Çanakkale geçilmez!

Çanakkale geçilmez!
Çanakkale zaferinin 104.yılında topraklarımızı parçalanmaktan kurtarmış olan, başta büyük kumandan Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşlarını, vatan uğruna şehit olmuş bütün isimsiz kahramları minnetle anıyoruz.

Çanakkale zaferinin 104.yılında topraklarımızı parçalanmaktan kurtarmış olan, başta büyük kumandan Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşlarını, vatan uğruna şehit olmuş bütün isimsiz kahramları minnetle anıyoruz.
***
“Cumba tavanlarına ve pencere kenarlarına varıncaya kadar kanepeleri, koltukları, halılar, seccadeler altında koyulaşmış bu çok gölgeli odada Mustafa Kemal Paşanın siması Rembrant vari bir tablo konusunu andırıyordu. Işıklarla gölgelerin dalgaları arasında sebat, tevekkül, tevazu, vakar, yumuşaklık, sertlik, saflık, zeka...Bütün bu zıt şeylerin toplandığı sarışın ve gayet sevimli bir yüz. Genç bir simada bu kadar engin bir mana gördüğümü hatırlamıyorum.”diye bahsediyordu Ruşen Eşref, hatıralarını dinlediği ve kaleme aldığı Anafartalar Kumandanı Mustafa Kemal Atatürk’ten...
***
Çanakkale cephelerinde savaşmış Muallim Fuat da,  hatırlarında savaştan şöyle bahsediyor;”Umumi harpte altı ay, Çanakkale’nin kanlı siperlerinde iki defa yaralnmış bir zabit idim. 1915 yılında Türk ordusu, Avrupanın en kuvvetli iki ordusuyla çarpıştı. Hem de o iki kuvvetli donanmanın arkasında, dünyanın en dehşetli bir kaç harp filosu olduğu halde... Türk ordusu gene yılmadı, dara düştüğü yerlerde kendi şehitlerinin cesetlerinden siperler yaparak toprağını karış karış müdafaa etti Çanakkale’de. Bu muharebede yaşananlar en geniş bir hayalin dahi kavrayamayacağı bir kıyamettir! Nihayet türk ordusu aylarca bu kıyamete göğüs verdi ve düşmanı Çanakkale’de denize döktü.
Türk doğduğum için...
Türk olduğum için...
Ve, dünyada hiçbir ordunun yapamayacağı harikaları, mucizeleri, Türk ordusunun Çanakkale’de yaptığını, yarattığını gözlerimle gördüğüm için müftehirim ben!(1932)”
***
Çanakkale’de imkansızı başarmış olan kahramanlarımızın yaşadıklarını şu sözler ne kadar iyi anlatıyor; 
“Meshur dara’nın eski Yunan topraklarına geçerken azgın sularını dövdürdüğü Gelibolu Yarımadasında, Türkler dünyanın en kudretli donanma ordularını dövmüşlerdir. Çanakkale’yi bir asker olarak anlatmak imkansızdır. Çelikten, manevi kudretten, vatan aşkından bir insan yapısı ne demektir? Bu sualin cevabı işte şu gösterişsiz, mütevekkil ve sessiz Anadolu için çocuğunun kendisiydi. Tarih kitaplarında türkler için okunanlar, hatta onlarla dövüşenlerin anlattıkları hikayeler hakikati ifadeden acizdirler. Saadet, türklerle beraber aynı safta dövüşmektedir. Bu şerefi, ömrümün sonuna kadar taşıyacağım. 
***
Çoğu yarı çıplak ve açtılar. Haftada bir öğün, kemikli bir parça et verilebiliyordu. Nebat yağında haşlanmış buğday kırığı yiyorlar, sıhhi vasıflardan mahrum su içiyorlar, taş üzerinde yatıyorlar, güneşe, fırtınaya, yağmura karşı korunmamış siperlerde çamur ve toz içinde günler geçiriyorlar, fakat dünyanın bütün vasıta ve imkanlarına sahip düşmanlarını bulduklarında arslanlar gibi dövüşüyorlardı. Düşmanları onlara hayrandı. Civanmert ve alicenaptılar. Kendilerini öldürmeye gelenlere, yurdunu ellerinden almaya gelenlere karşı hiçbir gaddarlıklarını görmedim. Yaralı düşmanlarını sırtlayıp getiriyorlar, sargı bezi bulamadıkları zaman yedeği olmayan gömleklerini yırtarak onları sarıyorlardı. Kolları, bacakları, en hassas uzuvları bedenlerinden ayrılırken dişlerini sıkarlar, inilti bile duyulmazdı. Ölüme bu kadar gülerek giden millet yoktur. Bu hasletleri sebebiyledir ki, hürriyetlerini en ağır bedelle ödüyorlar, esaret bilmiyorlardı.”(*)
***
“Türkler’in harbi, biz avrupalıların harbi gibi değildir. Biz avrupalılarda ekseriya düşmana karşı yardım ve merhamet hissi yoktur. Halbuki türkler mecbur olmadıkça merhametsizlik yapmıyorlar. Bir gün bir taaruzdan sonra cepheyi dolaşıyordum. Yaralı bir fransız subayını gördüm. Elini sıkmak istedim. Fransız subayı elini uzatmadı. Ve biraz ileride baygın yatan türk subayını göstererek”onun elini sıkın, o olmasaydı ben şimdi hayatta değildim”dedi. Sebebini sordum;”İkimizde ağır yaralı idik, o kendi yarasına aldırmadan sargı paketini çıkardı ve benim boynumdaki yarayı sardı. Size yalvarırım, sizde bu kahraman türk subayını kurtarınız”(**)dedi.
***
(*)Limon Von Sanders
(**)General Guro
Kaynak;Çanakkale Hatıraları, 2003
Sevgiyle kalın

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.