İnsanoğlu karmaşık bir varlıktır!

İnsanoğlu karmaşık bir varlıktır!
Dünya ahvali iyi gitmiyor. Ve bu dünyada ilgisiz, alakasız, aldırışsız topluluklara karşın, bazı güçlerin oluşturduğu armoni hepimizin kulaklarını sağır edercesine yankılanıyor kulaklarımızda. Çıngar çıkarmaya meraklı bu güruh dünyayı parmağında oynatacak gücünü, şimdi komşumuz Suriye'de denemeye çalışmakla beraber, dünyadaki bütün fitneliğin merkezi durumundadır.

Dünya ahvali iyi gitmiyor. Ve bu dünyada ilgisiz, alakasız, aldırışsız topluluklara karşın, bazı güçlerin oluşturduğu armoni hepimizin kulaklarını sağır edercesine yankılanıyor kulaklarımızda. Çıngar çıkarmaya meraklı bu güruh dünyayı parmağında oynatacak gücünü, şimdi komşumuz Suriye'de denemeye çalışmakla beraber, dünyadaki bütün fitneliğin merkezi durumundadır.
İnsanoğlu, iyi ile kötünün, güzel ile çirkinin, zalim ile mazlum olmanın buluşma noktasıdır. Bir anlamda karmaşık bir varlıktır. Dün dost, kardeş, arkadaş dediğine, bu gün düşmanca tavır takınması gayet normaldir. Ya da dün milli düşman ilan edilen ve hatta bilincimize kazına kazına işlenen bu kavram, bu gün işlevini yitirerek, düşman bildiklerimizle aynı safta, düşüncede, çıkarda beraber olduğumuz bizi şaşırtmamalıdır. Bu siyasette, denizanası duruşudur. Omurgasızlıktır.
Yaşadığımız bu zaman diliminde ilginç olaylara tanıklık etmekteyiz. Halkın vicdan ve bilincine yerleştirilmeye çalışılan projelerin tutmadığını, belli paradigmaların artık önemsizleştiğini ve çatışmacı, dışlayıcı-ötekileyici ve kendi varlığını ötekinin düşmanlığı üzerine inşa eden ruhların öldüğü bir süreci yaşamaktayız. Yine yaşadığımız deneyimler gerçek ile yalanın arasındaki perdenin daha fazla dayanamayıp yırtılacağının ve derinleşmiş bu krizin bütün alanlarda toplumsal bir farkındalığa dönüşeceği kaçınılmazlığını bize gösteriyor.
Suriye belli ki bazılarının ateşini yükseltmişe benziyor. Demokrasi ve insan hakları savunuculuğu rolüne pek hevesli olanların dünyada olup-bitenleri gözden geçirmeleri, objektif davranmaları halinde göreceklerdir ki; Esad'ın yaptıkları İsrail'in, Amerika emperyalistlerinin,  yaptıklarının yanında devede kulak kalacaktır. Suud'un Yemen'de yaptıklarını ülkemizde pek gündeme getirilmeyişini de hesaba katarsak, olayın farklı bir boyutunu da anlamış olacağız. Oysa öyle bir realitenin yanında geçmeleri bile düşünülmeyen bu Suriye karşıtı bileşke devletlerin Bahreyn'i, Afganistan'ı, Irak'ı görecek gözleri olmasına karşın, ortak kabulleri ötekilik ve kar güdümlü olduğu için acıyacak vicdanlardan yoksundurlar. Bakıyoruz ABD'de ikiz kuleleri uçuranlar Suriye'de Siyonist dedikleriyle, büyük şeytan dedikleri A.B.D ile kucak kucağadırlar. Afganistan ABD sayesinde demokrasiye mi geçti? Suud en demokrat ülke mi oldu?, Katar neredeyse demokrasi ve insan hakları konusunda Avrupa ülkeleriyle boy ölçüşecek düzeye mi geldi. Libya yakında bütün dünyanın örnek alacağı bir ülke mi olacak? Mısır Arap baharının iklimiyle demokrasinin yeşereceği ileri bir ülke olacak mı sandınız!
Yapmayın Allah aşkına! Büyük bir yanılgı içerisindeyiz ve yanıltılıyoruz Maalesef, değer yargılarını aşındıra aşındıra ve koşullanmış düşünceleriyle ortamı bulanıklaştıranlar, uyuşuk ve algı yeteneğinden yoksun bir insan tipi yaratmak istediklerinin kanıtı olduğunu hala anlamış değiliz. Bu yolla kendilerine ait oluşturdukları, görüntü ve gerçek dışı kurgularla düşünce ve eylem süreçlerini sürdürenler, kendilerince aklı, bilinci ve gerçekleri tutsak etmek ve toplumun zihnini bulandırmak için yeni senaryolar yazmaktadırlar. Unutulmamalıdır ki; hayat bütün çirkinlikleri yansıtan bir aynadır. Savaş özlemiyle yanıp tutuşanların, dünyanın değişik yerlerinden çulsuz ve muhtaç gençlerin Suriye'de öldürme-talan işi buldukları için sevinçli olduklarını,zihinlere kazımaları gerekmektedir. Savaşın çirkin yüzünü Afganistan, Irak ve son olarak da Suriye'de görmekteyiz.  Suriye savaşı boyunca ulusal medyamızın tek taraflı, objektif olmayan görüntüleri bile savaşın nasıl yürüdüğünü, neler olduğunu, neler yaşandığını kestirmemize engel değildir.
Görülüyor ki; her alanda sahte gerçeklerin, olumsuzlukların, kaprislerin ve yapay benliklerin kuşattığı bir yaşamın iyi olduğuna dair güvensizlik-umutsuzluk hali devam etmektedir. Kısaca kendini, kendi hayatını yaşamayanların egemen olduğu bir süreç. Ortada bir zorlama ve denetim altına alma, kendi arzularının tutsağı olmuş tipler yaratma varken ve bu güce biat etmiş bir toplum düşünelim...
Sağlıklı ve bilinçli bir bireysellikten alı koyan, sosyal ve psikolojik çarpıtmalarla edilgen insan tutsaklığından kurtulmak için bilinçli ve gerçeklere odaklanmış bağımsız bir akla ihtiyacımız vardır...

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.