Kadına şiddet kadının meselesi değildir

Kadına şiddet kadının meselesi değildir
'Kadına şiddeti insanlığa ihanet.' Bu güçlü slogan bütün dünya ülkelerinde mevzubahis olan konuya karşı bir meydan okumadır.

'Kadına şiddeti insanlığa ihanet.' Bu güçlü slogan bütün dünya ülkelerinde mevzubahis olan konuya karşı bir meydan okumadır.
Bu güçlü sloganı daha da güçlü kılmak için “insana şiddet insanlığa ihanettir” demek gerekir belki de. Çünkü asıl mesele cinsiyetten öte, insana/insanlığa bakış meselesidir. İnsana verilen değer,insanlığa yapılan zülüm meselesidir.
Dünya çapında yapılan araştırmalar bu meselenin eğitim düzeyi ile, maddi gelir ile gelişmiş ya da gelişmemiş toplumlarla çok da ilişkili olmadığına gösteriyor.
Doğu toplumlarına münhasır olduğu yönünde oluşturulmaya çalışılan algı da art niyetten başka bir şey değildir.
Batı toplumlarının da aile içi şiddet konusunda oldukça rahatsız oldukları bilinen bir gerçektir. Fransa’da istatiklere göre her üç günde bir kadın kocası ya da sevgilisi tarafından öldürülmektedir.
Kadına şiddet konusu uluslararası platformlarda her daim güçlü bir argüman olarak kullanılmış, kullanılmaya da devam edecektir.
Muhteşem törenler, sempozyumlar, paneller, özel günler, anmalar ile kadın hakları, kadının sorunları, kadına şiddet ana başlıkları ile kürsülerden konuşmalar yapılır, duygular ve duygusallıklar tavan yapar. 
Verilmek istenen mesajlar toplumun tabanına yayılıyor mu? Toplumun davranışları dönüşüyor mu? Zihinlerde deprem etkisi yapıyor mu? Şiddete meyilli psikolojiler kendini sorguluyor mu? Kadın ifadesini  ağırlıkta şiddet kelimesi ile yan yana kullanmak acaba şiddeti azaltıyor mu, arttırıyor mu?
Bu soruların cevapları netleşince umulur ki, iyi bir yol haritası çizilebilir.
Ancak acaba kadın ile şiddet kelimelerini yan yana bu kadar çok kullanmak; kadın denince akla şiddet, sorun, dayak, tecavüz vs. çağrıştırması mı yapıyor, diye düşünmeden de edemiyor insan. Bunun yerine     acaba kadın olarak alanı daraltmadan insan olarak ele alsak sorunu daha iyi sonuç alınamaz mı?
Adalet, şiddet, saygı, özgüven, siyaset, toplum, aile, gençlik, ticaret konularını kadın cinsiyetine indirgemeden insan meselesi olarak gündeme getirsek daha iyi sonuçlar çıkmaz mıydı? 
Ya da mesela ‘kadın meselesi’ denen şeyin aslında aynı zamanda bir erkek meselesi! Olduğunu dillendirebilsek çözüm odaklı adımlar daha güçlü atılmaz mıydı?
Neden onca programa, toplantıya, bilinçlendirme çabasına, onca hukuksal iyileştirmeye rağmen bu konu da bir ilerleme sağlanmıyor?Sorusunun cevabı; bu ülkenin ana muhalefet Partisi Genel Başkanının “Erkek işsizse, eve yeteri kadar para gelmiyorsa, akşam tencere kaynamıyorsa, bu erkek de gelir hıncını karısından alır” ifadesi ile kadına şiddeti alenen meşru gören zihniyeti olsa gerek.
Hasılı bu meseleye kadına indirgenerek çözülecek bir mesele değildir. Hayat nizamı Kur’an-ı Kerim’in muhatabı, inanan kadınlar ve erkeklerdir. Cinsiyet değil, insan     esastır. Allah, her ayette kadına ve erkeğe hitap eder.
Bu meselenin çözümünde  ne muhafazakâr ketumluklarla yol alabiliriz, ne feminist anlayışla, ne de devrimci söylemlerle.
Yapılması gereken şey, bu sorunları sadece kadınlar üzerinden değil, insan üzerinden konuşmaktır. 
Kadına şiddet meselesi, kadının değil,kadına şiddet uygulayanın meselesidir.

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.