Ülkemizden siyasi manzaralar…

Yazıma bu başlığı verince, ülkemizin yetiştirdiği önemli ve vatan toprağı aşkına hasret kalarak mezarı Moskova'da olan Nazım Hikmet'in “Memleketimden İnsan Manzaraları” adlı kitap’ı aklıma geldi. Bu vesileyle kendisini rahmetle anıyorum. İnşallah bir gün mezarının Anadolu'da bir çınar ağacının altına getirilmesi nasip olurda, vasiyeti böylece yerine getirilmiş olur.

Ekonomi, adalet ve döviz

Ülkemizde o kadar ilginç olaylara tanık oluyoruz. Mesela Ülkemizin ve tüm dünya devletlerinin adalet yönü ile en üst makamı ve mahkemesi olan Anayasa Mahkemesi’nin aldığı kararlara yerel mahkeme uymuyor.

Ayrıca Sayıştay Başkanlığı yaptığı çalışmalar sonrasında ülkemizin bazı kurum ve kuruluşları ile Bakanlıklarının bütçelerini inceledikten sonra tespit ettiği savurganlık ve yolsuzlukları açıklıyor ve hiç kimsenin kılı kıpırdamıyor. Eden yapan. ettiği ve yaptığı ile kalıyor.

Bu durumda ülkemizde Adalet Reformu isteyen Adalet Bakanımız, “Bırakın adalet yerini bulsun isterse kıyamet kopsun” diyor.

Cumhurbaşkanımız ekonomi de reformlara başlayacaklarını ve ülkemizin çok daha üst seviyelere geleceğini ve ekonomik yönden ilk on da olacağımızı belirtiyor.

O sıralarda Merkez Bankası Başkanı değişiyor. Yetmiyor, bu değişiklik yapılırken habersiz olduğunu bahane eden Bakan Albayrak görevden affını istiyor ve yerine atama yapılıyor.

Konunun ilginç yanı bu atama ve istifalardan sonra dövizde yüzde on civarında düşüş ve paramızda aynı oranda değer kazanmasına ekonomistler bile cevap veremiyor.

Cumhurbaşkanı, faizlerin yükseltilmesini istemese de, faizlerin yüzde 4,75 yükseltildiği açıklandı ama, resmi faizin %10,25 olmasına karşın zaten piyasa ve bankalar bugün açıklanan %15 faizi uyguluyordu. Hatta bankalar, “Bankamıza gelin size hemen yüzde 15 hoş geldin faizi uygulayalım” diyerek reklam veriyordu. Bu nedenle de yastık altındaki dövizleri bozdurup faize koşan olmadı.

Yeni partiler ve liderleri

Ülkemizde erken seçim konuşulmaya başlanmasından sonra siyaseten tanınan ve partilerinde beklediklerini bulamayan bazı siyasiler, parti kurmaya ya da partilerini eleştirerek bayrak açmaya başladılar.

Bunlardan İktidar partisi AK Parti kurucusu Bakanlık, Genel Başkanlık ve Başbakanlık yapmış olan Ahmet Davutoğlu, GELECEK Partisini kurdu.

Aynı şekilde yine AK Parti kurucusu Bakan ve Başbakan yardımcılığı yapmış, uzun yıllar ekonomimizi yönetmiş olan Ali Babacan, DEVA Partisini kurdu. Şimdi her ikisi daha önceleri gitmedikleri il ve ilçelere gidiyor dinlemedikleri halkı dinliyor, daha önce yönetimin içinde oldukları yönetim şeklini ve kurdukları partiyi eleştiriyorlar.

 Sarıgül

Siyasete girdiğinden bu güne kadar girmediği parti kalmamasına, Şişli Belediye Başkanlığı yapmasına, CHP Genel Başkanlığı ve İstanbul Belediye Başkanı adayı olmasına  rağmen, bir yerde dikiş tutturamayıp tatmin olmayan Mustafa Sarıgül yeniden parti kurma hazırlıklarına başladı. Bu kere etrafında kimler var bu hareketi ne yapacaklar bekleyip göreceğiz.

İnce

Kendi deyişiyle çocukluğundan bu güne kadar ve halen CHP üyesi olmaktan gurur ve onur duyduğunu belirten, uzun yıllar Milletvekilliği ve son Cumhurbaşkanlığı seçiminde CHP'nin adayı olan Muharrem İnce, parti içinde mücadele vermek varken ne oldu ise yollara düşüp Memleket Hareketi adı ile bir oluşum başlattı ve ülkeyi geziyor. Bu hareketin parti ile sonuçlanacağını da ima ediyor.

Peki arkadaş, ne oldu da bu yollara düştün. Bu hareketi kurultay öncesi il ve ilçelerin kongrelerini takip ederek başlayıp sürdürseydiniz, hayalinde olan o ATATÜRK’ün koltuğuna oturma ihtimalin olurdu. Partinin her kademesinde yer aldığına göre, ülke kurucusu olan bu partiden bu zamana kadar ayrılanların başarılı olamadıklarını da bilmen gerekmez mi?

Özdağ

Daha önceleri MHP de iken ihraç edilen, İYİ Parti kurucularından olan Ümit Özdağ, durup dururken İstanbul İl Başkanı Kavuncu’yu hedef alıp FETÖ cü olduğunu ileri sürdü. Partisi ile uyum içerisinde olmadığı için İl Başkanlarının da isteği doğrultusunda partisinden ihraç edildi. Burada akla gelen şu, Özdağ bu zamana kadar neden sesini çıkarmadı? Ya da son kurultaydan önce talep ettiği Grup Başkan Vekilliği verilmiş olsaydı bu girişimini sürdürüp yine kazan kaldıracak mıydı?

Çakıcı

Ülkemiz ekonomi, hukuk, faiz, döviz kurları ile uğraşıp bu konulardaki istifa ve atamalarla, Mavi Vatan, Kıbrıs meselesi ve oraya giden uçakları konuşurken, daha önceleri işlediği suçlar nedeniyle hapiste olan ve son af ile tahliye olan Alaattin Çakıcı'nın, Kılıçdaroğlu'na yazdığı mektuplar yeni bir gündem oluşturdu.

Geçmişe bakıldığında Çakıcı’nın daha önceleri Bahçeliye, Erdoğan’a da mektup yazdığı gündeme geldi. Erdoğan'a, isim belirtmeden, “Rizeli, dinimizi kullanan, hırsı için ülkemizin fidanlarını telef ettiren kişi” derken daha sonra annesinin vefatında cenazesine katılmasına izin verilmediği için yine Tayyip Bey’e “Sorumsuz Sultan” diye seslendiği bir mektupta Cumhurbaşkanı Erdoğan'a hakaret ettiği gerekçesi ile yargılanmış ve 11 ay 20 gün ceza almıştı.

 Bununla da kalmayıp, dönemin Başbakanı Binali Yıldırım’a da mektuplar yazdığı ve Yıldırım’ın MHP milletvekillerini aracı olmasını istediği belirtiliyor.

Çakıcı’nın 2015 yılında Bahçeli’ye yazdığı mektupta, “İnsan bu kadar aciz, egoist, ve bencil olamaz “ ile “Miadı dolmuş, yürüyen Buda kılıklı efendi, Yüreğin yiyorsa beni öldürt” diye yazdığı ortaya çıktı.

Şimdilerde de gündemde kalabilmek için, Kılıçdaroğlu’na yazdığı mektuplarda, sopalamaktan, kazığa oturtmaktan ve kendini öldürtmek için meydan okuyan hakaretleri ile ı gündeme oturdu.

İlginçtir, Kılıçdaroğlu’na Artvin'de hain PKK örgütü saldırdı. Ankara da bir şehidimizin cenazesinde linç edilmek istendi. Yine bir cenazede taziye sırasında önüne mermi bırakıldı. Bu tür saldırı ve hakaretlerle yıldırılmaya ya da iktidara yürümesi mi engelleniyor sorusu akla geliyor.

Neyse ilgili mektupları yazan şahıs hakkında suç duyurusunda bulunulduğu açıklandı. Adalet reformundan bahsedildiği bu günlerde ne olacağını bekleyip göreceğiz.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Mustafa Dolu Arşivi