Yaş elde, el başta...

Bütün önemli anlarımda hep yalnız olmuşumdur sözünün de sahibi olan, George Herbert 16. yüzyılda yaşayan Galler doğumlu bir şair.
Daha o yıllarda; 'Yirmi yaşında genç, otuz yaşında güçlü, kırk yaşında zengin, elli yaşında akıllı olmayan insan, hiçbir zaman genç, güçlü, zengin ve akıllı olamaz...' diyerek çok anlamlı bir özlü söze imza atmış.
Peki tarih şimdi 2019 Ekim'in 12'si.
Bundan tam 50 yıl önce dünyaya gelen bu satırların yazarı yirmisinde genç, otuzunda güçlü, kırkında zengin, ellisin de akıllı olmayı başarmış mıdır?
Zannetmiyorum...
*
Yirmili yaşlarda hayatın size tanıdığı zorluklarla mücadele etmekten gençliğimizi yaşayamadık.
Yakışıklılığımızın tadını çıkaramadık.
Enerjimizi doğru kullanamadık.
Belleğimizi iyi besleyemedik.
Dünyayı tam anlayamadık...
*
Otuzumuzda gücümüzün farkına varamadık.
İmkanlarımızı har vurup harman savurduk.
Hayatın gerçekleri ile karşılaşmak istemedik.
Günleri 24 saat yaşayamadık.
Ve dolayısıyla değil kırkımızda.
Ellimizde de zengin olamadık.
Altmışımızda da olma ihtimalimiz yok.
Yetmişimizden sonra şayet gelirse zenginlik ne yapacağız?
*
Hani yaş elli ya.
Bir de yıllar önce dayımdan duyduğum bir söz geldi aklıma.
*
Yirmidir diridir.
Otuzdur koppuzdur (yumruk gibidir anlamında).
Kırktır kurttur.
Ellidir bellidir.
Altmıştır yatmıştır.
Yetmiştir bitmiştir.
Seksendir sersemdir.
Doksandır noksandır.
Yüzdür düzdür.
*
Bu sözlerin anlamı da şu; bir kişi yirmisinde dinamik, otuzunda güçlü, kırkında     akıllıdır.
Elliye geldiğinde yavaş yavaş yaşlandığını belli eder.
Altmışında zaman zaman hastalanarak yataklara düşer.
Yetmişinde o yataklardan nadiren ayağa kalkar.
Sekseninde sersem gibi dolaşır.
Doksanında büyük bir ihtimalle mezardadır.
Yüz yaşına geldiğinde mezarını bile tespit etmek güçtür.
*
Hani aslında bir doğum günü yazısı yazmak istedim ama farkındayım biraz içinizi de kararttım sanırım.
Maksadım tabi ki biraz hayatın gerçekleri ile yüzleşmemizi sağlamaktı.
Hadi enseyi karartmayarak biraz daha devam edelim.
Ne mi yapalım?
Dün geçti gitti. 
Yarın olacak mı bilinmez. 
Yaşadığımız hayat aslında 'an'lardan ibarettir.
Ve biz anı yaşamaya çalışalım.
Şu anın tadını çıkartalım.
Kaygıları tasaları bir kenara bırakalım.
Evet, kaygıları fark edelim ama her anımızı onlarla yaşamayalım.
Evet, sorunları, eksiklikleri, olumsuzlukları fark edelim ama, onların yaşamımızın tamamını yok etmelerine müsaade etmeyelim.
*
Yazımızın girişinde özlü sözlerini paylaştığımız George Herbert gibi William Shakespeare'de 16. yüzyılda yaşayan İngiliz yazar, düşünür, şair.
'Düşüncelerin neyse hayatın da odur. Hayatın gidişini değiştirmek istiyorsan düşüncelerini değiştir.' diyen Shakespeare'in 'Korku' isimli iki güzel dörtlüğü ile ellinci yaş günü yazımı sonlandırıyorum.
Ve Shakespeare ve Herbert gibi üstatların sözleri kadar akıllarda kalır mı bilmem ama şu sözü de ben buraya bırakıyorum:
'Yirmiler, otuzlar, kırklar, elliler, altmışlar, yetmişler hatta seksenler, doksanlar.
Sadece ve sadece rakamlardan ibarettir, gerçek yaşınız sizin hayatla ilgili ne hissettiğinizdir...'

*
Korkuyor
İnsanların çoğu kaybetmekten korktuğu için, sevmekten korkuyor.
Sevilmekten korkuyor, kendisini sevilmeye layık görmediği için.
Düşünmekten korkuyor, sorumluluk getireceği için.
Konuşmaktan korkuyor, eleştirilmekten korktuğu için.
Duygularını ifade etmekten korkuyor, reddedilmekten korktuğu için.
Yaşlanmaktan korkuyor, gençliğinin kıymetini bilmediği için.
Unutulmaktan korkuyor, dünyaya iyi bir şey vermediği için.
Ve ölmekten korkuyor aslında yaşamayı bilmediği için.
*
Korkuyorum
Yağmuru seviyorum diyorsun,
yağmur yağınca şemsiyeni açıyorsun...
Güneşi seviyorum diyorsun,
güneş açınca gölgeye kaçıyorsun...
Rüzgarı seviyorum diyorsun,
rüzgar çıkınca pencereni kapatıyorsun...
İşte,bunun için korkuyorum;
Beni de sevdiğini söylüyorsun...
 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Mehmet Mert Arşivi