kuralcı olmayan, tedbirlerde teyakkuza gerek duymayan bir merkezi otorite sergilenmiştir. Tek tek kişilerden beklenen özeni siyasi yaklaşımlarla göstermeyen bir merkezi otorite bugün gelinen noktanın ana sorumlusudur.  
Tablo neden değişti
Sağlık Bakanı Fahrettin Koca’nın Mart ayının ikinci yarısından bu yana her akşam kamuoyu ile paylaştığı “Türkiye Günlük Koronavirüs Tablosu” veri başlıkları 29 Temmuz 2020 akşamı değiştirildi. 4 ayı geçen bir süre boyunca tabloda yer alan toplam yoğun bakım hasta sayısı ve toplam entübe hasta sayısı parametreleri kaldırıldı, hastalarda zatürre oranı (%) ve ağır hasta sayısı eklendi. Kamuoyuna yansıyan bilgilerden bu değişikliğin Bilim Kurulu’nun da bilgisi dahilinde olmadığı anlaşıldı. Sağlık Bakanı’nın gerekçe olarak “…bundan sonra, salgın boyunca oluşan uluslararası standarda uygun olarak, ‘ağır hasta’ sayısı da verilecek. Yeni ve toplam hasta sayısına ek olarak, seyir hakkında detaylı bilgi sunması için ‘zatürre oranı’ gösterilecek.” açıklaması ise ne bilim çevreleri ne de kamuoyu açısından ciddiye alındı.
 Malatya, Erzurum, Rize Valileri, Konya İl Sağlık Müdürü paylaşımları ile aynı tarihler için Sağlık Bakanlığı açıklamaları arasında açık ara uyumsuzluk olduğu görüldü. Sağlık Bakanı’nın “yüzde yüz doluluk iddiaları yüzde yüze varan bir kasıt taşımaktadır” söylemi pandemi yönetiminde “gerçekleri gizleme koordinasyonunun” da yitirildiğine işaret etmiştir.
Haziran ve Temmuz tecrübesi “yaz aylarında virüsün etkisini yitireceği ve hastalığın azalacağı” inancını yalanlamıştır. Açık havada ve geniş alanlarda daha fazla vakit geçirebilme, havalandırma olanaklarının fazlalığı vb gerekçelerle - soğuk mevsimlere göre- bulaş hızında bir azalma beklenebilirdi. Ancak bunun ön koşulu salgın mücadelesinin doğru mesajlar ve epidemiyoloji biliminin gerekleriyle yönetilmesiydi. O nedenle bugün içinde bulunduğumuz tabloda Türkiye’de pandeminin kötü yönetiminin de etkisi olduğu not düşülmelidir.
Herkes sokakta 65 yaşa yasak var
65 yaş üzeri yurttaşların bir kez daha eve kapatılmasının hem beden hem ruh sağlıkları açısından yeni sorunlar yaratma potansiyeli olduğu bir gerçek. Ne var ki bazıo illerde artan vaka sayısının faturası yine 65 yaş ve kronik hastalara çıkarıldı.Dünyada görülmemiş bir süre içerisinde 65 yaş üzeri yurttaşları eve kapatmanın ne tür sonuçlar verdiğini/vereceğini bilmiyoruz. TTB Sağlık Bakanlığı’na çağrıda bulunmuş ve bunun açıklanmasını istemiştİ ama bugüne kadar bir yanıt olmadı. Eşit yurttaş olma bağlarını zedeleyecek yaklaşımlardan kaçınmak gerekir. 65 yaş üzerini eve kapatmaktansa çalışanlar dahil olmak üzere bütün yurttaşların kapanmasını düşünmek gerekebilir ama  yeniden sadece 65 yaş üzeri vatandaşlarımızın eve kapatılması doğru bir yaklaşım değildir.
SÖZÜN ÖZÜ:
Ülkemiz dünyada 12 Temmuz itibarıyle
Toplam vakada 15.
Günlük vakada 25.
Ölümde 18.
Günlük ölümde 25.
Milyon başına toplam vakada 58.
Milyon başına günlük vakada 67.
Milyon başına ölümde 48.
Milyon başına günlük ölümde 51.
Ve maalesef salgın hızını arttırarak devam ettiriyor. Aymazlıkla, siyasetle, ekonomik kaygıyla bu Pandemi süreci bitmez bitmeyecektir. Okulların açılması ötelendi. Günlük yaşamdaki vurdumduyamazlık "Bana bir şey olmaz" aymazlığı hatta küstahlığı hepimizin yaşamını etkiliyor. Kurallar uyun. Yapmayın. 14. Ağustos günlü verilerle noktalayalım. Toplam ölüm sayısı 5.934. 6 bine ulaşıyor. Günlük vaka 1226. Günlük ölüm 22. 


 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Oktay Apaydın Arşivi