Bizden çok evvel, Allah’larına teslim olmuşlardı

Bizden çok evvel, Allah’larına teslim olmuşlardı
Birinci Dünya Savaşı’nda Enver Paşa komutasındaki Osmanlı ordusunun, Rus işgali altındaki toprakları kurtarmak için başlattığı ve 90 bin askerin donarak şehit olduğu Sarıkamış Harekatı. Birinci Dünya Savaşının en acı yüzü Doğu Cephesi’nde Sarıkamış’ta yaşanmıştır.

Birinci Dünya Savaşı’nda Enver Paşa komutasındaki Osmanlı ordusunun, Rus işgali altındaki toprakları kurtarmak için başlattığı ve 90 bin askerin donarak şehit olduğu Sarıkamış Harekatı. Birinci Dünya Savaşının en acı yüzü Doğu Cephesi’nde Sarıkamış’ta yaşanmıştır.
Binlerce asker şehit olurken binlerce ana ağıt yakmış, dullar, yetimler göz yaşı dökmüştür. Kimi dağa taşa ses duyurmaya çalışmış,kimi sessizce kendi kendine dert yanmış,kimi de dilden dile acılarını destanlaştırmıştır. Sarıkamış’ta ağıtlar yürek yakmış, şiirler göz yaşartmış,türküler dilden dile dolaşmıştır.
90 bin şehidin Allahu Ekber ve Soağanlı arasında verdiği mücadele bize miras kalmıştır.Yapmamız gereken ise en azından anmak ve anlamaktır.
Bu minvalde son iki yıldır Sarıkamış harekatı ve şehitleri adına yapılan etkinlikler son derece kıymetli. Bu yıl da  Sarıkamış Kızılçubuk zirvesinden binlerce insan şehitlerine yürüdü .Eş zamanlı olarak 81 il ve bir çok ilçede etkinlikler yapıldı. Sarıkamış Harekatını ve şehitlerini anarken anlamak zihinlerimizi diri tutmak olmalıdır bütün çabamız.
İngilizler diyor ki; ”Yarı aç,yarı çıplak,Türk ordusu öyle bir kararlılık ve tahammül gösterdi ki,imkansız bir işi az kalsın başarıyordu.”  
“Buradan o dağlara baktığımızda üzerine kar düşmüş çalılıklar görürdük. O çalılıkların kurda kuşa yem olmuş askerlerimizin kemikleri olduğunu oraya vardığımızda anladık.” Vaktiyle Sarıkamışlı bir ihtiyarın söylediği bu sözler Sarıkamış faciasının boyutlarını anlatmaktadır… (Şerif İden Sarıkamış kitabı arka sayfasından )
Rus Kafkas Ordusu Kurmay Başkan Vekili Dük Aleksandroviç Pietroviç Sarıkamış’ta gördüklerine anılarında şöyle yer vermiş:
“İlk sırada diz çökmüş 9 kahraman. Mavzerleriyle nişan almışlar, tetiğe asılmak üzereler ama asılamamışlar. İkinci sırada cephane taşıyanlar var, sandıkları bir avuçlamışlar ki, kainattan hırslarını almak istiyor gibiler. Öylesine kaskatı kesilmişler. Ve sağ başta Binbaşı Nihat. Dimdik ayakta, başı açık, saçları beyaza boyanmış, gözleri karşıda. 
Allahuekber dağlarındaki son Türk müfrezesini teslim alamadım. Bizden çok evvel, Allah’larına teslim olmuşlardı.”
“Ne feci manzara! Şehitler o uğursuz siperlerin önünde, her biri bir vaziyette yatıyorlar. Yattıkları dereyi, güneşin hafif ışığı aydınlatıyor. Birçoğunun yüzleri Kafkas dağlarına karşı, gözleri açık, al kanlar içinde Kafkas’a selamlar gönderiyorlar zannolunur. Ağlıyorum. Hepsinin yerine ağlıyorum.” (Ali Rıza Eti, Bir Onbaşının Doğu Cephesi Günlüğü.)
Anma etkinlikleri aynı zamanda tarihi     bilinçlenmeyi de  sağlamalıdır. Okumak,öğrenmek,bilmek ve zihinlerimiz diri tutmak mecburiyetindeyiz.
103.Yıldönümünde cennet mekan şehitlerimizi hayırla,saygıyla, minnetle yad ediyoruz.

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.