Savaşın çocukları

Savaşın çocukları
Dört yaşındaki çocuk çölü geçmeye çalışıyor.Sadece 4 yaşında Marwan… Foğraf sosyal medyaya düştüğünde insani duyguların yoğunlaştığını gören bazıları bu fotoğraf yeni değil yaygarası yapmaya başladı. Ne fark eder ki, bu fotoğrafın 2014 ya da 2018 tarihli olması.

Dört yaşındaki çocuk çölü geçmeye çalışıyor.Sadece 4 yaşında Marwan… Foğraf sosyal medyaya düştüğünde insani duyguların yoğunlaştığını gören bazıları bu fotoğraf yeni değil yaygarası yapmaya başladı. Ne fark eder ki, bu fotoğrafın 2014 ya da 2018 tarihli olması.Bir gerçek var ortada Suriyeli Marwan 4 yaşında çöllere vurmuş kendini. Emperyalistlerin zulmünden sığınacak bir yer arıyor. Çantasında da ölen annesinin ve ablasının eşyalarını taşıyor. Ve bu gerçek bütün bir coğrafyanın gerçeği. Acımasız büyüklerin savaşını küçücük bedenler taşımak zorunda kalıyor. Dünyayı çocukların aç uyuduğu, korku ile açlık arasında kaldığı bir dünyaya dönüştürenler insanlığı da yok ediyor maalesef. Küreselleşmenin ve emperyalist hırsın artması ile birlikte savaşların,çatışmaların artması en çok savunmasız çocukları etkiliyor.
Yanı başlarında bombalar, silahlar patlıyor, aile fertlerinin,arkadaşlarının ölümüne, yaralanmasına şahit oluyorlar, onların savaşı olmayan savaşlarda kendilerini koruyamadıkları için hayatta kalabilmenin mücadelesini veriyorlar. Hayatta kalanlar ömürleri boyunca yaşadıkları travmanın etkisinden kurtulamıyorlar.
Onlar artık çocuk olmaktan çok, öfkeli, mutsuz, kimseye güvenmeyen, geleceğe baktıklarında sadece karanlık gören birer insan olarak yaşamaya çalışıyorlar. 
Halep'te bir hava saldırısı sonrasında enkaz altından çıkartılan 5 yaşındaki Ümran’ın ambulans içindeki kan ve tozun birbirine karışmış şaşkın bakışları hala hafızalarımızda değil mi? Ümran’ın tedavisini yapan doktor: "Tam bir şok halindeydi. Olanların şaşkınlığını yaşıyordu. Alnındaki yaradan dolayı yüzü kana, vücudu da toza bulanmıştı. Kan da toza karışmıştı. Evinde güvende oturuyordu, belki de uyuyordu. Sonra evi başına yıkıldı. Biz onu tedavi ederken çığlık atmıyordu, ağlamıyordu, şok halindeydi."
6 yaşında Zirgül, 13  yaşında Akhtar Babrek, Kıyıya vuran Aylan bebek. Down sendromlu Filistinli Muhammed, 22 İsrail askerinin acımasızca ellerini ve gözlerini bağladıkları Fevzi el Junidi. Ve daha niceleri…
Hepsi savaşın çocukları. Filistinli, Suriyeli, Iraklı, Arakanlı, Afganistanlı, Yemenli, Sudanlı, Afrikalı  siyah, beyaz. Hangi dinden, ırktan, milletten oldukları hiç önemli değil. Hepsi aynı gökyüzüne bakıyorlar, bir avuç toprağı paylaşamayanların dünyasında yaşamaya çalışıyorlar. Umutlarını yitirmiyorlar, bir gün mutlaka diyorlar. Tıpkı Flistinli Ahad Tamimi gibi. 
Bize kalan ise belki de sadece sarsılmak, bazen sarsılmak, belki bir yaraya merhem olmak için yeterlidir eğer yüreklerimiz sızlayarak sarsılıyorsa.                                                                                            

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.