Rahsa Pınar Çetinkaya

Rahsa Pınar Çetinkaya

Ubuntu

Ubuntu insanların birbirlerine bağlılık ve ilişkilerine odaklanan etik ya da hümanist bir felsefe.

“Ben, biz olduğumuz zaman benim” sloganıyla özdeşleşmiş bir düşünce tarzı.

Güney Afrika'daki Zuzu dilinde ‘insanlık’ demek.

Aynı zamanda da başkalarına karşı merhametli, şefkatli, iyiliksever olmak demek.

Ünlü din adamı Desmond Tutu’nun tanımlamasıyla Ubuntu’ya inanan bir insan diğerlerine açıktır, olumludur. Diğerleri iyi ve yetenekli olduğunda kendini tehdit altında hissetmez. Onun daha büyük bir bütünün parçası olduğunu bilmekten gelen bir özgüveni vardır. Diğerleri aşağılandığında, küçük düştüğünde, zulme uğradığında ya da ezildiğinde kendini de aşağılanmış hisseder.

***

Hikayesini ise bilmeyenler için şöyle;

Günlerden bir gün, Afrika’da çalışan bir antropolog kabilenin çocuklarına oyun oynamayı önerir.

Oyun basittir. Çocukları belirli bir yerde yan yana sıraya dizer ve açıklar: “Herkes karşıdaki ağaca kadar tüm gücüyle koşacak ve ağaca ilk ulaşan birinciliği kapacak. Ödülü ise yine o ağacın altındaki güzel meyveleri yemek olacak”.

Çocuklar oyuna hazır olunca, antropolog oyunu başlatır. O anda bütün çocuklar el ele tutuşur ve beraberce koşarlar. Hedef gösterilen ağacın altına beraber varırlar ve hep beraber meyveleri yemeye başlarlar.

Antropolog şaşırır ve çocuklara neden böyle yaptıklarını sorar. Aldığı cevap hayli manidardır; “Biz ‘ubuntu’ yaptık. Yarışmış olsaydık, aramızdan sadece bir kişi yarışı kazanacak ve birinci olacaktı. Nasıl olur da diğerleri mutsuzken yarışı kazanan bir kişi ödül meyveyi yiyebilir? Oysa biz ‘ubuntu’ yaparak hepimiz yedik”.

***

Bugünlerde dillere değil davranışlara pelesenk olan "her koyun kendi bacağından asılır" sözünün tam ters karşıtıdır.

Toplum olarak "biz" olabilmek tarihlerden bir sayfada kaldı dediğini duyar gibiyim. Henüz unutulmamış olan bu kavramı yeniden güçlendirebilmek ve gelecek nesillere aktarabilmek bizim görevimizdir.

Ayrıştırılan, ötekileştiren bir nesil olma yolunda gidiyoruz.

Oysa Atalarımız bir bütünlük içinde "biz" kavramı ile bu vatanı bizlere kazandırdılar.

Şimdi ise siyasetden pazara kadar herşey sadece ben kavramına girdi.

Bir farkındalık belki de binbir farkındalığa dönüşür, denemeden bilemeyiz.

"Biz" olmayı unuttuk. Korktuk, çekindik, kendimizi düşündük.

Hatırlamak için de hiç geç değil!

"BİZ" "BİRLİK" olduğumuzu hatırlama zamanı

UBUNTU yapmamıza ihtiyaç var!

Tabi bunun için ekip ruhuna ihtiyaç var. Ben-Sen-O yerine "Biz" olabilmek esastır.

Hangi türde düşünce üretimi olursa olsun, hedefine ilerlerken, engellerle nasıl mücadele ettiğin, kaosun ortasındaki tepkin ve mücadele sırasında ki hissiyatın, tavrın bunu belirler.

Üretmeye ihtiyaç var

Düşünmeye ihtiyaç var

Ekip, takım, birlik olabilmeye ihtiyaç var

Arsız olan zamanı durdurabilmek imkansız ama var olan zamanı geleceğe ekmek bizim elimizde.

Şaha kalkış hamlesi için bir kahraman beklemek yerine, birlik olup maviliklere gitme zamanıdır.

Tarihimiz geniş bir kültürü bize bahşetmişken güzel, doğru kısımlarını bilmek ve bu yolda ilerlemek gerekir.

Evde, sokakta, sitede, iş yerinde ben yerine biz olabilmek için son noktadayızdır belki de...

UBUNTU'lu günler için

Usta Nazım'ın eşsiz şiirinden paylaşmak istiyorum...

Hani şimdi biz

"... İnanın güzel günler göreceğiz çocuklar

Güneşli günler

Göreceğiz

Motorları maviliklere süreceğiz çocuklar

Işıklı maviliklere

Süreceğiz"

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Rahsa Pınar Çetinkaya Arşivi