Türkiye’nin her yeri kan kırmızı oldu

AKP'nin son "Büyük Lebaleb Kongresi" ardından söylenecek söz kalmadı desem yeridir. Ancak yok yere ölen insanları, hastanelerde lanet virüs yüzünden şifa arayanları, onlara şifa vermek için gözlerini kırpmadan can veren sağlıkçılarımızı, doktorlarımızı düşündükçe kızıyor sinirleniyor ve inanın Coğrafya kaderdir ama bu coğrafyada bu kadar cehaleti hak etmediğimizi de düşünüyorum.
Artık vicdani sorumluluk vakti. Koronavirüs sayıları hızla artmaya başladı. Ölümler yüzelli gibi çok ciddi rakamlarla tırmanışta. Yakınlarımızı, sevdiklerimizi kaybetmeye devam ediyoruz. Yatan hasta sayısı artıyor. Resmen kızarıyoruz, keşke morarabilsek. Artık buradan klasik uyarı yapmanın bir anlamı yok galiba, sosyal medya, TV kanalları, her platformda ve duyarlı her kesim, kişi ve kurumlar tarafından gerekli uyarılar fazlasıyla yapılıyor.

 

Bir yıldır uyarmaktan yılmadık
Denetimler yapılıyor. 1 yıldır maske, mesafe, hijyen deniliyor. Uyarılar dikkate alınıyor mu veya etkili oluyor mu? Hayır! Sebebini bilmem ama galiba iyi bir empati yapmak gerekiyor. Çünkü sağlık çalışanları, diğer bir ifadeyle koronavirüs savaşçıları yoruldu. Zihnen, bedenen, psikolojik olarak. Bu savaşçılar biraz empati ve vicdani muhasebe rica ediyorlar. Dışarı çıkarken, kafelerde zaman geçirirken, caddelerde yürürken, alışveriş yaparken, eğlenirken mücadelenin kahramanlarını hatırlayın. Maske demiyorum artık, sosyal mesafe demiyoruz artık, hijyen demiyorlar artık. Empati yapın diyorum, vicdani muhasebe yapın diyorum, artık biraz insaf diyorum. Çünkü yoruldular. Çok yoruyoruz. Çok yoruldular. İnanın bu savaşı ya onlarla yada onlarla kazanmak zorundayız. O yüzden önce kendimiz canımız, sonra sağlıkçılar için biraz empati yaparak daha dikkatli davranalım. Çok şey istenmiyor bizden. Istanbul'da pandemi hastaneleri tüm servislerini açtı ve tam doldurdu. Gördüğümüz en şiddetli pik olduğu konusunda fikir birliği var. Sağlık çalışanları bitkin. Tam kapansak bile iki haftadan önce sayıları azaltmak zor görülüyor.

 

AKP lebaleb kongre yaptı
AKP Büyük Kongresi’ni de “lebalep” yaptı. Görüntüler siyasi açıdan muhteşem. İllerden gelen otobüslerde maskesiz biçimde saatlerce yol gelmiş partililer, salonda da hep birlikte coşkulu bir manzara sergilediler. Tüm renkler bir aradaydı. Renkten kastım Sağlık Bakanlığı’nın yayınladığı risk haritasındaki renkler.  Mavi iller, sarı iller de kavuniçi iller ve kırmızı iller ele ele, gönül gönüle birlikte oturdular. Bir partiye “Ölümüne bağlılık” bu olsa gerek. Kongreye katılanların tamamı aşılı değilse eğer, o salondan pek çok yeni “vaka” çıkabilir, Türkiye’nin “Yeni Wuhan”ı AKP kongresi olabilir. Bu görüntüler sağlık çalışanlarına, esnafa, sanatçıya, yakınlarını törensiz defnetmek zorunda kalanlara, işsizlikten intihar edenlerin ailelerine, özetle hepimize-hepimize hakarettir. Ve buna ilk karşı çıkması gereken de bu partinin oy verenleridir.AKP'liler bana “Sana ne kardeşim, parti bizim can bizim” diyeceklerdir. Buna verilecek yanıtlar da var elbette ama uğraşmayacağım. Ancak AKP iktidarı •Ölümlerden  •Vakalardan  •Yoksulluktan  •İşsizlikten..Kısacası pandemi sürecinde yarattığınız ağır tablodan sorumludur. Sadece merak ettiğim şey şu.
Sağlık Bakanı başta olmak üzere Türkiye’yi yönetenler ve yetkili etkili isimler bu akşam kalkıp “Maske mesafe temizlik kuralına uyun” diye vatandaşa akıl verecekler. Nasıl olup da “50 kişiden kalabalık düğün yapamazsınız” yasağını sürdürebilecekler. Hangi hakla “Dernekler genel kurul yapamazlar” diyebilecekler.  Bırakın hepsini, cenazelerimizi kaldırmayı nasıl yasaklayabilecekler.  Nasıl! Kongreyi kutlayan Sağlık Bakanı Koca akşam 30 binleri aşan vaka sayıların ve aşı açıklamasını ancak you tube üzerinden çektirdiği video ile yaptı.  Aşı sürecinden söz etti. Yine sözler verdi. O gün bugündür  de twitter ve sosyal medyada ağzına maske mesafe hijyen lafını alamıyor. Bu ülkenin sağlık bakanı. Uyarmaktan öte önlem almak asli görevi ama nerde...Bakın dostlar içinde buludunduğumuz rezilliği ancak TÜİK düzeltir "Ay sonunda 30 binli vakalar görürüz” demiştim. Ay sonuna kalmadı. Merak etmeyin, bir süre sonra ölüm sayıları da artacaktır. 200'leri  de geçecektir. Tablo oraya evrildi çünkü.  Ama yaşlıları ve bilmediğimiz kimi şanslıları da aşıladıkları için eskisi kadar yüksek olmayacaktır diye umuyoruz.  Vaka sayılarında dediğimiz çıkınca, eş dost okur soruyor.  “Sayıları nasıl aşağı çekecekler.” Bana göre vaka ve ölüm sayılarını aşağı çekmenin çok kolay bir yolu var.  Vaka ve vefat sayılarını belirleme ve açıklama görevini TÜİK’e versinler. Sayılar öyle bir hızla gerisin geri gider ki, Sağlık Bakanlığı bile şaşırır.Hatta çok isterlerse Covid’den kaynaklanan nüfus artışı bile sağlayabilirler.

 

Vaka 30 bin ama
Yeni tip Koronavirüs vaka sayısı 30 bine yaklaştı. Göğüs Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Ahmet Ursavaş, “Şu anki gidişat önlem alınmazsa daha da üzerine çıkabilir. Günlük 50-60 bin vaka görme riski olduğunu düşünüyorum.” açıklamasını yaptı. Kalabalıkların oluşması, mesafe kurallarına bir türlü uyum sağlanamaması burada çok önemli faktörler olarak gözüküyor.  Okullar açık ancak öğrenciler taşıyıcı olabiliyorlar, çocuklardaki oranında da artışına süreç içinde şahit olabiliriz.  Şu andaki artış bence korkutucu düzeyde. Yatış gerektiren hastaların biraz daha genç popülasyona kaydı. Buradaki nedenin yaşlıların aşılanması olduğu düşünüyorum." dedi.

 

Pandemide gidiş iyi değil
Pandemide gidiş hiç de iyi görünmüyor, hafta sonu tam kapanma ilan edilmeli. Koronavirüs vaka sayılarının günlük 30 bine dayandı. Normalleşme dönemi için daha önce endişelerini dile getirdiK. Hemen, şimdi, hiç gecikmeden müdahale edilmesi gereken bir 'yangın durumu' ya da moda benzetmeyle bir tür 'tsunami tehdidi' ile karşı karşıyayız. Kararı pandemiyi yönetenler verecektir ama başlıktaki soruya benim cevabım net ve açık olarak şudur: Kapanalım! Kapanalım çünkü rakamlar bizi buna zorluyor. Hafta sonları yeniden kapanalım çünkü bunu eğer şimdi yapmazsak sonrasında daha kötü, ağır, bunaltıcı, can yakıcı kısıtlamalarla karşılaşmamız vazgeçilmez olabilir. Olabilir çünkü.. "Çok değil, bundan 3 hafta önce “yerinde karar dönemi” diye tanımlanan son uygulamaya geçildiğinde bu köşede  ‘Evet, doğru yapıldı’ diyebileceğimi söylemem güç. Günlük vaka sayılarındaki artış, pandemi matematiğine aşina herkes için korkutucu. Üstelik, benim gibi düşünen bu işin uzmanların sayısı da oldukça fazla onlara güvenerek söylüyorum.Kısacası bu yeni uygulama güven vermiyor. Kimsenin hevesini kırmak, keyfini kaçırmak, moralini bozmak gibi bir niyetim falan da yok ama durum ortada. Geldiğimiz noktada ise vaka sayıları yeniden 30 binleri zorluyor. Anlayan anlamayan herkes için “pandemide gidiş” hiç de iyi görünmüyor. İşte bu nedenle “hafta sonu kapanma seçeneğini” yeniden düşünmemiz gerekiyor.
Ben dememişmiydim demek hoş değil
Ben dememiş miydim?” diyenlerden hiç hazzetmem. Döner değirmene su taşıyanları, ocaktaki aleve odun atanları da hiç sevmem. Bu nedenle salgının başından bu yana hep rahmetli Süleyman Demirel’in  öğrettiği bir yaklaşımı benimsedim: “Sıkıntılı dönemlerde eleştiride kıskanç, övgüde cömert olacaksın. Bir önerin varsa eğer onu da zamanında ve nezaketle yapacaksın.” Bu nedenle girişteki yazımın bir eleştiri değil, bir tespit olarak kabul edilmesini beklerim.

 

Ortada büyük bir yangın var
Tavsiyem şu: Ortada “belalı mı belalı” ve de “son derece tehlikeli” korkutucu bir süreç var. Hemen, şimdi, hiç gecikmeden müdahale edilmesi gereken bir “yangın durumu” ya da moda benzetmeyle bir tür “tsunami tehdidi” ile karşı karşıyayız.
Duruma acilen müdahale edilmesi ve ülke genelinde hemen cuma akşamı 21.00’den başlayarak pazartesi sabahı 05.00’te sonlanacak bir TAM KAPANMA durumunun ilan edilmesi gerektiği düşüncesindeyim. Eğer böyle bir kapanma ülke genelinde düşünülmez ise hiç olmazsa kırmızı illerde mutlaka ama mutlaka uygulamaya sokulmalı

 

Türkiye'nin "Wuhan"ı İstanbul
İstanbul Tabip Odası  COVİD-19 pandemisinin başından itibaren bir yandan meslektaşlarının yanında oldu bir yandan da yanlış politikalara karşı sesini yükseltmeyi,hekimlere, sağlık çalışanlarına, halka bu ağır bedeli reva görenleri teşhir etmeyi görev bildi.İstanbul Tabip Odası COVİD-19 İzleme Grubu tarafından hazırlanan raporla da Sağlık Bakanı’nın itirafıyla “Türkiye’nin Wuhan’ı”olan İstanbul’da pandeminin bir yıllık seyrini kamuoyuyla paylaştı.
İŞTE Raporda yer alan bazı tespitler:

-Nisan ayı sonlarına doğru Sağlık Bakanı Dr. Fahrettin Koca İstanbul’u “Türkiye’nin Wuhan’ı” olarak tanımladığında toplam %60’nın İstanbul’da idi. İstanbul’daki olgu sayıları ( yaz aylarında İstanbul dışına hareketin artması nedeniyle) Ağustos ayında toplam sayının %10’una kadar düştü. Ancak sonbahar aylarında yeniden artmaya başladı.
-İstanbul pandeminin bir yılı boyunca birden çok kez salgının başkenti oldu.
-İstanbul’un mahallelerdeki ortalama gelir düzeyi ile COVID-19’un yaygınlığı arasında negatif bir korelasyonun olduğu göze çarpmaktadır. İstanbul’da en kolay okunan sınıfsal sınır D-100 otoyolunun kuzey ve güneyidir.
- İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin mezarlık kayıtları üzerinden günlük olarak açıkladığı ölüm sayılarına göre pandemi öncesi beş yılda yıllık ortalama 74.030 ölüm meydana gelmişken 2020 yılında bu sayı 92.583 ölüme çıkmıştır.İstanbul’daki toplam uygulanan aşı 22 Mart 2021 itibariyle toplamda 2.090.040 olup ikinci doz 849.121’dir. İstanbul’da da Türkiye’dekine benzer şekilde henüz nüfusun çok az kısmının aşılandığı görülmektedir.
- İstanbul hastaneleri COVİD-19 pandemisi sürecine büyük ölçüde hazırlıksız yakalandı. Bu hazırlıksızlığın bedelini en ağır ödeyenler ise salgınla mücadelede gerekli kişisel koruyucu ekipman bile sağlanmadan en ön saflara sürülen ve bu nedenle hastalanan, hayatını kaybeden hekimler, sağlık çalışanları oldu.
- COVİD-19 pandemisi sürecinde yaşananlar yıllardır kamu kaynaklarıyla beslenip büyütülen özel hastanecilik sisteminin Türkiye’nin ihtiyaçlarına cevap vermekten ne kadar uzak olduğunu; sağlığın özelleştirme politikalarıyla piyasanın vahşi koşullarına terk edilmesinin toplum sağlığı için ne kadar zararlı olduğunu bir kez daha gösterdi.
-Salgın boyunca herkese “Evde kal!” çağrısı yapılırken işçilere “Çarklar Dönecek, Üretim Sürecek!” denildi. Bu nedenle başlangıçta her ne kadar “SARS CoV-2 zengin, fakir ayırmıyor, herkesi aynı şekilde etkiliyor.” denilse de COVİD-19 hızla bir işçi sınıfı hastalığına dönüştü.
- COVİD-19 pandemisi on yıldır uygulanan aile hekimliği sisteminin salgın hastalıklarla mücadelede için uygun olmadığını, COVİD-19 ve ileride karşılaşılabilecek yeni pandemilerle mücadele edebilmek için Türkiye’nin Birinci Basamak Sağlık Hizmetlerini vakit kaybetmeksizin gözden geçirmesi gerektiğini açık olarak gösterdi.
-Bir yıl süresince tespit edilebilen COVİD-19’a bağlı 390 sağlıkçı ölümünün yüzde 31’i İstanbul’da meydana geldi. COVİD-19 pandemisi bir yılını tamamlarken İstanbul’da yirmi  dokuzu uzman hekim, sekizi aile hekimi, altısı işyeri hekimi ve altısı emekli hekim olmak üzere toplam kırk dokuz hekim ve yirmi beş diğer sağlık çalışanı, toplam yetmiş dört sağlıkçı COVİD-19 nedeniyle hayatını kaybetti.
- Hekimler, sağlık çalışanları pandemi bahanesiyle izin, istifa, emeklilik haklarının   kısıtlanması,engellenmesi nedeniyle de mağduriyet yaşadılar. Pandemi koşullarında bile hız kesmeyen sağlıkta şiddet ve yoğun ölümlere rağmen COVİD-19’un illiyet bağı aranmaksızın meslek hastalığı sayılması talebinin karşılanmaması ise motivasyonu düşüren diğer faktörler oldu.

 

Ölüme yol açanlar istifa etsin
Bakın açık bir durum var ortada.Salgın yönetilemiyor! Yeni vaka sayıları hızla artıyor. Emekçiler, işçiler, işsizler, dar gelirliler, esnaf, küçük zanaatkar ve çiftçiler hastalanmaya ve ölmeye devam ediyor! Sağlık emekçileri tükeniyor, hayatını kaybediyor! Ne yazık ki sosyal cinayet olarak adlandırılan bu tabloda en fazla emekçiler hastalanıp ölüyor ve sağlık emekçileri de ilk sırada geliyor. Pandeminin başından bu yana Türkiye’de 391 sağlık emekçisi COVID-19 nedeniyle yaşamını yitirdi. Dünyada toplam vaka sayısı 126 milyonu aşarken COVID-19 nedeniyle hayatınıkaybedenlerin sayısı da 2 milyon 800 bine dayandı. Bulaş tehdidi olan aktif hasta sayısında da yükseliş devam ediyor, 21 milyonu geçen aktif hasta sayısı pandeminin daha da büyüyeceğini gösteriyor.

 

Salgın kontrol edilemiyor
Salgın kontrol altına alınamıyor. Yeni vaka, ağır hasta, aktif hasta ve can kaybı artıyor. Günlük vaka bildiriminde Türkiye 28 bin 731 yeni vaka ile Brezilya, ABD, Hindistan, Fransa ve Polonya’nın ardından altıncı sırada. Ülkemizde toplam vaka sayısı 3 milyonun üzerine çıkarken, toplam can kaybı 30 bini aştı. COVID-19 nedeniyle bir gün içinde hayatını kaybedenlerin sayısı 157’ye ulaştı. Günlük test sayısı  binde 2’lik bir orana yeni yükselirken, bu testlerin kontrolleri de içerip içermediğini  hâlâ bilmiyoruz. Özellikle son günlerde; vaka artış oranı, test artış oranının ikikatından fazla.  Türkiye’de aktif hasta sayısı ayrı olarak bildirilmese de tablodaki verilerden yolaçıkarak baktığımızda ciddi yükseliş devam ediyor. Dün aktif hasta sayısı 188 bin 565 kişiye yükseldi. Aktif hasta sayısındaki bu ciddi yükseliş, bulaş tehdidinin daha da artacağını gösteriyor. Ağır hasta sayımız ise bin 790 kişiye yükseldi. Aktif vakanın yükselmesi ile %1’e kadar düşen ağır hasta oranı hâlâ dünya ortalamasının (%0,4) neredeyse iki buçuk katıdır.
Türk Eczacıları Birliği, Eczacı İsmail Durmuş’un COVID-19’dan hayatını kaybetmesi üzerine ailesinin yaptığı başvurunun Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından reddedilmesi ile ilgili olarak yeniden COVID-19’un koşulsuz meslek hastalığı sayılması gerektiğini açıkladı. Türk Tabipleri Birliği’nin uzun süredir COVID-19’un  doğrudan meslek hastalığı kabul edilmesi için yasal düzenleme talebi ne kadar haklı olduğunu bir kez daha gösterdi.

 

Düşük vakalı tek il kaldı
Koronavirüsü vakalarına ilişkin son sayılara göre, risk haritasında 39 il kırmızıya  dönerken, tek mavi, düşük riskli il olarak Şırnak kaldı. Vaka oranında 100 binde 509ile Samsun en yüksek riskli il olarak karşımıza çıkıyor. Sağlık Bakanlığı illerdeki 100 bin kişide haftalık vaka sayısı ortalamasına göre, bir hafta önce 25 olan kırmızı il sayısı 39’a yükseldi. 70 ilde vaka sayısı artarken 11 ilde azaldı. İstanbul’da 100 binde 60 olan vaka sayısı önce 178’e, son olarak ise 251’e çıktı .Ankara 100 binde 68’den 107’ye, İzmir de 100 binde 78’den 111’e yükseldi.Kısa sürede bu kadar vaka artışı Avrupa’da olduğu gibi ülkemizin de bir tsunami ile karşı karşıya olduğunu gösteriyor. Bu tırmanış eğilimi devam ederken daha ciddi önlemlere ihtiyacımız var.

 

Mutant virüs cenneti olduk
Ülkemizde İngiltere, Afrika, Brezilya mutantı gibi tanımlanmış mutantlar bildiriliyor.Acak bölge ve şehirlere göre hangisinde sıklık ne kadar bilgi verilmiyor. Şu anki verilere göre toplumun yüzde kaçı endişe verici varyantlar ile enfekte bilgi yok.Varyant virüsler konusunda yeterli çalışma yapıldığının delilini göremiyoruz.Ülkemize ait adı konmamış mutasyonlar olabileceği de düşünülmeli ve  araştırılmalıyken buna ilişkin bir veri de paylaşılmıyor. Bunun için en kısa zamanda  varyant virüs tespitleri için laboratuvar çalışması yapmak gereklidir. Virüs yayılımı şuan hem mutasyona uğraması ve hem de aşı oranlarımızın düşük olması nedeniyle çok daha bulaştırıcı ve yeni mutasyonların ortaya çıkışına da zemin hazırlar niteliktedir. COVID-19’un bulaştırıcılığı daha fazla artarken kontrolsüz bir normalleşmede ısrarbizi yeni felaketlere sürüklüyor. Sağlık çalışanları ve sağlık sistemi şu an ciddi bir dalgayı kaldıramayacak durumdadır. Sistemin en az 100 bin yeni hekim, hemşire teknisyen gibi sağlık personeline ihtiyacı vardır. Sağlık Bakanlığı en kısa sürede yeni bir dalgaya karşı sağlık personeli açığını kapatmalı, KHK’ler ile hukuku hiçe sayarak  sağlık alanından uzaklaştırdığı sağlık çalışanlarının hızla geri dönüşü sağlanmalıdır. Aşılanma oranı ve hızı çok düşük seyrediyor. Şimdiye kadar 14 milyon aşı yapıldı: Bunun 8 milyon dozu ilk aşı, ikinci aşı dozu ise 6 milyona ulaşmadı. Henüz iki doz aşı  yapılmış insanlarımızın oranı %7 düzeyindedir. Geçtiğimiz haftalarda aşı tedariki ile ilgili sorun yaşandığı sahada çalışan meslektaşlarımızdan gelen bilgiler arasındaydı. Randevu sayısının altında aşı ile sağlık çalışanları aşılanmak üzere gelenleri geriçevirmek zorunda kaldılar. Sağlık Bakanlığı her zaman olduğu gibi sağlık çalışanı ile hastayı karşı karşıya getirip aradan çekildi. Aşı ile ilgili en kısa zamanda ne kadar dozne zaman aşı tedariki yapılacağı açıklanmalı ve planlamalar konusunda tüm sağlık çalışanları bilgilendirilmelidir.

 

Eğitimde sorunlar sürüyor
TTB en kısa zamanda yüz yüze eğitime geçilmesi için gerekli şartların oluşması gerekir demişti. Ancak bugüne kadar bu şartlar da sağlanmamıştır.  Okullarda fiziki şartların düzeltilmesi ve öğretmenlere hızla aşı yapılmasından sonra yüz yüze eğitime geçilmesi mutlak gereklidir. Avrupa’daki yükselişe karşı tüm Avrupa ülkeleri birçok yeni önlem alırken bizim normalleşmeye çalışmamız anormal bir durumdur. Sağlık Bakanlığı çok acil olarak yeni ekonomik ve sosyal tedbir paketleri oluşturmalı, siyaset ve ekonomi insa yaşamı ve bilimin önüne geçmemelidir.
Türk Tabipler Birliği Pandemi süreci ile ilgilişu önerilerde bulundu:
Ekonomik ve sosyal tedbir paketleri ile ekonomik sıkıntı içinde olan yurttaşlarımızın desteklenmesi sağlanmalıdır.
Başta yoksul halk kesimleri olmak üzere halka parasız ve nitelikli maske  dağıtılmalı, su ve hijyen ürünleri ücretsiz sağlanmalıdır.
Geçen bir yıllık süreçte saklanan vaka sayıları başta olmak üzere ölüm sayıları açıklanmalı, aşı ile ilgili süreçler toplum ile şeffaf bir biçimde paylaşılmalı, risk  haritalarının hangi kriterlere göre yapıldığı kamuoyuna açıklanarak pandemiye karşı yürütülen mücadelede şeffaf olunmalıdır.
Gelinen aşamada Bilim Kurulu’nun aldığı kararlar açıklanmalı, alınan kararlar  iktidar tarafından uygulanmıyorsa, Bilim Kurulu üyeleri yönetilemeyen pandemi mücadelesine ortak olmamalıdır. Sağlık Bakanlığı başarısız olduğunu kabul etmeli, tüm sorumlular istifa etmeli, antidemokratik salgın yönetimine  son verilerek başta sağlık örgütleri olmak üzere toplum katılımı önemsenerek dayanışma içerisinde bir mücadele stratejisine geçilmelidir.
Aşıda patentin kaldırılmasına yönelik uluslararası alanda çaba yürütülmelidir.
Öğretmenlere, toplu yaşam alanlarında bulunan ve çalışma zorunluluğu olanlar için hızlı bir aşı programına geçilmelidir.
Başta temaslılar olmak üzere yaygın test yapılmalı, özellikle iş yerlerinde filyasyon çalışmalarına devam edilmelidir.
SARS-CoV-2 virüs varyantlarıyla enfeksiyon oranlarının ne olduğu, SARSCoV-2 virüs varyantlarının hangi laboratuvarlarda ve hangi testle değerlendirildiği, endişe verici varyantların illere göre dağılımı açıklanmalıdır. Varyant suşlarla ilgili laboratuvar çalışmaları artırılmalı, salgın yönetiminde virüs varyantları göz ardı edilmemelidir.
İllerde çok yoğun olan caddelerde hareketlilik azaltılmalıdır.
İnsanlar arasında kapalı ortamlarda toplu temaslar kısıtlanmalıdır.
Son haritalamaya göre 100 bin kişide yeni vaka sayısının 100’ü aştığı bölgelerde, iller arası seyahat sınırlamalarına gidilmelidir.

 

Nerden nereye geldik nereye gidiyoruz?
Son açıklanan haritaya göre, tam 70 ilde Covid-19 vakaları arttı. Vakaların düştüğü il sayısı 11’de kaldı. Çok yüksek riskli il sayısı ise geçen hafta 25 iken bu hafta 39’a fırladı. Öte yandan İstanbul’un ardından Ankara ve İzmir de çok yüksek riskli il kategorisine dahil oldu. Haritanın büyük bölümü kırmızı oldu.

 

70 ilde vaka arttı
Uzmanlar, hızla salgında üçüncü pike doğru gittiğimizi ifade ederek uyarırken vaka sayıları da her geçen gün artmaya devam ediyor. Sağlık Bakanlığı’nın açıkladığı ve 13 -19 Mart tarihlerini kapsayan İllere Göre Haftalık Vaka Sayısı (100 bin kişide) Haritası’na göre tam 70 ilde vaka sayısı artarken bir önceki haftaya göre sadece 11 ilde azaldı.
İstanbul’da her 100 bin kişide 178.25 olan vaka sayısı son haritada yüzde 41 oranında artarak 251.12’ye fırladı. Ankara’da 100 bin kişiye düşen vaka sayısı 68,53’ten 107,99’a, İzmir’de ise 78,57’den 111,47'ye yükseldi. Böylece İstanbul'un ardından, Ankara ve İzmir de 'çok yüksek riskli iller' kategorisine girdi.
Çok yüksek riskli il sayısı fırladı gitti
Çok yüksek riskli il sayısı önceki haftaki haritada 25 olarak açıklanırken bu hafta ise 39’a fırladı. Birçok yüksek riskli ilin çok yüksek riskli il kategorisine geçmesi nedeniyle bu hafta yüksek riskli il sayısının 33’ten 26'ya düştüğü görüldü. Orta riskli il sayısı da geçen hafta olduğu gibi yine 9’da kalırken düşük riskli is sayısı ise 9’dan 7’ye düştü.

 

En çok vaka yine Samsun'da
Samsun, Sinop, Giresun ve Ordu'daki kötü gidişat da devam etti. Haftalık verilere göre Samsun, Giresun, Sinop, Balıkesir ve Yalova 100 bin kişide en çok Covid-19 vakası görülen iller oldu. Ayrıca, Bilecik, Bolu, Eskişehir, Kütahya, Antalya, Malatya, Erzincan ve Iğdır gibi iller de 'çok yüksek riskli' kategorisine dahil oldu.
En düşük riskli illerin Uşak, Bitlis, Siirt, Diyarbakır, Mardin, Şırnak, Hakkari ve Urfa olduğu görüldü. Uzmanlar, özellikle Doğu illerinde, az test yapıldığı için daha az vaka tespit edildiğini ifade ediyor.

 

50 milyon kişi yüksek risk altında
Çok yüksek riskli il kategorisinde bulunan 39 kentin toplam nüfusu ise 50 milyonu buluyor. Ülke nüfusunun 22 milyonu yüksek riskli il, 5 milyonu orta riskli ve 6 milyonu da düşük riskli kategorisindeki kentlerde yaşıyor. Ayrıca, Dünya Sağlık Örgütü’nün (DSÖ) verilerine göre, günlük vaka oranlarında Türkiye dünyada 6’ncı sırada yer alırken toplam vaka sayısında ise 9’uncu sırada bulunuyor.

 

Ölüm ve vaka sayıları daha da artacak
İstanbul’da vaka sayılarının çok hızlı bir şekilde arttığını belirten” İstanbul Tabip Odası Genel Sekreteri Prof. Dr. Osman Küçükosmanoğlu,  yaptığı açıklamada şunları söyledi: İstanbul geçen hafta çok yüksek riskli il kategorisine girdi ve Cumhurbaşkanı önlemleri değiştirmeyeceğiz diye açıklama yaptı. İstanbul’daki vaka artışı bize Ekim ve Kasım ayındaki artışı hatırlatıyor. Hastanelerde Covid-19 servisleri yavaş yavaş doluyor. Ülke genelinde Covid-19’dan kaynaklı günlük ölüm sayısı 60’lardan yeniden 100’lere kadar çıktı. Önümüzdeki haftalarda hem günlük vaka sayılarının hem de günlük ölüm sayılarının daha da artmasını bekliyoruz. Vaka sayısının 5-6 bine kadar düştüğü dönemlerde aşılamaya hızla başlamış olsaydık yeni ölümleri engelleyebilirdik. Aşının ikinci dozu şimdiye kadar yaklaşık 5 milyon yurttaşa uygulandı ve bu çok düşük bir rakam. Toplum bağışıklığını sağlamak için toplumun büyük bir kesimi aşılanmalı.”

 

Her yer çok yüksek riskli olacaktır
Hızla yeni bir pike doğru gidiyoruz. Yakında bütün ülke kırmızıya boyanacak ve bütün ülke çok yüksek riskli olacak. Kentler arası hareketlilik devam ettiği sürece bu durum kaçınılmaz” diyen Ankara Tabip Odası Genel Sekreteri Dr. Muharrem Baytemür ise şu ifadeleri kullandı: “Hastanelerde yoğun bakımlar dolmaya başladı. Gazi Üniversitesi Hastanesi ile Ankara Şehir Hastanesi’nin doluk oranlarında ciddi bir artış var. Günlük filyasyon oranı kentte 4 bini geçti ve önceki aylarda günlük 400- 500 civarındaydı.” İzmir'de vaka sayısı dört haftada yüzde 160 oranında arttı. Sadece son hafta bile vaka sayısı yüzde 42 arttı. Kentlerin durumuna ilişkin 14 günde bir değerlendirme yapılması gerekiyordu. Artışlar devam ettiği halde bu değerlendirmeler ne Türkiye’de ne de İzmir’de yapılmadı.

 

Göstermelik önlemler alınıyor
Samsun’da ve Karadeniz kentlerinde en az 10 günlük kapanma ve kentler arası seyahat kısıtlaması önerildi. Ama dikkate alınmadı. Öneriler dikkate alınmış olsaydı vaka sayısı bu kadar artmayacaktı bulaş zinciri kırılacaktı. Samsun’daki vaka artışında kentler arası geçiş, mutasyonlu virüsün yayılması ve düzenlenen kongreler etkili oldu. Kent genelinde önlem olarak, sadece sokaklara yığılan kolluk kuvvetlerince HES kodu sorgulaması ve sokaklarda gezdirilen ses araçlarıyla ‘sosyal mesafeye dikkat edelim’ anonsları yapılıyor. Samsun'da vaka sayısının artmasının karşısında bu göstermelik önlemlerin alınmasının dışında bir adım atılmıyor. Hastanelerde ciddi bir yığılma söz konusu.
Günün içinden salgından kendime notlar;
* Bilimin yolunu takip et.
* İyimser ama temkinli ol.
* Sansasyonel haberlere itibar etme.
* Davranışların senin dışında insanları da etkileyecekse, lakayt olamazsın.
* Virüs kadar,  kötü salgın yönetimi de öldürür.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Oktay Apaydın Arşivi