Yaşadığın mı hissettiğin mi?

Yaşadığın mı hissettiğin mi?
Hayat sana istediğini verir ama belki de çok şey alır senden verdim diye.

Hayat sana istediğini verir ama belki de çok şey alır senden verdim diye.
İnancını sorgulatır belki de sana...
Değer vermenin karşılığını nasıl aldığını gösterir belki de.
Belki de hayatı sorgulatır kendine.
Neyin doğru neyin yanlış olduğunu düşündürür en derininden.
Sevmek neydi dersin bir anda.
sevilmek böyle bir şey miydi dedirtir.
Ne yapılacağını bilemez kalırsın öylece...
Kalbini dinlemek mi yoksa bilinmez bir yola inanmak mıdır yapılması gereken.
Hangisidir doğru olan peki?
Ne yapmalı insan?
Öylece sessiz mi kalmalı yoksa unutmalı mı tüm duyduklarını yoksa kafasında istemeden söylenmiştir deyip kendini mi kandırmalı?
Ama bilmesi için tek başına olmamalı hayatta...
Kendi yaşadığıyla ya da hissettiğiyle ya da düşündüğüyle ya da kulağıyla duyduklarıyla karar vermemeli.
Zaten bir karar vermeli mi o da başka bir muamma.
Şimdi sormaz mı mantığı ona nereden çıktı bunca kalabalık düşünce.
Ne oldu da bunlar için kalbi kırıldı kendini bir an bile olsa değersiz hissetti.
Hayattan beklediği şey kendini değerli hissettiren biri olsun değil miydi?
Dileğinde mi bir hata vardı yoksa?
Olmayan ya da olmayacak bir dilek miydi ki
Her şeyinin karışması böyle bir şeydi galiba.
Aşık olmakla şimdi ki durumun ne farkı vardı.
Şu farkı vardı biri mutluluk verirken bu durum gerçekten acı vericiydi.
Geri dönse yapar mıydı buna sebep olacak bir şey yapmazdı ama zaten bu durumu yaşamak için söylenmemiş sözler vardı karşıdan. Sadece sebep gerekti. Sonrası çorap söküğü gibi geldi ve örgünün hepsi ipe döndü. Ne olacaktı peki? Tekrar başa dönmeliydi belki de her şeyin en başına ilmeği kaçırmaktan korkarcasına örmek gerekliydi şimdi. Korkmalıydı ilmeğin kaçmasından ve sıkı sıkı tutmalıydı bu sefer. Bu da isteyerek olmalıydı içinden gelmeliydi . İçindeki aşkının büyüklüğünü burada göstermeliydi. Ne yapacaktı peki?
Yaşayıp görünceye kadar bilinmezdi tahmin edilemez bir duruma gelmişti çünkü ya ilişki daha güçlü devam ederdi ya da ya da yazılamadı. Gücü kalmadı çünkü yazmaya bu kadar yazılabildi yaşadıklarını. Bu kadar anlatabildi. Kalbinin     acıdığını, nefesinin kesildiğini. Bu kadar yazabildi Elinden bu kadarı geldi Sadece çok sevmişti.......
Ve karşılığında da sevilmekten başka bir şey istememişti... Çok mu zordu özür dilemek bu kadar mı haklı gördü kendini. Bu kadar mı sevmişti onu? Bilemedi göremedi hissedemedi çünkü karşısındaki inadından kendini kapattı belki de korumaya aldı. Çözüm zannettiği aslında kendini cezalandırmaktı belki de. Belirsiz olmak en nefret ettiği şeydi hayattaki. Anlaşılamamak ya da kendini anlatamamak. Yine kendine dönmüştü sorguda belki de en doğrusuydu kendi kendine     düşünmek . Anlaşılmayı beklemek en zoruydu hayatta. Kendini birine anlattığını zannedip hiç anlatamamaktı belki de en büyük sorun. Elinden gelen tek şey şu anda yazmaktı. Yazdıkça iyi gelmişti
Ne yapmalıydı şimdi? Bilemedi nutkunun böyle tutulacağı hiç aklına gelmezdi. Sıkıştığı yerden nasıl çıkacağını bilemedi . Ve bekledi;
Sessizce,
Kimsesizce,
Ama cevap gelmedi.
Ne yapalım dedi hayatın getirdiği her şeye     evet demeyi bilmeliydi ...
Zorlamamalıydı hiç kimseyi ve yaşayacaklarının planını yapmamayı öğrenmeliydi.
Ama öğrenmekten vazgeçmemeliydi.
Hayat ona kafasına vura vura öğretecekti doğruyu yanlışı ve sonunda kabulü...

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.