Ali İbrahim Önsoy

Ali İbrahim Önsoy

Vergi vermek 'şereftir'

Kiminle konuşmaya çalışsak “demokrasiden” söz etmeye başlıyor. Toplumda şayet bir şey ya da konudan bahsediliyorsa mutlak onunla ilgili bir sorun ya da eksikliği var. 
Demokrasi seçilen ya da atanan yöneticiler için ağızlarında bir sakız gibidir dolanıp durur. Yönetilenler için ise yaşamsal, hayatta kalma ve gelecek beklentisi olan için elzemdir. Kişinin seçme ve seçilme hakkı yanında “ekmek, emek, temel hak ve özgürlüğünün” varlığı önemlidir. 
Yaşamımızı idame ettiğimiz bu devlet sisteminde kara kitap ya da anayasanın ilk maddelerinde kalınca yazılır. Hatta adliyelerde mahkeme başkanının arkasındaki duvara “adalet mülkün temelidir” yazılır. Vergi dairelerin duvarında ise “ vergilendirilmiş kazanç kutsaldır” yazar. Adalet ve maliye hep kazançtan ve mülkten bahsediyor, kazanç ve mülk nasıl elde ediliyor? Kim üretiyor çalışıyor? Kim bire alıp ona satıyor? Kim bu üretileni tüketiyor? 
Devlet yapısı ne olursa olsun dünden bugüne gelene kadar herkim olursa olsun gördük ki yurttaşlarından vergi almakta. Dağdaki ile ovadaki, dere kenarı ile çorak arazideki arasında elbet fark oluyor eşit olmuyor ama vergi alınıyor. Hanedeki kişi başı gibi ağıldaki, ahırdaki ve kümesteki hayvanlar sayılır vergi ona göre belirlenir. Devlet ve yönetenler “sistemin” devamlılığı” için yurttaştan vergi alır. Yani konuyu dolandırmaya gerek yok ‘vergi’, “devletin geliridir”.  
Kara kaplı kitaplar ile devletlerin anayasalarında “ vergi konusunda bütün yurttaşlar eşittir” demekte. Hatta bütün ülkeler 1789 Fransa Devriminin 1793 Anayasasında ki maddeyi aynen alır; “hiçbir vatandaş devlet masrafına katılmak şerefinden yoksun bırakılamaz”  sözlerini kullanır. Yani devlete vergi vermek “şereftir”.
Vergi sistemi ülkeden ülkeye farklılık gösterse de günümüzdeki toplumsal yapı gereği devlet kayıt altına aldığı ve tuttuğu kişi ve kurumlardan tıpkı inekten sağar gibi vergisini almakta. Yani devletin geliri yurttaştan aldığı vergidir. Günümüzde çalışanların ücretleri gibi vergi sistemi de adaletli değildir. 
Verginin görünürdeki amacı ile gerçek amacı arasında niteliksel ayrıma bakalım. Devletin harcama ile yatırım giderlerini karşılayacak olan hazine bütçesini besleme zorunluluğunda. Gerçek amacı ise sınıflı toplum yapılarında sermayenin genişletilmiş yeniden üretimini sağlaya bilmek için devlet gelirlerini (vergiyi) çoğunluk değil azınlık çıkarına yeniden dağıtmakta. Bu nedenle vergi sistemi günümüzdeki toplumsal yapı gereği daha da keskinleşmiş durumda. 
Günümüzde ağırlaşan ve giderek daha da çeşitlenen vergi özellikle ücret/maaşlı çalışanlar tarafından karşılanmakta. Çalışanlar emeğinin karşılığını eline almadan devlet tarafından vergisi kesilirken, aldığı her ürün ve hizmet içinde dolaylı olarak vergi ödemekte. Toplumun çalışan ve küçük esnaf üzerinde vergi dilimlerinin yükseltilmesi, bunun yanında dolaylı verginin katmerleşerek büyümesi yaşam düzeylerini gittikçe düşürmekte. Ülkenin küçük bir azınlığı ülke ekonomisinin önemli bir mülkiyetine sahip olanlar ya çok az ya da hiç vergi vermemekte. 
Gelişmiş ya da gelişmekte olan ülkelerde devlet ücretli/maaşlı çalışanlardan kuruşu kuruşuna vergi alırken devlete iş yapan ve diğer iş insanlarından cüzi miktarda vergi alır. Ama çoğunlukla vergi almadığı gibi vergi muafiyeti yanından teşvik kredileri öder yatırım kolaylıkları sağlar. Bazen bu teşvik kredileri vergi bağışıklığı devamlı olur. Devletten yatırım adıyla ihale alanlar akçalı iş yapanlar vergilerini günü gününe ödemezler. Devletle iç içe geçmiş olup ihale alan müteahhİT takımı son yıllarda ülkemizde tam 128 kere vergi ve harç indirimi alırken asgari ücrete talim ettirilen yurttaş ise vergisini “paşalar” gibi ödemekte. 
Anayasanın 73. Maddesinde verginin zorunluluğundan söz eder. Bir de derki vergi muafiyet ve indirimi bakanlar kurulu kararıyla alınır. Devleti yöneten yurttaşa vergi indirimi sağlamazken devleti hortumlayan müteahhİT takımına vergi indirimi sağmakta hem de 128 kez. 
Devlet kurumlarının duvarlarında “vergilendirilmiş kazanç kutsaldır” yazılır. Bu nedenle devlete vergi vermek “kutsal” ve  “şeref” ise vermemek ve ona yardımcı olmak nedir?
 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Ali İbrahim Önsoy Arşivi