Ya bizdensin ya öteki öyle mi?

Hazreti Ömer’in “Dürüstlük pahalı bir mülktür, ucuz insanlarda bulunmaz.” anlayışından uzak bir adalet sistemini benimsemek, Mevlana’nın “ne olursan ol yine gel” felsefesinden kopmuş bir anlayışla devlet kurumlarını yönetmeye çalışmak, İşi ehline ve hak edene değil de, kaybedilebilecek zaman ve değerlere aldırmadan eşit ve adil paylaşımdan uzak, sadece kendi saflarında yer alan kişilerle büyümeyi ve zenginleşmeyi ilke edinmenin dini yada ahlaki yönünü bulamadım..

Toplumsal değerleri hiç’e sayan öylesine bir anlayışın ve zihniyetin dünyada eşi de benzeri de yoktur zaten…

Bu ülke için, bu ülkede yaşayan ve mozaiği oluşturan bütün Türkiye halkları için taş üstüne taş koyanları iftiralarla, algılarla, yalanlarla kötülemenin kimseye fayda sağlamayacağı gibi, toplumu bölmekten, fikir ve anlayış zenginliklerini ötekileştirmekten ayrıştırmaktan başka bir şeye yaramayacağını bilmek için filozof olmaya gerek yok.
Bir düşünün isterseniz… “Şehitler ölmez, vatan bölünmez” diye inançla bayrak ve millet aşkıyla haykıran bizlerin, vatan sevgimizle sınanıyor ve bağlılığımızla sorgulanıyor olmamızdan başka bizi nasıl ayrıştırıp bölebilirler ki?

Çünkü biz bu vatanın kurtuluşu için, 15 yaşındaki çocuklarını bile saçlarını kınalayarak cepheye yollayan, koynuna kundakladığı bebeğiyle ve kağnılarla cephane taşıyan kadınların, topraklarında güneş batmayan, dünyanın en güçlü ordularına sahip medeni vampirleri en zor zamanlarında bile darmadağın eden yiğitlerin çocuklarıyız..

Yani biz milletiz, Yani biz bayrağız, yani vatan biziz.

Birileri bize millet olma olgusunu ne kadar unutturmaya çalışırsa çalışsın, yapmamız gereken tek şeyin, dinimiz, dilimiz ve fikrimiz ayrışsa da, ülkenin ve milletin çıkarları etrafında birleşmekten başka başka yapacak bir şeyimizin olmadığını artık anlamamız gerekir….

Bizler, bu ülkenin çıkarları ve millet iradesinin her şeyin üstünde olduğu bilinciyle birlik olduğumuz sürece, sinir uçlarımıza dokunularak yapılan provakeler, Aptallık derecesine varan yönetimsel hatalar, yapılmaya çalışılan Biz, siz, onlar denklemlerindeki oyunlar. Bizim biz olmamıza engel olamayacaktır. Olmamalı da….

En basit yönetimsel hataları ve yanlışları bile ihanetle suçlama ve bu yönde algılar yaratma hikayelerinden ders alamayışımızın özünde gerçek tarihimizi bile bilmememizden kaynaklanmıyor mu sanıyorsunuz?..

İslami düşünce içindeki muhafazakar kesim hazreti peygamberin, “Aldatan bizden değildir”, ” Kim kötü ve çirkin bir iş görürse onu eliyle düzeltsin; eğer buna gücü yetmiyorsa diliyle düzeltsin; buna da gücü yetmezse, kalben karşı koysun”. Hadislerinii nasıl göz ardı edip bu yönde davranmazlar açıklayabilecek olan var mı?

Atatürkçü fikirlere sahip siyasi kesimin Osmanlı düşmanı olarak göstermeye çalıştığı Ata’mızın “Büyük devletler kuran ecdadımız, büyük ve şumullü medeniyetlere de sahip olmuştur. Bunu aramak, tetkik etmek, Türklüğe ve cihana bildirmek bizler için bir borçtur.” Sözünü neden göz ardı edip ecdadı sevme ve araştırma yerine “medeni olacağım” diye, her fırsatta geçmişine gerici yaftasını yakıştırması nasıl bir zihniyettir anlamak mümkün değil….

Sağcısı, Solcusu, Liberal’i, Muhafazakar’ı, Milliyetçisi ile fikren ayrı olsak da el birliği vererek omuz omuza din, dil ayırımı yapmadan milletin çıkarları doğrultusunda birlik, beraberlik, güven ve huzurunuz için çalışmamızın zamanı gelmedi mi artık?...

Tarihimiz, bu vatana ve bu millete zarar verme peşinde olan düşmanlardan çok, Onların akıl oyunları ve entrikaları ile kendilerine köle ettikleri, güya vatanseverlerin ihanetleri ile verdiğimiz mücadelelerin örnekleri ile dolu değil midir?

Kısacası , kutsallarımıza, değerlerimize, vatan sevgimize, devletimize, ecdadımıza laf söyleyince önemsendiğini zanneden ciğeri beş para etmez kahpeler ve onlara hak verince kendini adil ve uygar zanneden salaklar oldukça, bizim bu var olma mücadelemiz artarak devam edeceğe benziyor ..

Şimdi, Nazım HİKMET’in “BU MEMLEKET BİZİM” demesin zamanı geldi gibi artık

Dörtnala gelip Uzak Asya'dan

Akdeniz'e bir kısrak başı gibi uzanan

bu memleket, bizim.

Bilekler kan içinde, dişler kenetli, ayaklar çıplak

ve ipek bir halıya benzeyen toprak,

bu cehennem, bu cennet bizim.

Kapansın el kapıları, bir daha açılmasın,

yok edin insanın insana kulluğunu,

bu davet bizim....

Yaşamak bir ağaç gibi tek ve hür

ve bir orman gibi kardeşçesine,

bu hasret bizim...

VESSELAM

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Remzi Tanış Arşivi