Utku Kızıltan

Utku Kızıltan

Yaşamımızın gözle görülmez düşmanları

Sevgili Okuyucular, 8-10 sene evvel yine bu konuda bir yazı yazmıştım. Bu günlerde can düşmanlarımızdan biriyle daha tanıştık. Coronavirüs adını taşıyor. Ondan korunmak için bir buçuk aydır ev hapsindeyiz. Bu sahilde, çarşıda, parkta, bahçede gezmemize de yasak koydurdu. Yediklerimizin taşıdığı zehirlerde bir başka konu. Geçenlerde kutu içinde ambalajlanmış iri iri kırmızı kirazları görünce dayanamadım aldım. Tadı güzel kütür kütür kirazlardı. Sonra altlardan, birisi daha az gelişmiş yapışık kardeşler gibi kirazlar çıkmaya başladı. Bu şekilde domates, biber, patlıcan da görmeye başladık böyle şekili bozuk sebze ve meyveleri. Geçen yıl ÇYDD Genel Merkez Çevre Birimince yapılan 3 Profesörün konuşmacı olduğu GDO'lu Besinler Panelinde dinlediklerimin korkusu da bastırınca konuyu yine gündeme aldım. Kanser vakalarının kol gezdiği bu günlerde okuyucularımızı uyarmak için yine bu konuyu araştırmak lüzumunu hissettim. Edindiğim bilgileri sunuyorum. Korkunç Rapor: ODTÜ'nün iki yıl süren araştırmalarında 28 domates numunesinden 22'si sağlığa zararlı bulunmuş. ODTÜ Gıda Mühendisliği Bölümünde yüksek lisans eğitimi gören öğrenciler hocalarının gözetiminde GDO (Genetiği Değiştirilmiş Organizmalar) çalışmaları yapmışlar. Çıkan sonuçlar akademisyenleri şoke etmiş. Marketlerden toplanan Ankara, Çanakkale, Ayaş, Isparta, Antalya, Kalkan, Afyon ve Mersin'de üretilen, Belçika, İspanya, Çin ve Amerika'dan ithal edilen 28 domates numunesinin 22'sinde bir bakteri geni olan, antibiyotiğe direnç gösteren Kanamisin'e direç geni bulmuşlar. Bakteri geni nedir? Orada ne işi var? Derseniz, ben de merak ettim araştırdım. Bitkiye gen transferi yapan üreticiler, antibiyotik genini koymadan transferin tutup tutmadığını kontrol edemiyorlarmış. Gen transferi sadece domateste kalmıyor. Eskişehir, İstanbul ve Ankara'dan alınan mısır ve patateste de genetikle oynama bulunmuş. Bu yiyeceklerle beslenmeler sonucunda vücutlarımız enfeksiyonlarda aldığımız antibiyotiklere yanıt vermeyecek. Bu sonuca devlet "Türkiye'de GDO yok" derken, Tüketici Dernekleri Federasyonu; ne yersen ye hepsinde zehir var demiş ve uyarılarda bulunmuş. Soya yağı, glikoz şurubu içeren gıdaları almayın. Soya bitkisinden çeşit çeşit ürün elde ediyorlar. Sucuk, salam, sosis, köfte, pizza, hamburger, peynir gibi. Glikoz şurubundan ise kola, meyve suyu, gazoz, pasta, tatlı çeşitleri, bebek mamaları, hazır çorbalar, büyükbaş ve küçükbaş hayvan yemleri yapıyorlar demiş. Hadi bakalım! Aldımı bizi şimdi bir düşünce, peki, şimdi biz ne yiyeceğiz? Okumaya devam edin.

 

ÖNLEMLER:
1- Aldığınız besinlerin üzerindeki üretim ve son tüketim tarihlerini kontrol edin.
2- Etiketlerdeki kimyasal karışımları kontrol edin, yapay değil doğal olanı seçin.
3- Bekletilmiş konsantre besinler yerine, bildiğiniz yerden mevsimlik meyve ve sebzenizi alın.
4- Hormonlu olan, normalden büyük, parlak, memeli, normal şekli bozulmuş sebze ve meyveler yerine şekli pek düzgün olmayan doğal renktekileri tercih edin.
5- Meyveler, sebzeler ya da zeytin gibi ürünler ilaçlanmış olabilir. Ki biz böyle bir zeytin almışız, tadı ve kokusu hoş değil. Bunları bol suyla yıkayın öyle tüketin.
6- Yol kenarında egzoz gazı ile kirlenmiş, üstü açık yiyecekleri satın almayın.
7- Boya türü katkı maddeleri ile rengi değiştirilmiş sebze ve meyveleri, almamak için tanıdığınız yerlerden alış veriş yapın. İçtiğiniz suların bile evinize gelene kadar nasıl üretildiğini hangi işlemlerden geçtiğini araştırın. Sağlıklı kalmanız dileklerimle.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Utku Kızıltan Arşivi